..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutlarýn tadýný çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Þükran Kaba




12 Mayýs 2010
Çürük Elma  
Þükran Kaba
Rahmetli Babam; “Çok þükür, çocuklarýmýn boðazýndan haram lokma geçirmedim.” dediðinde, Osmanlý bir kadýn olan rahmetli babaannem bu sözler karþýsýnda gözleri dolarak; “Haram lokmanýn günahý ocak söndürür, sakýn evlatlarýna böyle yük býrakma.” derdi. Çocuk saflýðýmýzla ne demek istediklerini kestiremesek de, haramýn kötü bir þey olduðunu anlardýk.


:AEFC:
Þükran KABA


ÇÜRÜK ELMA



Rahmetli Babam; “Çok þükür, çocuklarýmýn boðazýndan haram lokma geçirmedim.” dediðinde, Osmanlý bir kadýn olan rahmetli babaannem bu sözler karþýsýnda gözleri dolarak; “Haram lokmanýn günahý ocak söndürür, sakýn evlatlarýna böyle yük býrakma.” derdi.

Çocuk saflýðýmýzla ne demek istediklerini kestiremesek de, haramýn kötü bir þey olduðunu anlardýk.

Memur maaþýyla, eþinin, beþ çocuðunun, anne, babasýnýn ve yatalak kardeþinin sorumluluðunu sýrtýnda taþýyan babacýðým, çalýþmanýn deðil, hýrsýzlýk, arsýzlýk yapmanýn ayýp olduðunu bizlere öðretti. 1970’lerin çetin koþullarýna karþýn memur, iþçi olan babalarýmýzý utandýracak þey, altý yamalý ayakkabýlarý deðil, tüyü bitmemiþ yetim hakkýnýn boðazlarýndan geçmesiydi.

1980’li yýllarda, “Globalleþen”, “Küreselleþen” diye tanýmlanan dünyaya uyum saðlamak üzere serbest pazar ekonomisine geçtik. “ Býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler” politikalarý ile toplum þiddetli bir deprem yaþamaya baþladý.

Bu deprem, öncelikle bizi ayakta tutan deðerlerimizi yerle bir etti. Kamu yönetimi saygýnlýðýný, güvenirliðini gittikçe kaybetti. Deprem altýnda kalan toplum deðerleri için “adam” olmak, dürüst, namuslu olmak deðil, parayý ele geçirmekti. Para her kapýyý açan tek deðerdi!

“Benim memurum iþini bilir.”, “Gemisini kurtaran kaptan”; “Her koyun kendi bacaðýndan asýlýr.”; “Bal tutan parmaðýný yalar.” cümlelerini içselleþtiren bir nesil yetiþiyordu. Bu depremin fay hattýnda kamu yönetimi vardý. Liyakat bertaraf edildi. Patronaj ( torpil sistemi) sistemi kanýksandý. Devlet kaynaklarý iktidarlarýn beslemelerine akýtýldý. Bataklaþan bu sistemde önce insanýmýz çürümeye yüz tuttu. Kamu yönetiminde, emek vermeden, kurnazlýk, yaðcýlýk/yaðdanlýkla, kýsa yoldan köþeyi dönme, fýrsatlarý deðerlendirme anlayýþý gittikçe kökleþiyor, makamlar en sadýk hizmetkarlara teslim ediliyor, bilginin, deneyimin, eðitimin, görgünün asilliðinden nasibini almayan bu “efendiciler” hak etmedikleri makamlarýnda emanete hýyanet ediyor, çürük elmalar saðlam elmalarý birer birer çürütüyor, altta kalanýn caný çýkýyordu!

Bu deðiþim, dilimize yeni kavramlar da kazandýrdý. Bunlar; “Yolsuzluk” ve “ Etik” di. Hýrsýzlýk yolsuzluða, ahlak etik’e dönüþtü. Bu dönüþüm bu kavramlarýn içsel karþýlýðýný yýprattý, hýrsýzlýðý, ahlaksýzlýðý yüz kýzartýcý suç olmaktan kurtardý. Tüyü bitmemiþ yetim hakký yemenin dayanýlmaz aðýrlýðý hafifledi. ( Bu da ayrý bir yazý konusudur.)

Vicdanýmýzdan ipini koparan utançlarýmýzla iki yüzlü yaþama iyice alýþýyorduk. Kim; “ Kral Çýplak” demeye kalksa yuhalýyorduk. Bir TV tartýþma programýnda bir yazarýmýz; (Sanýyorum Alev Alatlý idi.) toplumun % 99’unun Müslüman olduðu bir ülkede hýrsýzlýðýn bu derece yaygýn olmasýný anlayamadýðýný söylediðinde, öyle bir gürültü koparýldý ki ne söylemek istediði üzerinde kimse kafa yormadý.

Aslýnda söylediði þey çok basitti; Eline, diline - ve beline sahip olma meselesiydi. Ýnanç sahibi bir kulun, emanete hýyanet etmesi, yalan dolan içine girmesi, hýrsýzlýk yapmasý, yetkisinden, gücünden yararlanarak çýkar saðlamasý/ saðlatmasý, hýrsýzlýk yapanlara üç maymunu oynamasý, kapýlarý, pencereleri hatta bacayý açmasý mümkün deðildi!

Ne yazýk ki, istatistikler toplumdaki kokuþmayý doðruluyor. 28 Mart 2007 tarihli gazetelerde yer alan bir haberde; ülkemizde 2003 yýlýndan bu yana hýrsýzlýk artmýþ. Bugün dünya hýrsýzlýk sýralamasýnda 35 ülke içerisinde 4’üncü ülkeyiz! Elhamdülillah Müslümanýz!

- Sahi ülkemiz borsasýnda yabancýlarýn payý ne kadar?

Tekrar istatistiklere dönersek… Türk milleti, hýrsýzlýðýn, israfýn ekonomiye verdiði zarar nedeniyle yüzde 36 daha fazla vergi ödüyormuþ. 2000 yýlý deðerlerine göre, 26.5 katrilyon liralýk vergi gelirinin yaklaþýk 10 katrilyonu hýrsýzlar tarafýndan buharlaþtýrýlmýþ.

Tablo vahim! Tüyü bitmemiþ yetimin hakký hýrsýzlar ve iþbirlikçileri, yani araþtýrmalara göre hýrsýzlýðýn saç ayaðý olan siyasetçi, bürokrat ve üçüncü þahýslar tarafýndan hortumlanmýþ/ hortumlanmakta…

Devletin kasasýna hortumlar nasýl takýlýyor, kaynaklar nasýl hiç ediliyor? Amerika’yý yeniden keþfetmiyoruz, çok basit! Bir atasözü ile özetlersek durumu; “Minareyi çalan kýlýfýný hazýrlýyor.”

Kamuda küçük küçük kýlýflardan, büyük büyük kýlýflara kadar tüm hazýrlýklar var. Siyasetcim, bürokratým, vatandaþým çöplüðüne göre kýlýfýný dikiyor!

Ýþte çeþitli örnekler;

Devletimin memuru devleti babasý, kendisini de çocuðu gibi hisseder. Bu nedenle devletin malýný babasýnýn malý gibi görür. Çocuðunun fotokopi çektirmesi gerektiðinde, devletimin akýllý memuru hiç düþünmez. Ýþyerinde devlet babanýn makinasý, kaðýdý, fotokopi çekeni varken, ne gerek vardýr, sayfasý 50 kuruþtan fotokopi çektirmeye!

Ya da iktidar olan bir siyasi partiye yamandýnýz, ya da dayýnýz, amcanýz, teyzeniz o partide etkin bir yerde. Nasýl olsa liyakat da gerekmiyor. Kim bastýrýrsa çatýr çatýr o makamý kapýyor. Sonunda müdür, baþkan vb. bir koltuðu kaptýnýz. Rüyanýzda görseniz inanamayacaðýnýz yetki, sizin elinize geçmiþtir. Keyif sizindir artýk! Makam odanýzý dünya, kendinizi de efendisi sanýrsýnýz. Ýlk icraatýnýz da en kýyaðýndan koltuðunuzu, masanýzý deðiþtirmek olur. Sayýn milletvekilleri yavru aðzý ceylan koltuklarýnda otururken – Bu koltuklarýn alýmýnda hýrsýzlýk iddialarý vardý. Ne oldu? Unutkan milletiz!-, devletimin baþkanýnýn, müdürünün sýradan bir koltukta oturmasý tabii ki mümkün deðildir!

- Sahi ülkemizin dýþ borcu ne kadar?

Devletimin memuru iletiþimi de çok sever. Ýþ görüþmesinin dýþýnda onlarca özel görüþme yapar. Evinde dostlarýný aramazken, iþ yerinde dost canlýsý oluverir.

Bir de devletimin memuru çocuklarýn arabalarý sevdiði gibi makam arabasýný çok sever. Sað arka koltuk devletimin memurunun rüyalarýna girer. Çok önemli iþler yaptýðý için her þeyi hak gören memurum ayaðýnýn yerden kesilmesine öyle alýþýr ki, özel iþlerinde dahi makam aracýný kullanýr. E… devletimin benzini deniz meselesi…

Bir günde 100 devletimin memurunun odasýný, sandalyesini, bilmem nesini attýðýný, kýrtasiyeyi israf ettiðini düþünün. Ülkemiz kimsenin makam odasýndan, sandalyesinden ibaret deðil. Toplamda tüyü bitmemiþ yetim hakkýndan kaç lira sandalyeye, fotokopiye, kýrtasiyeye gidiyor?

-Sahi ülkemizde kaç milyon iþsiz var? -

Gelelim malý büyük götürenlere… Kocaman kocaman kýlýf dikenlere!

Devletimin ihaleleri çok sevilir. Devletimin bazý memurlarý da ihaleli yeri… Bu konu aslýnda biraz çetrefillidir. Ýhalelerde bazý siyasetçi, bürokrat ve üçüncü þahýs can ciðer kuzu sarmasý olur. O ihaleden ne kadar hayýr gelir… Yorum sizin! Örneðin; Ülkemiz deprem kuþaðýnda bir ülke. Ancak, yaþadýðýmýz acý deneyim ve yapýlan araþtýrmalar kamu binalarýnýn depreme en az dayanýklý binalar olduðunu gösterdi/gösteriyor. Kamu binalarý neden depreme dayanýksýz? Bu binalar kaç liraya maloldu? Bunu yapan müteahhit kim? Altýna devletimin hangi bürokratý, memuru imzalarýný attý?


- Sahi kamu binalarýnýn depreme dayanýklý hale getirilmesinin maliyeti ne kadar?-

Ýkincisi ise biraz daha devletimin memurunun kendini efendi sandýðý sistemdir. Bu arada hizmetin gerekli olmasý önemli deðildir. Devletimin memuru yetkisi çerçevesinde ihtiyaç yaratýr. Devletimin dýþ ve iç borçla verdiði, saðlýktan, eðitimden kýstýðý paralarý harcamak için bir þey bulur/buldururlar. Alýmlarý da ya iktidar beslemesinden, ya akraba þirketlerden ya da baþkasýnýn adýna kurduðu kendi þirketinden yapar/yaptýrýrlar.

- Sahi memur tüccarlaþýnca iþgal ettiði makamýn çýkarlarýný kim korur?

Kamu yönetiminde yerel yönetimlerimiz ise ayrý bir inceleme alanýdýr. Demokrasinin bize bahþettiði deðerli belediye baþkanlarýmýz kaldýrýmlarý deðiþtirmeyi çok sever. Bu özellik bizim ülkemize has bir özellik midir bilinmez? Bize ilgilendiren yönüne dönelim. Geçtiðimiz yýllarda belediyelerin bir yýlda kaldýrýmlara döktükleri para 80 trilyon! Evet sadece bir yýlda! Yollar yürümekle aþýnmaz diyen büyüklerimizin böylece yanýldýðýný anlýyoruz!

- Belediyelerin iç ve dýþ borcu ne kadar?-

Devletimin merkezden yerel yönetimlerine kadar sevdiði diðer bir husus ise dekorasyondur. Devletimin memuru eski eþyaya hiç dayanamaz. Vatandaþýn vergileri, kamu binalarýnýn gösteriþli mobilyalarýna, gereksiz bir sürü mefruþatýna giderken, “Eskisini at, yenisini bizimkinden al modadýr.” Devletimin dekorasyon zevki ise ayrý bir inceleme alanýdýr. Ýç mimarlara duyurulur!

Bizim ülkemize has diðer bir özellik ise altyapýsý olmayan kentlerin yüzünü gözünü boyamaktýr. “Halka hizmet” için süslemede sýnýr tanýmayýz. Çevrenize bir bakýn. Otobüs duraklarýndan, çöp tenekelerine, aydýnlatma direklerinden, zincirlere… Gereksiz bir sürü ývýr zývýr… Benim en dikkatimi çeken Ankara’daki “Gökkuþaðý” alýþveriþ merkezidir. Ýki yol arasýnda kalan ve birer birer dükkan sahiplerinin iþsizlikten kapattýðý bu yere Büyükþehir Belediyesi kaç trilyon harcadý? Üstelik bugünlerde yýkýlacaðý söyleniyor…
Bir de yerel yönetimlerin borç bataðýnda olduðu söyleniyor. Üstelik Baþkan Ankara’yý utanmadan Avrupa kenti bile ilan etti…Kimi kandýrýyor!!!


- Sahi kentlerimizin gerçek sorunlarý neler? -

Devletimin siyasetçisinden bürokratýna kadar reklamý, tanýtýmý, halkla iliþkileri de pek sever. 21. yüzyýl iletiþim çaðýdýr. Baþka þeyde çað atlamasak da iletiþimde atlamayý pek severiz. Bakanlýklardan, ilgili kuruluþlara, yerel yönetimlere kadar tanýtým, reklam furyasý vardýr. Albenili afiþlerde, dergilerde, broþürlerde tüyü bitmemiþ yetim hakký ile reklamýn bini bin paradýr. Katýlacaðý TV programýný bile billboardlarla, afiþlerle ilan eden belediye baþkanlarý hangi ülkede var?

Bugünlerde bir de konser modasý çýktý. Kiraz, muþmula festivali, alt/üst geçit açýlýþý bahane, konserler þahane. Dünyanýn bir baþka ülkesinde var mý? Bilmiyorum. Alt geçit açýlýþý için konser verilir mi?

Renkli hayatlar sizin olsun! Gözümüz yok, devletimin siyasetçisi, bürokratý, üçüncü þahsý Edirne’den Kars’a havai fiþek patlatsýn, afiþlere, broþürlere para döksün, halay çeksin Çeksin de! Ucu bize dokunuyor! Ayraný yok içmeye, tahtýrevanla gider meselesi artýk canýmýzý fena sýkýyor!


-Sahi yýlda kaç lira tüyü bitmemiþ yetim hakký afiþlere, reklama, tanýtýma, konsere dökülüyor? Bilen var mý?

Hýrsýzlar/israfçýlar fanuslarýnda tüyü bitmemiþ yetim hakkýný savura dursun… Onun dýþýndaki hava gittikçe bitiyor, fanus çatladý, çatlayacak…

Ülkemizde hýrsýzlýðýn yaygýnlaþmasýnda en büyük etken olarak kararlarýn bireyselleþmesi, siyasetin çýkar saðlama mekanizmasýna dönüþmesi görülüyor. Diðer bir ifade ile her iktidar döneminde devletin kaynaklarýna hortum çekiliyor. Siyaset “ adamý”, bürokrat, üçüncü þahýs saç ayaðý ile mal götürülüyor. Bu arada söyleyelim, satacak bir þeyiniz yoksa, iktidar beslemesi iseniz “danýþman” , “ araþtýrmacý” olursunuz!

Niyet yolsuzluk - kibar olamayacaðým- niyetiniz HIRSIZLIK olunca KILIFLAR ÇOK…

Hem de en duygusalýndan… Yoksullara yardým için toplanan paralar, Deniz Fenerli adamlara emanet… yurdumun makamlarý da…


Parasal kararlarda yetkinin kiþilere býrakýlmasý ise hýrsýzlýkta diðer bir etkenmiþ. Memurlarý tüccarlaþtýrýyormuþ! Nasýl mý? Elinizde devletimin harcayacak parasý var. Devletimin parasýna hortumu takarsýnýz! Bu sistem ile belirli kiþileri kayýrmanýz, gizli ortaklýklar kurmanýz, hatta komisyon gözünüzü doyurmaz ise baþkasýnýn adýna þirket kurarak, þirketinize iþ yaratmanýz mümkün oluyormuþ…

Netice itibariyle farklý partiler olsa da sistem ballý. Her iktidar kendi beslemelerinin bitini kanlandýrýyor. Gereksiz yatýrýmlara, hizmetlere, tanýtýmlara trilyonlar akýtýlýyor, kamu binalarý yaldýzlanýyor, makam araçlarý en lüksünden alýnýyor, kýsaca devlette “lale devri” yaþanýyor, ama eðitim, saðlýða ayrýlan kamu kaynaklarý gittikçe budanýyor. Bir elde telefon bir elde ihale dosyasý umurumda mý dünya modasý çok seviliyor!

-Bir soru: Ayný gelire sahip iki memurdan ya da vekilden ya da Baþbakandan birinin çürük elma olduðunu, diðerinin namuslu yani saðlam elma olduðunu nasýl anlarsýnýz?

Sistem suçlu da… Nasreddin Hoca’nýn dediði gibi hýrsýzýn hiç mi suçu yok?

Lakin madalyonun öbür yüzü içler parçalýyor. Fanusun dýþý dünyanýn en geri ülkeleriyle yarýþýyor.

Ülkem iki kuruþ için Dünya Bankasý’na, IMF programlarýna gebe… Yabancý sermayenin gönlüne býrakýlan ekonomik dengeler býçak sýrtýnda. Tehlikeli oyunlar içerisindeki kiþiler ülkeme kafa tutuyor. Kýsýr döngü içerisinde nesillerin, ülkemin geleceði kaybediliyor. Ülkem kan aðlýyor!

Ya insancýklarýmýz? “Komþusu aç yatarken, tok yatan bizden deðildir.”, “Kul hakký yemek büyük günahtýr.” yazan gerçekle, fani dünyadaki sýrtlanlarýn gerçeði arasýnda sýkýþan, etleri, ruhlarý parçalanan zavallý insancýklarýmýz…

Ülkemizde 1 milyon kiþi gýdasýz, milyonlarcasý sosyal güvenlikten yoksun. Düþünün! Sizin çocuðunuz aç, ya da hasta. Paranýz yok. Bu acýya hangi anne baba dayanýr? Kýrýk dökük, sobasý bile olmayan okullarýmýz var. Bir öðretmen gazeteye aracýlýðýyla çöpe atýlacak eþya istiyor. Neden biliyor musunuz? Bunlardan yaptýðý eþyalarý satýp, öðrencilerinin karnýný doyurmaya çalýþýyor. Yaþlý teyzem, bacaklarý olmayan torununu karda kýþta leðen içerisinde sürükleyerek okuluna götürüyor. Bunun nasýl bir acý ve çaresizlik olduðunu anlayabilir misiniz? Gençlerimiz geleceðinden umutsuz, uyuþturucu tuzaðýna düþüyor. Milyonlarca insanýmýz insanlýktan çýkmýþ durumda. Gerektiði gibi yapýlmadýðý için karakollar terörizmin hedefi…Yavrularýmýz kör kurþunun…


Hey size söylüyorum kravatlý hýrsýzlar!
Hiç sitelerinize çekilmeyin, ayný gemideyiz!
Çaldýðýnýz, israf ettiðiniz her kuruþu, ülkemin bir yerlerinde aç, açýk olan insanlarýn lokmasýndan çalýyorsunuz. Þehitlerimizden gazilerimizden çalýyorsunuz… Kýsaca çocuklarýmýzýn geleceðini çalýyorsunuz.

Ne utanç!

Daha fazlasýný yazmaya yüreðim dayanmýyor. Midem dayanmýyor.

Saðlam elmalar çürüyor!

Siz hangi elmasýnýz?








Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Þükran Kaba / Büyü [Öykü]


Þükran Kaba kimdir?

yazarken kendimi iyi hissediyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Nihat Genç


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þükran Kaba, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.