..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dilerim, tüm yaþamýnýz boyunca yaþarsýnýz. -Swift
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Tarihe Yön Verenler > Bedia Belkýs BALCILAR




4 Nisan 2010
Erzurumlu Kara Fatma  
Milli Mücadeledeki Kahraman Analarýmýzdan Fatma Seher Haným

Bedia Belkýs BALCILAR


Kara Fatma bir sonraki tebdil-i kýyafet ile çarþýya indiðinde, maalesef hain gözlü iki Yunan askeri tarafýndan takibe alýndýðýný hissetmemiþti. Düþman askerleri bu kadýnýn sandýklarýndan þüphelenmiþler nihayetinde Kara Fatma esir edilmiþti. Kendisini ucube bir koðuþa sorgulamak için çektiklerinde, Kara Fatma yolun sonu burasý olsa bile diline sadakat mührü vurarak ne olursa olsun kardeþlerinin yerini açýk vermeyecekti. Ne olursa olsun dedi, yüreðinden. Ne olursa olsun, aðzýndan bir kelime bile çýkmayacaktý. Kaným helal olsun dedi vatana. Yüreði sýcacýktý, alev alev yanýyordu Vatan aþkýyla. Deðme erkeklerin yüreði boy ölçüþüyordu Kara Fatma’nýn yüreðiyle. Tokatlar indi suratýna, sustu. Tekmeler savruldu karnýna, sustu. Kýrbaçlandý sýrtý, sustu… Çenesi zonkladý, sustu. Gözlerinden iplik gibi yaþlar indi fakat sustu. Bir zamanlar kýymetli eþiyle kurduðu sýcacýk yuvasý vardý. Yiðidi vardý, dað gibi… Þehit etmiþlerdi. Kendiside dayanabilirdi bu acýlara, dayanmalýydý. Evlatlarýný 9 ay boyunca taþýdýðý karnýna inen her kirli potin darbesinden sonra taþ duvarlara akis yapan çýðlýklarý boðazýný harap ediyor, nefesi týkanana kadar aþaðýlýk bir eziyete mahkûm ediyorlardý Fatma kadýný.


:BJGD:
“Çoraplarým var ama üþüyor ayaklarým nine…” bu sözler küçük torunundan geliyordu Fatma Seher Hanýmýn kulaklarýna. Henüz sokaktan yeni gelmiþ týfýllar soðuktan tir tir titriyor, buðusu tabaktan yayýlan sýcak bir aþýn hasretiyle, halýsýz-abasýz, derme çatma bir odanýn içinde büzüþüyorlardý.

Fatma Seher Haným sefaletin o yakýcý azabýný iliklerinde hissediyor, iþ aramak için gittiði kapýlardan eli boþ dönerken sokaktaki sýcacýk fýrýnýn önünden geçmeye imtina ediyordu. Torunlarýnýn mesuliyeti üzerine intikal etmiþ, biçareleri aç uyutmaktan artýk iflahý kesilmiþti. Çoðu kez odasýna kapanýp sicim gibi yaþlar akýtýyordu gözlerinden, sonra ruhunu sadece kendi tadacaðý bir tatlý esinti okþuyor, göðsüne taktýðý istiklal madalyasý tüm sefaletini unutturuyordu.

“Açým lakin þerefliyim” diyerek çektiði tüm çileler, mücadeleler manevi madalyalarýyla ýþýk saçýyordu gönül âleminde.

Zor yýllarýn içinde, kendi tarihini yazýp okuyan kahraman kadýnlarýn bir üyesiydi Fatma Seher Haným… Nam-ý diðer “Kara Fatma”

*****

Kahraman Kara Fatma, Erzurumlu Yusuf Aða’nýn kýzý olarak hayata gözlerini 1888 yýlýnda açmýþtýr. Zor yýllardýr… O dönemde gözlerini hayata açan çocuklarýn, görecekleri, yaþayacaklarý dehþetengiz manzaralar vardýr topraklarýnda.

Devleti Osman-ý Aliye “hasta adam” tabiriyle etrafý sýrtlan sürüleriyle kuþatýlmýþ, iç ve dýþ mihraklarýn desiseleriyle ülkenin dört bir yanýnda yangýn yeri gibi cepheler kurulmuþtu.

Fakat bu topraklarýn kalbi iman ile gürül gürül kaynýyordu. Harim-i ismetimize uzatýlan elleri, dirayet ile bertaraf etmek için kavi imanlý Er’lerimiz, Ana’larýmýz, evlad-ý ýyallerimiz vardý.

Ýþte bu Analardan birisi de, Fatma Seher Haným idi. Eþi Binbaþý Derviþ Bey ile evvela Balkan harbinde yer alýyor, Eri ile “Er yürekli” bir mücahide olarak düþmana karþý mevzileniyordu. Çok iyi derecede silah kullanýyor, yelesini püskürterek cevval bir kabiliyetle dörtnala ata biniyordu. Helaliyle birlikte, “anasýnýn ak sütü” gibi kendisine helal olmuþ bu vataný kuþatan haramîlere karþý yýlmadan savaþýyordu.

Fakat o dönemin yazgýsýydý, helalinin cepheden þehit düþtüðü haberini almak, mütevekkil boynunu büktü, kahraman Kara Fatma eþi Derviþ Bey’in Sarýkamýþ’ta þehit olduðu haberini aldýðýnda. Kendisi gibi 9- 10 kahraman anamýzla beraber Kafkas cephesinde, 1. dünya savaþýnda yer almýþtýr o dönem.

Eþini kaybettikten sonra, bir müddet Erzurum’da ikamet etmiþ, ancak içinde kaynayan Vataný savunma aþk’ý asla kendisini terk etmemiþtir. Bu þevkle, Sivas kongresinde bulunan Mustafa Kemal Paþa’nýn yanýna Sivas’a gitmiþ milli mücadele’ye katýlmak için kendisinden vazife istemiþtir.

Kendisinde bu yüksek þuuru ve istidatý gören Paþa,

“Kara Fatma, yurdun bütün kadýnlarý senin gibi olsaydý” deyip, bizzat el yazýsý ile bir pusula vererek derhal Ýstanbul’a gitmesini ve iþe baþlamasýný öðütlemiþtir.

Kara Fatma Ýstanbul’a vardýðýnda kendisi gibi gözü kara þahýslarla birlik olup, çete kurmuþtur… Bu sýralar Ýzmit’in iþgal edildiðini duyan Kara Fatma ve çetesi, tebdil-i kýyafet ederek köylü kýlýðýna girmiþ, Haydarpaþa garýndan tren vasýtasýyla Ýzmit’e ulaþmýþtýr.

Topkapýlý pire Mehmet, Laz Tahsin, kardeþi Süleyman, oðlu Saffeddin ve kendilerine katýlan diðer yiðitlerle birlikte kurduklarý çete, 15 kiþi olarak baþladýðý mücadelesine sayýlarý yaklaþýk 100’e ulaþmýþ vaziyette günden güne artýyor, bu arada askeri bakýmdan önem arz eden Fýndýktepe’yi düþmanýn kirli ayaklarýndan arýndýrmayý baþarýyorlardý. Civardaki bulunan Bahçecik, Yeniköy, Deðirmendere, Servetiye, Kaynarca mevkilerinde halký üzüntüye gark eden Rum ve Ermeni çetecilere karþý ortak bir iradeyle mücadele ederek baþarý saðlamýþlardýr.

Kara Fatma ve çetesi bölgede asayiþi saðlamak için var gücüyle çalýþýyordu. Analarýmýz ve yiðitlerimizle orman içlerinde gizlendikleri karargâhta civar köylüklerin ileri gelenlerini toplayan Kara Fatma, o harikulade cengâver hal dilini kelimelere dökecekti… Ve nice erkeðin yüreðini eriten o veciz cümlesi tarihin satýrlarýna altýn harflerle kazýnacaktý… “Ben, Kara Fatma! Sizin namusunuzu, ýrzýnýzý, malýnýzý ben koruyacaðým”

Bu cümle bir yemin gibi dokuyordu kalpleri… Ve yüreklendiriyordu iþiten kimseleri. Artýk uyku durak yoktu Kara Fatma ve çetesine… Sayýlarý 450-500’e yaklaþan bu gözü kara yiðitler ve analarýmýz civarda bakýlmadýk hiçbir taþ altý býrakmýyorlardý. Kara Fatma derin bir muhakeme ile duruma hâkim bir lider olarak milis güçlerinin baþýnda adeta bir diþi aslan gibi mücadele ediyor ve göðsü vatan aþkýyla çarpýyordu.

