"Denemeler"de gördüðüm þeyi Montaigne'de deðil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu “Ülkeler ve insanlar oyuncaklarýný kaybederse, özgürlüklerini de kaybederler” Ýþte, bu noktada bir dakika dur diyorsunuz. Ýzmir Fransýz Kültür Merkezi’nde, “Bak Ne Kadar Kolay” kukla oyununun sonunda, kukla sanatçýsý Mesut Sarýoðlu çocuklara aynen böyle diyor. Bu kadar kolay mý yani? Bir ülkenin özgürlüðünü kaybetmesi ya da çocuklarýn bunu anlama olasýlýðý. Ders 1 - Sakýn çocuklarý hafife alma çünkü seni fena halde utandýrabilirler. Ders 2 - Çocuklarýn neyi ne kadar bildiklerini asla tahmin edemezsin. Görünüþe bakýlýrsa, ufaklýklar sözleri benden daha iyi kavramýþlar. Yani, iþte bu kadar kolay! “Lüleburgaz’ýn L’si dýþýnda da tanýnmasýný istiyoruz. Bunun için “Uçan Eller Kukla Evi”ni kurduk” diyor gülerek Mesut Sarýoðlu. “Uçan Eller Kukla Evi”’nin kurucusu, yöneticisi, kukla oynatýcýsý ve aþýðý. Hobi olarak avukatlýk yapýyor, iþ olarak da kukla sanatçýsý kimliði ile hayatýný devam ettiriyor. Tercihleri ve öncelikleriyle hayata duruþunu belirleyen bir sanatçý. Zaten Ýzmir Fransýz Kültür Merkezi’nde sergilenen “Bak Ne Kadar Kolay” isimli kukla oyunun ardýndan çocuklara söyledikleriyle hemen dikkatleri çekiyor. Durum böyle olunca, Ýzmir Fransýz Kültür Merkezi’nde yer alan Cafe Lacigale’de çaylarýmýzý yudumlarken sormadan edemedik. SDK – Nereden çýktý bu kukla sevdasý? Mesut Sarýoðlu – Bundan altý yýl önce oyunun sonunda söylediðim “Ülkeler ve insanlar oyuncaklarýný kaybederlerse özgürlüklerini de kaybederler” sözünden yola çýkarak, “Uçan Eller Kukla Evi”’ni kurduk. Büyüklere tiyatro gösterileri yaparken 2004 yýlýnda Bulgaristan’da Silistre’de düzenlenen Yan Bibiyan Kukla Festivali’nde bir kukla gösterisi izledik. Böylece çocuklara ve büyüklere kukla gösterisi yapmaya karar verdik. O festivale karagöz gölge oyunuyla gitmiþtik. Orada bir hafta kaldýk. Son altý yýldýr ayný festivale sürekli olarak katýlýyoruz. Orada Filibe Devlet Tiyatrosu’ndan yönetmen Leonard Mois Capone ve Dobriç Devlet Tiyatrosu’ndan yönetmen Petar Petkov ile tanýþtýk. Petar Petkov’un sahneye koyduðu çok güzel bir oyununu izledik ve çok etkilendik. Beraber çalýþmak için onu Türkiye’ye davet ettik. Geldi ve bir süre bizim misafirimiz olarak Lüleburgaz’da kaldý. Sergilediðimiz ilk oyun “Gün Iþýný” oldu. Alexsander Popescu’nun yazdýðý, Petar Petkov’un yönettiði, kuklalarýný Veselin Anev’in tasarladýðý ve müziklerini Detelina Petkova’nýn yaptýðý “Gün Iþýný” hem büyükler hem de çocuklar tarafýndan çok sevildi. SDK – Sahnede gördüðümüz o çekici kuklalarý kim yapýyor? Mesut Sarýoðlu – Oyunumuzda kullandýðýmýz kuklalarý Veselin Anev yapýyor. Bulgar Sofya Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapan bir yazar ve ayný zamanda yönetmen. Kendisini kuklalarýmýz tasarlamasý ve yapmasý için Türkiye’ye davet ettik. Lüleburgaz’a geldi. Kuklalarý yaptý. Ama bu o kadar basit bir süreç deðil. Her oyunda, yönetmen ve kukla tasarýmcýsýyla, oyuncular birlikte iki ay boyunca çalýþýyor. Bu süre içinde, hem kukla tasarýmý gerçekleþiyor hem de kuklalarýn oyuncular tarafýndan nasýl oynatýlacaðý öðretiliyor. Proje bitiminde Veselin Anev ülkesine geri dönüyor. Þu ana kadar sekiz ayrý oyun sahneye koyduk ve bu oyunlarda sekiz farklý teknik kullandýk. Þimdi yeni sahneleyeceðimiz oyunda dokuzuncu tekniði öðrenmeye çalýþýyoruz. Bunlar sopalý kukla, ipli kukla, el kuklasý, improvize kukla, parmak kuklasý, marionet, alttan yönetilen sopalý kukla ve uzak doðunun kukla modeli. Her oyunda farklý bir model seçerek o model üzerinde çalýþýyoruz. Bu nedenler her proje bizim için yeni bir okul niteliði taþýyor. SDK – Ýmprovize Kukla tekniði derken neyi kastediyorsunuz? Mesut Sarýoðlu – Yaratýcýlýðýn ön plana çýktýðý bir teknik bu. Sahnedeki nesneleri belli yardýmcýlarla kuklalara çeviriyoruz. Bunlar gündelik hayatta kullandýðýmýz sýradan nesneler. Yaratýcýlýðý ve yeteneði kullanarak bu basit nesneleri farklý amaçlarla kullanýyoruz. Mesela bir yün yumaðý kediye, bir þapka köpeðe, bir þiþ sivrisineðe, sineklik bir horoza, baston bir eþeðe kolaylýkla dönüþebilir. Örnek olarak, bir mandal bir göz yardýmýyla horoz olabilir. Burada amacýmýz çocuklara etraflarýnda gördükleri basit nesnelerin kuklaya dönüþebileceðini göstermek. Bu noktada çocuklarýn düþ gücünden yararlanýyoruz. SDK – Çocuklarla yönelik ne gibi çalýþmalar yapýyorsunuz? Mesut Sarýoðlu – Biz kuklalarý çocuklarla birlikte yapýyoruz. Bunlar demonte kuklalar. Yani çocuklarýn parçalarý birleþtirerek kendi kuklalarýný kolaylýkla yapabilecekleri çalýþmalar. Dediðim gibi bunlarý yaparken çocuklarýn hayal gücünden faydalanýyoruz. Rahatýz ama dikkatliyiz. Çocuk psikolojisi konusunda çok iyi eðitim almýþ bir ekiple çalýþýyoruz. Bu kukla yapým atölyesi sadece çocuklara açýk çünkü kukla yapýmýnýn çocuklar tarafýndan öðrenilmesi ve geleceðe taþýnmasý gerektiðine inanýyoruz. Yaþadýðýmýz kasabayý bu ülkenin çocuk baþkenti olsun istiyoruz. Bunun için uluslar arasý bir kukla festivali düzenliyoruz. SDK – Neden böyle bir kukla festivali düzenleme gereði duydunuz? Mesut Sarýoðlu – “Çocuklarla düþler ölmesin diye geleceðe düþler ve oyuncaklar býrakmak için çalýþýyoruz” ve bu festivali bu nedenle düzenliyoruz. Son üç yýllýk süre içinde Balkanlarda ve Türkiye’de 40’a yakýn uluslar arasý festivale katýldýk. Bu festivallerin sanatçýlarý zenginleþtirdiðine ve sanatçýlarýn görüþ ufkunu geniþlettiðine inanýyoruz. Yeni iþler görmek adýna festivallere katýlmak çok önemli. Biz de bir uluslar arasý kukla festivali düzenliyoruz. Bu yýl üçüncüsü düzenlenen “Trakya Uluslar arasý Kukla Festivali”, 1 ve 5 Nisan tarihleri arasýnda beþ ayrý kentte Edirne, Tekirdað, Kýrklareli, Çorlu ve Lüleburgaz’da eþ zamanlý olarak gerçekleþtirilecek. Festivale Rusya, Ukrayna, Fransa, Ýspanya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Türkiye olmak üzere yedi ülke ve 13 topluluk katýlýyor. Türkiye’den Semaver Kumpanya ve Tempo gibi eski ve köklü topluluklar geliyor. Toplam 80 gösteri yapýlacak. Bu bölgesel bir festival. Kuklalarý Trakya bölgesindeki her kasaba ve her kente taþýmayý hedefliyoruz. SDK – Kukla oyunlarýnýzý nerde sergiliyorsunuz? Mesut Sarýoðlu – Sadece kukla oyunlarýnýn sahnelendiði özel bir kukla tiyatromuz var: Bir apartmanýn alt katýndan bozduk ama kukla için çok ideal bir salon oldu. “Uçan Eller Kukla Evi Sahnesi” 75 kiþilik küçük bir salon ama özellikle kukla oyunlarýna yönelik bir sahne olmasý önemli. SDK – Oyunlarýn konularýný nasýl belirliyorsunuz? Mesut Sarýoðlu – Bize bir yýl içinde ona yakýn proje geliyor. Onlarýn içersinden iki tanesini seçiyoruz. Oyunlarý iki dönem halinde sergiliyoruz.. Yýlýn ilk ve son altý ayý her iki öyküyü ayrý ayrý çalýþýyoruz. Gelen projeleri eleyerek, çocuklarýmýzýn diline uyan, sade, öyküsü saðlam olanlarý tercih ediyoruz.. “Bak Ne kadar Kolay” isimli oyunu seçmemizin nedeni çocuk gözünden doðaya bakmayý çalýþmasý oldu. Oyundaki Mirko karakteri doðayla önce çatýþan sonra barýþan bir çocuk. Bu oyunlarý sahnelerken didaktik bir dil kullanmamaya özen gösteriyoruz. Tercihimiz bu yönde. Bu özgün bir öykü. SDK – “Bak Ne Kadar Kolay” oyununun bir mesajý var mý? Mesut Sarýoðlu – Oyunun mesajý çok basit. “Sana yapýlmasýný istemediðin þeyi baþkalarýna yapma”. Hayatýn aslýnda anahtarý bu kadar kolay. Oyunun adý da buradan geliyor. “Bak Ne Kadar Kolay”. Bu oyun ayný zamanda, çocuklarýn doðada kendilerine ait alanlarý nasýl keþfettiklerini de gösteriyor. SDK – Sahnelediðiniz oyunlar sadece çocuklara yönelik çalýþmalar mý? Mesut Sarýoðlu – Ýlk oyunumuz “Gün Iþýný” büyükler tarafýndan daha çok beðenildi. Küçük bir fare ile porselen bir bebeðin arkadaþlýðýný anlatan yüzyýllýk bir Romanya masalý. Üç ülke, üç kültür, bir oyun projesi kapsamýnda sahnelenen bir oyundu. Bulgar yönetmen Petar Petkov, Türk oyuncular ve Romen yazar Alexsander Popescu tarafýndan sahneye kondu. Oyunlarýmýzýn çoðunda çocuklara yönelik öyküler seçerek çocuklar için tiyatro yapmaya çalýþýyoruz. Çocuk tiyatrosunu önemsiyoruz. Çünkü çocuklar çok önemli. SDK –Yüzyýllýk Romanya masalý deyince, oyunlarýnýzda efsanelerden, halk söylencelerinden, destanlardan da yararlanýyor musunuz? Mesut Sarýoðlu – Evet ilk projemiz özel bir çalýþmaydý ama bunun dýþýnda masallar, efsanelerden ve destanlardan pek faydalanmýyoruz. Aslýnda biz kendi öykülerimizi arýyoruz. Artýk Türk öykülerinden, masallarýndan yola çýkarak bir þeyler yapmayý istiyoruz. Gelecek yýl gerçekleþtirmeyi istediðimiz bir proje bu. Bu sefer böyle bir projeyi birlikte çalýþtýðýmýz ekibe gönderdik, masallarý inceliyorlar. Onlarýn içinden birini seçip bize geri dönecekler. SDK – Biraz önce, bizim için çocuklar çok önemli demiþtiniz. Oyundaki çocuklarýn öykünün geliþimine baðlý olarak gösterdiði anlýk tepkiler, oyunu sahnelerken oyuncularý nasýl etkiliyor? Mesut Sarýoðlu – Tiyatro yapanlar için çocuk çok önemli bir ölçüt. Çocuk hemen tepki veriyor. Oyunu sevdiyse bunu hemen gösterir. Eðer oyunla ilgili bir problemi varsa, oyunu sevmediyse hiç çekinmeden söyler. Büyükler gibi deðiller. Sizi aldatmýyorlar. Büyükler kibarlýk olsun diye kanmýþ gibi yapýyorlar ama çocuklarý asla kandýramazsýnýz. Çocuklar çok dürüstler. Çocuk Tiyatrosunda yaptýðýnýz iþin karþýlýðýný hemen alýyorsunuz. Oyunun bitiminde sizi alkýþlamalarý, dýþarýda konuþmalarý gerekmiyor. Oyun sýrasýnda sizinle direk temasa geçiyorlar. Oyunu sevdilerse oyuna katýlýrlar, oyuna sonuna kadar sýmsýký sarýlýr, koltuða yapýþýr kalýrlar, onlarý koltuktan hareket ettiremezsiniz. Sevmedilerse, ne yaparsanýz yapýn, onlara ne teklif ederseniz edin asla kanmýyorlar ve yüksek sesle “ben bunu sevmedim” diyorlar. Ýzlediðimiz bazý kötü iþlerde bu tür tepkilere rastladýk. Mesela oyun kötüyse baðýrýrlar, çaðýrýrlar, koltukta rahatsýz biçimde kýpýrdanýrlar, sahnedekine laf atarlar. Oyunun sonunda alkýþlamazlar. Ne yaparsanýz yapýn alkýþlamazlar. Çýkarlar giderler. Çocuk seyirci çok önemli bir ölçüttür. Yaptýðýnýz iþin temiz olup olmadýðý, ona seslenip seslenmediðine anýnda tepki verirler. Mesela sahnelediðimiz bu oyunda öykünün kahramaný olan küçük Mirko’yu örümceðe saldýrýrken alkýþlarla destekliyorlar. Bazen örümcek onlar için ürkütücü bir hal alýyor. O zaman reaksiyon veriyorlar. Ýlk oyunumuz “Gün Iþýný”ný sahnelerken baþýmýzdan geçen bir hikayeyi anlatmak istiyorum. Oyunda ayaðý kýrýk bir balerin ve bir fare var. Arkadaþ olmaya çalýþýyorlar. Balerin hareket edemiyor. Fare onun ayaðýný tamir etmek için bir sürü yol denedikten sonra sonunda balerinin ayaðýný yapýþtýrmaya karar veriyor. Ve bir tutkal kutusu kaldýrýp getiriyor ama tutkal kurumuþ. Gözyaþlarý ile tutkalý sulandýrýp balerinin ayaðýný yapýþtýracak. Farenin o sýrada “Eyvah tutkal kurumuþ þimdi ne yapacaðýz” dediði öykünün çok dramatik bir noktasýna sýra gelince, iþte tam o anda, salondan bir ses yükseldi. “Anneeee çantanda