..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > erhan bayraktutan




20 Ocak 2010
Ruhsar , Selim ve Gökyüzü  
Gökyüzünden geleceði sevgilisini bekleyen adam

erhan bayraktutan


Selim, çav bella (hoþçakal güzelim)þarkýsýný ilk defa ODTÜ''te duydu ve çok sevdi. Ölüm anýnda da o þarký dudaklarýndaydý.


:AIJD:
1956 yýlýnýn sonbahar aylarýndan bir günün sabahý.Saat beþ, altý arasý. Ýstanbul’un Tarabya sýrtlarýnda, denizi gören üç katlý (iki kat ve bir çatý katý), bahçeli, küçük yüzme havuzlu bir ev. Bahçedeki aðaçlarýnýn dallarý yerlere düþmüþ, etraf sararmýþ yapraklarla kaplý. Hafiften bir rüzgar esmekte, aðaçlarýn daha henüz yere düþmemiþ yapraklarý bu rüzgarla tatlý tatlý hýþýrdamaktadýr.
Sabahýn sessizliðini evin hanýmý Saadet Hanýmýn acý nidalarý bozmuþtu. Ýkinci çocuðuna hamile olan Saadet Haným’ýn doðum sancýlarý baþlamýþtý. Doðum yaklaþmaktaydý. Eþinin sesine uyanan Mükerrem Bey, yataðýnýn hemen yanýbaþýnda bulunan telefona sarýldý ve aile doktorunu aradý. Mükerrem Bey bir yandan hýzlý hýzlý giyiniyor, bir yandan da evin hizmetçisi Ayþe Haným’a baðýrýyordu:
-Ayþe,Ayþe!! Haným doðuruyor,çabuk ol!
Saadet Haným, hizmetçinin yardýmýyla giyindikten sonra Mükerrem Bey ve Ayþe Haným’ýn kollarý arasýnda arabaya bindi. Direksiyonun baþýna Mükerrem Bey geçti ve arabayý son sürat aile doktorlarýnýn çalýþtýðý hastaneye doðru sürdü. Ayþe Haným evin kapýsýnýn önünde gözleri dolu dolu evin hanýmýnýn ardýndan baka kalmýþtý. Yanýnda evin oðlu Hakan vardý. Daha üç yaþýndaydý. Olup bitenin farkýnda deðildi. Acýlar içinde sancý çeken annesinin arkasýndan o da aðlamaya baþlamýþtý.
Hastanenin özel odasýnda Saadet Haným, yanýnda yeni doðan oðluyla yatýyordu. Karþýsýnda Mükerrem Bey baba olmanýn verdiði mutlulukla karýsýna gülümsüyordu.
Mükerrem Bey ikinci çocuðunun kýz olmasýný istiyordu. Hemþire:”-Müjde efendim bir oðlunuz oldu !” derken önce biraz duraksadý, þaþýrdý. Daha sonra hemþireye hafifçe gülümsedi..Elini cüzdanýna attý, hemþireye yüklü bir bahþiþ verdi.
Mükerrem Bey oðluna Selim adýný koydu. Selim adý gibi sessiz, içine kapanýk mizaçtaydý. Yýllar yýllarý kovaladý. Selim çocukluðunda ve gençliðinde (lise yýllarý)hep yalnýzdý. Hiç kimseyle yakýn arkadaþlýk kuramýyordu. Derslerine de ilgisizdi. Sadece matematik dersini seviyordu. Zamanýný matematik problemleri çözerek geçiriyordu. Ýki haneli sayýlarý ezbere çarpýp bölebiliyordu. Hafýzasý da çok kuvvetliydi. Telefon rehberindeki telefon numaralarýný ezbere söyleyebiliyordu.
Yýl 1973 yýlýydý. Özel bir liseyi bitiren Selim, ODTÜ, Elektrik Bölümüne kaydýný yaptýrmak istiyordu. Hayalindeki okuldu ODTÜ. Kararýný anne ve babasýna açtý. Anne ve babasý oðullarýnýn bu karara tepki gösterdiler. Annesinin gözleri yaþla dolmuþtu. Daha önce Ýstanbul’dan, aile ortamýndan hiç ayrýlmamýþtý Selim. Büyük þehirde tek baþýna ne yapacaktý? Ýçine kapanýk bir çocuktu. Üstelik 12 Mart darbesinden sonra yine filizlenmiþti sað, sol kavgalarý. Babasý, Ankara’da okumanýn güçlüklerini izah etti oðluna. Ne annesinin gözyaþlarý ne de babasýnýn nasihatleri Selim’i kararýndan döndüremedi. Ýstanbul’da adeta hapiste hissediyordu kendisini. Sonunda Selim’in dediði oldu. Ankara’da okuyacaktý.
Selim Ankara’ya babasý ve abisiyle beraber geldi. Okula ve yurda kaydýný yaptýrdýlar ve sonra tekrar Ýstanbul’a geri döndüler.
Aradan on beþ gün geçmiþ okullarýn açýlýþ vakti gelmiþti. Selim’i uðurlamak için tüm aile (emektar hizmetçi Ayþe dahil) otogardaydýlar. Saadet Hanýmýn gözleri yine yaþla dolmuþtu. Oðluna sýký sýký sarýldý, yanaklarýndan öptü. Babasý da duygulanmýþtý. Saadet Hanýmdan sonra Mükerrem Bey de oðluna sarýldý, yanaklarýndan öptü.
Selim ilk dersin yapýlacaðý anfiden içeri girdi. Ön sýralarda okula yeni baþlayanlar, arka sýralarda abi ve ablalar (sýnýf geçememiþ eski öðrenciler) oturuyordu. Ders pek hoþlanmadýðý derslerden olduðundan arkalarda oturmayý tercih etti. Çevredeki bakýþlar kendisine odaklanmýþtý. Siyah saçlý,siyah býyýklý bir gencin yanýna oturdu. Býyýklarý üst dudaðýný tamamen örtmüþtü. Uzun favorileri vardý. Ayaklarýnda asker postalý, sýrtýnda parka vardý. Parkasýnýn baþlýðýnýn çevresi tüylüydü. Kabarýk balýkçý kazaðý giymiþti.
Selim bu genci bir yerden tanýyor gibiydi fakat nerden olduðunu çýkaramýyordu. Ýçeriye gözlüklü, yaþlý biri girdi. Dersin hocasýydý bu yaþlý adam. Öðrencilere kendini tanýttý ve dersine baþladý. Selim çaktýrmadan kendisinden iki koltuk ötede oturan yaðýz genci süzüyordu. Genç de Selim gibi dersi dinlemiyor, küçük bir kaðýda bir þeyler karalýyordu. Selim genç adamýn þiir yazdýðýný anlamýþtý.
Dersin ortalarýna doðru yanýndaki genci nereden tanýdýðýný çözmüþtü. Bir yýl önce asýlan gençlik lideri Deniz Gezmiþ’e ne kadar çok benziyordu simasý, tavýrlarý, elbiseleri. Deniz’den farký saçlarýnýn uzun olmasýydý sadece.
Teneffüste delikanlý ve diðer arkadaþlarýyla tek tek tanýþtý. Genç adamýn adý Ömer’di. Maraþlýydý. Bu üçüncü senesiydi birinci sýnýfta. Diðer gençlerin Ömer’e ölçülü ve saygýlý davrandýklarýný fark etmiþti. Ömer’in grubun lideri olduðunu anlamýþtý Selim.
Ömer’in grubundaki iki kýzdan biri Selim’in bayaðý dikkatini çekmiþti. Adý Ruhsar’dý. Malatya’dan gelmiþti. O da Ömer gibi üç yýllýktý. Kýzýn yeþil gözleri Selim’i kendine çekmiþti. Hiç bu kadar güzel göz görmemiþti hayatýnda Selim. Biçimli bir burnu, dolgun dudaklarý, vardý Ruhsar’ýn. O da parka giymiþti. Ellerinde parmaklarý kesik eldivenler vardý. Yüzünde makyaj izi yoktu. Saçlarýný bir bereyle kapatmýþtý.
Dersin sonunda hep beraber yurtlara doðru yürüdüler. Selim’in adýný, sözlerini anlamadýðý bir marþý söylemeye baþlamýþtý gurup. Daha sonra anlayacaktý çalýnan þarkýnýn “Çav bella” olduðunu Selim. Ömer marþ bittikten sonra söze girdi:
-Selim kardeþ, biz devrimciyiz. Deniz yoldaþýn bayraðýný biz devraldýk. O bayraðý en yükseklere biz taþýyacaðýz. Ýnþallah emperyalizmi dize getirip sosyalizmi, ezilenlerin sistemini bu ülkede kuracaðýz. Biz ölümü göze aldýk kardeþ. Çe’nin dediði gibi, ölüm misafirimizdir bizim safa gelir,hoþ gelir. Akþam seni yurttaki odamýza bekliyorum. Bir çayýmý içersin, hem de muhabbet ederiz.
Selim yurttaki odasýna çýktý. Montunu, kaþkolunu çýkardý, yataðýna uzandý. Aklý Ruhsar’da, Ruhsar’ýn gözlerinde kalmýþtý. Ne güzel bir insandý. Tebessüm ederken dudaklarý ne güzel þekil alýyordu.
Akþam üzeri aþaðýya , yurdun kafeteryasýna indi, yemeðini yedi. Biraz hava almak için yurdun önünde yürüdü, sonra döndü. Ömer’lerin kaldýðý dördüncü kata yavaþ yavaþ çýktý, oda kapýsýna iki, üç kez vurdu içeri girdi. Ömer yüzünde tebessümle karþýladý Selim’i. Sýnýflarýndan bir, iki genç daha vardý odada. Ömer Selim’e sigara ikram etti. Bafra yazýyordu paketin üstünde. Sigarayý ilk defa lisedeyken içmiþti. Ayný sýnýftan bir arkadaþý vermiþti bir kere, çok öksürmüþtü o zaman. Tadýný beðenmemiþ, bir daha tatmamýþtý. Bu sefer reddetmedi uzatýlan sigarayý. Derin derin içine çekerek içti filitresiz sigarayý. Arada bir iki kere öksürdü ama bitinceye kadar içmeye devam etti sigarasýný.
Gençlerden biri eline bir saz aldý. Hep beraber türküler, marþlar söylemeye baþladý gençler. Selim’in hoþuna gitmiþti daha önce hiç duymadýðý bu müzikler. Daha sonra Ömer kendi yazdýðý þiirlerini okudu gençlere. Þiirlerin konusu, savaþ, devrim, mücadele üzerineydi hep. Yaþamadýðý duygular yaþýyordu Selim. Ýyi ki gelmiþti Ankara’ya. Kendisine deðer veren, çayýný,sigarasýný paylaþan insanlarla tanýþmýþtý. Aradýðý mutluluðu bulmuþtu artýk. Üstelik dünyanýn en güzel kýzýyla, Ruhsar’la tanýþmýþtý. Allah’tan daha ne isterdi ki.
Selim ertesi gün sýnýfa girdiðinde kürsüde Ömer, Ruhsar ve grubun diðer elemanlarý vardý.Ellerinde bir sürü dergi vardý. Mensup olduklarý fraksiyonun yayýn organlarýydý bu dergiler. Herkese teker teker daðýtýldý dergiler.
Ömer kürsüden konuþmaya baþladý. Ýfadesi, mimikleri ayný Deniz Gezmiþ gibiydi.
-Arkadaþlar! Ben ve arkadaþlarým adýna ODTÜ’ye hoþ geldiniz diyorum. Burasý devrimci Türk gençliðinin en büyük üniversitesidir. Bizler de devrimin neferleri Türk gençleriyiz. Bizler devrim yolunda ölmeye and içmiþ insanlarýz. ODTÜ faþizme hiçbir zaman geçit vermemiþ bundan sonra da vermeyecektir. Söylediðim her þeyin ikiletmeden yapýlmasý kendi faydanýzadýr. Boykot olacak dersem okul boykot edilecektir. Yürüyüþ yapýlacak dersem herkes yürüyecektir. Dergi alýnacak dersem dergi alýnacaktýr. Sözlerim uygulandýðý sürece hiç kimsenin kýlýna zarar verilmeyecektir. Ýkinci teneffüste aldýðýnýz dergilerin paralarý arkadaþlarca toplanacaktýr. Daha sonra görüþmek üzere hoþçakalýn.
Ömer konuþmasýnýn bitiminde arkadaþlarýyla beraber sýnýfý terk etti. Teneffüste Ruhsar ve üç, dört arkadaþý tek tek dergilerin paralarýný toplamaya baþladý. Ruhsar Selim’e yaklaþtý, hal ve hatýrýný sordu. Selim heyecanlanmýþtý. Kekeleyerek teþekkür etti. O da Ruhsar’ýn hatýrýný sordu daha sonra dergi parasýný genç kýzýn eline verdi.
Selim, Ömer’in grubuyla giderek yakýnlaþýyordu. Ömer okumasý için Selim’e sosyalizmi öven kitaplar, sosyal içerikli romanlar veriyordu. Selim yurda gelince kitaplarýn baþýna geçiyor, harýl harýl okuyordu.
Düþünceleri gibi görünüþü de deðiþiyordu Selim’in. O da Ömer gibi parka, postal giymeye baþladý. Kabarýk ve kývýrcýk saçlarýný düzleþtirmek için biryantin sürüyordu. Favorilerini de kulak bitimine kadar uzatmýþtý. Bazen keþke Ömer gibi yakýþýklý, atletik biri olsaydým,onun gibi gür,akýcý konuþabilseydim diye geçiriyordu içinden.
Yýllar yýllarý kovalamýþtý. Selim okula baþlýyalý altý yýl olmuþtu fakat mezun olamamýþtý.Okulundan, derslerinden kopmuþtu. Ömer’in bir askeri gibiydi sanki. Yurttan da ayrýlmýþ þehirde bir arkadaþýyla beraber kalýyordu. Akþamlarý Ankara’nýn varoþlarýndaki hücre evlerine gidiyor,eðitim toplantýlarýna katýlýyordu. Bazen de grupla beraber köylere gidiyor, burada miting yapýyorlardý. Ruhsar’la beraber olmak en büyük mutluluktu onun için.
Ömer, Selim’e yeni bir görev vermiþti. Duvarlara slogan yazacaktý. Yanýnda Ruhsar ve iki arkadaþlarý daha olacaktý. Selim o gün hazýrlýk yaptý. Boyacýdan boya ve fýrça satýn aldý. Geceleyin saat iki civarýnda slogan yazacak grup sözleþtikleri yerde buluþtular. Selim, Ruhsar, bir kýz ve bir erkek toplam dört kiþi olmuþlardý. Devrimcilerin hakim olduklarý bir mahallenin duvarlarýna slogan yazacaklardý.
Grup daha önce tespit ettikleri duvarlara kýrmýzý boyayla slogan yazmaya baþladýlar. Ýki kiþi boyuyor iki kiþi de gözcülük yapýyordu.
Ruhsar yazýyor, Selim de etrafý gözetliyordu. Selim yüz, yüzeli metre ötelerinde üç dört kiþilik bir grubun kendilerine yaklaþtýðýný gördü ve ”-Ruhsar kaçalým, birileri geliyor!” diye baðýrdý. Dört arkadaþ koþmaya baþladýlar. Tam o anda silah sesleri yankýlanmaya baþladý. Selim ahh! diye bir ses iþitti. Ruhsar yere yuvarlanmýþ acý içinde inliyordu. Selim kýzý kaldýrmaya çalýþtý ama baþaramadý.
Ruhsar’ýn dudaklarýnýn kenarýndan kan geliyordu. Selim,”-Ruhsar, Ruhsarým!” diye baðýrdý. Ateþ açan grup daðýlmýþtý. Ruhsar’ýn elini sýký sýký tutuyordu Selim. Yoldan geçen bir taksiyi çevirip en yakýn hastaneye gittiler. Tüm çabalara raðmen genç kýz hayata dönemedi.
Ertesi gün tüm grup cenaze töreni için Malatya’ya gittiler. Büyük bir kalabalýðýn eþliðinde Ruhsar’ý defnettiler.
Ruhsar’ýn ölümü zaten içine kapanýk olan Selim’i iyice insanlardan uzaklaþtýrmýþtý. Geceleri rüyalarýna giriyordu genç kýz. Beyaz bir at üzerinde gökyüzünde uçuyordu Ruhsar.
Ruhsar’sýz hiçbir þeyin anlamý yoktu artýk. Okulu, yurt, Ankara artýk bir þey ifade etmiyordu ona. Bir gün eþyalarný bavula koydu, otobüse bindi ve Ankara’dan ayrýldý, baba ocaðýna geri döndü.
Selim tüm gününü deniz kenarýnda geçiriyordu artýk. Sabah erkenden evden çýkýyor, deniz kenarýna geliyor, martýlara ekmek atýyor ve gökyüzüne bakýyordu. Ruhsar’ýn beyaz atýyla uzaklardan yanýnan geleceðini hissediyordu.
Aradan yýllar geçti. Ruhsar öleli yedi yýl olmuþtu. Okuluna devam etmediðinden kaydý silinmiþti Selim’in. Bir akþam Mükerrem Bey üniversite öðrenciler için af çýktýðý haberini televizyondan duydu. Hemen karýsýný yanýna çaðýrdý. Haberi karýsýyla paylaþtý. Ýkisinin de yüzünü sevinç kaplamýþtý.
Selim aftan faydalanarak tekrar okuluna döndü, bir yýl sonra, 1987 yýlýnda okulundan mezun oldu. Babasý, Selim’in bozulan ruh saðlýðýnýn askerlik ortamýnda düzeleceðini umuyordu. Bir an önce askere gitmesi için tanýdýklarý insanlarla görüþtü ve ayný yýlýn Aralýk ayýna karar aldýrdý.
15 Aralýk 1987’ de Tuzla Piyade Okulunun kapýsýnda Mükerrem Bey, Saadet Haným , Hakan ve hizmetçi Ayþe Haným Selim’i uðurluyorlardý. Uðurlamaya Hakan’ýn eþi ve çocuðu da gelmiþti.
Babasýnýn beklediði olmamýþtý. Selim askerlik ortamýnda düzeleceðine daha da kötüleþiyordu. Kurallara uymuyordu. Ayakkabýsýný boyamadýðýndan, yataðýný düzenli katlamadýðýndan dolayý takým komutaný asteðmen tarafýndan arkadaþlarýnýn içinde azarlanýyordu.
Kimseyle konuþmuyordu. Eðitimi aralarýnda herkes birbiriyle muhabbet edip, þakalaþýrken Selim bir köþeye çekiliyor daima gökyüzüne bakýyordu. Gözleriyle Ruhsar’ý arýyordu. Ruhsar’ýn beyaz atýyla bir gün yanýna geleceðine inanýyordu. Ruhsar’dan geriye tek eþya eldivenleri kalmýþtý Selim’e. Yaz , kýþ bu eldivenleri giyiyordu. Askerde bile yasak olmasýna raðmen çýkarmamýþtý bu yeþil, parmaklarý kesik eldivenleri.
Selim’de hiçbir ilerleme gözükmüyordu. Eðitimde, sporda, derslerde baþarýsýzdý. Tek baþarý gösterdiði branþ silah atýþýydý. Tüfeðini çok iyi kavrýyor, isabetli atýþlar yapýyordu.
Piyade Okulunun dört aylýk eðitim süresinin sonlarýna gelinmiþti. Bir gün sýnýfta ders arasýnda arkadaþlarý, Selim’in bir er eþliðinde Okul Komutanlýðýna doðru gittiðini gördüler. Akþama doðru bölük , içtima alanýnda akþam yemeði öncesi toplu olarak bekliyordu. Uzaktan iki kiþi bölüðün bulunduðu yere doðru yaklaþýyorlardý. Gelenlerden biri Bölük Komutanýydý. Yanýnda bir er vardý. Bölük Komutaný yanýndaki erle bölüðün tam karþýsýnda durdu
Baþýnda büyükçe þapka olan silahlý, onbaþý rütbeli er yere doðru bakýyordu. Onbaþý kafasýný hafifçe kaldýrdýðýnda bölükteki öðrenciler þaþkýn þaþkýn bakakaldýlar. Arkadaþlarý Selim’di karþýlarýndaki.
Derslerinde baþarýsýz olan Selim askerliðini er olarak yapacaktý. Erzurum’un ilçesi Aþkale’ye gidecekti.
Arkadaþlarýyla tek tek vedalaþtý Selim. Gözleri dolmuþtu. O aný yaþamaktansa ölmek daha evlaydý onun için. Yerin dibine geçmiþti sanki.
Aþkale’de Tabur Komutanýnýn getir götür iþlerini yapýyordu Selim. Silah taþýmýyor, nöbet de tutmuyordu. Ýyice dünyadan uzaklaþmýþ, kötüleþmiþti. Gözleri hep gökyüzündeydi. Ruhsar’ý arýyordu ama Ruhsar hala gelmiyordu.
Ýyice yavaþ hareket ediyordu. Komutanýn çayýný zamanýnda götürmüyor veya yere döküyor, karþýlýðýnda azar iþitiyordu.
Yine bir gün Komutanýn odasýnda çay servisi yaparken çayý Komutanýn arkadaþýnýn pantolonuna dökmesi bardaðý taþýran son damla oldu. Komutan hemen telefonu çevirdi, karþýsýndakine baðýrdý:”- Bu çaycýyý yanýna çaðýr, eline de tüfek ver. Nöbet de tutacak bundan sonra!”
Artýk Bölük Komutanýnýn emri altýndaydý Selim. Sabahleyin erken kalkýyor, soðuk havada yarý çýplak koþuyor, karla kaplý yerlerde tüfek elinde sürünüyordu. Bölüðün en yaþlýsýydý. Bölük komutaný bile kendisinden küçüktü. Komutaný anlayýþlý, olgun biriydi. Bölüðün içinde rencide etmemeye çalýþýyordu Selim’i. Ama yine de arada sýrada kýrýcý laflar çýkýyordu aðzýndan.
Eðitim arasýndaki dinlenmelerde yine diðer erlerden ayrý bir köþeye çekiliyor, gökyüzüne, Ruhsar’ýnýn geleceði yere bakýyordu. Diðer erler aralarýnda kendisi hakkýnda konuþuyor, gülüþüyorlardý. Birisi taklidini yapýyor, Selim’in baktýðý gibi gökyüzüne bakýyordu.
Artýk nöbete de çýkýyordu Selim. Bölük Komutaný, soðukta üþümesin diye Tabur karargahý içinde bir nöbet ayarlamýþtý Selim için.
Soðuk bir kýþ günü ranzadaki yataðýnda uyuyordu Selim. Rüyasýnda yine karþýsýnda Ruhsar vardý. Beyaz atýn üstünde, beyazlar giymiþ gökyüzünde uçuyordu. Selim bir aðacýn gövdesine sýrtýný dayamýþtý. Ruhsar atýyla tam karþýsýndaydý. Eliyle gel iþareti yapýyordu genç kýz. Selim ne yapacaðýna karar verememiþti. Genç kýz iyice yaklaþmýþtý, atýn ayaklarý çimenlere basýyordu. Ruhsar, Selim’e doðru elini uzattý. Selim genç kýzýn narin, ince ,beyaz parmaklarýný kavradý ve birden kendini beyaz atýn terkisinde buldu.
Selim omzunun bir el tarafýndan sarsýldýðýný hissetti. Döndü baktý. Karþýsýnda nöbetçi onbaþý vardý. Üç, beþ nöbetinin zamanýnýn geldiðini hatýrladý. Elbiselerini, paltosunu, kaskýný giydi. Silahlýktan tüfeðini aldý. Onbaþýyla yan yana nöbet tutacaðý yere doðru karlara bata çýka yürümeye baþladý.
Onbaþý Selim’i nöbet yerine býrakýp geri döndü. Selim, tabur binasýnýn içindeki nöbet yerinden dýþarý çýktý, bir sigara yaktý. Derin derin içine çekti. Uykusunda gördüðü rüya aklýndaydý. Gözleri yýldýzlarla kaplý gökyüzündeydi. Ruhsar kendisini yanýna çaðýrýyordu. Kulaklarýna ilk tanýþtýklarý günkü arkadaþlarýnýn hep beraber söylediði þarký “Çav Bella” yankýlanmaya baþladý.
Þarkýnýn Türkçe sözlerini mýrýldanmaya baþladý Selim:
“Ýþte bir sabah uyandýðýmda /Çav bella, çav bella, çav bella, çav, çav /Elleri baðlanmýþ buldum, yurdumun /Her yaný iþgal altýnda”.
Sigarasýndan derin bir nefes daha çekti, geriye kalaný karlara doðru fýrlattý. Omzunda asýlý tüfeði çýkardý, yere çömeldi, tüfeðin emniyetini açtý ve namluya mermiyi verdi. Namluyu alnýnýn ortasýna dayadý. Sað elini dudaklarýna götürdü, gökyüzüne doðru bir öpücük yolladý ve tetiði çekti. Namlunun içi kanla dolmaya baþladý. Elini tetikten çekti. Silah önüne düþtü. Kendisi de düþen silahýn üstüne kapaklandý. Kalýn camlý gözlüðü baþýnýn saðýna düþtü, camýnýn biri kýrýldý. Kanlar bembeyaz kar üzerinde kýrmýzý bir gül þeklinde yayýldý.



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: olaðanüstü bir anlatým..
Gönderen: Ozan / , Türkiye
27 Þubat 2010
çok etkilendim.. Deniz döneminin etkilerini kýsaca hatýrlattýðýn için ve beni Selim yerinde hayal ettirdiðin için sonsuz teþekkürler..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aþk Mektubu Görülmüþtür

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Genç Ölmek
Pankart Asýlacak! As!
Koleksiyoncu Amca
Acýlara Gülümseyen Kadýn: Teyzem
Ýstanbul'un Kedisi
Bir Tarz-ý Muhabbet
Þairler Ülkesi Bahar Bekliyor
Tren ve Çocuk
Yaþ, Yirmi Dokuz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Soðuk Yerlerin Kýzý [Þiir]
Paþa"m, Can Arkadaþým [Þiir]
O En Güzel Oyuncaðýmýz [Þiir]
Baba Gel, Çýk Dolaptan [Þiir]
Kabil"in Sultanlarý [Þiir]
Oðlum Beyazlar Ýçinde [Þiir]
Bir Kalem Daha Satmalýyým [Þiir]
Mülkten ve Þehvetten Uzak [Þiir]
Saçlarýna Yýldýz Düþmüþ... [Deneme]
Fikrimin Rehberi Fikri Öðretmen [Deneme]


erhan bayraktutan kimdir?

Ziraat mühendisiyim. 2006 yýlýndan beri kýsa öyküler yazmaktayým. Öykü, þiir okumayý seviyorum. Romantik, içe dönük biriyim.

Etkilendiði Yazarlar:
Cezmi Ersöz,Sait Faik,Refik Halit Karay


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © erhan bayraktutan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.