Hep þunu merak ederdim. Bir yazar, bir ressam, bir þair, bir ses sanatçýsý bir araya gelse bir konu hakkýnda konuþsa ne olur acaba diye. Bugün NTV'de bir programa Elif Þafak ile Teoman katýlmýþtý ve Türkiye meseleleri hakkýnda düþünce beyan ediyorlardý. Türkiye tablosu yarým kalmýþ bir tablo gibidir. Bu yüzden herkes eline fýrçasýný almýþ, tuvalin saðýný solunu boyayýp fýrçalamakta. Her görüþ kendi rengini tabloya daha çok katmak istemekte. Beyaz Türkler beyaz gül aðýrlýklý, gri Türkler daha çok metal aðýrlýklý, zenci Türkler ise daha çok siyah aðýrlýklý bir tablo çizmekte. Anlayacaðýnýz rengarenk bir tablo ortaya çýkacaðýna daha çok belli bir rengin yoðunluðu ortaya çýkmakta. Türkler renk savaþý vermekte.
Ses sanatçýsý Teoman o kadar güzel tespitler yaptý ki þaþýrdým kaldým. Dedi ki birini ikna etmek için mertliðin ve dürüstlüðün yetmediðini gördüm. Ben de karþýmdakini ikna etmek için iþi þakaya vurdum. Örneðin karþýdaki kiþiye bir þey anlatmak istediðimde daha çok espri yollu anlatýyorum dedi. Böylelikle ikimiz de gerilmiyoruz. Evet Türkiye espri gücünü yitirdi. Nasrettin Hoca yetiþtiren Türkiye daha çok asýk suratlý, buna raðmen aynaya bakýnca güleç bir yüz gören insanlar yetiþtirdi. Bir de Teoman konuþurken bana hep uçurumlarý gösterdi. Uçurum karþýsýnda insan acizdir ama kalkýp daðlarla boy ölçüþür. Türkiye’de önüne o kadar çok kýrmýzý halý serilmiþ insan var ki bunlarýn baþkalarýnýn uçurumundan haberdar olduklarýný hiç sanmýyorum. Örneðin Türk milleti uçurum çiçeði gibi yaþarken, kendini kelebek sanan elit kesim baðlarda, bahçelerde güllerle hemhal etmekte. Elif Þafak çok haným bir bayan. Saçlarýný sümbül gibi dökmekte ve bir kelebek gibi gülmekte. Tespitlerine gelince ne þiþ yansýn ne kebap misali… Olaylara yaklaþýmý daha çok bir kebapçý gibi. Sanki iflas etmekten korkan bir esnaf gibi itidalli konuþuyor. Oysa þunu hiç unutmuyorum. Tuna Kiremitçi bir yazýsýnda hep yaramaz çocuklar sorunlu görünür ama dünyada bütün sorunlarý da yaramaz çocuklar çözer demiþti. Çok dahice bir tespit…Elif Þafak daha çok sýnýfýn uslu ve çalýþkan bir kýzý gibi. Teoman’ýn saçý daðýnýkken Elif Þafak’ýn saçlarý sümbül gibi. Bir ara þair ve yazar Ataol Behramoðlu’nun bir konuþmasýna rastladým. Kendisini bir kelebek gibi güzel sayýyor. Ama bir kelebek çiçek olmasa bir hiçtir. Marksiz ve Leninist olduðunu söyledi. Ne büyük özgürlük. Acaba Marksiz olmak bir insan için yeterli miydi? Bir þairin bir þairi anlamamasý ne yazýk. Vladimir Vladimiroviç Mayakovski’yi iyi anlamasýný beklerdim kendisinden. Ressam Bedri Baykam ise nasyonal sosyalist gibi konuþtu bir programda. Türkiye’de solun yeniden yapýlandýrýlmasýna inandým Ressam Bedri Baykam’ýn konuþmasýndan sonra. Ýnsanlarý fýrçalayan bir sol istemiyorum þahsen. Þair Ýsmet Özel bir programda þairliðe has sivri dilini kullandý. Kendisine hiç katýlmadýðýmý belirtmek isterim. Eðer Aleviler olmasaydý Türk Halk edebiyatýndan söz etmek mümkün olmayacaktý. Türkiye’de en özgün edebiyat da Türk Halk edebiyatýdýr bu arada. Teoman’la karþýlýklý oturup bir çay içmek isterdim. Kadýn yazarlardan da Nuray Mert ile tanýþmak çok isterdim. Ama bu mümkün deðil. Olsun onlarýn yaþýyor olmasý bile benim için bir mutluluktur.