tutkal yok mu? Verelim. Onlar arkadaþlýðýna devam etsin” dedi bir çocuk. Muhteþem bir andý. Bundan daha iyi bir tepki hatýrlamýyorum. Ama “Gün Iþýný” öyle bir oyundu. SDK – Oyunun sonunda çocuklar gelip kuklalarla tanýþmak istiyorlar deðil mi? Mesut Sarýoðlu - Oyunun sonunda, çocuklarla kuklalarý tanýþtýrýyoruz. Kuklalarý okþuyorlar, onlarla konuþuyorlar. Çocuklarla sohbet ediyoruz. Oyunun konusu hakkýnda konuþuyoruz. Biz oyuncular deðil, kuklalar konuþuyor. Bir seferinde arkadaþ kuklayý tutuyor ama kendi kuklasý olmadýðý için konuþamýyor. Kuklayý oynatan arkadaþýmýz da sahne arkasýna geçmiþ. Çocuk birden “ama bu konuþmuyor” diye baðýrmaya baþladý. Yani onlar için asýl olan kuklalarla konuþmak. Bizimle oyuncularla deðil, kuklalarla sohbet etmeyi seviyorlar. Adýný, ne yaptýðýný, oyunu nasýl bulduðunu, oyundaki hangi karakterleri sevdiklerini ya da neden sevmediklerini öðreniyoruz. Bu bilgiler bizi yönlendirmesi, kendimizi geliþtirmek adýna çok güzel bir çalýþma. Buna baðlý olarak sonraki adýmlarýmýzý doðru atalým ve bir adým daha ileri gidelim istiyoruz. Çocuklar kendi adlarýna hiçbir þeyi kendilerine saklamýyorlar, sakýnmýyorlar, inandýklarý þeyi söylüyorlar. Bizim ekibin oyundan sonra yaptýðý bir çalýþma var. Çünkü her oyuncu ayrý bir çocuk grubu ile konuþuyor. Daha sonra bir araya gelir “bugün çocuklardan nasýl tepki aldýk” diye alýnan tepkileri, ilginç sözleri mutlaka aramýzda konuþur, tartýþýrýz. SDK – Önümüzdeki yýl sahnelemeyi planladýðýnýz her hangi bir öykü var mý? Mesut Sarýoðlu – Gelecek yýl programýmýzda büyüklere yönelik kukla oyunlarýna da yer vereceðiz. Asýl hedefimiz “Sevdalý Bulut”’u sahnelemek. Kuklayla anlatýlmasý çok zor bir öykü ama üzerinde çalýþýyoruz. Sözsüz büyüklere bir “Sevdalý Bulut” projemiz olabilir diye düþünüyoruz. Bir projemiz daha var. Önümüzdeki yýl sahneleyeceðiz. Artýk o seçildi. “Sonsuz Devinim” diye bir çalýþma. Ýnsanýn varoluþunu anlatan ve sorgulayan sadece büyüklere yönelik bir kukla gösterisi bu. Gelecek yýlýn programý içinde yetiþkinleri de kukla gösterilerine bekliyoruz. “Ülkeler ve insanlar oyuncaklarýný kaybederse, özgürlüklerini de kaybederler” diyor Mesut Sarýoðlu. Bu nedenle çocuklar, düþler ve kuklalar çok önemli. Sahip çýkmalý ve sevmeli. Çocukluk hayallerini ve düþlerini her daim diri tutmak isteyenler için "Trakya Uluslararasý Kukla Festivalinin" tarihlerini bir kez daha hatýrlatalým istedik. "Uçan Eller Kukla Evi”’nin düzenlediði “Trakya Uluslar arasý Kukla Festivali” daha geniþ bilgi için www.ucanellerkuklaevi.com adresine bakýlabilir. 0542 346 22 00 0532 255 49 58 numaralý telefonlardan “Uçan Eller Kukla Evi” ne ulaþabilirsiniz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |