..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanýn üç kuralý vardýr. Ne yazýk kimse bu kurallarýn neler olduðunu bilmiyor. -Somerset Maugham
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > Haþmet Þenses




19 Mayýs 2010
Platonik  
Haþmet Þenses
Balkonda... Gece... Hava yumuþadý gibi. Tatlý tatlý esiyor arada. Ama hala sýcak. Atletle oturuyor, balkonun kuytusuna çektiði masasýnýn baþýnda.


:ADAJ:
Balkonda... Gece...

Hava yumuþadý gibi. Tatlý tatlý esiyor arada. Ama hala sýcak. Atletle oturuyor, balkonun kuytusuna çektiði masasýnýn baþýnda.

Saat gece yarýsýný geçeli çok oldu. Daha þimdiden þiþenin dibini görmek üzere. Þu bir kaç yudumu da çekip diplemeli þiþeyi. Sonra belki bir þiþe daha açar... Yok yok mutlaka açar.

Yarýn cumartesi, sorun deðil, öðleye kadar yatar. Zaten güneþ bütün gün beynine iþledi durdu. Ne keyifli þimdi, ne de tatsýz. Aralarda bir yerde iþte. Tam içecek kývamda yani... Zaten içiyor da. Daha da içecek.

Eli bir bardaðýna gidiyor, bir þiþeye. Ne düþüneceðini, ne düþleyeceðini bilemiyor. Balkonun bir kuytusuna büzülmüþ, yalnýzca þarap içiyor.

Düþünceler daldan dala geçiyor...

Derken...

Yoo... Hayýr, diyor alçak sesle. Olmaz! Þimdi olmaz!

Saða sola bakýnýyor. Balkonlarda ýþýk yok. Kendisini duyacak kimse yok. Zaten pek sarhoþ da sayýlmaz. Daha yalnýzca bir þiþe...

Birden... Öfkeyle yumruðunu indiriveriyor plastik masaya. Tam düþecekken tutuyor bardaðý, dikiyor kafasýna. Þiþede kalan iki parmak þarabý da koyup onu da içiyor.

Biraz yatýþana kadar sessiz ve hareketsiz oturuyor. Sonra yine sakin, kalkýyor plastik sandalyesinden. Mutfaða girip boþ þiþeyi çöpe yolluyor. Buzdolabýndan ikinci þiþeyi alýp, karar deðiþtirmekten korkarak çabucak açýyor.

Gelip yine yerleþiyor masasýnýn baþýna.

Ýlk bardaðýn yarýsý bir yudumda mideye iniyor. Ardýndan arkasýna yaslanýp gözlerini kapatýyor. Epeyce duruyor böyle.

Gözlerini yeniden açtýðýnda, direnmenin anlamsýzlýðýný görüp koyveriyor kendini. Bu arada bakýyor ki, bardaðýn kalan yarýsý da bitmiþ.

Ne zaman dolduruyor, ne zaman yarýlýyor, ne zaman dipleyip yeniden dolduruyor bilmeden, dibinde iki parmak kalýyor yine þiþenin.

Bu arada Ebru'nun küçük ve oval yüzü çoktan gelip yerleþti zihninine, biraz belirsiz belki ama, ilgisiz bir haller var bugün onda. Yudumlar arasýnda hiç konuþmadan, kýzýn da konuþmasýna izin vermeden bakýyordu yüzüne ya, bir iki dakikadýr artýk iyice içine bakýyor gözlerinin.

Ebruuu... diye inliyor sonunda kendini tutamayarak. Nerelerdesin þimdi sen... uzaklardasýn belli ki, beni hepten unuttun gittin. Neler çektiðimi bilmiyorsun hiç hayalinin karþýsýnda. Kalp kalbe karþýdýr derler ama, ben artýk inanmýyorum. Her gece beliriyorsun da ay gibi, hiç konuþmuyorsun.

Alçak sesle de olsa, Ebru'nun adýný söylediðini biliyor da, ardýndan gelenleri mýrýldandý mý, içinden mi geçirdi ayýrdedemiyor.

Yavaþ yavaþ herþey birbirine giriyor. Artýk yelkenleri suya indirmiþ...

