Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
GÜNEÞ KÝRPÝKLERÝNÝ KIRPARAK GÜLÜMSER Sarý saçlarýnýn kývrýmlarýnda sekerek peþinden seyirttiðim genç kýzýn edasý gitmiyor gözlerimin önünden. Dar sokaklarda kýrýtarak yürüyordu. Basbayaðý biliyordu takip edildiðini.Sokak kenarlarýndaki otlardan tutun da, bahçelerdeki gülleri, meyve veren aðaçlarý bile onun ýþýðý besliyordu sanki. Adýný Güneþ koydum. Ne ise neydi adý bence Güneþti. Evinden çýkmadýðý günler köþe baþýnda bin yýllýk sevgilisini bekleyen aþýklar gibi nöbet tutardým. Bilir gibi gelirdi beklediðimi. Ben olmasam da baþka biri bekleyecekti, o kadar emindi. Okul çantasýný sýrtýna yarým asýp, kýsaltýlmýþ eteðinden sarkan ince bacaklarýyla dans ederdi yürürken. Okul kapýsý ayrýlýk zilini çalardý. Yeni bir bekleyiþi iþ edinirdi mezun ve iþsiz bedenim. Hiç sevmediðim halde bir sigara tüttürürdüm resim tamamlansýn diye. Okul çýkýþýnda arkadaþlarýyla kapýda göründüðünde bana doðru gelecek sanýr heyecanlanýrdým. Hergün iþ aramak çin çýkýyordum evden ve dünyanýn en güzel iþini bulmuþ aþýk olmuþtum. Kaç ay dolaþtým peþinden hatýrlamýyorum. O günlerde okulun karþýsýndaki kafede otururken elim kalem tutmaya baþlamýþtý yeniden. Lise yýllarýndan beri ilk kez bu kadar iþtahla destan yazmalýymýþým gibi sabýrsýz karalýyordum. Ayný güzergahtan geçtiðimiz bilmemkaçýncý günün sonunda babam bana müjdeli! Bir haber verdi. Ýþ bulmuþtu bana. Kinayeli bir bakýþla aylardýr beceremdiðimi ima ederek adresi tutuþturdu elime. Ýçim yandý, kül aldum. Güneþin yolunu gözleyememek mi daha sinir bozucuydu, döner ve kokoreç tezgahlarýndan çýkan yað kokusunun doldurduðu ikinci kat bürolarýnda, sýkýþ tepiþ odalarda ,büyük gazetelerin genel yayýn yönetmenleri edasýný ödünç almýþ, top sakallý ahkamlý, bilir kiþilerle uðraþmak mý bilmiyorum. Ama sevmemiþtim , sigara kokan duvarlarýn daralttýðý yüreðimde sevmemiþti burayý. Asgari ücret + yol + yemek. Ýki yýllýk üniversiteyi zar zor bitirmiþ, hatta orayada itelenerek girmiþ birisi için hiç de az deðildi ama ben ukalalýk eðitimi almadan – ki alsamda farketmezdi çünkü o kadar malzemem yoktu- burada kendimi var edemeyeceðimi düþünüyordum. O kadar çok sanmaktan fiil bir durum yaratýlmýþtý ki benim Güneþle iliþkim bile daha gerçekti. Kýzýl saçlý, mini etekli, bakýmlý -sanýrým iþ dýþýndaki bütün zamanýný ayna karþýsýnda geçiriyordu - sekreter - ki kendini genel yayýn yönetmeni yardýmcýsý ilan etmiþti – emir vermeyi öðrenerek tecrübe kazanýyordu üstümüzden. Kendimi kobay gibi hissediyordum karþýsýnda. Yýllarca yeni mezun öðretmen ve okutmanlarýn elinde kobay olduðum yetmezmiþ gibi 'iþ hayatýnýn' yað kokan odalarýnda hayat dersi almaya devam ediyordum. Kimsenin egosunun üzerine basmamak gerekiyordu zemin kaygandý. Bütün bunlar yetmezmiþ gibi Güneþsizdim. Çok sýcaktý, yaz gelmiþti, bu yaz beni Güneþsiz býrakmýþtý. Okullar kapanmýþtý. Sabýr çekerken yazmak eðlenceli gelmeye baþladý. Güneþin saçlarý, kývrýmlarý derken baþka konularda bile birkaç satýr çýkýyordu yavaþ yavaþ. Alt tarafý radyo televizyon okumuþtum , üst tarafý ofis boydum. Bir