Ýzmit, Yunan askerlerinin iþgali neticesinde kumpas’a alýnmýþ vaziyetteydi. Bu abluka altýnda Kara Fatma milis güçlerinin silah temini için, iki kez alelade kýyafete bürünerek pazarda öte-beri satan bir köylü kadýný gibi dikkat çekmeden, gizlice müfrezeye cephane iletiyordu. At arabasýna gizlediði cephane sandýklarýný kutsal bir emanet gibi kamufle ederek, orman içlerindeki karargâhlarýna salimen ulaþtýrýyordu. Cephaneyi mevzilendikleri yere götürürken, aç yavrularýna aþ götüren bir anne vasfýnýn en þahikasý ibrenin kertesini biçiyor, darmadaðýn ediyordu… O ibre ki, Kara Fatma’nýn yüreði bir kefeye konsa, aðýrlýðý Rab katýndan bir tartýyla tartýlabilirdi.

Kendisini ve cephaneyi bekleyen milis güçleri demek, vataný savunan ER demekti. Vataný savunmak demek, ÝMAN, IRZ, NAMUS, BAYRAK demekti… “Ýman, Irz, Namus, Bayrak” demek, kanýmýza sirayet eden kutsal deðerlerimiz demekti. Yani “Biz” demekti. Bizi biz yapan asli unsurlarýmýz demekti. Anasýr-ý erbaadan mütevellit bir âlemde, savunduðumuz deðerler uhrevi bir boyuta açýlan kapýydý. Bunu bilen bir millettik –milletiz- yaþadýðýmýz tarih boyunca.

Kim bizi zaptý rapt altýna almaya kalktýysa, her defasýnda þaha kalkan bir kanýmýz vardý. Ýþte bu þuurla dopdoluydu Kahraman Kara Fatma! Her nereye baksa cesaretin kutlu niþanesi yüreðindeki kaný pompalýyordu. Vücudunda bu kanýn ulaþmadýðý iðne ucu kadar bir yer yoktu ki davasýndan caysýn. Kanýnda, Özünde öyle bir Kahramanlýk vardý ki, esaret kelimesinin zerresinden bile nefret duyuyordu.

Ýþte bu iþtiyakla milis güçlerine cephaneyi ulaþtýrdýðýnda, yüzünde ki hoþnutluk kalbine halka halka yayýlýyor, dualarýnda Rabbi Teâlâ’ya münacat ediyordu.

Kara Fatma bir sonraki tebdil-i kýyafet ile çarþýya indiðinde, maalesef hain gözlü iki Yunan askeri tarafýndan takibe alýndýðýný hissetmemiþti. Düþman askerleri bu kadýnýn sandýklarýndan þüphelenmiþler nihayetinde Kara Fatma esir edilmiþti. Kendisini ucube bir koðuþa sorgulamak için çektiklerinde, Kara Fatma yolun sonu burasý olsa bile diline sadakat mührü vurarak ne olursa olsun kardeþlerinin yerini açýk vermeyecekti. Ne olursa olsun dedi, yüreðinden. Ne olursa olsun, aðzýndan bir kelime bile çýkmayacaktý. Kaným helal olsun dedi vatana. Yüreði sýcacýktý, alev alev yanýyordu Vatan aþkýyla. Deðme erkeklerin yüreði boy ölçüþüyordu Kara Fatma’nýn yüreðiyle.

Tokatlar indi suratýna, sustu. Tekmeler savruldu karnýna, sustu. Kýrbaçlandý sýrtý, sustu… Çenesi zonkladý, sustu. Gözlerinden iplik gibi yaþlar indi fakat sustu. Bir zamanlar kýymetli eþiyle kurduðu sýcacýk yuvasý vardý. Yiðidi vardý, dað gibi… Þehit etmiþlerdi. Kendiside dayanabilirdi bu acýlara, dayanmalýydý. Evlatlarýný 9 ay boyunca taþýdýðý karnýna inen her kirli potin darbesinden sonra taþ duvarlara akis yapan çýðlýklarý boðazýný harap ediyor, nefesi týkanana kadar aþaðýlýk bir eziyete mahkûm ediyorlardý Fatma kadýný.

Kara Fatma’ya savrulan her tekme Anadolu’ya atýlan kýskanç ve haris bir çentik gibi yer buluyordu tarih sahnesinde. O çentikler asla emeline ulaþamayacak, her ne kadar kanatsalar da yýkýlmayacaktýk.

Kara Fatma’da 19 gün boyunca acýmasýzca dövüldü, dövüldü… Fakat aðzýndan en ufak bir kelime dökülmedi, iþkencenin acýsýndan baðýrýp, haykýrmasýndan baþka…

Nihayet, Kara Fatma baþýna nöbetçi diye dikilen düþman askerinin gafletinden istifade ederek belindeki silahý aldýðý gibi onu tuttuklarý izbeden kaçabilmiþti. Dermaný takati kalmamýþtý artýk, yine de yürüyordu. Yürüyordu Kara Fatma… Namus uðruna, Irz uðruna, Vatan uðruna, Bayrak uðruna… Ýmanýyla, inancýyla yürüyordu. Ýnanýyordu ki, bu yürümeler boþa deðildi!

Kâh aðaç kabuklarýný diline damaðýna bulaþtýrdý, açlýðýný bastýrsýn diye, kâh ormanda ýþkýn veren adý saný bilinmedik bir otu… Takatinin medeti göklerden inen bir nur gibi Kara Fatma’nýn tüm benliðini sarýyordu.

Vel hâsýlý müfrezesine ulaþmýþ, yorgun, esaretin en acýmasýz iþkencesine maruz kalan yaralý bir cengâver olarak, gücünü topladýðý anda yeniden düþmanla çarpýþmaya muvaffak olmuþ bir Kahramandý o.

Kara Fatma, müfrezesinin bir kýsmýnýn þehit edildiðini, buna raðmen civardan gelen yiðitlerimizle sayýlarýnýn arttýðý görecek ve tekraren cephelere bir diþi aslan gibi konuþlanacaktý.

1.- 2. Ýnönü ve Baþkomutanlýk meydan muharebesinde Kahraman Kara Fatma ile necip neferlerimiz Türk’ün süngüsünün ne yaman þey olduðunu mülevves emelli düþmanlara tecrübe ettirecekti.

Henüz çiçeði burnunda tazecik kýzý Fatma’da Ana’sý gibi harp meydanýnda mücadele ediyor, kâh susuz kalmýþlara su, kâh yaralýlara hizmet eden bacýlarý olarak cesaret timsali yüce þuurunu ispat ediyordu. Fakat menfur bir þekilde saldýran düþman tarafýndan aldýðý þarapnel parçasýyla, tuttuðu taþý sýksa suyunu çýkaracak güçteki elini kendinden evvel cenneti alaya gönderiyordu. Ýþte Kara Fatma’nýn kýzý olmak bu demekti. Annesine yazdýðý bir mektubunda, “sað elim olmasa da, sol elimle silahý pek güzel atýyorum Anne “ diyecekti.

Kara Fatma inandý, yýlmadý, çarpýþtý… Adýný tarihe kazýdý. Fakat amacý tarihe adýný kazýmak deðildi. Zira vatanýný karþýlýk beklemeden savunmuþtu. Üsteðmenlik rütbesi almýþ bir gazi olarak kendisine baðlanýlan maaþý dahi almamýþ ve tüm kuruþuna kadar yine vataný için hayýr kurumuna baðýþlamýþtýr.

Savaþtan çýkan Vatanýmýz beraberinde, sefaleti ve yokluðun acýmasýz çehresini de insanlarýmýzýn hayatýna aksettiriyordu. Zor yýllarýn içinde insanýmýz imtihan bilincinde sýnanýyor, Kahraman Kara Fatma ve ailesi de bu imtihandan doyasýya nasibini alýyordu. Zahirde doyamýyorlardý çünkü amansýz bir yokluðun pençesinde kývranýyorlardý. Muhterem Fatma Haným ömrünün savaþtan arta kalan kýsmýnda onulmadýk bir sefaletle imtihan oluyordu. Ve bu sýnavý, kýzýnýn emaneti iki torununa bakmakla iyice perçinleniyordu. Ýþ bulamýyor "kapýcýlýk, çöpçülük olsa ona da razýyým" diyerek sýðýndýðý Rum manastýrýnda kendisiyle röportaj yapmaya gelen gazeteciye dert yanýyordu. Yere serdiði çuvaldan bozma kilim üzerinde kendisinin yattýðýný, masum torunlarýný sedirde yatýrýp aç uyuttuðunu, konu komþunun yardýmlarýný gözleri yolda beklediklerini, kimi zaman hýçkýrýklarla aðladýðýný fakat göðsündeki istiklal madalyasýnýn þerefiyle yaþadýðýný serzeniþte bulunacaktý… Ömrünün son yýllarýnda istediði sadece kimseye muhtaç olmayacak kadar geçimini temin edeceði bir iþ idi.

Bir kadýn düþünün ki, vataný için gözünü kýrpmadan “muharebe bana düðün gelir” desin… Kendisinin fotoðrafýný çekmek isteyen Amerikalý gazetecinin, bu fotoðrafa mukabil ne hediye edilirse memnun olacaðýný sorduðunda, Kahraman Fatma Anamýzýn “-hani on beþli Ýngiliz filinta (silah)‘larý vardýr, onlardan bulamadým hediye ederseniz nihayetsiz derecede makbule geçer” diyerek karþýnsýndaki kiþileri, bir kadýnýn yüzük, bilezik isteyeceðine silaha olan bu meylinden dolayý hayretler içerisinde býrakmýþ olsun…

Ýþte Kahraman Kara Fatma Anamýz… Bu yüce gönüllülükle vataný, milleti, kendi nefsinden üstün tutarak dirayet ve feraseti ile bizlere örnek teþkil eden yegâne cesaret unsurlarýndan birisidir. Týpký Nene Hatun, Þerife Bacý, Gördesli Makbule Haným ve isimlerini sayamadýðýmýz diðer Analarýmýz gibi…

Muharebe sonrasý yýllarý fakru zaruret içerisinde geçmiþ bu Kahraman Anamýza vefat etmeden evvel son bir yýl içerisinde maaþ baðlansa da, ömrü vefa etmediði için kýsacýk bir süre istifade edebilmiþtir bu maaþtan…

1955 senesi Erzurum’da Hakkýn rahmetine kavuþan Kahraman Fatma Anamýz, haysiyetiyle, þahsiyetiyle ömrünü tamamlamýþtýr. Türk kadýnlarýna ve kýzlarýna numune-i imtisal olmuþtur. Seni Rahmetle ve Fatihalarla yâd ediyoruz ey abide-i þahsiyet. Mekânýn cennet olsun…

Kaynakça: A.Oral, V. Þenel, Yedigün Arþivlerinden

BEDÝA BELKIS BALCILAR

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: yakýn dönem hakkýnda güzel bir anektod
Gönderen: Ali Berkay Bircan / , Türkiye
9 Nisan 2010
aslýnda ne yazýlsa kelimler kifayetsiz kalacak hakkýnda, bu yüzden; borcunu ödeyemeyiz ceddimizin diyorum. iyi çalýþmlar ve güzel yazýlarýn tekrarý dileðiyle.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Show Business____gösteri Dünyasý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ölü Atlar Kiþnemesi [Þiir]
Kim Daha Þanslý [Þiir]
Týflane [Þiir]
Özlem [Þiir]
Yaðmur Yaðýyor Seller Akýyor [Þiir]
Zerre [Þiir]
Yusuf'u Kuyudan Kim Çýkarýr? [Öykü]
Güvercin Kanatlarýnda [Öykü]
Öðrenecek ve Öðretecek Hikâyesi Olanlara [Öykü]
Haylaz Aþk [Öykü]


Bedia Belkýs BALCILAR kimdir?

ben bir kayýðým bu ummanda. . denize bembeyaz köpükler býrakan.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bedia Belkýs BALCILAR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.