Sen benim çocukluk aþkýmdýn Ebru, nasýl unuturum ben seni. Þimdi belki Viyana'dasýn... Belki NewYork'da. Ama hep kalbimdesin Ebru. Ne zaman içsem, aklýma düþüyorsun da...

Kýzýn yüzü, biraz gülümsedi mi ne? Gülümsüyor evet, hem de kendisine...

Ebruuu, diye inliyor yine.

Kendi sesinin irkiltisiyle, sarsýlýyor. Þak... diye açýveriyor gözlerini.

Paniklemiþ gibi þaþkýn, kavuþturduðu kollarýnýn üzerine yasladýðý baþýný hafifçe kaldýrýrken anlýyor masada uyukladýðýný.

Bir telaþla ayný konumu alýyor kafasý, sýmsýký kapatýp uykuya zorluyor kendini. Kolayca da buluyor hemen.

Ama bu kez Ebru yok. Gitmiþ.

Ebru... Ebruu... Ebruuu...

Biri bana mý seslendi?

Tanrým, Ebru bu senin sesin. Sonunda baþardým. Önce gülümsedin ve þimdi de... Tanrým! Binlerce kez teþekkürler ediyorum sana. Ama görüntüsüz... bir Ebru'yu ben ne yapayým.

Biraz daha þansýný zorluyor. Onunla konuþmalý, onu hatta tutmalý... Bir yýðýn þey söylüyor, bir türlü anlamýný yakalayamadýðý sabuklamalar... Arada bir kaç sözcüðünü seçebilse de, Berlin...Amsterdam... daha çok kent adlarý... sonra yavaþça boþluða doðru kayýyor hepsi...


Ertesi gün... Öðle...

Uyanýnca uzun süre gözlerini kýrpýþtýrýp birþeyler anýmsamaya çalýþýyor, ama boþuna. Anladýðý tek þey, balkonda, masaya kadar ulaþan güneþin ýsýsý kolunu ve yüzünü kavururken uyandýðý.

Tabi yine de uzun sürmüyor dün geceyi anýmsamasý. Birden utanýyor, belli etmeden, sanki balkonun saðýný solunu inceler gibi baþý önüne eðilmiþ, gözlerinin ucuyla çevrede kimse olup olmadýðýný öðrenmeye çalýþýyor. Güneþin öfke saçtýðý satte tabi ki kimseler yok. Daha erken saatlerde kahvaltýsýný balkonda yapanlar, baþucunda þiþesi ve bardaðý ile horul horul uyurken ne gülmüþlerdir kimbilir.

Þiþeyi nasýl olup da devirmediðine þaþýyor ve kalkýp mutfaða giriyor. Kalan iki parmak þarabý lavaboya boþaltýp, boþ þiþeyi diðerinin yanýna yolluyor.

Esneyip gerinirken, bu saatte kahvaltý yapmanýn anlamsýzlýðýný düþünüp, sallana sallana banyoya gidiyor.

Aynadaki yüzü görünce dehþete düþüyor. Su çarpýyor, hem de defalarca...

Pek deðiþen bir þey yok. Neredeyse patlýcan moruna çalan gözaltlarý, yüzü biraz ýþýyýnca daha da belirginleþiyor.

Bu halde yemeðe dýþarý çýkmak hiç de akýl karý deðil, diye düþünürken, aklýna geçen yýl aldýðý güneþ gözlüðü geliyor. Güneþi, ýþýðý çok sevdiði için gözlüðü aslýnda laf olsun diye almýþtý. Ama bugün bir iþe yarayacak...

Yüzüne defalarca su çarpýp odaya geçiyor ve bir an önce çýkmak için hýzla giyiniyor. Ama gözlüðü aradýðý hiçbir yerde bulamayýnca, deli gibi evin altýný üstüne getiriyor. Yok... bu halde imkansýz çýkamaz! Ter içinde ve nefes nefese kalmýþ bir halde buluyor bir çekmecede.

Gözlük elinde çýkýyor dýþarý, küfürler ede ede, ne vardý bu kadar içecek diye... Merdivenleri paldýr küldür iniyor.

Alt kattaki dairenin önünden geçerken, her seferinde olduðu gibi hýzlanýyor. Bir sonraki merdivene gelip bir kaç basamak inmiþken, önünden hýzla geçtiði kapýnýn açýldýðýný duyuyor. Biraz yavaþlayýp daha sakin bir havada atýyor adýmlarýný, ama arkasýndan bir ses:

- Fazýýýl, deyince olduðu yerde kaskatý kalýyor.

Dönüp de bakmadan önce, çok uzun sayýlacak bir süre öyle duruyor, kýmýldamadan. Telaþla elindeki gözlüðü takmak oluyor neden sonra ilk hareketi. Yavaþça dönüyor, þaþkýnlýðýna sevinç görüntüsü vemeye çalýþarak.

- Ebru... sen!

- Ben ya. Niye þaþýrdýn a deli çocuk?

- Yok þaþýrmadým. Be..ben çok sevindim. Ýnan ki...

Kapýnýn önüne, kýzýn yanýna geliyor. Kekelemeden, sürçmeden konuþmak istiyor ama boþuna:

- Ne..nereden çýktýn sen ya?

- Töbe töbe. Söylemeyeyim istersen.

Bu, neredeyse artýk her karþýlaþmalarýnda rutin haline gelen kaba espiri karþýsýnda, yine kýzarmaya baþladýðýný hissediyor. Ama espiriden ve bunu Ebru'nun aðzýndan duymaktan deðil. Buna ve tüm o þakalarýna alýþtý çoktan. Ayný kuyuya tekrar tekrar düþerken ne kadar aptal gözüktüðünü bilmekten utanýyor.

- Yok söyleme, diyor zorla gülmeye çalýþarak. Sahi neden geldin?

- Gideyim istersen. O gözlük neyin nesi öyle?

- Þey ne zaman diyecektim...ha gözlük mü? Geçen sene almýþtým hiç takmýyordum aslýnda.

- Ne o dövdüler mi seni yoksa?

Kahkahayý koyveriyor Ebru. Fazýl bozuluyor biraz. Çýkartmaktan baþka çaresi olmadýðýný biliyor. Çýkartýyor.

- Ya, biraz akþamdan kalmayým da...

- Ýyi bari. Desene þarap benzetmiþ seni.

Yine gülüyor. Hep böyle, diyor içinden Fazýl. Dalgacý kýz. Ah bir bilse bu hallerini bile ne sevdiðimi. Ah bir açýlabilsem.

Ama ürküyor adeta bu düþüncesinden. Asla, diyor. Ölürüm de...Asla!

Üzerine yine her yaz giydiði o dar tiþörtlerinden birini giymiþ. Fýstýki yeþil, bütün hatlarýný olanca rahatlýðýyla... Sonra yine o rengi solmuþ kotu. O da sarýyor tüm...

- Ýçeri gelsene.

- Yok bir þeyler yemem lazým, derken daha piþman oluyor.

- Ýyi ya daha ben de yemedim. Gel sana bir menemen yapayým. Babamla birlikte yeriz.

Bütün bu özgür ve rahat kýz halleri... Sonra ardýndan hep kahakahalarla biten o yarý açýk, anlamlý þakalar. Nasýl da kýzmak istiyor ona ama, mümkün deðil Ebru'ya kýzmasý. Kýzmak mý? Ölüyor onun bu hallerine.

- Ýstersen sonra þey yapalým...

- Sonra mý? Þey mi yapalým?

Kahkahasý sahanlýkta çýnlýyor. Bir kez daha kýzardýðýný hisseden Fazýl, tam lafý toparlamaya giriþmek üzereyken:

- Bak geldin geldin, yarýn beni buralar da ara ki bulasýn.

Bir sevinç dalgasý yükselir gibi oluyor Fazýl'ýn içinden. Demek gidecek.

- Ama ne çabuk, hem nereye böyle?

Neredeyse sevinçten gözleri ýþýldayacak ama, nasýl baþarýyorsa, yüzünde hüzünlü bir ifade...

- Biliyor musun, seni her gördüðümde beni daha da kaygýlandýrýyorsun Fazýl. Ayda bir kez, bir hafta sonu bizimkileri görmeye geldiðimi bilmezmiþ gibi... Dün akþam geldim, yarýn akþam dönüyorum yine. Ýþim gücüm var.

- Sahi öyle ya. Hani geçen yýl bana, belki Avrupa'ya giderim demiþtin, bir yýllýðýna. Patronun gönderecekti filan hani, ona gidiyor aklým.