çay kahve yapmadýðým kalýyordu bir de yerleri silmiyordum. Saðolsun top sakallý abi bir ' ofis woman' edinmiþti paracýklarýna kýyýp. Aslýnda hava olsun ve emir kipleri çoðalsýn diye çalýþtýrýyordu o kadýný. Bir de ekmek veren büyüklüðüyle besliyordu egosunu. Top sakallý sahip 'herkesi, herþeyi, hepinizi anlýyorum ' diye bakabilmek için aynada hergün çalýþýyordu sanýrým. Kýzýl saçlý bacýnýn güzelliði için yaptýðý gibi. Aman bana ne diyordum yüzlerine tebessüm ederken. Ýyi yanlarý da vardý bu top sakallý abinin. Mesela yemek saatinde cüzdanýndaki gýcýrlardan birini itina ile uzatýp ' kola alýn ' diyordu. Hiç bozuk para taþýmýyormuþ gibi her seferinde bir ellilik bozuluyordu. Elliliðe yazýk diyordum içimden. Büyük patron havasýna bozdurulur mu hiç, babaannem duymasýn kahrolur diyor gülümsüyordum. Ayný abi misafirleriyle tanýþtýrýrken alaylý deðil de mektepli olduðumu vurguluyordu egomu eðitmek için. Ama benimki o kadar aç, susuz dolaþmadýðý için aldýrmýyordu altý çizilen eðitimine. Yine küçük bir tebesümle geçiyordum durumu. Beni de uysal, aðýr abi diye yerleþtiriyorlardý akýllarýna yavaþ yavaþ. Annem, babam mutluydu. Bir ben Güneþsizdim bir de takipteyken geçtiðim yollar boþtu. Boþtu diyorum ama umarým boþtur diye düþünüyordum hep. Hele bir okullar açýlsýn hastalýk falan bahane eder hatýrlatýrdým yollara kendimi de zaman geçmiyordu. Ýrili ufaklý bir sürü toplantý yapýlýyordu. Havanda bol bol sular dövülüyordu. Bu toplantýlarda dýþarýda býrakýlanlarýn yüzünde oyuna alýnmayan çocuklarýn huzursuzluðu oluyordu. Utanmasalar annelerinin dizinde saatlerce aðlayacaklar da aðlamamak için meþgul numarasý yapýyorlardý. Yerin kulaðý vardýr kabili kaðýt, bilgisayar, dizgi arasýnda mekik dokuyorlardý. Kemeraltýnda, Kýbrýs þehitlerinde, Kordonda gazete reklamlarý için dört dönüyorduk. Sektörlerin durgunluðuyla, piyasanýn bozukluðuyla ilgili nutuklar, kuru kalabalýklar dinliyorduk sürekli. Çok zilliydi Güneþ. Ne þiirler yazdýrýyordu bana. Kirpiklerini kýrparak gülümsüyordu. AY YÜZÜNÜ GÜNEÞE DÖNEREK AYDINLANIR Aklým da fikrimde Güneþin yörüngesindi.Birazcýk da büyüyordum . Büyürken de kalemimin deydiði yerlerin nasýr tutmasýný diliyordum. Cemal Süreyyanýn aþk þiirindeki kahraman memelerle tanýþmak için sabýrsýzlanýyordum. Çek çýkar beni bu bataklýktan Güneþ diyordum. Al kaçýr beni. Odalarýn her birinde avýný bekleyen tazeler var ve memler kahramandan daha çok saldýrýya hazýr süvari gibi duruyorlar. Gözüm kaymasýn diye Güneþin gözlerinin rengini hatýrlamaya çalýþýyordum. Boyunun kaç santim olduðuyla ilgili tahminlerde bulunuyordum. Maðazalarda dolaþýp otuzaltý beden kýyafetlerin en güzellerini Onun gözlerinin rengine uygun su yeþillerinden seçip Onu giydiriyordum Güneþi. Saplantýlý bir manyak olmama az mý kalmýþtý yoksa olmuþtum da farkýna mý varmýyordum bilmiyorum. Kýt aklým takýlý kalmasaydý kýzlardan birini çoktan koluma takýp filmlerdeki senaryolarý oynamaya baþlamýþ olurdum heralde. Þimdi hayali kahramanýyla konuþup onunla yaþýyordu yüreðim. Abe kardeþim madem bu kadar önemsiyorsun git tanýþ diyordum da nerde bende o yürek. Tamamen benim olan bir aþký onunla bile paylaþmak istemiyordum. Kordonda, denize karþý liman çay bahçesinde örtüsü eskimiþ bir masa, bacaðý kýrýk bir sandalyenin deniz kokusuyla demlenip yazýyordum. Oh be ne güzel düþüm var benim. Ne kadar da benim bütün düþündüklerim. Hayatý da böyle hayal kurarak çeþitleyebilseydik, o hayallere yürekten inanýp, varsayýp, zamanla oluþmalarýný bekleseydik. Beklerken baþýmýza gelenleri kimseyi rahatsýz etmeden yazýp bir kenarda biriktirseydik. Kendi yörüngeliðimden yola çýkarak Güneþe koþan dünya, dünyaya sarýlmýþ ay gibi olmak istiyordum. Top sakallý abinin ortaklarýndan bürokrat abla -daha sonra avukat olduðunu öðrenmiþtim- haftada üç- dört kez ziyarete geliyordu bizi. Ziyaret demeyelim de daha çok ticaret. Birden çok iþi bile kývýran, aktif, dinamik, heyecanlý, yeni nesil okumuþ kadýn tavýrlarýný kendine yakýþtýrmayý biliyordu da selam vermeyi unutmuþtu bunlarý öðrenirken. Önce top sakallý abi ile bürokrat abla odaya kapnýr. Ýki tane nescafe ýsmarlanýr. Ardýndan özel misafirler için bir ellilik bozdurularak alýnmýþ cevizli site kurabiyeleri servis edilir. Servisten sonra kipleri sorgusuz kabullenen servis haným hafif reveransýyla odadan çýkar ve neler konuþulduðunu çok merak edenlerin yüzüne küçük bir tebessüm göndererek mutfaðýna yönelirdi. Ben de boþluktan yararlanýp yaralanýp doya doya hayal kurardým. Ne ala dünya. Nasýl olsa sessiz çocuktum. Bilgisayarýn karþýsýnda elim iþte aklým hayalde otururdum. Ne yazdýðýmla ilgilenen de yoktu çömezdim nasýl olsa. Karmakarýþýktým. Belki de bunun için ortamda dolaþan merak bulutlarýnýn yaðmurlarý hiç bana yaðmuyordu. Sessiz bir köþede oturmuþ iþimi yapýyordum. Para aðacýnýn gövdesine týrnaklarýný geçirmeye çalýþan küçük iþletmelerin hayallerine piyango bileti olacak 'büyük' sloganlarý bulmaya çalýþýyordum. Vizyon kuaför: Saçýnýzý deðil, tarzýnýzý deðiþtirir. Aktif spor salonu: Hayat sigortanýz. Güldeste çiçekçilik : Sevdiklerinize baharý müjdeliyoruz. Zarif kuyumculuk : Zerafetinize biz de katýlalým. Doðuþ ýsýtma sistemleri : Iþýðýný güneþten almanýn yolu. Dönüp dolaþýp yine Güneþe geliyordum. Avazým kalmamýþtý. Sesim çýkmýyordu. Benim unursamazlýðým ve melankolik halim kadýnlara çekici geliyordu sanýrým ki bürokrat abla herkesden esirgediði selamlarýný bana bahþetmeye baþlamýþtý. O bana selam verdikçe diðerleri beni sevmez oluyorlardý. Ne selamý umursuyordum halbuki ne de Güneþimsiz sabahý. Varyantdan aþaðýya inerken körüklü otobüslerin kuyruklarýnda savrulmamak için sýmsýký tutunan ellerim mazoist bir hüzünle hayata tutunmaya çalýþýrken birden bir karar verdi. Yazacaktým. Evet evet Ona yazarak ulaþacaktým. Sayfalarca yazdým, attým. Ne zormuþ iki satýrý birbirine iliþtirmek. Merhaba Uzun zamandýr sizi takip ediyorum. ( Ben sapýðýnýzýn demenin öztürkçesi ) ................. Sizsiz güneþsizim. Ýnanýn sizi düþünmeden bir günüm geçmiyor. 1.78 boyunda esmer 60 kilo aðýrlýðýnda...( Vücut kitle endeksimimi hesaplatacaðým kýza. ) .................... Sizi okul yolunda gördüm. Beni çok etkilediniz. Görüþebilir miyiz? (Bu kadar sýð biriyle neden görüþsün ki) ................... Benimle evlenir misiniz? ( hoppala ne aptalca. ) Göze aldýklarým ve alamadýklarým arasýndaki uçurum çok derindi. Bunun içinde yüreðimin istikametini tarif etmekte zorlanýyordum. Aslýnda ilk baþta onunla yazýþmak istiyordum sadece. Güvensizlikden deyin. Korkaklýktan deyin. Ne derseniz kabulum. Asýl sebebi ben bu melankoliyi sevmiþtim. Tadýný çýkarmadan da býrakasým yoktu. Bana yazmak için sebep oluþturduðu için de vazgeçemiyor olabilirdim. Merhaba, Endamýnýzda esen yeli içime çekerek aylar geçirdim peþinizde. Adýnýzý Güneþ koydum. Þimdi yaz ortasýnda Güneþsizim. BANA YAZILMAYAN AÞK Haber býrakan bedenini dolandým dün, Sabýrsýz akþamüstüne kadar Seninle birleþik kelime, kalbinle kangren olmak istiyorudum. Daha seni ilk gördüðüm gün bir aþk-ý Memnun hikayesi yazdým. Dokunduðun heryerde ki parmak izlerini duvarýma astým Bu aþký bana ben yazmadým aþkýn suyunu gözlerin kudurtdu Böyle bir devrik cümle yoktu Haber býraktýn Ben de haber býrakan bedenin dolandým dün sabýrsýz akþamüstüne kadar YOKTUN. Sonunda bu metni göndermeye kara vermiþtim. Gönderdim. Þimdi en zor zamanlar baþlamýþtý. Beklemek . Hiç bitmeyecek bir þeydir beklemek. Bittiðinde bile bittiðine inanamasýnýz çünkü. Bittiðinde bile bitmeden önceki melankoliye alýþýklýðýnýzý hatýrlarsýnýz. Ya da ben melankoliden besleniyorum. Sarsaðýmda biraz savruðumda aslýnda. Kolay savrulurum kolay uçuþur aklým. Nedense güneþten kolay uçuþamadým. Çünkü yüzümü güneþe dönünce aydýnlandým. Top sakallý abinin beklentileri, ailemin benim maaþýmla borç ödeme talepleri hiç biri umrumda deðildi. Ben yörüngesi belli bir aydým. Bütün peronlar transitti, tek aþkým gerçekti. Aradan kaç gün- günler geçti bilmiyorum.düzenli olaral posta kutusu ziyaretlerim umutsuz kýrýk kanat çýrpýnýþýna dönmüþtü. Okullarýn açýlýþýna çok az kalmýþtý. Bir gün üzerimdeki gri tiþört ve kot pantolonumla beraber elimdeki broþürlerin eþliðinde posta kutusu ziyaretlerimden birinde bir zarfýn beni beklediðini gördüm. Kaynar sularý üzerimden döken mektubun zarfýný açmak için acele etmedim. Karþý tarafta Seda pastanesine gidip en ücra köþesine oturdum. Bir kahve söyledim. Zarfý itina ile açtým. Merhaba diyordu ilk satýr. Mektununuzun etkileyemeyeceði bir bayan olmaz heralde. Þiirniz baþýmý döndürmedi desem yalan olur. Sizinle tanýþmak konusunda ise evet diyemeyeceðimi üzülerek söylemek zorundayým. Çünkü ben bu yaz niþanlandým. Size bu cevabý yazma konusunda çok düþündüm. En azýndan þiirinizin hatýrýna iki satýrý esirgemeyeyim sizden dedim. Saðlýkla kalýn hoþca kalýn. Aylarca süren ay tutulmasý baþladý. Yüzümü güneþe döndüm ki ne göreyim kirpilerini kýrparak gülümsüyor. Topraða dokundum aþýk oldum, bereketlendim. Düþündüm, kalbim temizlendi, sustum huzur buldum. Yaþadým zaman aktý, anýlarýmla öðrendim. Topraða sevgi verdim, öperek büyüttüm serpildi. Köklendim, sevdim de güçlendim. Coþtum, estim, çoðaldým.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ESRA VIZVIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |