Çizgi filme benzemiyordu ekranlarda gördüðüm. Çocuktum. Algýlayamýyordum yaþanýlanlarý.

Sözde bizlerden biri haber bültenlerine çýkýyordu. Yeni Türban sitiliyle; ablamýz, kardeþimiz, kýzýmýz sandýðýmýz bu kiþi sanki gelecekten geliyordu. Masum saf rolüne bürünen bu kýz, yüreklere: ‘‘ Yuh be! Hacýlardan, Hocalardan korkacaksýn’’ Brifingleri veriyordu. Ne yalan söyleyeyim! Ben de inanmýþtým bu masum ablamýza. Ama sonralarý bu kýzýn bizlerden biri deðil, aksine onlardan biri olduðunu - öðrenecektik - öðrenecektim.

Dublörün Dilemmasý kitabýný okuyanlar bilir. Ýki büyük firma vardýr. Rekabet içindedirler. Bizim uyanýklarda bu firmalardan birisinin sahibine gider. Karþý firmayý yýpratmak için projelerini anlatýrlar. Ve bu projelerin gerçekleþmesi akabinde yüksek miktarda para talep ederler. Proje þöyledir: Otobüslerde, sinemalarda, vapurlarda, tramvaylarda ve taksilerde belirlenen kiþiler farklý kostümlere bürünerek diðer firmanýn belirlenmiþ ürünlerini kötülerler. Ve bu ürün içim kötü sözler iþiten halk bu ürüne artýk eskisi gibi raðbet etmez. Ve ürün sahibi þirket iflas eder.

Sizce mantýklý deðil mi?

28 Þubat döneminde de darbeciler tarafýndan ayný uygulamalar yapýldý bizlere. Resmen Ayaktayken, uyutulduk. * Refah Partisi’nin giderek oylarýný artýrdýðýný ve bunun hiçbir þekilde önüne geçilemediðini gören darbeciler, büyük þehirlerde, toplumun nabzýný en iyi tutan meslek grubu olan taksicilerle görüþüp tahlil yaptýlar. Taksiye binip þoförlere, Refah Partililerin yaptýðý iddia edilen yolsuzluklarý anlattýlar. ‘Bunlar Türkiye’yi Ýran’a çevirecek’ dediler. Gördüler ki bu iddialarý, taksiciler ciddiye almýyor. Sonra taksicilere, ‘Filanca tarikatýn þeyhi, kadýnlara kýzlara tecavüz etmiþ’ þeklinde hayali hikayeler anlattýlar. Taksiciler buna çok sinirlendi. ‘Vay namussuz, þerefsizler’ dediler. Taksiciler de bu durumu halka anlattý.(1)

Rol sýrasý Fadime Þahin’e gelmiþti. Onu Ali Kalkancý, Müslüm Gündüz üçgeninde buluyorduk. Artýk Türkiye’nin gündemi o olmuþtu. Cahil, masum ve iki cümleyi bir araya getiremeyen bu kýz ekranlarda boy göstermeye baþlýyordu. O aðladýkça Refahyol hükümetinin koltuðu sallanýyordu. Bir depremi körükleyen fay hattý gibiydi gözyaþlarý.

Fadime Þahin’in Gerçek Yüzü:

Aksaray’da, sonradan Hanedan Restoran olarak deðiþen pavyonda çalýþan Fadime Þahin, iddialara göre konsomatrislik yapýyor, Sisi ve Ümit Oðuztan tarafýndan erkeklere pazarlanýyordu. Ümit Oðuztan ve ‘basýn danýþmaný’ Sisi, Fadime Þahin’e büyük paralar vaat ediyorlardý. Fadime Þahin, hemen bir tesettür maðazasýna götürüldü ve iki takým tesettür kýyafeti ve renk renk eþarplar alýndý.(2)

Ismarlama skandal için bir pavyondan ayarlanan Fadime Þahin’in, kýsa sürede Ýslami konulara adapte edilmesi gerekiyordu. Ýslami kesimin önde gelen bazý isimleriyle tanýþtýrýldý. Bu sýrada, tanýþtýðý isimlerden biri de Aczmendi Tarikatý’nýn Lideri Müslüm Gündüz’dü. Sonra Fatih’te ’staja’ tabi tutuldu. Zaten Sultanbeyli’de yaþayan muhafazakar bir aileden geliyordu. Kýsa sürede belli konularda bilgi sahibi olmasý saðlandý.
Senaryo gereði skandallarýn patlatýlmasý için toplumun dini duygularýnýn yoðun yaþandýðý Ramazan ayý seçilmiþti. 29 Aralýk 1996 tarihinde, aylardýr gazete sayfalarý ve televizyon ekranlarýnda ilginç kýyafet ve bastonlarýyla haberlere konu olan tarikatýn lideri ile baþka bir tarikatýn çevresinde büyük saygý gören liderinin gayri meþru iliþkileri art arda toplumun gözünün önüne seriliyordu. Müslüm Gündüz, bir gazete yazarý olan arkadaþýnýn evinde Fadime Þahin’le basýlýyor, ünlü iþadamýnýn güzel kýzýnýn, bir tarikat þeyhi tarafýndan nasýl kandýrýlarak tuzaða düþürüldüðü manþetlere taþýnýyordu.(3)
Bu basýlmayla ilgili en ilginç iddia ise Tamer Korkmaz'ýn Zaman Gazetesi'nde yayýnlanan bir yazýsýnda geçiyordu. Kameralarýn yarý çýplak görüntülediði Müslüm Gündüz baskýn için gelen polislere 'nerede kaldýnýz' diye çýkýþmýþtý.

Fadime Þahin'in türbanýnýn baðlama biçimi ve altýna taktýðý bone kýsa sürede tesettür aleminde -hala daha vazgeçilmeyen- moda olurken Þahin, 28 Þubat sürecinin gerçekleþmesinden hemen sonra Hürriyet'ten Ayþe Arman'a konuþtu. Yaþadýðý olaylar yüzünden hayata küsüp evinden çýkmayan bir kiþi olup çýktýðýný söyleyen bir yýl öncesinin sansasyonel kýzý Fadime Þahin; "Mutsuzum, yalnýzým ve çok sýkýlýyorum. Çünkü sürekli evde hapisim. Ya kitap okuyorum ya da yazý yazýyorum..." diyordu. Yazýyorum diyordu çünkü Fadime Þahin yaþadýðý 'kötü anýlarý(!)' kitaplaþtýrma fýrsatýný tepmemiþti. "Sahte tarikatýn perde arkasý" isimli anýlarýndan oluþan bir kitap çýkaran Þahin'in daha sonra açýlýp saçlarýný sarýya boyattýðý ile geldi gündeme. Bir zamanlar çektiði acýlarýný gündeme getirip gözyaþlarýný reytinge çeviren medya þimdi de sarý saçlý Fadime Þahin'e kilitlenmiþti. Adý bile reyting sayacýnýn ibresini þaþýrtýyordu. Ýnançlarý uðruna tecavüze uðrayan 'cahil saf kýz' psikolojik bunalýma girmiþ ve yeni bir sayfa açmýþtý kendisine. Þahin'in koruma kalkanlarý bu psikolojik durumu yorumlarken, sosyolojik tespit yapanlar ise bu tarz aldanmalarýn toplumlarda ciddi travmalara yola açtýðýnýn tespitini yapýyordu. Daha sonra Fadime Þahin'in psikolojik bunalýmlarý devam etti. Örtünme biçimi idol olan Þahin önce baþýný açmýþ þimdi de þarkýcýlýða soyunuyordu. Þarkýcý olacaðý iddialarý çok inandýrýcý olmasa da 28 Þubat sürecinde malum medyanýn en büyük kozu olan Fadime Þahin, "Flaþ! Flaþ!" diye sunulan magazin haberlerine düþmüþtü artýk. Ama Þahin'i herhangi bir sahnede elinde mikrofonla, "Ne acýlar çektim ben. Hey Hey! Þimdi bana mutluluk yakýþýr" þarkýsýný söylerken gören ya da duyan olmadý. Sarýya boyalý saçlarý ve dar kot pantolonu ile arabasýna binerken görüntülenen, yoksul aile çocuðu Fadime Þahin'in, önce sarý saçlarýný bukleleþtirip Antalya'ya yerleþtiði daha sonra da Armutlu'da bir yazlýkta ikamet ettiði bilgisi kaldý elde sadece.(4)
Fadime Þahin, kendisine verilen görevi layýkýyla yerine getirdi. Hükümeti devirme yolunda bir figüran gibi gözükse de aslýnda o bir baþrol oyuncusuydu. Nerdeyse tüm Türkiye’yi kandýrdý.

Þimdi ise ona ulaþýlamýyor.

HÜKÜMET DÜÞÜRÜLÜYOR

Senaryoyu yazanlar, istedikleri sonucu almakta gecikmiyorlar. Bir yandan Sincan’da tanklar yürütülüyor, diðer yandan da Türk basýnýnýn etkin gazete ve televizyonlarý, ‘irtica’ kampanyalarý baþlatýyor. Aylardýr süren ‘Býrakýn’ baskýsý, art arda patlayan skandallar sayesinde sonuç veriyor. Refah Partisi ve Doðru Yol Partisi’nin koalisyonundaki Refah Yol Hükümeti’nin Baþbakaný Necmettin Erbakan, 18 Haziran 1997 tarihinde istifa ediyor. Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, DYP Lideri Tansu Çiller’e deðil, ANAP Lideri Mesut Yýlmaz’a veriyor.(5)
28 ÞUBAT SÜRECÝNDE
•     28 Þubat 1997′de MGK, hükümetin uygulamalarýný eleþtiren ve irtica ile mücadele çaðrýsý yapan 18 maddelik bildiri yayýnladý.
•     Refah Partisi (RP) ve Doðruyol Partisi’nin (DYP) oluþturduðu koalisyon hükümetinin baþkaný, Baþbakan Necmettin Erbakan 18 Haziran’da istifa etti.
•     Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel, iki parti arasýndaki protokolü dikkate almadý ve yeni hükümeti kurma görevini DYP lideri Tansu Çiller yerine ANAP lideri Mesut Yýlmaz’a verdi.
•     12 Temmuz’da ANAP, DSP ve MHP koalisyonu kuruldu.
•     MGK bildirisi uyarýnca zorunlu temel eðitim 8 yýla çýkarýldý. Ýmam hatip liseleri de dahil, meslek liselerinin orta bölümleri kapatýldý.
•     21 Mayýs’ta RP aleyhine kapatma davasý açýldý. Anayasa Mahkemesi 18 Ocak 1998′de RP’yi kapadý, Erbakan ve 6 kiþiye 5 yýl siyaset yasaðý konuldu.
•     Dönemin Genelkurmay 2. Baþkaný olan Çevik Bir’in, yasadýþý “Batý Çalýþma Grubu”nun kurucularýndan olduðu ortaya çýkarýldý. Grup, vatandaþlarý fiþliyordu.
•     25 Nisan 1998′de Hürriyet ve Sabah gazetelerinde PKK itirafçýsý Þemdin Sakýk’ýn ifadelerine dayanýlarak aralarýnda gazetecilerin de bulunduðu bir grup tanýnmýþ kiþinin “PKK destekçisi” olduðu iddiasý yayýnlandý. Sakýk’ýn ifadesinin sahte olduðu, Genelkurmay’ca psikolojik harekat çerçevesinde sýzdýrýldýðý ortaya çýktý.
•     “Post-modern darbe” deyimini ilk kullanan Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Refahyol’u nasýl düþürdüklerini þu sözlerle övünerek anlatýyordu: “Tek bir mermi atýlmadý, tek bir burun kanamadý. Týpký NATO’nun Varþo Paktý’ný teslim almasý gibi.” (6)


O dönemde neler olmadý ki... Ýmam hatip arka bahçemizdir denildi. Ortaokul kýsmý kapatýlarak bir bakýma arka bahçenin su vanasý kapatýldý. Suyu olmayan arka bahçe sakinleri yani yeni yeþermiþ fidanlar ve aðaçlar kurutulmaya mahkum edildi. Katsayý getirildi. Ve Ýmamhatiplilerin üniversiteye açýlan kapýlarý kapandý. Baþörtü yasaðý getirilip masum kýzlarýn üniversite hayallerinin önlerine hendekler kazýlarak, derslikler ikna odalarýna dönüþtürüldü. Yaþ kararlarýyla binlerce masum askerin orduyla iliþkisi kesildi. Çoðu öðretim görevlisi, görevlerini býrakmak zorunda kaldý. Ülke ekonomisi onlarca sene geriye gitti. Baþörtülü öðretmenler ve kamuda çalýþan baþörtülü kadýnlar ya görevlerinden istifa ettiler ya da peruk takarak görevlerine devam etmek zorunda býrakýldýlar. Kur’an Kurslarý kapatýldý. – Özellikle kendimden hatýrlýyorum. Kendi Kur’an Kursumuz kapatýlarak yerine market yapýlmýþtý. O da (Market) dayanamadý bu acýya sonunda iflas etti. Battý, gitti. - Týp Fakültesi 6. Sýnýfta okuyan bir kýz öðrenci, okulunu bitirmesine birkaç ay kala, baþörtüsünü çýkarmadýðý için okulundan oldu.
Ve BÝZLER:

Sonuç olarak o dönemde bizler çok iyi bir þekilde susturulduk, uyutulduk. Kendimizden birçok þey verdik. Sokaklara, meydanlara çýktýk, haykýrdýk. Her taraf özgürlük nidalarýyla doldu taþtý. Ama deðiþen hiçbir þey olmadý. Durumlar daha da kötüye gitti. 28 Þubat’a tarihine gelesiye kadar çevrilen oyunun reel hayata uyarlanmasýný seyrettik sadece. Karþý hamle yapamýyorduk. Ve 28 Þubat’ýn önemini anladýðýmýzda tarih çoktan 1 Martý gösteriyordu.

Kaynak:
(1,2,3,5) Yeni Þafak
(4) Haber 7)
www.medyafaresi.com
http://habermerkezi.wordpress.com


Fatih KAYABAÞI