- E yuh yani. Daha geçen geldiðim de demedim mi sana, yattý o iþ diye.

Fazýl elini uzatýyor tokalaþmak için, gayri ihtiyari tutuyor uzanan eli Ebru.

- Ne bu þimdi böyle?

Avrupa hikayesinin sonunu duyan Fazýl yýkýlmýþ gözükmek için çabalamýyor bile, zaten darmadaðýn...

- Sahi ya, vedalaþýr gibi oldu deðil mi? Þey artýk gitmem gerekiyor da. Görüþürüz. Yarýn bir ara belki...

Ebru'nun elini hiç býrakacak deðil ona kalsa ama, kýzýn sýkýldýðý belli, gevþiyor parmaklarý.

Fazýl gözlüðü takýyor.

- Amaan, diyor Ebru abartýlý bir ses tonuyla, hiç deðiþmeyeceksin valla. Neyse hadi görüþürüz.

Fazýl gözlükleriyle, hiç birþey söylemeyen tuhaf duruþuyla, hareketsiz ve konuþmadan dikilirken karþýsýnda, kapýdan geçiyor ve dönüp bakýyor Ebru. Sanki her an kahakahalara boðulacak gibi bir hali var.

Fazýl'ýn son bir veda sözü arar gibi kararsýz haline aldýrmadan, parmaklarýný boþlukta sallayýp:

- Bayy, diyor. Kapýyý kapattý kapatacak ya, yapamýyor. Gitmeye yeltenmesini bekliyor Fazýl'ýn.

Sonunda:

- Görüþürüz, deyip kararlý bir hareketle merdivene yönelince, kýz da kapatýyor kapýyý.

Kapatmasýyla da sarsýla sarsýla gülüyor, ama sessizce. Kedi gözünden bakýyor, gitti mi diye. Sol yanda bir an görünüyor Fazýl, dik, maðrur duruþu ve komik gözlükleriyle, sonra merdivende yitiyor.

Kapýya yaslanan Ebru yüzünde sevecen bir gülümsemeyle kendi kendine mýrýldanýyor:

- Düpedüz deli bu ya. Sýrýlsýklam aþýk bana. Ama açýlamýyor iþte. Bir baþarsa... bir baþarsa kedi olalý bir fare tutacak garibim. O zaman ona kesinlikle hayýr demiyeceðim. Biraz daha oynayalým bu oyunu hele...


Yine gece... Yine balkonda...

Saat biri geçiyor. Fazýl da ilk þiþeyi dün gecekilerin yanýna yolluyor. Ýkinciyi açýp aðýr hareketlerle, öðlenden bu yana hala yitirmediði maðrurluðuyla oturuyor plastik sandalyesine.

Bütün günü sokakta sürterek geçirdi. Sýcaktan bunaldýkça klimalý marketlere, sinemalarýn giriþ salonlarýna, resim galerilerine, maðazalara attý kendini. Ama daha çok sokaklardaydý bugün. Ebru düþtükçe aklýna, gideceðini anýmsayýp sevindi, çok da uzaða olmadýðýný anýmsayýp hüzünlendi.

Güneþte bir iyice kaldýktan sonra, þarabý da çekmeye baþlayýnca, zorla ayakta duran maðrurluk bir yana, devreler erimeye baþlýyor yine.

Ýkinci þiþenin ikinci bardaðýna geçtiðinde, Ebru'nun cumartesi akþamýný evde geçirmeyeceðini bildiðinden, eve dokuzdan önce gelmemek için sokaklarda sürtme durumunu uzatabilmek adýna çektiði çileyi anýmsýyor da, içinde ýlýk ýlýk bir þeyler akýyor, gizli bir hazla. Umarým geç kalmamýþtýr, derken, bir kedi gibi hýzlý, çevik ve sessiz adýmlarla kapýsýnýn önünden geçerken ki yürek atýþlarýný... hala zihninde tutuyor israrla. Ýçinde Ebru'nun potansiyel olarak bile olsa bulunduðu her an, hazzýn doruk noktasý adeta onun için.

Birden saati düþününce, gelmiþ olabilir kaygýsýna kapýlýyor bu kez. Gelmiþse bile uyumuþtur çoktan, diyor. Bunu ve öncekileri içinden dediðini adý gibi biliyor, ama sonrakiler için bir garanti veremiyor kendine. Kalkýp balkonun, Ebru'nun odasýnýn göründüðü yan tarafýna gidiyor. Iþýk yok, ne odada, ne de evde. Gelmemiþ de olabilir ama, derken bu kadar ince hesaplar içinde olamayý yakýþtýramýyor coþkusuna.

Sallana sallana gelip yine otururken, yýkýlmaz maðrurluðu pýlýsýný pýrtýsýný toplayýp gitmiþ çoktan. Bir yandan heyecanla titriyor, öte yandan...

Bir þimþek gibi çakýveriyor zihninde, dün gecenin anýsý.

"Biri bana mý seslendi?"

Sarhoþluðu kýsacýk bir kesintiye uðruyor, bu sözlerle. Ebru, zihninin Ebru'su sandýðý o sesleniþ, demek aþaðýdan seslenen gerçeðiymiþ, diyor. Çoðu dolu duran ikinci bardak bir dikiþle iniyor mideye. Gün boyunca bir kez bile anýmsamadýðý bu ayrýntýyý, gerçek biçimiyle kavramak içini yakýyor birden. Ama belki de baþarmýþtým...

Bunu anlamak istiyor ve kafasýný kollarýnýn yastýðýna gömüyor yine. Hýzla, hiç zaman yitirmeden uykaya ve Ebru'nun görüntüsüne kavuþmak istiyor. Umduðundan da çabuk oluyor bu. Ebru'nun görüntüsü sisli bir uzaklýkta duruyor baþlangýçta. Artýk alýþtýðý bir tuhaflýk bu, uykudayken, sürekli bir farkýndalýk. Yalnýzca gecelerinin Ebru'su gibi, tuhaf ama artýk olaðanlaþmýþ bir durum bu onun için.

Ama yaklaþmýyor bile gecenin Ebru'su, asýl kötü olansa konuþmuyor.

Ebruu... Ebruuuu...

Ses seda yok karþýdan. Görüntüsüyse hala sisli. Sonra bir mucize gerçekleþiyor, bu kez, üstelik adýyla sesleniyor ona:

Fazýl... Sen misin? Fazýýl... Faazýl... Hadi ama biliyorum, oradasýn.

Baþardým sana bütünüyle ulaþmayý. Hem sesin... Hem kendin. Býrakmam seni gayrý sevdiðim.

Aþaðýda, balkonun ön tarafýnda karanlýða bürünmüþ Ebru'nun silueti, içtiði bir kaç biranýn da kýþkýrttýðý hýnzýrlýðýyla birlikte sýzýyor Fazýl'ýn düþünün içine, onun Ebru'sunun bedenine bürünüyor.

Ben de seni býrakmam Fazýl... seviyorum seni þaþkýným.

Sen þimdi nerelerdesin kimbilir Ebru? Hasret girmiþ aramýza. Belki Cenevre'desin, belki Roma'da. Nerede olursan ol, n'olur beni unutma.

Kýkýrdýyor Ebru aþaðýda, alçak sesle:

- Ayy þiir gibi ya, diyor. Sonra yukarýya Fazýl'a:

- Senin için Buenos Aires'e bile giderim Fazýl, yeter ki yakýn olayým sana...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýronik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Buluþma
Tepenin Ardý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tavþanlar ve Bir Ayrýlýk
Hurda
Götürülüþ
Çözülüþ
Krem Renkli Kedi
Durmuþ
Bir Balýk Öyküsü
Sabah Akþam Mozart
Sercan
Alaaddin'in Uykusu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstila [Þiir]
Krallar, Duvarlar, Köpekler [Þiir]
Lütfen Kapatýn Ekraný ve Bir Þans Verin Kendinize [Deneme]
Kulelerin Dýþýnda [Deneme]


Haþmet Þenses kimdir?

Görüntülerin giderek hýzlandýðý, belleði ve bilinci dumura uðratan bir girdaba dönüþtüðü günümüzde, yazýnýn yavaþlýðýnda soluklanmak ve direnmek için yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Klasikler, gerçekçi ve toplumcu sanatçýlar, ressamlar, müzisyenler ve dünyayý anlamaktan ötesini, onu dönüþtürmeyi öngören tüm insanlar, sanatçýlar, düþünür ve bilim insanlarý...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Haþmet Þenses, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.