..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Bahattin Ceyhan




11 Temmuz 2010
Lise Yýllarý 2 Kopya Makinesi  
Hatýra-Komedi

Bahattin Ceyhan


Bir sýnavda 5 kaðýdý kim doldurur. Tabiki deli Baran... Bu bölümde kopya makinasý Baran var...


:AIBA:
Lise yýllarý 2 Kopya makinesi

TERSLÝK

Bu gün çok ters bir gündü onun için, terslik kendini sabahýn ilk saatlerinde belli etmeye baþlamýþtý... Uyku ile birlikte unutkanlýkta baþlamýþtý Baran'da. Ve bu unutkanlýk ayný hýzla devam edecek olursa baþýna büyük dertler açacaktý. Sabah altý buçukta kalktý yataktan. Nasýl böyle yarým saat erken kalktýðýný düþünürken birden kendi kendine kalktýðýný fark etti. Oysa normal günlerde onu uyandýrmak için çok uðraþýrlardý. Su dökerlerdi, sürürlerdi, gelen geçen baðýrýrdý kulaðýna, garip Çin iþkenceleri yaparlardý. Bazen tuvaletin kapýsýna kadar götürüp orada býrakýverirlerdi Baran’ý ki o da zoraki uyanýrdý. Çok uykulu olduðu günlerde ise bunlarýn hepsi yapýlýrdý ona. Lise 1'de iken uyanýk kalma süresi onun için çok kýsa bir süre idi. Yemek yemek için, okula gitmek veya yurda geri dönmek için, yataðýna gitmek, tuvalete gitmek için uyanýrdý sadece. Bir keresinde arkadaþlarýyla yurtta yemek yerken kaþýk aðzýnda iken uzun süre beklediðini fark eden arkadaþý onu kontrol eder. Ve Baran'ýn gözleri kapalýdýr...



ÝLK ÜÇ

Unutkanlýk evet, unutkanlýk baþýma büyük dert açacaktý. Bu güne kadar iyi kývýrmýþtým bu iþten belki ama bu gün kývýracakmýþým gibi gözükmüyor. Yurttan çýkarken ayný sýnýfta okuduðumuz Polat bu günkü fizik sýnavýnda ona kopya verip vermeyeceðimi telaþla sordu. Ona 'verebilir miyim sence?' diye sorduðumda 'bana söz vermiþtin' dedi. Okul kapýsýndan içeri girerken Esra'yý gördüm. Ufak tefek bir kýzdý açýkçasý ilkokul beþ okuyor sanýlacak bir bedeni vardý. Aslýnda çalýþkan bir kýzdý, ama fizik dersi onu zorluyordu. Yanýma geldi. 'Sözünü unutma sýnavda yardým edeceksin bana!' dedi. Etti mi iki! Okul bahçesinde deðerli müdürümüz konuþma yapacaktý. Ki onu deðerli görebilen kesim görünmeyecek kadar azýnlýktý öðrenciler arasýnda. Görünmeye cesaretleri varsa tabi! Neyse bütün okul düzen denilen boktan bir þekilde sýradaydý. Kravatým yoktu ve ben saf saf en ön sýradaydým. Görevli öðretmenlerden biri yanýma geldi. 'Oðlum senin kravatýn nerde.' Diye sorduðunda ben otomatik iþleyen bahanemi damdan düþercesine aniden kulaklarýnýn içine soktum. 'Unutmuþum hocam' dedim. Arkadan bir kýz kravat uzattý. 'Bunu baðlayacak kimse yok mu?' diye sorduðumda ise galiba yine söz verdiðim bir arkadaþým; kravatýmý baðladý. O da Sevinç'ti; kravatý baðladý yanýma geldi.

"Marslý ne haber?"

"Ne olsun be pempe kravat gene yokmuþ boynumda ve þu ardýndan kaç kilo küfür edeceðimi düþünmeyen hoca bana kravatýmýn olmadýðýný söyledi."

"Boþ ver sen onu bu gün sýnav var olum hemde ilk ders."

"Anaaaa fizik bu gün ilk ders mi?"

"Tabi olum, inþallah sözünü unutmamýþsýndýr, ayný sýrada oturacaðýz."

"Neden olmasýn hanýmefendi sizde bana kopya vereceksiniz."

"Þöyle konuþup ta beni korkutma, yoksa sýnava çalýþmadýn mý?"

"Nedense ben sýnava çalýþtým mý pek iyi sonuçlar almýyorum."

"O da doðru da, sen kâðýdýný çabuk doldurmaya bak, birde ismini kâðýda yazma ha."

"Annem gibisin, her zamanki nasihatlerle kafamý beceriyorsun..."

Tokadý hak ettim ve yedim, kahvaltý niyetine... Daha sýnýfa girmeden üç kiþinin kâðýdýný doldurdum ne güzel deðil mi? Bakalým daha kaç kiþiye söz vermiþim. Gözlerim yine yorgunluðunu fýsýldýyordu. Ve ben kafamý aþaðý eðdim. Her okulun bahçe zemininde bulunan asfalt zemin bizim okulu da istila etmiþ durumdaydý. Ýþin aslý bizim 9-L sýnýfý mekân olarak müdürün konuþma yaptýðý kürsüye pek bir yakýndý. Ki böyle bir durumda yakalanma ve uyandýrýlma riskim çok fazla idi. Þimdi arka sýraya geçmeye halimde yoktu. Öyle kendi halimde uyumalýydým, tabi deðerli müdürümüz izin verirse. Vermedi de, 'Þu uyanmamýþ çocuðu uyandýrýn.' Duymazlýktan geldim. Yüzde yüz bana demiþti. Daha uzak bir köþedekine seslenme olasýlýðý yoktu. Ama yinede bana dememiþ gibi davranacaktým. Gýcýk pempe olmasaydý. Ah pempe ah!



"Len marslý, müdür sana diyor."

"Deðerli mi"

"Kaldýr kafaný oðlum!" dedi müdür sertçe. Hem tersleyip hem de oðlu gibi sahiplenmesi bence baya bir ters durumdu. Neyse acýdým onlarýn uykunun kollarýnda olmayýþýna ve kafamý kaldýrdým. Gözlerim ilk bakýþýný tam hedef olarak deðerli müdürümüze yöneltti. Ters ters baktým deðerliye...

"Gel buraya oðlum, seni biraz uyandýralým." Daha ben, ben mi iþaretimi bile yapamadan sözüne devam etti.

"Evet, sen gel buraya yavrum." Kýrmadým onu. Uykusuz ipne...



DEÐERLÝ

Mikrofondan baðýrdý kulaðýma hoparlörün biri de arkamda iken.

"Günaydýn!"

"Size de günaydýn hocam."

"Gel buraya bütün okula söyle bunu, hala uyanmayan varsa senden baþka."

Ufak kürsüye çýktým, mikrofonda önümde olunca, gaza geldim. Götüm kalktý hemen. Bunda yeni uyanmýþlýðýnda etkisi vardý tabi.

"Açýkçasý hocam her pazartesi neden burada uzun ve boþ kelimeler sarf ettiðinizi yeni anladým, buradan manzara gayet güzel."

Bütün okul gülme krizine tutuldu. Fark ettiðim kadarýyla, ki rüya deðil gibi gözüküyor; bazý hocalar bile gülmüþtü buna. Müdür beni yana itti. Tabi kürsüden inmedim. Okulu krizden çýkarmak için sert bir ses tonuyla bana hitaben ama okula bakarak:

"Ýlk ders odama bekliyorum." dedi. Ve ben tekrar mikrofona yöneldim.

"Maalesef þansýnýzý yitirdiniz hocam. Ýlk ders sýnavým var, diðer derslere randevu veremez misiniz?" Deðerli müdür beni kürsüden indirdi. Yine okula bakarak ama bana hitaben:

"Geç yerine."

Ön sýraya geçtim yine. Ve o göt hocalardan bir tanesi:

"Þunu arkaya götürün." dedi. Ben kendim gidemezmiþim gibi. Ýyi geçelim bakalým. Bir kaç kiþiye sürterek en arka sýrada yer kaptým kendime. En arka sýra deðerliydi, yakalanma riskin minimumdu. Aslýnda orta sýralarda fena sayýlmazdý o konuda, uyanýklar için, benim için deðil.

Sýnýflara girmeden öðrenci kapýsýnýn iki yanýna dizilen örtmenler ve örtwumenler kýyafet kontrolü yapmaktaydýlar. Kapý giriþi sýkýþ týkýþtý. Muhtemelen kýyafeti bozuk olanlar, benim pek çok zaman yaptýðým gibi kapýnýn orta kýsmýný kullanmaktaydý. Ben bu gün güvenle yan taraftan geçebilecektim. Kravatým vardý ve deðerlinin kürsüsüne çýkmak için gömleðimi pantolonuma geçirmiþtim. Kalabalýða katýldým. O kalabalýkta yüzünü görmediðim biri kolumdan tutup çekti beni tenhalara... Sonradan Sinan'ýn yüzünü gördüm.

"Uykucu ne haber."

"Ýyi sen."

"Ýyi iyi, bütün okula rezil oldun."

"Ama deðerliyi de rezil ettim."

"Boþ ver oðlum, sen kopya iþine bak."

"Ne kopyasý oðlum!"

"Ne olacak ilk ders randevun bana deðil mi lan."

"Tamam, tamam bakarýz."

"Bakarýz deme, kâðýdýna da ismini yazma."

"Of Sinan!"

"...

Konuþarak sýnýfa girdik. Ben öðretmen masasýnýn hemen önündeki sýramýn pencere kenarýna geçtim. Penceremi açtým kafayý koydum sýraya. Açýkçasý sýnýfa girene kadar uykum yok gibiydi. Sýnýfýn kapýsýndan geçince uykum geldi. Zaten pencereyi de sýnavda uykum beni zora sokmasýn diye açtým. Ama ne fayda. Ve baþladým uyumaya...



KOPYA PLANI

Sevinç yanýma oturmuþtu. Dalgalý sarý uzun saçlarý vardý. Vücudu sýska deðildi. Yüzü çok tatlýydý. Ve bana kýzgýn kýzgýn seslendi. Daha kendimi tam olarak uykunun ellerine býrakmadýðýmdan dolayý sesine karþýlýk verdim.

"Efendim pempe!"

"Sen kaç kiþiye kopya sözü verdin Baran?"

"Vallaha bilmiyorum."

"Þimdiden yedi kiþi."

"Ne! En son dörttü."

"Sen uyumaya devam et, sayý artýyor."

"Ya kýzým ben kimseye söz verdiðimi hatýrlamýyorum."

"Sinan, Esra, Osman, Süleyman, Polat, Þule ve ben."

"Daha var mý?"

"Bilmiyorum ama bana kopya vermezsen küserim valla."

"Sen yanýmda deðil misin?"

"Diðerlerine nasýl vereceksin?"

"Bakarýz topla onlarý, bende biraz düþüneyim."

Ýki saniye geçtiðini hatýrlamýyorum. Sevinç beni dürttü.

"Kalk Baran kalk da kaç kiþiye söz verdiðini gör." Karþýmda yedi kiþi vardý. Kimi gülerek, kimi ters ters, kimi ise mal mal bakýyordu.

"Abuuuu ben hepinize söz mü verdim?" Garip diye tabir ettiðim sesler yankýlanýyordu kulaðýmda. Sinan; yakýn arkadaþýmdý, uzun boylu biri. Sayýsal bölüm seçecekti. Ayný sýnýfta olmayý hayal ediyorduk. O bana ben ona kopya verme niyetindeydik. Ama henüz onun bana kopya verdiði bir ders olmamýþtý. Pardon müzik dersinde kopya veriyordu, ama yakalanmýþtým. Onu ele vermemiþtim, ama... Esra'ya borçluydum þimdi hatýrladým. Arka sýramda kimi zaman Sevinçle, kimi zaman Osman’la otururdu. Çok çalýþkan diyemezdiniz, ama çalýþkan kýzdý. Uslu, belki birazda utangaçtý. Geçenlerde kantinde bana poðaça ýsmarlamýþtý, kopya sözü vermiþtim. O gün çok açtým ve uykum nedeniyle kahvaltýyý kaçýrmýþtým. Ýmdadýma yetiþmiþti. Bir farklý tabirle kalbimden vurmuþtu. Yanlýþ anlamayýn... Osman, benim þiþman kardeþim. Yanýmda otururdu. Eleman iyi çocuktu. Temiz kalpliydi. Sýnýfa ilk girdiðim günden beri ayný sýrada oturuyoruz. Biraz kekeme bir çocuk. Yüzü de vücudu gibi tombul. Kaprislerime bir Osman birde Sevinç karþýlýksýz katlanýr. Sinan bile pek çok zaman dayanamaz. Süleyman; cüce ve büyüklerin tabiri ile serseri biri. Ama harbi süper esprileri var. Sýnýfta yegane lakap takýcýdýr. Benim marslý lakabýmý Pempe taktý, o ayrý. Polat: Yurttan arkadaþým. sýnýfta ayný yurttan dört kiþi vardýk. Bana en yakýn olaný Polat'tý. Ona nasýl söz verdiðimi hatýrlamýyorum. Ama o yalan söylemez, dediyse öyledir. Þule; kýsa boylu sayýlýr. Erkeksi bir kýz, futbol oynar mesela... Bana dayak atma çabalarý oldu, baþarýlý olduðu bile oldu. Tabi ben uykuluydum. Asi bir kýz kendisi. Yalan söyleme ihtimali olanlardan biri idi. Ve pempe, kardeþim benim. Çok iyi kalpli biri Sevinç. Lakabýný Süleyman taktý, en çok kullanan benim.

Aman Allah'ým ben bunlarýn hepsine söz mü verdim. Ayvayý yedik, hem de öyle ekmek ayvasý falan deðil, baya sert bir ayva olsa gerek. Ama almýþýz bir kere sorumluluðu. Bir yandan ne yapacaðýmý düþünürken bir yandan da konuþuyordum.

"Þimdi, ben Sevinç'le en önde oturacaðým." Osman atýldý:

"Biz ne olacaðýz Baran?

"Kanka sen arka sýrada Esra ile oturacaksýn." Sinan' la Polat ters ters baktý. Bir sonraki sýrayý onlara tahsis ettim.

"Sinan ve Polat sonraki sýra, Süleyman ve Þule de dördüncü sýrada olacak." Süleyman:

"Sen bizi çöpe at, elbet iþin düþer lan bana..."

"Dur be olum ilk kâðýt size gelecek. Doldurduðum ilk kâðýt sizin sýraya ulaþacak ve kaðýt kime geldiyse diðerine gösterecek."

Mal mal bakýnýyorlardý, bu iþ nasýl olacak dercesine. Ben devam ettim.

"Sonraki kaðýt Polat'la Sinan'ýn birine ayný durum orada da geçerli." Sevinç:

"Oðlum sen kaç kâðýt doldurmayý planlýyorsun?"

"Vallahi dört kâðýt borcum var, olursa daha fazlasý."

"Ya olmazsa?"

Herkes yerine geçiyordu. Arka sýralarýmda oturanlarý kovaladýlar, Þule, Süleyman ve Polat. Diðerleri zaten arka iki sýramda otururlardý. Ki düzen deðiþikliði fizik hocasý Kemal hocanýn umurunda deðildi. Belki de farkýnda deðildi.

"Niye olmasýn kýzým, sen dert etme."

Arkadaþlarýmýn gönlünü hoþ tutma çabam biter bitmez kafamý namý deðer yastýðým çantama koydum. Bana nasýl dayanýyordu, þaþýyordum. Uyuyamadým belki ama gözlerimi kapatmam, nefes alýþveriþimi bile deðiþtiriyordu. Açýkçasý uykuya daldýðýmý bile hatýrlamýyorum. Ama þimdi Sevinç beni kaldýrýyor iþte.

"Kalk marslý kalk, kâðýtlar daðýtýlýyor. Þu sorulara bir bak, kazýk oðlum bunlar." Arkadan Osman dürttü. Tabi Kemal hoca bizi keþfedemiyor. Osman kýsýk sesle:

"Yapabilecek misin sorularý? Bak çok ihtiyacým var sana."

"Tamam, tamam dert etmeyin." Sorulara baktým ufaktan, hepsi gayet basit görünüyordu. Hatta kalemler serbest olsa bir kaç soru bitmiþti bile. Ve Kemal hoca startý verdi.

"Baþlayýn çocuklar."



OPERASYON

Gözlüklü sýska ve birazda saf bir hocaydý. Aslýnda saf bir görüntüsü vardý. Neden böyle davranýyordu bilemiyorum.

"Hemen baþladým ilk kâðýdý doldurmaya son sorudan. Çünkü son soru benim için en zoru idi. Daha sonra diðer sorularý kafamýn estiði sýrayla yaptým. Ýlk kâðýt dolduðunda on beþ dakika geçmiþti. Arka sýrayla kâðýt deðiþ tokuþu yaparken, Kemal hoca önünde duran kitaba bakýyordu. Harbiden fark etmemiþti. Ben bu iþte ustaydým. Ben ilk kâðýdý doldururken, Sevinçte benden bakarak dört soruyu yapmýþtý. Saksýyý tekrar çalýþtýrdým, ikinci mahsul için yedi-sekiz dakika yetti. Sevinçte iki soru eksik kalmýþtý. Kemal hoca sýnýfta dolaþmaya baþladý. Bir fýrsatta Sevinçle kâðýtlarý deðiþtirdim. Hemen onun eksik iki sorusunu yaptým. Bu arada Sevinç ikinci mahsulümü arkaya yollamýþtý. Ama nedense hala Polat ve Sinan kâðýt bekliyordu, Osman öyle diyordu. Üçüncü mahsul onlara ulaþtý. Ben dördüncü mahsulü verirken Sevinç kendinde olan kâðýda üç dört soruyu yazmýþtý. Dördüncü mahsul tam üremeden Kemal hoca geçti yanýmýzdan ve bana 'Oðlum sen o soruyu yapmamýþ mýydýn.' dedi. Ve ben 'Yok hocam ben sýrayla çözmüyorum ya size öyle gelmiþtir' dedim. Kafasýný sallaya sallaya gitti. Dördüncü mahsulü Osman'a verdim. Elimdeki son boþ kâðýdý süratle doldurdum. Hýzlý yazmak yazýmý iyice bozmuþtu.

Kâðýt dolduðunda, bizim gruptan sýnýfta Esra, Osman, Sevinç ve ben kalmýþtýk. Esra ile Osman da çýktýlar sýnýftan. Sevincin kâðýdýna baktým, Eksik üç soru vardý. Saati sordum, 5-10 dakika kalmýþtý. Belki kalmamýþtý bile. Hemen sevincin kâðýdý ile deðiþ tokuþ yaptýk. Sevinç'e ismini yazmamasýný söyledim. Sonuçta onun yazýsý güzeldi. Bense berbat bir yazýyla doldurmuþtum son kâðýdý. Sevinç'in kâðýdýndaki sorularý onun güzel yazýsýna benzeterek cevapladým. Kâðýtlarý deðiþtik. Ýlk önce o çýktý. Biraz sonra ise ben. Sýnýftan çýktýðýmda Osman, Sevinç ve Sinan vardý karþýmda. Hepsi sevinçli idi. Sinan:

"Oðlum sen tam bir kopya makinesisin." Güldüm. Osman sevinç yumruklarýný attý omzuma. Sevinç sarýldý. Ben sýnýftan çýktýktan bir-iki dakika sonra zil çaldý.



RAHATLAMA

Sevinçle beraber kantine indik. Ýlk teneffüs kantin kalabalýk olurdu. Daha zil çalmamýþtý aslýnda biz kantine indiðimizde. Ama bazý hocalar erken çýkartýrdý sýnýflarý ilk teneffüse. Erken çýkartýyorsa bir hoca, mutlak o da açtýr, aç!

Hemen bir masa kaptým. Sevinç çay sýrasýna girdi. Esra elinde poðaçalarla geldi masaya.

"Ya kýzým daha fazla borçlanmak istemiyorum ama ben harbiden açým."

"Biliyorum, altý poðaça aldým."

"Üçü benim biri sevincin ikisi senin Esracým."

"Tamam, öyle olsun."

"Kaç sýnav borcum olacak."

"Önümüzdeki maçlara bakmam lazým." Gülüþtük. Sevinç'e seslendim.

"Pempe" Ona bu lafý söyleyen tek kiþi ben sayýlýrým. Direk bana baktý. Bende Esra'yý gösterdim.

"Üç çay al." Kafasýný salladý. Esra:

"Saf Kemal görmedi."

"Belki de görmek istemiyor."

"Bilmem."

"Ya Þule ile Süleyman ilk kâðýdý ne yaptýlar?"

"Ne yapacaklar, Þule kâðýdý alýr ve Süleyman'a göstermez, bu kadar basit."

"O niye?"

"Niye olacak Süleyman beden derslerinde futbol maçlarýna Þule'yi almýyor diye." Sevinç geldi.

"Kýz pempe ne yaptýk yav biz."

"Napa caz kopya çektik." Esra:

"Yok, biz baya fotokopi yaptýk." Gülüþtük. Sevinç devam etti. Cennet mahallesi diye bir çingene dizisi var televizyonda, Oradaki Pempe'nin tavýrlarýna bürünerek konuþtu:

"Hani benim marslým, kopya makinesi miymiþ?" Oradan bir öðretmen geçerken Esra uyardý.

"Þþþt polis geçiyor, bizi gidi yazýlý azýlýlarý, kendimizi ele vermeyelim." Hoca geçtikten sonra tekrar azdýk. Ben:

"Ya pempe kaç kâðýt doldurdum ben?" Sevinç gözlerini kapattý ve havada þizofrence kâðýtlarý saymaya baþladý.

"Biir, ikiii, üç, dört..." O ara biraz bekledi. Heyecanla:

"Galiba beþ kaðýt doldurdun."



BOZGUN

Eðlenceli bir kahvaltý olmuþtu benim için. Ama zil çaldýðýnda müdürün odasýnda olmalýydým. Ve iþkence olacaktý bana. Zil çalýnca odasýna gittim. Yalnýzdý. Yanaklarý çökmüþ, esmer tenli ve 1,80 boylarýnda idi. Yüzü çok gýcýk bir tipti benim için. Ama pek çoklarý için tontoþ bir dede tipi olabilirdi. Uzun bir naðmeyi yedikten sonra binlerce kez özür diledim. Arada iki zil duydum, tabi bir teneffüs geçmiþ oldu. Neyse adam beni okuldan atamýyordu. Ýlk kez karþýsýndaydým. Uyku mazimi duymuþ olabilirdi belki. Ama çalýþkanlýðýmý da duymuþtur yanýnda. E karþýsýna ilk kez çýkmýþým, derslerim iyi, önceden hiç bir vukuatým yok. Ve þu an karþýsýnda özür diliyordum. Mecburdu bana baðýran nasihatlerden baþka iþkence yapmamaya. Üçüncü dersin yarýsýnda beni býraktý.



UYKU FASLI

Sýnýfa gittim. Ders Ýngilizce idi. Hocamýz Ýsmail hoca. Belki Kemal hocaya saf diyorduk ama bu adam harbi saftý. Beni de severdi.

"Ne yaptýn oðlum?"

"Hiçbir þey, bir buçuk ders kilometrelik nasihat ve bir teneffüs kilometrelik özür sadece."

"Yazýk oldu uykuna."

"Ya hocam izin ver uyuyayým."

Cevap vermedi Ýsmail hoca. Ama ben devam ettim.

"Valla hocam ilk ders sýnav vardý. Teneffüste kahvaltý yaptýk. Sonrasý malum... Daha uyuyamadým bu gün."

"Gece ne yaptýn, beþik mi salladýn."

"Aman hocam karanlýk uykunun yeri ayrý."

"Otur." Þiþmanca bir hocaydý Ýsmail hoca. Onunda gözlükleri vardý ve kumral bir teni. Yaz günlerinde bile örme kazak giyerdi. Onunda yüzü çökmüþ ve buruþ buruþtu. Ama deðerli kadar deðil. Ve bana göre deðerliden daha bir tontoþtu. Osman sýrada yalnýzdý. Sýnýfý þöyle bir süzdüm. Neredeyse herkes beni izliyordu. E sonuçta dersi bölmüþtüm. Ama tek sebep bu deðildi. Sorun ilk dersti... Osman kalktý, ben pencere kenarýna geçtim. Kafamý sýraya koydum, dersi dinlemiyordum. Ama henüz uykudan eser yoktu. Osman dersi dinliyordu. Sevinç'e baktým. Sevinç:

"Ne yaptýn lan disiplin kazasý filan var mý?"

"Yok, be kýzým, benim gibisine kýyarlar mý?"

"Derslerin iyi olmasaydý, uykudan giderdin önce."

"Ýyi o zaman izin ver de, uyuyayým." Geri döndüm ve kendimi uykunun ellerine býraktým...



SONUÇLAR

Aradan bir hafta geçti. Günlerden Pazartesi... Ýlk ders fizik ya, Kemal hoca sonuçlarý okuyacak. Ama benim umurumda deðil, nede olsa doksandan yüksek benimki. Gittim sýraya baþýmý koydum. Kimsenin bana dokunmamasý için telkinlerimi verdim Osman'a. Uykuma daldým...

Ama dokundular iþte, hem de telkin verdiðim kiþi dokunuyor. Hem de baya bir sert. Osman'ýn yumruklarý ile uyanýyordum. Tombul elin yumruklarý ile kimse uykudan uyanmak istemez. Ama ben alýþtým iþte.

"Kalk lan, Kemal hoca."

"Ne olmuþ?"

"Bizi çaðýrýyor lan!"

"Bizi mi?" Sekiz kiþi vardý ayakta. Bizde kalkýnca on oldu. Hesapta olmayanlar, Üzeyir ve Tahir’di. Demek ki onlarda beþinci sýradaydýlar, onlar Süleyman'ýn tayfasý. Ondan faydalanmýþlardý. Kemal hoca benim uyandýðýmý görünce. Konuþmaya baþladý.

"Bakýn sizin kopya çektiðinizi biliyorum ama farklý yerlerde hatalarýnýz var o yüzden bir þey demeyeceðim. Sizden istediðim, sadece bunu itiraf etmeniz. Sýnavýnýzý sayacaðým." Kimseden ses çýkmayýnca Sevinç'e baktý:

"Kýzým sende mi? Senden beklemezdim kopyayý."

"Yok, hocam çekmedik."

"Tamam, bu sefer bir þey demeyeceðim. Ama bir daha böyle çýkmayýn karþýma. Karnenizde Fizik sýfýr olur."

Yerlerimize geçtik. Osman'a sordum. Kemal hoca notlarý okumaya devam etti.

"Kaç aldýk Osman?" Sevinç cevapladý:

"Senle ben yüz, diðerlerinin hepsi seksen beþin üstünde."

"Abuuu!" Hep beraber güldük.

"Benden kaç kiþi faydalandý?"

"En az on..."

...

Teneffüs zili çaldýðýnda Kemal hoca yanýna çaðýrdý beni. Nasihat vermesini sevmeyen birisiydi kendisi. Bu yüzden direk konuya girdi. Sorusunu yöneltti bana, sýnýf boþalýrken...

"Oðlum açýk konuþ, kaç kâðýt doldurdun sýnavda?" Onu uðraþtýrmak istemiyordum açýkçasý, ama kendimi de garantiye almalýydým. Sessizce bekledim. Ve kemal hoca garantimi verdi.

"Söz sýnavlarýnýz sayýlacak ve benden baþka kimse duymayacak. Söz bak duymamýþ gibi yapacaðým. Bu iyi niyetimi hor görme."

"Peki, hocam madem siz iyi niyetli olmakta profesyonelsiniz. Ben de biraz açýk sözlü olsam iyi olacak." Heyecanlanmýþtý Kemal hoca:

"Evet."

"Hocam sanýrým beþ kâðýt doldurdum."

"Bunu nasýl yaptýn?"

"Vallaha bilmiyorum hocam."

"Uyuyor muydun?"

"Galiba..."

...



BN CN

28/06/2010 03:22





Marslý hangi dersten zayýf not alýr? Baran'ýn uykusunu hoþ görmeyen Öðretmen hangi dersin öðretmeni? Hangi derste öðretmenle kavga ettiði için disiplinlik olur? Hepsi gelecek bölümde. Marslý Baran deliliklerine devam edecek. Üçüncü bölümü bekleyin...



MARSLI



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gülmece (mizah) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Lise Yýllarý 3 Müzik Felaketi
Lise Yýllarý 1 Uyku Tulumu

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Undergraund Ýstanbul
Antalya'da Atlantis 1 Uyanýþ
Atlantis 2 Baþlangýç
Ýki Ruh'un Güncesi - Ýlk Sayfa
Yaþam Þehrinin Bir Sokaðý
Xasi P. N. O 1 N. U. B

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düþme [Þiir]
Deli Saçmasý [Þiir]
Yok_sun [Þiir]
Aþk mý Bu Þimdi? [Þiir]
Cani - Sin [Þiir]
Ecel Aný [Þiir]
Ýsyan Çýðlýðý [Þiir]
Aþkýn Kitabý [Þiir]
Elzem Ýlaç Sen [Þiir]
Aþk Köþe Bucak Sýkýþmýþ [Þiir]


Bahattin Ceyhan kimdir?

Doðduðu günden beri çevresinde fark edilen bir tipti Marslý. Lise yýllarýnda takýldý lakabý ona. Edebiyata ortaokul yýllarýnda kompozisyonlar yazarak baþladý. Sonra þiir geldi. Ve bir gün Metal Fýrtýna diye bir kitap çýktý ortaya. Çýktýðý hafta okumuþtu. Orkun Uçar'ý tanýmýþ oldu bu kitapla. Sonra Xasiork'u tanýdý. Xasiork sayesinde öyküler yazmaya baþladý. Roman yazýyor, kimbilir belki bir iki yýla ünlü bir yazar olup çýkar!

Etkilendiði Yazarlar:
Orkun Uçar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin Ceyhan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.