..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Mustafa Þakarcan




17 Haziran 2010
Babam Cehennemde Çalýþýyor  
Mustafa Þakarcan
Geminin her demirleme ve demir almasý, benim için iþte böyle bir labirentten diðerine geçme, karmaþa ve kendimle konuþma, çatýþma zamanýydý. Bu iþlem süresince, zincirin denize akma ya da denizden alýnmasý sesinin bir an önce bitmesini isteyerek; ateþ karþýsýnda, terler içinde cehennemde çalýþan babam, gözümde canlanýr ve bu sorularýn cevabýný arardým.


:BBAF:
BABAM CEHENNEMDE ÇALIÞIYOR

Ýlkokul ikinci sýnýftayken; babam Balat’ta bir zincir fabrikasýnda çalýþýrdý. Gemi zincirleri yaparlarmýþ. Sabahlarý erkenden, kimi zaman da öðleden sonralarý iþe giderdi. Vardiyalý çalýþýyordu.
Ücretini, haftalýk alýrdý. Yaptýklarý zincirlerin saðlamlýðýný kontrol etmek için, ‘’cer muayenesi’’ diye bir þey yapýlýrmýþ. Bu muayenede zincir koparsa, paralarý kesilirmiþ. Bazý geceler yatarken, dua ederdim. ‘’Babamýn yaptýðý zincirler kopmasýn da, parasý kesilmesin’’ diye…

Babam birkaç kez, Balat’taki Þoförler Kahvesi’ne götürmüþtü. Orada içtiðim paþa çayýnýn tadýný ve hayatýmda gördüðüm kravatlý tek kahve garsonunu, garsondan çok bir müdüre benzeyen, beyaz saçlý Ali Bey’i unutmam. Herkes, kendisini böyle çaðýrýrdý; Ali Bey…

Sonunda, iþyerine götürmesi için, babamý razý etmiþtim. Burasý, Haliç’ in kýyýsýnda bir yerdi. Yola bakan, yeþil renkli büyük demir kapýdan girince, üstü kapalý büyük bir alan ve birbirine karýþan çeþitli makine sesleri karþýlýyordu.
Ýlk anda dikkatimi çeken, yüksekten hýzla inerek, gürültüyle bir þeye vuran makineydi. Adý þahmerdan imiþ. Babamýn yanýndan ayrýlmadan, etrafýma bakýyordum. Yavaþça kendi kendine gidip gelerek, kalýn demiri kesen bir testere, kesilen demirin üzerine incecik, ayran gibi bir sývý akýtan makine…
Baþka birinde, daire þeklinde ve kenarýnda mahmuz gibi çýkýntýsý olan kocaman, aðýr bir demir dönüyordu. Mahmuz kýsmý, bir iþçinin teker teker koyduðu kýsa düz demirleri, ortasýna vura rak, ‘’U ‘’ þekline getiriyordu.
Diðerinde, makine baþýnda bir iþçi elinde iki demir parçasýný tutuyor, biraz yukarýdan bir þey indirip parçalarý birbirine tutturuyordu.
Buradan çýkýnca, deniz kýyýsýndaydýk. Burasý fabrikanýn bahçesiydi, geniþçe bir alandý. Baþka bir kapýdan girdik ve loþ bir yerden geçerek, babamýn çalýþtýðý bölüme geldik.
Burasý, yüksek olmayan tavanlý ve sað taraftaki tek pencereden ýþýk alan bir yerdi.
Dýþý demir parmaklýklý, camý çok kirli pencereden Haliç’e inen yol görünüyordu. Tepeden, yanan birkaç ampul sallanýyordu.Ýçerde, çalýþan bir þey ve hiç kimse yoktu. Babam, üstünü deðiþtirmeye gidip birazdan diðer iþçilerle birlikte döndü. Kýyafetleri, siyaha dönmüþ kir ve yað içindeydi…

Koridor gibi bu yerde, beþ tane ocak vardý. Bir þeyler yaptýlar, ortalýðý uðultulu bir gürültü kapladý. Ocaklar yanmaya baþladý. Alevler, kývýlcýmlar çýkýyor, içerisi giderek ýsýnýyordu.
Her ocaðýn önünde iki katlý platform üstündeki örs ile, yerde büyük taneli bir zincir öbeði duruyordu. Babamýn yeri, baþtan ikinci ocaktý. Her ocaðýn baþýnda iki kiþi duruyordu. Birinin elinde balyoz, diðerinin çekiç vardý. Babam çekiç kullanýyordu. Balyoz tutan ise, az önce tanýþtý ðýmýz Hasan Amca idi.

Çalýþma baþladý. ‘’U’’ þeklindeki demiri, uzun maþa benzeri bir aletle önce yerdeki zincirin son halkasýna takýp, aðýr zincirin ucunu uzun kancalarla kaldýrarak ocaðýn içine býrakýyorlardý.
Bir müddet sonra kýpkýrmýzý halde alýnýp, örsün üzerine konuyor ve hemen; önce çekiç, ardýndan balyoz ile, kýzgýn demire çabuk çabuk vurarak ‘’U’’ nun uçlarý birleþtiriliyordu. Tam birleþtirmeden, ortasýna baþka bir demiri yerleþtirince ‘’ U’’ þekli, ikiye bölünmüþ gibi oluyordu. Son olarak, çekiç kullananlar örsün yan tarafýndan aldýklarý bir plakayý birleþmiþ uçlar arasýna uzun bir maþa ile yerleþ tiriyor, hemen karþýlýklý vuruyorlar ve plaka, eriyip kayboluyordu. Böylece, iki uç birbirine kaynak yapýlmýþ oluyordu. Ardýndan tekrar ocak ve alýnýp bir daha karþýlýklý dövülüyordu. En sonunda çekiç kullananlar, tamamlanmýþ zincir halkasýný inceledikten sonra, yere býrakýyorlardý. Bu iþlemler esna sýnda, çekiç ve balyoz sesleri ritmik bir þekilde çýkýyordu.
Dan, dan… Dan,dan… Dan,dan…

Böylece, zincire bir halka ekleniyor ve yeni bir halka için de, ayný iþlemler ardý ardýna sürüp gidi yordu. Örste kýpkýrmýzý zincir tanesi dövülürken, çýkan kývýlcýmlar yanýma kadar geliyor ve bundan korkuyordum. Kývýlcýmlarýn içinde olmalarýna karþýn, ocak baþýndakilerin hiçbiri korkmuyordu.
Herkes, süratle çalýþýyordu. Kýþ aylarýydý ama, üstlerini çýkardýlar. Fanila atlet gibi þeylerle kaldýlar. Babamda, atlet vardý. Kýsa sürede terlediler. Terlerini boyunlarýndaki büyük mendile silip, iþlerine devam ediyorlardý. Ýçerisi, çok sýcak olmuþtu.

Gözüm, babamda idi. Zincirin ucunu kaldýrýp, ocaðýn içine koyarken, sað elindeki çekiçle, kýzgýn demire vururken kollarýna omuzlarýna bakýyordum. Terli pazularý þiþiyor, kocaman oluyordu. Kendisine gösterip te övündüðüm(!) pazularým, bunlarýn yanýnda öyle küçük ve çelimsiz kalýyordu ki…
Upuzun boyu ile, konuþmadan, ciddi bir yüzle ve süratle çalýþýyor, ara sýra terini silip hemen iþine devam ediyordu. Bunlarý, pencerenin iç kýsmýndaki kovukta oturmuþ; gelmekten bin piþman; korku ve üzüntüden karmakarýþýk bir halde, izliyordum.

Annemin söyledikleri, yalanmýþ demek ki… ‘’Allah, çok çalýþana verir’’ diyor. Ýþte, babam çok çalýþýyor, gözlerimle gördüm. Ateþin karþýsýnda yanýyor. Daha, nasýl çalýþsýn ki?
Böyle, çok çalýþtýðý halde; bizim neden çok paramýz yok? Çok parasý olanlar da, böyle çalýþ
mýþlar mý ? Kafam alt üst olmuþtu. Büyük haksýzlýktý bu… Bu iþte, bir yanlýþlýk var. Böyle olmamalý… Hayatýmýn, belki de ilk isyanýydý .
Ýçerisi çok sýcak. Gürültü ile ateþler yanýyor, adamlar ateþlerin karþýsýnda ter içindeler, yüzlerine alevlerin kýrmýzýsý vuruyor. Evet, her þey tastamam duyduðum gibi… Burasý, cehennem olmalý…
Eyvah, babam öldü mü ? Üstelik, cehenneme gelmiþ. Hani, cehenneme sadece kötü insanlar giderdi… Yok, yok ölmedi. Ýþte karþýmda, çalýþýyor ya… Üstelik babam, kötü adam deðil ki…

Yüzü pek gülmez, kucaðýna alýp ta sevmez. Sadece, bayram sabahlarý elini öpünce, kafama kolonya döker, sonra da sesli sesli koklayarak öper. Okulumu, derslerimi sorar, bazen sorular sorar, bilince de ‘’aferin’’ der, o kadar…
Ama, rüyamda tatlý görüp te anneme söyleyince, nasýl da bir tepsi tatlý ile gelmiþti eve… ‘’Oðlumun caný tatlý istemiþ ‘’ diyerek… Üstelik annem söylüyor ya, babam bizi uykumuzda severmiþ.
Caným, belki de kural böyledir… Babalar, çocuklarýný çok sevmez gibi görünmek zorundadýrlar. Ne malum, böyle olmadýðý… Öyle, çocuklarýný çok severlerse, kural bozuluyordur belki…
Evet, evet mutlaka böyledir. Böyle olmasý gerekir. Biliyorum, babam beni seviyor. Ama söz, kimseye söylemeyeceðim. Kural bozulmasýn da, babama kýzmasýnlar…

Babam, kimseye kötülük etmez. Ýyilik yapmayý, yardým etmeyi sever. Beceriklidir. Evimizden baþka eþ dost akrabanýn da, evlerindeki her türlü onarým iþini yapar, ben de yardým ederim. Yamulmuþ çivileri düzeltirim, bir þey çakýlýrken arkasýndan keserle destek yaparým. Uzun tahtalar kesilirken, diðer ucundan tutarým. Takým getiririm, iþ bitince toplarým. Bir gün, babam gibi usta olmayý hayal ederim…

Ücreti de, iþin sonunda bahçede keyifle sigarasýný tüttürüp, çay içmektir. Ya da nadiren, iþ büyük yaptýranýn da maddi durumu iyice ise; en fazla bir ufak raký alýp verirler. Yoksa da, canlarý sað olsun… Öyle, parada pulda gözü yoktur babamýn. Hayýr, babamý cehenneme götürmezler…

Öyleyse, burada iþi ne? Kötü bir yer burasý, hemen eve gidelim…
Olmaz, babam çalýþýyor. Ekmek parasý kazanýyor, buradan ayrýlamaz.
Baþka türlü çalýþýp ta, ekmek parasý kazanýlmaz mý?
Bu iþi, iyi bildiði içindir belki… Onu býrakmýyorlardýr.
O zaman, çok para versinler babama. Haksýzlýk bu yaptýklarý…

Ne de güzel, bisiklet yapmýþtý … Siyah boyalý, arka tekerlekleri tahtadan… Tekerlekler kýrýlýnca da, tamir ederken :
-Bununla bahçede gezecektin, sen dýþarýya çýkýnca tekerlekler kýrýlmýþ. Bir daha bisikletle dýþarýda gezmek yok…
Hemen de anlamýþtý… Halbuki ne de güzel, yalan hazýrlamýþtým.

Evet, babam her þeyi biliyor, iþleri güzel yapýyor. O yüzden, ona ‘’usta’’ diyorlar.
Babam, burada çalýþýyor. Cehennem gibi bir yer ama, burada kalmýyor ki… Çalýþýp, akþam eve geliyor. Herkesin babasý, bir yerde çalýþýyor ya… Benim babam da, burada usta…
Tamam öyleyse, anladým. Demek ki, babam cehennemde çalýþýyor.

Saatler geçmek bilmedi… Babamý, her dakika kahrolarak izledim. Burada çalýþtýðýný görmek, acý vericiydi. Durgun, asýk bir yüzle ayrýldým. Ýþ yerine bir kez de, o yýl karnemi aldýðýmda gittim. ‘’Pekiyi ile geçti’’ yazan karnemi beðendiler. Bu sefer içeriye, ‘’cehennem kýsmýna’’ girmedim. Haliç kýyýsýndaki fabrika bahçesinde kaldým.
Rum patronun sorularýný cevapladým. Bana tebeþir verdi ve bakarak zincir resmi yaptým. Babama dönüp, ‘’Senin çocukta iþ var, Ýbrahim Usta’’ dedi. (Gerçekten öyle demiþti, övünmek için yazmadým).

Gördüklerimi, anneme aðlayarak anlatmýþtým.
-Babam oradan çýksýn. Orada çalýþmasýn. Yoksa ölecek. Orasý cehennem gibi yer…
Babam 3-4 yýl sonra, ÝETT’ ye iþçi olarak girdi. Ýþ yeri, Þiþli Troleybüs Atelyesi idi. Troleybüslerin, belediye otobüslerinin makaslarýný tamir edip, yerine takýlmak üzere baþka bölüme teslim ediyorlardý. Burasý güzeldi…
Orada þimdi, Cevahir AVM yükseliyor…

Babamýn iþ yerine yaptýðým ziyaret, ilk hayat dersimdi. Aðýr þartlarda çok çalýþýp ta, az para kazanmakla ilk tanýþmamdý. Çok parasý olmak için, bu þekilde çalýþmak deðil de, baþka bir þeyler gerektiði gerçeðiyle, ilk yüz yüze geliþimdi.
O, filmlerdeki güzel giyimli kravatlý ve elinde güzel paketlerle evlerine dönen babalarýn neden böyle çalýþmadýðý, neden sadece babam ve babam gibi adamlarýn böyle çalýþmak zorunda olduklarýný ilk fark ediþim ve ilk sorgulama isteðimdi…
Saat ücreti, götürü ücret, sendika, iþçi haklarý gibi sözleri ilk duyuþumdu.
Dalga geçmeyip okumak zorunda olduðumun, kafama ilk ‘’dank’’ ediþiydi.

Yýllar geçti; kaderde deniz astsubayý olmak varmýþ… Görevim, geminin harita üzerindeki yerini tespit etmek, rotasýný çizip takip ederek, gideceði yere emniyetle varmasýný saðlamaktý.
Zincirin her bir tanesine bakla dendiðini, büyük baklalarýn ortasýndaki destek demirinin adýnýn lokma, zincir uzunluk ölçüsünün kilit olduðunu, (bunlar, denizcilik mesleki deyimleridir.) çok önceden babamdan öðrenmiþtim zaten…

Görevim gereði geminin demirlediði yeri, haritada iþaretlerdim. ‘’Bu demirin zincirini belki de babam yaptý. Ben de nereye atýldýðýný, atýlacaðýný gösteriyorum’’
Tam, bir duygu karmaþasýydý…

Babamla, gizli bir yarýþ mý yapmýþým? Bu yarýþýn galibi miyim?
Galibi isem(!), mutlu muyum? Böyle düþünmekle, babama vefasýzlýk etmiþ oluyor muyum?
Demirleme anýnda, babam bana ayna mý tutuyor? ‘’Buraya iþte böyle geldin, unutma’’ demek mi istiyor?
Aynadaki görüntüde, beni rahatsýz eden nedir?
Her demirlemede, neden bu karmaþayý yaþýyorum?
Hiç unutmadýðým bu ikilemim için, aslýnda sevinmeli miyim?
Bunlarý düþünüyorsam yaramaz adamýn teki miyim? Yoksa, hiç unutmadýðým için, iyi bir evlat sayýlýr mýyým?
Bunlarý, babama anlatmalý ve sormalý mýyým?
Anlatýrsam üzülür mü ?

Geminin her demirleme ve demir almasý, benim için iþte böyle bir labirentten diðerine geçme, karmaþa ve kendimle konuþma, çatýþma zamanýydý. Bu iþlem süresince, zincirin denize akma ya da denizden alýnmasý sesinin bir an önce bitmesini isteyerek; ateþ karþýsýnda, terler içinde cehennemde çalýþan babam, gözümde canlanýr ve bu sorularýn cevabýný arardým.

Böyle cehennemde çalýþýp ta, çocuk yetiþtirmek için didinen babalar, hepinize derin saygýlarla dolu selam olsun… Bunlarý ‘’üzülebilir düþüncesiyle’’ hiç konuþamadýðým cehennemde çalýþan usta babam, nurlar içinde yatsýn.

12 Haziran 2010 /Çanakkale






.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ............
Gönderen: Kâmuran Esen / ,
5 Mart 2015
Merhaba; Yüreðim titreyerek okudum yazýnýzý. Anlatým diliniz de çok etkileyici.Babamý anýmsadým. Benim babam da kaldýrým ustasýydý. Mudurnu'nun sokaklarýna kaldýrým döþerdi. Babamýn kaldýrým döþediði yolda yürürken içim titrerdi.Yere her basýþýmda, babamýn ellerine basýyorum, onu incitiyorum gibi gelirdi. Yazýnýzý, - biraz da kendimden ve çocukluðumdan bir þeyler bulduðum için olsa gerek- anlatýmýnýzý çok beðendim.Yoðun bir duygu yumaðý vardý. Tebrik eder, baþarýlý çalýþmalarýnýzýn devamýný dilerim. Selâm ve sevgiyle.

:: saygý duydum
Gönderen: Aysel AKSÜMER / , Türkiye
16 Mart 2011
Böyle bir babanýn evladý olmak gurur verici. Allah mekanýný cennet etsin. Anlatým diliniz okurken yaþatýyor. Çok etkileyiciydi. Saygý ve selamlarýmla... Cevap : Teþekkür ederim.Saygý bizden ...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Arabalý Vapurda
Size Nasýl Bir Ordu Lazýmdý?
Bir Karþýlaþma

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dolambaçlý Yollarda [Deneme]
Bir Gazinin Ricasý [Deneme]
Diplomasi Oyunlarý Wikileaks [Deneme]
Bugün Babalar Günü [Deneme]
Yök' Ün Katsayý Kararý [Eleþtiri]
Neden Hayýr? [Eleþtiri]
Bir Eðitim Projesi [Eleþtiri]
2009'un En Bi Þeyleri [Eleþtiri]
Kamyonun Ardýndan [Eleþtiri]
Açýlýmýn Ýkramiyeleri [Eleþtiri]


Mustafa Þakarcan kimdir?

1955 yýlýnda Ýstanbul, Üsküdar'da doðdum. Evli, bir çocuk babasýyým. Emekli Deniz Astsubayýyým.

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduklarýmýn çoðundan, az ya da çok etkilenirim. Fakat edebi etkilenme için, edebi bir seviye olmasý gerektiðine inanýyorum. Kendimi, þu anda o seviyede görmüyorum.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mustafa Þakarcan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.