Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
Baba oðul, büyük oyuncakçý maðazasýndaydýlar. Raflar arasýnda sabýrsýzca dolaþan 8-10 yaþlarýndaki çocuk, askeri oyuncak alma derdindeydi. Bu bölüme geldiklerinde, satýþ görevlisi yardýmcý olmak için karþýladý. Tanklar, uçaklar, gemiler, çeþitli silahlar, ateþ eden asker oyuncaklarý arasýnda bir o yana, bir bu yana koþturan çocuðun peþinden, babasý da çaresiz adýmlarla dolanýyordu. Fakat, henüz bir karar vermemiþlerdi. Satýcý, oyuncaklarý teker gösterip özelliklerini ballandýra ballandýra anlattý. Bu, uzaktan kumanda ile þöyle ateþ eder, bu þöyle ses çýkarýr, bu yerde þöyle sürünür… En çok ta baba olmak üzere, þaþkýn bir halde satýcýyý dinlediler. Babanýn zengin olduðu nu anlayan satýcý, onlarý çok daha pahalý oyuncaklar bölümüne götürdü. -Bakýn burada oyuncak ordular var. Karþýlýklý savaþýyorlar. Böylece, birkaç çocuk oynayabiliyor. Çeþitli tipleri var. Þimdi, teker teker tanýtayým. Yemek masasý büyüklüðündeki tablada, ortada küçük bir deniz, karþýlýklý kýyýlarda daðlar, ormanlar, sanayi tesisleri, kentler ve çeþitli silahlarý ile askerlerin olduðu savaþ alaný göz alýcýydý. Herþey, bir uzaktan kumanda aleti ile yönetiliyordu. Satýcý, askerlerinin kollarýnda ülke bayraklarý olan oyuncak ordularý tanýtmaya baþladý. -Buna, þu jetonlarý atýnca savaþmaya baþlýyor. Gördüðünüz gibi, çok fazla uçaðý, gemisi ve silahlarý var. Önce düþmaný uzaktan bunlarla vuruyor. Adeta yerle bir ediyor. Sonra da askerler vahþice saldýrýyorlar. Önüne geleni öldürüyorlar. Düþman ülkesini ele geçirdikten sonra, ‘’Burayý da özgürleþtirdik’’ yazan bir levha çýkartýyorlar. Bakýn iþte böyle… ‘’Yaþasýn özgürlük ‘’ diye baðýrarak ülkenin her þeyine de, bir güzel konuyorlar… Fakat, jetonu bitince tamamen duruyor. Elinizdeki jetonlar yetmeyince, bizden alabilirsiniz. Biraz pahalý ama, çok moda bir oyuncak. Baba oðul, þaþkýnlýkla dinliyorlardý. Satýcý, isteksizce diðer tarafa yöneldi . -Ha, bakýn burada evvelce çok sattýðýmýz bir ordu modeli göstereyim. Buna jeton atmýyorsunuz. Savaþý da o baþlatmýyor, karþýdan saldýrý olunca savaþmaya baþlýyor. Çok disiplinli ve cesurlar. Ölmekten korkmuyorlar. Komutanlarý iþaret verdiði anda; karþýdan gelen ateþe aldýrmadan ilerli yorlar. Her askeri, ölürken ‘’Vatan sana caným feda’’ diye baðýrýyor. Düþman öldürünce üzülüyorlar. Aslýnda, yufka yürekliler ama belli etmiyorlar. Bunlarýn hepsi ölmeyince, düþmaný içeriye sokmuyorlar. Hem daha da ucuz… Doðrusu, artýk bu modele pek ilgi gösterilmiyor. Elimizde bir tek bu kaldý. Yenisi de gelmez sanýrým. Satýcý zevkle gülümsedi ve : -Þimdi size en yeni ordu modelimizi göstereceðim. Sanýrým, ona bayýlacaksýnýz ! Satýcý, kollarýnda tanýnmayan bir ülke bayraðý taþýyan askerlerin olduðu oyuncak ordu modeli önünde durdu. - Bu ordu modelimiz, biraz deðiþik. Bazý yönleri krallýk, padiþahlýk dönemlerini yansýtýyor. Bazý yönleri de bir þirketi ... Bakýn jetonlarý birkaç türlü... Her jetonun görevi farklý. Kimi jeton ile müzik dinliyorlar. Ýþte bunu… Satýcý jetonu atýnca, mistik bir müzik sesi yayýldý. Ticaret yapýp zengin oluyorlar. ‘’Sen de kazan, ben de kazanayým’’ levhalarý var. Bu, az sayýdaki jetonla da savaþýyorlar. Bu ordu düþmanýn saldýrýsýnda hiç yerinden çýkmýyor, karþýlýk vermiyor. Düþman askerleri yaklaþýrken isteksizce, yavaþ yavaþ çýkýyorlar. Komutanlarý önde, askerler arkada sýnýrda bekliyorlar. Düþman gelince de, komutan kollarýný yana açýp gülerek karþýlýyor. Þöyle söylüyor : -Aman efendim aramýzda teklif mi var? Dükkan sizin, buyurun. Düþman içeriye giriyor. Askerler de, düþmaný sevinç gösterileri ile karþýlýyorlar… Hediyeler alýnýp veriliyor. Sohbetler þakalar, gýrla gidiyor. Birlikte hatýra fotoðrafý bile çektiriyorlar. Ýþte bakýn böyle… Tanýtýmý bitiren satýcý, baba ile oðluna döndü. Satýcýlara özgü bir tavýrla, çocuðun baþýný okþadý. Ayný profesyonel tavýrla, babaya sordu : -Ordu modellerimiz bunlar. Siz hangisini isterdiniz.? Size nasýl bir ordu lazýmdý acaba ? 28 Mart 2010 / Çanakkale
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mustafa Þakarcan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |