..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hayaller olmasaydý, umutlar dünde kalýrdý. - Dolmuþ atasözü
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Umut Salih Tiryakioðlu




1 Mayýs 2010
Sayýklamalar (Platon'u Düþlerken... )  
Umut Salih Tiryakioðlu
"Baþýný ýþýða çevirdiðinde gözlerinin yandýðýný hissetti. Hiçbir nesne göremez olmuþtu. Bir süre olduðu yerde gözlerini ovuþturdu. Yavaþ yavaþ puslu da olsa etrafý seçmeye baþlamýþtý. Oldukça ürkütücü bir manzaraydý bu. Ýnsanoðlu büyük ve ortak, evrensel bir trajediyi, hem de onun hiç de farkýnda olmadan, paylaþmak zorunda býrakýlmýþtý bu karanlýk yerde..."


:BJCI:
Okulu bitireli neredeyse altý ay olmuþtu. Önceleri ailesi ve bütün tanýdýklarý, gözlerinin içine gururlu bir gülümseyiþle bakarlarken zamanla o bakýþlar biçim deðiþtirmiþ endiþeli bir hal almaya baþlamýþtý. En çok duyduðu sözler de þunlardý.
     “Sanat nedir ki? Hiçbir yarar getirmeyen bir eðlence, boþ adamlarýn gönüllerini eðlendirmelerinden baþka ne iþe yarar? Bizim gibi insanlar için sadece lükstür sanat. Bizler önce geçimimizi düþünmek zorundayýz, bunlarla ilgilenmene sözüm yok, muhakkak ki sanatla ilgilenmen ruhunun inceliðine dalalet. Ama seni acýmasýz bir dünyanýn beklediðini bilmelisin. Önce hayatla kavganý kazan. Meslek sahibi ol ondan sonra dilediðin gibi davranmakta özgürsün.”
     Oysa yoðun bir çalýþmanýn içinden geliyordu o. Sýnavlarýný vermek için gecelerce uykusuzluk çekmiþ, neredeyse saðlýðýný yitirmiþti. Bunun ödülü olarak alabildiði ise sadece bir kaðýt parçasýydý. Ancak diplomanýn karýn doyurmadýðýný anlamasý çok sürmeyecekti.
     Önce özel bir kurumda staj yapmaya baþlamýþtý. Tabi ki kimse yeni mezun olmuþ birine hemencecik ücret baðlayacak deðildi. Zaten orada çok da iþe yarýyor sayýlmazdý. Çünkü okullarda iþlerin nasýl yürüdüðüne dair pek bir þey öðretilmiyordu. Aslýnda okullarda hiçbir þey öðretilmiyordu. Sýnavlardan önce kalýplanmýþ cümleler ezberletiliyor, sonra da bunlarýn kusursuz biçimde tekrarlanmasý bekleniyor, sýnav kaðýtlarýna bazý rakamlar düþülüyordu. Doðal olarak bu bilgiler kýsa süre içinde beyinden uçup gidiyordu ki, maalesef ezberletilen konular ya bir hususun en yüzeysel görünüþüne dair kýrýntýlardan ibaret oluyor yahut da baðýntýsýz bilgi yýðýnaðý ile bilgileri derinleþtirmek yeteneði büsbütün köreltiliyordu.
     Yani olan þuydu;
     Öðretmen: “Çanakkale geçilmez!”
     Öðrenciler: (Hep bir aðýzdan) “Çanakkale geçilmez!”
     Peki olmasý gereken... Elbette kusurlunun karþýsýnda bir de ideal olan, bir kusursuzluk örneði bulunmalýydý. Ne de olsa her kavram kendi karþýtýný içinde taþýrdý. Ayrýca varlýðýn gerçeði karþýsýnda sadece karanlýk, belirsiz ve yanýltýcý bir siluetten ibaret olan gölgeler, yine de varlýðýn kendisine iþaret ederdi. Týpký “Çanakkale geçilmez!” önermesinde olduðu gibi... Bize ideal olaný iþaret eden kupkuru bir söz öbeði olmanýn dýþýnda, bu sözcükler, çok da fazla anlam ifade etmiyordu. Yine de kusursuza yaklaþmak bakýmýndan bunlar bir biçimde mana kazanýyordu. Bu, þu þekilde formülize edilebilirdi:
     Öðretmen: “Çanakkale geçilmez!”
     Öðrenci 1: (Boðaz Harbi'nde þehit düþmüþtür).
     Öðrenci 2: ...
     Öteden saikalar parçalýyor afaký:
     Beriden zelzeleler kaldýrýyor a'maký;
     Bomba þimþekleri beyninden inip her siperin;
     Sönüyor göðsünün üstünde o arslan neferin.
     Yerin altýnda cehennem gibi binlerce laðam;
     Atýlan her laðamýn yaktýðý yüzlerce adam.
     Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer;
     O ne müthiþ tipidir: savrulur enkaaz-ý beþer...
     Ve öðrenci 3: “Ben size savaþmayý deðil, ölmeyi emrediyorum!”
     Burada da seciye ve meziyetleri nisbetinde iþte bu öz bilgiye bir tarafýndan yapýþmýþ üç üstün ve bu özle nurlanmýþ ruhun akisleri vardý. Yani bilgi, ancak, akil ve derinlemesine irdelenip ortaya konulmuþ bir eðitim programý çerçevesinde, basitten baþlanarak daha zengin, kapsamlý, karmaþýk kavramlara doðru ilerler; kendini geliþtirmeye ve ruhlara ve akla büsbütün yerleþmeye muhayyel olursa öðrenilmeye deðer sayýlabilir ve anlamlý bulunabilirdi.
     Oysa bizimki gibi bir dünyada eðitim sistemi, bilgiyle aydýnlanmýþ nesiller yetiþtirmeye deðil bilgili kölelerden mürekkep bir makine düzenine hizmet ediyordu (Yalnýzca iþçiler ve memurlar yaratmaya...) Bilgi ancak kýsýrlaþtýrýldýktan sonra o da sadece belleklere, bu haliyle sunuluyordu. Zihnin bilgiyi ele alýp iþlemesi, onunla arasýnda ruhsal bir bað kurmasý engelleniyor, zihin bilgiye yabancýlaþtýrýlýyordu. Sanki düþman güçlerin vatan topraklarýna ayak basmasý gibi beyne hücum ediyordu bir takým kuru ve derinliksiz cümle yýðýnlarý. Zaten böyle bir dizgede sýnavlar o kadar büyük yer kaplýyordu ki duygu ve düþüncelerin derinlemesine incelenmesi, aklýn ve ruhun eðitilmesi, öðrenme, araþtýrma, tasarlama ve yaratma süreci sanki gereksiz ve zaman kaybýymýþ gibi algýlanmaya baþlanýyordu. Oysa onun farklý beklentileri vardý. Nihayet hayatýn anlamý üzerine kafa yorabilecek, düþünecek, araþtýracak, evrensel meselelerle, idealler üzerine uðraþabilecekti.
     “Boþ iþler bunlar, kime ne faydasý olmuþ ki! Dünya fenomenlerden ibarettir. Görüntü herþeydir. Bunu da ancak statüyle, para ve makamla elde edebilirsin. Þu maðaradan çýk artýk. Vahiy mi bekliyorsun?”
     “Ne maðarasý? Sen maðaralar hakkýnda ne bilirsin ki?”
     “Senin kadar uzman olmadýðým muhakkak. Yine de orada yaþamaya devam ettiðin sürece karanlýðýn kesin olduðunu garanti edebilirim. Kendini ya açlýktan ölmek üzere bulursun yahut da -þanslýysan eðer- sadece yalnýzlýk, çaresizlik, delilik içinde yaþamýný sürdürmeye devam edersin. Tabi kurda kuþa yem olmazsan!”
     “Kapa þu çeneni artýk, beni rahat býrak.”
     “Sen bilirsin, ben senin iyiliðin için konuþuyorum.”
     Þair, o anda kendisi için hayli rahatsýz edici olan bu sese bir ders vermeye karar verdi. Onu kolundan tutup þiddetle sarsmaya baþladý. Ses, canýnýn yandýðýný söyleyip duruyordu ama Þair onun baðýrtýlarýna kulak bile asmýyordu. Sonunda acýdan yüzünü buruþturup gözlerini kapattý. Geri açtýðýnda ise gördüðü manzara karþýsýnda korkudan tüyleri diken diken oldu. Þimdi tek baþýnaydý. Seslendi.
     “Þair! Neredesin, kurtar beni?”
     Ama o ortalýklarda yoktu. Ses, kollarýndan ve boynundan zincire vurulmuþ halde karanlýk bir maðaranýn ortasýnda kalakalmýþtý. Kafasýný baþka yöne çeviremiyor, yalnýzca önünü görebiliyordu. Duvarda kendi yansýmasýný gördü. Ve önünde belki milyarlarca gölge gidip, geliyordu. Bunlar, sýrtlarý bir ýþýk kaynaðýna dönük vaziyette kendisi gibi zincire vurulmuþ belli belirsiz varlýklardý. Ses ilk defa kendi varlýðýnýn bir gölgeden, bir siluetten ibaret olduðunu duyumsadý. Daha önce zincirlerini ve görüntüsünü hiç yadýrgamamýþ olmasý onun için büsbütün þaþýrtýcý bir durumdu.
     Þimdi acýyla haykýrmaya baþlamýþtý.
     “Kurtarýn beni!”
     Kimse onu duymadý. Yoksa aldýrmýyorlar mýydý? Bilinemezdi bu. Sonunda tamamen çýldýrmýþ, deli gibi haykýrmaya baþlamýþtý. Bütün kuvvetiyle asýldý. Zincirlerinin çatýrdadýðýný hissedebiliyordu. Ýçten içe umutlanmaya baþladý. Daha güçlü asýldý ve sanki o kadar zamandýr hiç uðraþmýyormuþ gibi tek hamlede bütün baðlarýný parçalayýverdi.
     “Bana neler oluyor?”
     Gözleri, endiþeyle kocaman açýlmýþ, anlamaya çalýþýyordu. Beynini daha önce hiç bu kadar zorlamamýþtý. Zaten buna gerek de yoktu. Ýçinde yaþadýðý zaman ve mekanda aklýn pek azýný kullanmak mutlu ve baþarýlý bir hayat sürmek için fazlasýyla yeterli olmaktaydý. Hatta biraz farklý düþünmeye baþladý mý bütün toplum hücuma kalkýyordu. Niye düþünsündü ki! Fakat þu an, kimsenin onu umursadýðý yoktu. Zincirlerinden kurtulduðunu bile farkeden olmamýþtý. Onun zihnindeyse en öncelikli mesele, eðer bunca zaman kendisi saf bir gölgeden ibaretse, gerçeðin ne olduðu ve neye benzediði idi. Ayrýca ardlarýndaki bu ýþýk kaynaðý da neyin nesiydi? Ýlk defa ihtirasla kaynaðýný merak ediyordu.
     Baþýný ýþýða çevirdiðinde gözlerinin yandýðýný hissetti. Hiçbir nesne göremez olmuþtu. Bir süre olduðu yerde gözlerini ovuþturdu. Yavaþ yavaþ puslu da olsa etrafý seçmeye baþlamýþtý. Oldukça ürkütücü bir manzaraydý bu. Ýnsanoðlu büyük ve ortak, evrensel bir trajediyi, hem de onun hiç de farkýnda olmadan, paylaþmak zorunda býrakýlmýþtý bu karanlýk yerde. Peki neden? Ses, tir tir titreyerek maðaranýn sonundaki ýþýða doðru ilerlemeye baþladý. Meraký, kaygýsýna baskýn gelmekteydi. Hayatýnda hiç bu denli heyecanlanmadýðýný düþünüyordu. Tam ýþýðýn kaynaðýna varmak üzereyken Þair'i karþýsýnda buldu. Þair, yüzünde korkunç ve acý bir gülümsemeyle bakýyordu suratýna.
     “Kýsmen haklýydýn, fenomenler dünyasýnýn gereklerini yerine getireceðim. Peki sen bir daha beni rahatsýz edecek misin?”
     “Hayýr.”
     Þair, Ses'e okkalý bir tokat patlattý, Ses kendine geliverdi. Bundan sonra da asla Þair'in karþýsýna çýkýp onu huzursuz edemedi bu fýsýltý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kalbindeki Karanlýðýn Yükseliþi
Sanat Üzerine...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Bastýðýn Yerleri Toprak Diyerek Geçme Taný"
Sayýklamalar 3 (Hegel'i Düþlerken)
Bir Ýntihar ve Diriliþ (Sembolik Öykü)...
Damarlarýnda Dolaþan Yazgý...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Beyit [Þiir]
Bütün Sanatçýlarý Susturun [Þiir]
Sen Gitme [Þiir]
Allah'ý Bulmak [Þiir]
Türk Milletinin Evlatlarýna... [Þiir]
Þairin Hayatý [Þiir]
Biz... [Þiir]
Kýtalar [Þiir]
Aklýmdan Geçen Bazý Þeyler [Þiir]
Ýtiraf [Þiir]


Umut Salih Tiryakioðlu kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Umut Salih Tiryakioðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.