Bir çam aðacýnýn gövdesinde çam sakýzý, denizin en karanlýk yerinde ýþýk saçan bir balýk, bir zeki kadýnýn beyninde düþünce, bir þairin yüreðinde imge, bir çocuðun aðlayýþýnda gözyaþý, bir ülke coðrafyasýnda metropol, bir adada palmiye, bir fakirin evinde sýmsýcak çorba, bir zenginin evinde antika, senin ise sadece sevgilin olmak istedim.
Býraktým tüm arzularýmý bir kenara sadece sana geldim. Seni beklerken bir aðaç, sana aðlarken bir ýrmak, sana bakarken bir sinema salonu, seni düþünürken bir kitap, seni severken bir þiir olmak istedim. Oysa sen beni bir polisin belinde kelepçe, bir baþbakanýn dilinde istatistik, bir generalin yumruðunda yumulan parmak, bir sosyologun araþtýrmasýnda sosyal vaka yaptýn. Bir mezarýn cesede en yakýn topraðý gibi seninle yakýnlýk yaþadým. Üzerime ölü topraðý attýn. Oysa seni sevmeden önce yuvarlana yuvarlana, düþe kalka, hýrpalana hýrpalana tüm sevgilerden senin gözlerine gün ýþýðý gibi düþtüm. Þimdi gözlerin gecelerime bile doðmaz oldu. Seninle Þanzelize olmak isterken, beni maðarada yaþayan bir dað adamý gibi yaptýn. Bana ilkel duygular yaþattýn. Sana çiçekler aldým, adý nergis olan, gül olan, sümbül olan. Dedin ki bari beni bir çiçekle tanýmla. Sonra beni çiçeksiz bir kelebek gibi býraktýn. Hep kelebek gibi ince olmamý istemiþtin oysa. Sana yetiþemedim. Ben kelebek oldum, sen bir tavþan. Ben kartal oldum, sen bir aslan. Hiçbir doðal süreç yaþayamadýk. Doðal olarak beni anla. Bir ateþ olmak istedim yüreðini yakan. Sen ise hep baþýmda bir yaðmur bulutu gibi dolaþtýn. Yaðmurundan kaçarken, doluya tutuldum. Üþüdüm, üþüdüm. Senden ne battaniye istedim, ne de sýmsýcak bir yatak. Üþüdüm, üþüdüm ve sýmsýcak bir öpüþ bekledim. Sen ise bana dudak büktün. Þimdi kelimelerimi tarlalara ektim. Çalýþtým ve çýrpýndým ince, naif cümleler kurdum. Sana hoþça kal derken, gün gibi aydýnlýk bir sevgili buldum. Týpký ipek bir kumaþ gibi teninde yürüdüm. Týpký çýplak kelimeler gibi dudaklarýnda örtündüm. Ýlk defa mutluluk yüzü gördüm. Senin resminin boyalarý aktý yüreðimin duvarlarýndan. Seni bir valize koyup yüreðimin çöplüðüne attým. Demek ki güneþ her gün yeniden doðarmýþ. Demek ki seni güneþe benzetmekle en büyük hatayý yaptým. Seninle hiçbir baþlangýç yaþayamadým. Oysa hayat yeniden baþlarmýþ, yataktan her kalktýðýnda. Sana hayatým dediðim için kendimden utandým. Aðladým, aðladým gözlerimden silüetini sildim. Yüzümü yýkadým, saçlarýmý taradým ve yeni bir hayata baþladým. Aþk bir abartma sanatýymýþ meðer. Seni yere göðe sýðdýramadým. Yok ay dedim gecelerimin en karanlýk saatinde. Yok güneþ dedim en çok üþüdüðüm yerde. Ne büyük zavallýlýkmýþ sana kendimi kaptýrmak. Þimdi ellerinden bembeyaz bir barýþ güvercini gibi havalandým. Uçtum, uçtum bir omza kondum. Kanadým kýrýk deðil artýk. Bana baþka gökyüzüler yaþatan, bana mavinin her tonunu tattýran ve sadece kendisi olan bir sevgili buldum. Demek ki hayat bir yürüyüþtür duraðý olmayan. Sen benim biletimi kestin ama ben otobüsün bagajýna sadece senin anýlarýnla dolu valizi koydum. Sonra yeni bir aþka koþtum. Sanki sýmsýcak kumlarda yürür gibi koþtum. Güneþin battýðý saatte denizde çýrýlçýplak yüzdüm.