"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Mart ayýnýn ilk haftasýydý. Yaðmur aralýksýz bütün gece yaðmýþ ve toprak da suya kanmýþtý. Terasa çýktýðýmda kýzýl çamurlarýn yer yer yaðmurla býraktýðý izleri ile karþýlaþtým. Bahçeyi suladýðým hortumu açýp, paçalarýmý sývayýp iþe koyuldum. Terasým, zaman zaman inziva köþelerimden biriydi. Güneyde Edremit Körfezi, batýda Kaz Daðlarýnýn koyu zümrüt rengi göðe dokunuþu sabah ve akþam farklý renklere bezenirdi. Gözlerim mavi ve yeþille öpüþürdü. Ýþte bu anlarýmda anýlarým depreþirdi, her biri renk renk körfezin maviliklerinde uçuþurdu adeta. Hele biri düþtü ki þimdi de en sevdiðim anýlarýmdan biridir. Sedat Ýçgören düþüverdi. Eski Opera ve Balesi Müdürüydü ve her sabah sevgili eþi Lamia Hanýmýn provasýnýn bitiþine kadar beklerdi. Bu süreyi birlikte geçirir ve Türk Kahvesini yudumlarken bol köpüklü, uzun soluklu sohbetlerimizin de tadý hala dimaðýmda saklýdýr. Sedat Bey, ayný zamanda Yahya Kemal Beyatlý Þairimizin de bir öðrencisiydi. Birkaç saat sonra gün batacaktý ve ben yine Ýstanbul-umu özlemiþtim. Baharat tadýnda benim dudaklarýmdan döküldü ünlü þairin dizeleri, bir bir özlemini içtiðim Ýstanbul-umla birlikte… "Körfezdeki dalgýn suya bir bak, göreceksin: Geçmiþ gecelerden biri durmakta derinden; Mehtap... Ýri güller... Ve senin en güzel aksin... Velhasýl o rüya duruyor yerli yerinde!" Benim rüyam da yerli yerinde þimdi. Yine bir sabah Sedat Bey AKM deki odama geldi. Sýcak kahvelerimizi yudumlarken; -Biliyor musun, Y.K Beyatlý’nýn iki aþký vardý, demiþti. Merakla sordum: -O aþklarýný tanýyor muydunuz? -Birini duydum ama görmedim. Diðerini sende biliyorsun. Þaþýrmýþtým! -Aa, gerçekten mi, tanýyorum?!. -Evet, onunla yaþýyorsun zaten. Gözleri sevecen gülümsemeyle ýþýl ýþýldý Sedat Beyin. -Ýstanbul ve Celile Haným, Nazým Hikmet’in annesi Celile Haným… Ve baþladý Celile Haným ile olan aþkýný anlatmaya. Yahya Kemal Beyatlý 1916 senesinde tanýdýðý Celile Haným, eþinin ihanetine dayanamayýp ayrýlmýþ ve oðlu Nazým Hikmet ile birlikte yaþayan bir ressammýþ. Þairimiz ile olan aþký tüm Ýstanbul-un dilinde dolaþýrmýþ. Sýk sýk Celile Hanýmla buluþan þairimiz, ayný zamanda genç Nazým Hikmet’in de öðretmeniymiþ. Annesi hakkýnda ayyuka çýkan aþk dedikodularýndan etkilenmiþ ve bir gün ders bitiminde; “Hocam olarak geldiðiniz bu eve babam olarak gelemezsiniz! “ sözlerini bir kâðýda karalamýþ ve hocasýnýn eline sýkýþtýrmýþ. Sedat Bey, duygulanarak anlattýðý bu yarým kalan aþk öyküsü bende farklý bir hüzün býrakmýþtý. -Peki, bir daha görüþmemiþler mi Celile Hanýmla? diye sordum. - Hayýr görüþmemiþler. Hatta bu ayrýlýða sadece oðlu Nazým deðil yakýn dostlarý da neden olmuþ. Çünkü Yahya Kemal aþýrý kýskanç olduðu gibi bohem yaþamý býrakýp, Niþantaþý’nda yaþayan aristokrat bir hanýmefendi ile birlikteliði göze almamýþ, kimi çevreye göre. -Anlamadým, Celile Haným mý, kýskançmýþ? -Yok, caným, Yahya Kemal. Hatta bu ruhsal gel-gitler olduðu zaman; “Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler/Rikkatle bakarken bile bir fýrsatý özler” sözlerini bir peçeteye yazmýþ. -Oyy, çok aðýr ve paranoyalý dizeler yazmýþ. -Evet, hatta bu aþk hocamýn aklýný baþýndan alacak boyutlarýnda derbeder hale getirmiþ. -Nasýl, Yahya Kemal gibi bir insan kendini daðýtmýþ mý? Kahvelerimizi bitirmiþ ama sohbetimiz daha da koyulaþmýþtý. Benim iþtahlý bakýþlarým Sedat Bey’i daha da anlatmaya þevkli kýlýyordu. -Bahriye Okulu Heybelide-dir bilirsin. -Evet. - Ýþte, hocam o okulda ders verirdi. Çoðu günler adada kalýrdý. Hatta, bir keresinde bu gönül münasebeti olduðu zamanlarda Celile Haným; sýklýkla etkinliklere gidermiþ. Yine Ýstanbul-un çapkýn bir Hakký Paþasý etkinlik düzenlemiþ, bu etkinliðe Niþantaþý simalarýndan Celile Hanýmý da davet etmiþ. Sevgilisinin gideceði kaygýlarý sarýnca þairimizi söz almýþ “gitmeyeceðine” dair Celile Hanýmdan. Sedat Beyi soluk almadan dinliyordum. Sanki tarihin bir sayfasýný açmýþ okumaktaydým. Yaþý yetmiþin üzerinde olan bu tonton ihtiyarý her sabah görmeye alýþmýþ ve ona karþý duyumsadýðým asil duygularýn tutsaðý olmuþtum. Konuþmasý muntazam ve akýcýydý. Ara sýra bakýþlarý donuyordu, masamýn üzerindeki lambaya doðru, bazen de çalýþtýðým odanýn penceresine takýlý kalýyordu. Gümüþsuyu’na bakan apartmanlarýn gri renklerindeydi… Elleri karýn hizasýnda kenetlenmiþti. Baþparmaklarý birbirine deðmeyecek þekilde döndürürken; -Hocamýn o gece içi rahat deðilmiþ,… Kýskançlýk krizleri yüreðini kýskývrak sardýðý o gece, havanýn sert lodos olmasýna raðmen, bolca bahþiþleri sandalcýya verip güçlükle adadan Maltepe sahiline ulaþmýþlar. Gecenin o saatinde bir araç bulamayan hocam, koþarak Bostancý Karakoluna varmýþ ve oradan bir araçla Niþantaþý’na gelmiþ. Sevgilisi Celile Hanýmýn oturduðu apartmana varmýþ tabi… -Bu gerçekten çýlgýnlýk, dedim. -Hem de ne çýlgýnlýk. Ee, adý aþk bunun… O gece Celile Hanýmýn evde olduðunu öðrenince içi rahat etmiþ. Hocam sabaha kadar uyumamýþ ve apartmanýn tam karþýsýnda bir meyhanede sabahlamýþ. Sabah olunca sevgilisinin bu periþan halini görünce çok hislenmiþ Celile Haným. Bu olaydan sonra evleneceklermiþ ama iþte nedense her aþkýn sonundaki ayrýlýk çanlarý bu aþk içinde çalmýþ. -Evet, hem de seve seve ayrýlmýþlar. Çok üzüldüm. Daha sonra hiç karþýlaþmýþlar mý? - Hayýr, hiç. Zaten Celile Haným bu ayrýlýk sonrasý Paris’e gitmiþ. Yahya Kemal öldüðünde çalýþma masasýnda Celile Hanýma ait özel bir zarf bulunmuþ. Ýçinde birbirinden güzel aþk þiirleri olan… Bir de bir not yazýlý altýnda hocamýn imzasý olan, iliþikte de kurutulmuþ çiçek, tarih 1919… Buruk bir sýzýyla yutkunmuþtum, hüzün boðazýmda yapýþ yapýþtý. Merakla fýsýldadým: -Ne yazýlýymýþ, Sedat Bey? - “Aþkýndan vazgeçmediðim kadýnýn, o veda gecesi nadide göðsünden aldýðým çiçektir.1919” Sedat Beyin gözleri kýzarmýþtý. Cebinden ütülü mendili çýkartýp, gözlerini tek tek kuruladýktan sonra; -Hocama çok kadýn âþýk olmuþtu. Kýz öðrencilerinden biri ona o kadar âþýktý ki, bir keresinde biz Küçüksu sýrtlarýnda yemeðe davetliydik. O gece Necip Fazýl ve þairler damlarý-eþleri ile gelmiþlerdi. Yemek sonrasý her þair kadeh kaldýrýp sevdiði insan ithafen dizeler okurdu. Sýra Y.Kemal Hocama geldiðinde ne yaptý bilsen… -Ne yaptý? -Bahçedeydik ve boðaz ayaklarýmýzýn altýndaydý. Güneþ batmak üzereydi. Kadehini yukarý kaldýrdý, birlikte geldiði kýz öðrencisine birkaç dize okuyacak sandýk. Ama o “Kadehimi aziz Ýstanbul-um-un Sarayburnu’n undan batan akþam güneþimin þerefine kaldýrýyorum!” dedi. -Anýmsýyorum bir þiiri vardý þairin… -Ýþte o þiir bu yemek sonrasý yazýlmýþtýr. "Sana dün bir tepeden baktým aziz Ýstanbul! Görmedim gezmediðim, sevmediðim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtýna keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre deðer." Sedat Beyin coþkuyla okuduðu dizeler, içimi ürpertmiþti. O anýlarýný boca ederken ben okuduðu mýsralarýn tesirindeydim ve hüzün dudak kývrýmlarýmýza asýlý kalmýþtý. Sedat Bey o gün odamdan ayrýlmadan önce; -Yahya Kemal Hocam ömrünün sonuna kadar bir tek kadýn sevdi. O bir kurt gibi de öldü… -Beni þaþýrtýyorsunuz Sedat Bey, Kurt gibi ölmek de nasýlmýþ? Hoþ bir tebessümle yanaðýma makas attý: -Bir kurdun eþi ölürse o kurt bir daha asla baþka bir diþi kurda bakmaz. Ve yalnýz ölür. Ýda’nýn gün ile buluþmasý ve tel tel kýzýl saçlarýný zümrüt rengi kaplý eteklerindeki erguvan rengine bürünmesine uzandý bakýþlarým. Ve fýsýldadým ünlü þairin dizelerini: "Rüya gibi bir yazdý. Yarattýn hevesinle Her anýný, her rengini, her þiirini hazdan. Hala doludur bahçeler en tatlý sesinle! Bir gün, bir uzak hatýra özlersen o yazdan…" Mart ayýnýn ilk haftasý topraða düþen cemre doðayý kýþkýrtmýþ, baharýn kendine has toprak kokusu, gün batýmýna karýþmýþtý… Sahildeki beyaz martýlar kayalýklarýna çekilmeden önceki son çýðlýklarý, gün batýmýna eþlik ederken; Havada hüzünlü bir aþkýn kokusu asýlý kalmýþtý... Emine Piþiren/Edremit-Akçay 12.Mart.2007 Not: Yukarýda kaleme aldýðým aný yazým tamamen gerçek ve bana aittir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |