Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karþýsýnda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
“Yahudi þeriatý, Ýslam þeriatý” dendiðinde bunlarýn Ýngilizce karþýlýklarý “Jewish Law, Islamic Law” dur. Yani Yahudi Yasasý, Ýslam Yasasý. Dinbilimde “þeriat, yasa, kanun” sözcükleri ayný anlamda kullanýlýr. Yahudi þeriatý veya Musa þeriatýný temelini oluþturan Tevrat bir yasa ya da þeriat kitabý olarak kabul edilir. Yahudi fýkhý (dinsel hukuk) Talmud olup Tevrat’taki þeriatýn, yasanýn, hukuksal/dinsel bir yorumundan ibarettir. KURAN VE ÞERÝAT Kuran yeyim, içim, giyim, evlenim, boþaným, öldürüm, savaþ yöntemleri, ailevi sorunlar, kadýnlar, ganimetlerin paylaþýmý, savaþ esirleri, cariyeler, köleler, hýrsýzlar, katiller ve zina yapanlara verilen cezalar gibi bir çok konu, uygulama ve yaptýrýmlarý kapsar. Bu baðlamda Ýslami kanunlarý ve cezalarý kapsayan Kuran da Tevrat gibi bir yasa, kanun ve þeriat kitabýdýr. Bu baðlamda, Ýncil bir þeriat kitabý deðildir, çünkü Tevrat veya Kuran gibi yasal yaptýrýmlar içermez. Yahudi þeriatý olsun, Ýslam þeriatý olsun, þeriat þeriattýr. Yani yasa yasadýr, kanun kanundur. Ýster Yahudi kanunu, ister Ýslam kanunu, ister Roma kanunu, ne dersek diyelim tüm kanunlar ayný kategoride olup ayný metodoloji ile incelenir, yorumlanýr, çözümlenir, deðerlendirilir. Ýnceleme ve eleþtiri yaparken hiçbir kanuna ayrýcalýk veya özel bir konum tanýyamayýz. KURAN DÝZELERÝ Ýslam öðretisinde Kuran dizelerinin (ayet) ancak “açýk hüküm” (nassý sarih) olarak deðerlendirilenleri “deðiþmez ve yorumlanmaz kutsal yasa hükmü” olarak kabul edilir; diðer ayetler Peygamber veya fetva makamýnýn sözüyle “tevil edilir” ve uygulamaya konulur. Yani, bu görüþe göre Kuran’ýn bazý ayetleri deðiþmez ve yorumlanamaz kutsal yasa hükmü ifade ediyor. Ama yine bir kýsým ayetler “tevil edilebiliyor”. Ancak, tevil etmek “sözü çevirmek, baþka anlamlara çekmek, yorumlamak”, hatta “çarpýtmak” anlamlarýna da gelir. Yani, bazý kutsal yasalar veya ayetler iptal oluyor, yerlerine yenileri mi konuyor? Yani, aynen insan icadý yasalarda yapýldýðý gibi mi? YASALAR, KANUNLAR Yasalar sosyal ve ekonomik gereksinimlerden, zorunluklardan doðarlar. Fakat, kuþkusuz, bu yasalar, anayasalar, kurallar, ilkeler “evrensel”, “sonsuz” ve “her devirde geçerli” olamazlar. Çünkü, insan icadýdýr, ve, yasalar, kurallar, uygulamalar, adetler, zamana, geleneklere, göreneklere, törelere, milletlere, halklara göre deðiþir, çok çeþitli farklýlýklar gösterir, birbiriyle çeliþir; her devirde, her koþulda, her ortamda geçerli olamazlar. Zaman, mekan, coðrafi bölge, yerel kültür, medeniyet ve tekniðe göre yasalar da, deðiþir, geliþir, evrim geçirirler. Oysa, eðer gerçek bir “tanrýsal yasa” söz konusu ise, o yasanýn evrensel, sürekli, her devirde, her ortamda, her koþulda geçerli olmasý gerekir. Çünkü, Tanrý sonsuz olduðundan, onun yasa ve emirlerinin de sonsuz ve sonsuza dek deðiþmeden durmasý gerekir. Bu metafiziðin birincil ilkelerinden biridir. Kutsal yasa zamana göre, geleneklere, göreneklere, törelere, milletlere, halklara göre deðiþmez, farklýlýk göstermez, birbiriyle çeliþmez. Her devirde, her koþulda geçerliðini korur. Tanrý nabza göre þerbet vermez. Eðer bir yasa yerel, ulusal ve bölgesel ise zaten o “tanrýsal yasa” olamaz. Hiç deve eþek doðurur mu? Yer çekimi yasasý deðiþir mi? Dünya kurulduðundan beri evren kendine özgü yasalarla bir düzen içinde süre durmaktadýr. DOMUZ YASASI Bu baðlamda, örneðin, domuz ve türlerinin hiç yaþamadýðý kuzey ülkelerinde, Arktik ve Antarktik kuþak içindeki bölgelerde veya ekvator bölgesinde “domuz eti yasaktýr” diye yasa koymanýn bir anlamý var mýdýr? Bir Eskimo, bir Lapon, bir Pigme, bir Buþman hayatýnda domuz bile görmemiþtir. Çünkü domuz o bölgelerde yaþamaz, yaþayamaz. Domuz ve yaban domuzu Akdeniz havzasý ve ýlýman bölgelerde yaþar. Bu nedenle “domuz eti yeme yasaðý” diye bir yasa veya kural yerel ve bölgesel bir yasa olacaðýndan sonsuz ve evrensel dolayýsýyla tanrýsal olamayacaktýr. Muhammet devrinde “cep telefonlarýnýzý kapalý tutun” diye bir yasa koymak ne iþe yarardý ki? ÞARAP YASASI Keza kültürlerinde þarabý hiç bilmemiþ, içmemiþ Aborjinlere, Laponlara ve Afrika zencilerine “þarap içmek günahtýr” diye bir öðretiyi kutsal yasa veya þeriat emri olarak benimsetmek de gereksiz, abesle iþtigal olurdu. Çünkü bir kere o bölgelerde asma/üzüm yetiþmesi asla mümkün deðil. Asma veya üzüm baðlarý olmayýnca da þarap yapmak mümkün deðildir. O halde bu konudaki yasalar da tanrýsal olamaz. HER ÜMMETE PEYGAMBER GÖNDERÝLMÝÞ MÝ? Efendim “her ümmete peygamber veya her millete elçi gönderilmiþtir” demek ise bilgisizlikten kaynaklanan önyargýlý cahilce bir görüþ. Çünkü dünya daha o devirlerde doðru dürüst keþfedilmemiþti. VIIci yüzyýlda okuma yazma bilmeyen bir bedevinin ufku Avrupa, Arabistan, Afrika ve Asya ile sýnýrlýydý. O devirde bilinen dünya bu kadardý. Kudüs ile Mekke dünyanýn dinsel merkezi gibiydi. Amerika kýtasý, Avustralya, Arktika, Antarktika, Grönland, Ýzlanda bilinen dünyanýn dýþýnda kalýyordu. Kimse ne Aztekleri, ne Mayalarý, ne Ýnkalarý, ne Eskimolarý, ne Kýzýlderilileri, ne de Avustralya'daki Aborjinleri bilmiyordu. Eskimolar ve Aborjinler bu baðlamda dünyanýn en saf halkýydý: ne içki, ne tütün, ne de domuzla herhangi bir þekilde iliþkileri yoktu! Para, pul, mal, mülk ve faizden de haberleri yoktu. Bunlara zaten bir peygamber gönderilse herhalde o peygamber yapacak bir iþ bulamayacaðýndan iþsiz kalýr, acýndan ölürdü... ÖRTÜNME VE TÜRBAN Nitekim Afrika’nýn ekvator bölgesinde yaþayan yarý çýplak üstsüz Pigme kadýnlarýný baþörtü, türban takmaya zorlamak, tesettürlü kýyafetler giydirmek, karaçarþafa sokmak da çýlgýnlýk olmaz mýydý?. Bir kere kadýnlarýn saçlarý zaten yok gibi. Çok kýsa ve kývýrcýk. Neyi örtecekler? Keltoþ kafalarýný mý? Saçlarýnýn uzun olmasýný herhalde doða da uygun görmemiþ, çünkü o yüksek sýcak ve yoðun nemli ekvatoral ortamda uzun saç herhalde büyük bir saðlýk sorunu yaratýrdý. Ýkincisi: eðer o ekvatoral nem ve sýcakta türban takar, kara çarþaf giyselerdi herhalde kýsa zamanda ya ölür ya da tamamen tozuturlardý. Kutupta yaþayan Eskimo kadýnlarýna: “bak bacým sýký sýkýya örtünün, süslerinizi püslerinizi göstermeyin, topuklarýnýzý yere vurmayýn” demeye gerek var mý? Gülmekten çatlarlardý herhalde. Hepsi zaten kalýn kürkler, postlar, eldivenler içinde kaybolmuþ, elleri bile görünmüyor. Türbanlý bir Eskimo kadýný düþünebiliyor musunuz? O kürklerin altýnda bir de türban takacak ! Zaten hepsi müthiþ soðuktan sýký sýkýya kapanmýþ durumdalar. Amma velakin üzülmeyin, dert etmeyin, yapýþ yapýþ elbiselerle, karaçarþafla, donlarla, haþemalarla denize girdikten sonra biz bu kafayla Eskimolara bile türban taktýrýrýz hiç merak etmeyin. Tüm bunlara ne elçi, ne de peygamber gönderilmemiþtir. Gönderilmiþ olsaydý yamyam en azýndan insan eti yemezdi. Peki bunlara elçi gönderilseydi ne olacaktý? Örneðin, yýlda 6 ay gece ve 6 ay karanlýkta kalan Eskimolar Müslüman olduklarý takdirde namaz vakitlerini nasýl ayarlayacaklardý? Güneþ doðdu mu 6 ay sonra batýyor. Bu durumda namaz saatleri imsak, sabah, öðlen, ikindi, yatsý nasýl düzenlenecek? Kara iplikle ak ipliði altý ay sonra mý ayýrt edebilecekler? Müezzin sabah ezanýný okuyacak, akþam ezanýný da 6 ay sonra mý okuyacak? Oruç nasýl tutulacak? Ýftar 6 ay sonra mý olacak?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |