Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn... |
|
||||||||||
|
Kirli yorganý biraz daha yukarýya,tâ baþýný örtünceye kadar çekti.Üþümüþtü. Hiç olmazsa böylece nefesiyle ýsýnmaya çalýþacaktý.Kaç gündür yakmamýþlardý þu ördek sobasýný da!Sahi yataða düþeli kaç gün olmuþtu?Öfff,bu döþek de ne pis kokuyordu böyle;leþ gibi.Yattý yatalý döþeði bir kez bile havalandýrmamýþlar,tüm yalvarmalarýna raðmen yorganýn üzerine bir çul bile atmamýþlardý. Unutmuþ görünüyordu geçen günlerin sayýsýný.Ama þimdi merak ediyordu geçen günlerin ne kadar olduðunu.Saymaya baþladý:Cumartesiden Cumartesiye sekiz,yedi daha on beþ,beþ daha yirmi.Evet tam yirmi gün,koca yirmi gün... Sonrasý mý?Belli deðil!”Adam sen de,boþ ver sonrasýný düþünmeyi.Ne bilecem ben,Allah bilir orasýný.Eyisimi hiç aklýmý kurcalamayayým.Bir kere daha sesleneyim þu karýya da sobayý yaksýn.” diye düþünüyordu: -Gýz Fadi,gýz Fadi! Gel de þu sobayý yak,donacam nerdeyse! -Her dakka soba mý yanarmýþ herif!Odun var mý diye hiç sormazsýn ama. -Odun neden olmasýn?Ben hasta düþmeden önce 4-5 araba meþe odunu getirdimdi. Bitti mi onlarýn hepsi?Hem de çocuklara da söyle ,bana bi doktur getirsinler kasabadan. -Aboov!Bi doktur kaç para biliyon mu? -Biliyom,biliyom.Bi can kaç para sen onu biliyon mu? Hem benim doktur param var. -Ben de onu biliyom,senin canýn benim paramla beþ para etmez. -Nedenmiþ o? -Etmez de ondan. -Neden derim sana! -Çünküm,canýnýn gitmesi kayýp deðil her bakýmdan kârdýr da ondan.Allahým kurtar þu belâdan beni!Býktým yýkamaktan,paklamaktan,bakmaktan... -Kalkarsam görürsün sen!Ah bir kalksam,ah bir kalksam...Dokturu mutlak isterim ha... Sekiz gün sonra doktor geldi.Kapýnýn eþiðinden adýmýný atar atmaz yüzüne çarpan pis havayý engellemek istercesine elini yüzüne tuttu.Hastayý evirdi,çevirdi,dinledi ve bir reçete yazdý.Hasta adam koynundan bir bez içine sardýðý paralarý çýkardý,içinden kaç paraysa ücreti almasýný istedi.Doktor parasýný aldý ve gitti. “Ümit olmasa doktur garanti bi þeyler derdi.Yüzünden de adamýn bi þey anlaþýlmýyor ki!Bir ara güldü mü ne?He ya güldü,güldü...Ölümcül bir hastaya doktur gülmez,kaþlarýný çatýp somurtur.Öyleyse iyileþeceðim demektir bu...” diyordu içinden. -Gýz Fadi,Fadi gýz! -Ne var gene? -Doktur dýþarýda ne söyledi sana?Eyimiymiþ durumum? -Eyiymiþ,eyi.Bir haftaya kalmaz gidermiþsin öbür dünyaya. -Aðzýný hayýra aç! -Hayýrý mayýrý mý kaldý bunun?Altýndan pisliðini ben alýyorum.Bana yaptýklarýndan sonra,Allahtan korkmasam pisliðinle yan yana yatýrýrým seni ya, þunun þurasýnda zaten bir hafta kalmýþ... -Allah büyüktür,elbet iyileþeceðim bir gün.O zaman sen de görürsün gününü... -Sen öyle zannet! Yorganý hýrsla çekti gene baþýndan yukarý.Artýk bu kadýnýn sesini duymak istemiyordu.En düþkün zamanýnda yaptýklarýna bakarak üzülmüyor deðildi,ama bütün bu olanlar yaþama isteðini daha da kamçýlýyordu ve kendi kendine “Hayýr ben ölmem,hastalýk beni yenemez.Yaþamak istiyorum ve bunun için de tüm gücümle direneceðim.”diyordu. Biraz sonra yan odadan kulaðýna sesler geldi.Dinlemek için yorganý baþýndan aþaðýya indirdi,pür dikkat kesildi: -Ana ilacý alacak mýyýz? -Oðlum,bir hafta ömür için masrafa ne lüzum var?Hem belki ilaç olmazsa,bir haftadan da az yaþar. -Sen bilirsin ana. -Ýkinize de bir þey söyleyeyim mi?Babamýn ilaçlarýný siz almasanýz bile,ben alýrým.Yazýktýr,günahtýr.Ýlaçlar ömrünü uzatmasa bile,belki acýlarýný azaltýr.Ver ana,reçeteyi bana! -Reçete meçete yok,ben onu yaktým bile. -Yufka yürekliliði býrak kardeþim! Çoluðunla çocuðunla sen sürünürken bu adam sana,al þu tarlayý da sen ek diye bir dönüm yer gösterdi mi?Söyle bana gösterdi mi?Onun ölümü sana da yarar bana da... -O ayrý,bu ayrý.Sizinle tartýþýlmaz.Ben gidiyorum,ne haliniz varsa görün! O gece sabaha kadar “Yaþayacaðým,ölmeyeceðim!” diye kendine telkinde bulundu. Hocanýn “Allahüekber,Allahüekber” diyen sesini duyunca ömründe hiç tatmadýðý güzellikteki derin bir uykuya daldý. Rüyasýnda yedi rengin gökkuþaðý oluþturduðu bir yerde kendisini gördü.Buranýn bir yaný orta yükseklikte bir tepe,diðer yaný ise yemyeþil aðaçlarýn üzerini süslediði yüksekçe bir daðdý.Ýkisinin tam ortasýndan temiz,berrak sulu bir dere þýrýl þýrýl akýyordu.Bir taþýn üzerine oturup dört bir yanýný seyrediyordu ki gökkuþaðýndan kopan kýrmýzý rengin suyun içine düþtüðünü gördü.Su þimdi daha bir deðiþikti... Arkasýndan bir elin kendisine dokunduðunu hissedince korkuyla ürperdi. Döndü, baktý. Oldukça uzun boylu,uzun sakallý,güleç yüzlü bir ihtiyar duruyordu karþýsýnda.Ýhtiyarýn üzerinde boynundan yere kadar uzanan beyaz bir elbise vardý ki bu bir kefeni andýrýyordu.Þaþkýndý,ama bir þeyler söylemesi gerektiðini de düþünüyordu.En evvel “Azrail Aleyhesselam mýsýn?” diye soracaktý ki ihtiyar parmaðýný dudaklarýna götürdü “sus!” dedi ve sonra devam etti : -Hastasýn,biliyorum.Önce þu aþaðýdaki derecikte yani o þifalý suda yýkan,göreceksin bütün dertlerin sona erecek.Ýyileþince de köyünde artýk durma,burayý arayýp bul ve gel... Konuþmasý bitince aniden kayboldu,fakat silüeti çok hafif bir ýþýk parýltýsý olarak görünüyor gibiydi.Birazdan o ýþýk da görünmez olmuþtu. ********* Yaklaþýk kýrk saat aralýksýz uyumuþtu.Nefes alýþý belli belirsizdi,kýpýrdamadan yatýyor daha doðrusu uyuyordu.Karýsý ve oðullarý öldü sanýp hocayý ve bazý akrabalarýný çaðýrmýþlardý.Oda insan doluydu.Kimileri aðlýyor,kimileri de onunla geçmiþte yaþadýklarý bazý anýlarýný anlatýyorlardý.Bu gürültü içinde hoca da dualar okuyor,bazen “susun” anlamý vermek için sesini yükseltiyordu. O,önce elleriyle gözlerini ovuþturdu,yataðýn içinde saðlýklý bir insan gibi gerindi, yorganý üzerinden attý,herkesin þaþkýn bakýþlarý arasýnda yattýðý sedir gibi yerden aþaðýya indi,kapý arkasýnda asýlý duran elbiselerini giydi ve çekip gitti. Bir müddet hiç kimseden ses çýkmadý.Þaþkýnlýklarý geçince gördüklerinin gerçek olup olmadýðýný anlamak için yataða baktýklarýnda bir kez daha þaþýrdýlar.Bu birincisinden de þaþýrtýcýydý.Çünkü yataðýn içerisinde uzun beyaz sakallý,uzun boylu bir ihtiyar ölüsü kefene sarýlmýþ yatýyordu. Bu görüntü de fazla sürmedi.Bir kaç saniye sonra ihtiyarýn ölüsü parlak bir ýþýk olup kayboldu.Tekrar yataðýn içerisine baktýklarýnda orada sadece yýrtýk bir kefenin var olduðunu gördüler...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |