Barýþý bulacaðýz. Melekleri duyacaðýz, göðün elmaslarla parladýðýný göreceðiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Duraða býyýðý ve seyrekten saçý boyalý bir adam geldi; elli - elli beþ yaþlarýnda gösteriyordu. Elindeki tespihi sol bileðine takarak yaka cebinden cam bir esans tüpü çýkardý… Yastýk býyýðýna ve göbek düðmesinden biraz yukarýya kadar açýk olan kýllý baðrýna koku sürdükten sonra elinin tersine bulaþtýrdýðýyla da burun deliklerinin önünü, çenesinin altýný ve kulaklarýnýn arka kökünü yaðladý. Yastýk býyýðýný bir iki kez sývazladý; sývazlamakla yetinmedi, artarda burdu da… Kömür karasý boyalý seyrekten saçýnýn altýnda görünen kafa derisi incecikten çalý çýrpý veya otlar arasýna gizlenmiþ su kabaðý gibi görünüyordu. Adamýn alný parlýyor, yaz güneþinden etkilenmiþ bir hali olmadýðý gibi, iþ güç kaygýsý, geçim derdi olmadýðý da hemen anlaþýlýyordu ama, ‘ turp gibi , diye tanýmlanacak denli da saðlýklý görünmüyordu… Kendisince uygun yerlerine koku sürme iþini bitirdikten sonra telefonun kontrol etti. Çaðrý býrakan veya mesaj yollayan yoktu. Bundan emin olunca telefonu beyaz gömlek üstüne takmýþ olduðu hafif yeleðinin yan cebine koydu. Birilerinden telefon beklediði belliydi. Belki önemli bir buluþma ya da görüþme gerçekleþtirecek, belki de baþka bir takým iþleri vardý … Ama, adamýn saðlam bir ayakkabý olmadýðý ve hazýrlanmakta olduðu buluþma veya görüþmenin de düzgün iþlerden olmadýðý izlenimi vermekteydi. Telefonu yeleðinin yan cebine koymasýndan iki dakika sonra çaldý: “ Dam üstünde un eler” dedi; daha ‘ Tombul tombul memeler, dizesi bitmeden evecen bir hamle ile açtý telefonu!... Telefonu açanýn adýný ekranda görünce yüzü asýldý ve “ .mýna koduðumun arvadý seni!, diye kaba bir küfür yollayarak telefonu kapattý ve gene ayný cebine koydu. Aradan iki üç dakika geçti - geçmedi, telefon gene çaldý! Adam, bu kez telefonu açarken aðýrdan almayý yeðledi; az önce arayanýn tekrar aradýðý varsayýmýyla, ‘ Dam üstünde un eler, tombul tombul memeler, Zalim oy gelin zalim zalim zalim, memeler baþ kaldýrmýþ kavuþmuyor düðmeler. Adam, türküyü yeni duymuþ gibicesine dinledi, telefonu kulaðýna yaklaþtýrarak! Sonunda açtý; açmasýyla da, “ Hýmmm!... Hýmmm!...” diye hiddetlenerek kapatmasý bir oldu!... Kapatýr kapatmaz, kendisi bir numaraya bastý konuþmak için. Beklediði telefon edilmeyince kendisi aramak zorunda kalmýþtý besbelli: “ Selamaleykime!...” diye baþladý!... Konuþma çok kýsa oldu. Adamýn, “ He!...Hee!... Temam!.. Annadým!... Saat kaçda?... Nerede?...” gibi kýsa kýsa konuþmalarýndan bir kavilleþme olduðu anlaþýlýyordu… Adam heyecanlandý!... Beþ altý metrelik bir mesafede gitti geldi!... Bu kýsa volta, heyecanýnýn geçmesine iyi geldi… Heyecan geçti de, bu kez öfkelenme belirtileri baþ gösterdi!... Telefonu yeleðinin cebine koyarken, “ Ýhi de ben Ab’durazag’ ýsam saða bu naz etmenin ne demek olduðunu örgetmezsem bunlar anamýn .mýnda bitmiþ ossun !...” diyerek yastýk býyýðýnýn bir ucundan tutarak çekiþtirirken ekledi: “ Avrastiðimin sürtüðü ben saða görsetirem!...” Tasarlanan buluþmada bir aþk kokusu vadý açýkçasý. Adýnýn Abdülrezzak olduðunu ( Kendisi , ‘ Ab’durazak ’ diyor. ) öðrendiðimiz bu adamýn kýzgýnlýðý uzun sürmedi, çektiði acýlarýn bedelini fazlasýyla ödeteceði için… Kendisi öyle düþünüyordu… Zaten bu bedeli ödetmek için býyýðýný çekiþtirerek yemin etmemiþ miydi? Uzatmayalým; biraz rahatlamýþ olarak, belediye otobüsünün duraða yanaþmasýný beklemeye koyuldu… Abdülrezzak, bekleyedursun, biz dün akþama dönerek ilk ikisi kýz olmak üzere, dokuz çocuk babasý Abdülrezak’ ýn evinde neler olduðuna bakalým. Ne var ki, buna bakmadan önce Abdülrezzak’ ý biraz daha yakýndan tanýmak ve baþ kahramaný olduðu aþk öyküsünü az biraz açmada yarar olsa gerek… Bütün büyük aþklarda ( Bütün aþklar büyüktür aslýnda; ve herkesin aþký da kendisince büyüktür!... Gerçi, Abdülrezzak’ ýn içine düþtüðü ateþ yýðýnýna aþk da denmez ya!... Neyse!..) olduðu gibi bu da karþýlýksýz bir aþktýr aslýnda… Ve bu aþk yorgun, bitkin, aðýr ve can çekiþen bir aþktýr!... Bütün aðýrlýðýyla da Abdülrezzak’ ýn omuzlarýnda ve onun yüzsüzlüðü sayesinde ite kaka ve sürünerek yol almaktadýr. Ve bu aþk iki yýldýr bu adamýn aklýnýn bir köþesinde pýrpýr ederken son altý aydan bu yana alevlenmekle, Abdül Rezzak’ ýn olan aklýný da baþýndan almýþtýr adeta!... Ne oldu da iki yýldan bu yana Abdülrezzak’ ýn kýllý baðrýnda pýrpýr eden bu aþk aniden kartal gibi kanatlanarak havalandý? Anlatalým : Baþtan alacak olursak, o zaman genç denebilecek yaþta olan bu adam, bu kente akýn eden iþsiz, aþsýz yýðýnlarýn arasýna karýþarak gelmiþ ve yarý aç yarý tok bir yýl kadar saða sola savrulmuþ bekâr birisiydi… Bir yýl kadar savruk bir yaþamdan sonra köyüne dönerek kendisinden epeyce küçük bir kýzý kaçýrarak evlilik yaptýðý için, biraz da baþýna dert açmama kaygýsý nedeniyle hazýrlýksýz bir þekilde kentte yeniden dönmek zorunda kalmýþtýr. Bölgede meydana gelen bir sel baskýnýnýn ertesi günlerde belediyenin kendisine gösterdiði bir barakaya yerleþmiþ; selin önünden ve yaðmadan elde ettiði üç beþ parça ev eþyasý ile barakayý saðlýksýz bir mesken haline getirmiþtir!... ....../.... Devam edecek
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mudi Beya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |