Þiir, seçmek ve gizlemek sanatýdýr. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
Çýkýn açýk güverteye. Çayýnýzý yudumlayýp çýtýr çýtýr simitinizin tadýný çýkartýn. Derken dizeller kükremeye, denizler köpürmeye baþlasýn; altýnýzdaki çelik kuðu yavaþça iskeleden ayrýlýrken hazýrlanýn bu eþsiz kentin eþsiz konuklarýný karþýlamaya. Daha Ýnciburnu’na gelmeden martýlar sizi keþfedecektir. Ýster iskele tarafýnda konuþlanýn, Marmara’nýn ufkuna karþý. Ya da Sancak tarafýnda mimari harikasý Haydarpaþa’ya karþý. Sizi bilmem, ben kýrk yýldýr her seferinde ayný hayranlýk, ayný keyifle izlerim kocamýþ Haydarpaþa Garýný. Önce biraz irice bir parça kopartýn martýlarýn göz hakkýndan ki yerinizi bellesinler. Sonra bir curcunadýr baþlasýn. Ahýrkapý mendireði boyunca bir parça simit kapabilmek için inanýlmaz uçuþ hünerlerini sergilesinler sizin için. Sarayburnu önlerine geldiðinizde baþýnýzý döndüren trafiðini izleyin Osmanlý Caddesinin. Balýkçý sandallarý, birkaç yüzmetrelik tankerler, transatlantikler, trol tekneleri, yolcu motorlarý, vapurlar, römorkörler… Sýradan bir gününde, rastgele bir anýnda izleyin Sarayburnu önlerini. Kýzkulesinden kývrýlýrken Boðaza doðru Eminönü-Karaköy arasýndaki curcunayý izleyin. Boþverin, bugün görmeyin Park Otelin kalýntýsýný, Gökkafesi denen heyulayý, þehrin sýrtlarýndan fýrlamýþ plansýz programsýz estetikten nasibini alamamýþ sonradan görmelik abidelerini, gökdelenleri… Tophane limaný üzerine fantaziler kurun, dönün sancak tarafýnýza Þemsi Paþa Camisine, Mimar Sinan’ýn belki de en mütevazý eserini izleyin denizden. Çiçekçi sýrtlarýna doðru Rum Mehmet Paþa Camisine bir bakýn hele; bunca yýldýr hiç dikkatinizi çekmiþ midir tamamen farklý Bursa üslubuyla. Osmanlý Caddesini yaþayýn. Mihrimah Sultanýyla, Dolmabahçesiyle. Ve yelkovan kuþlarýný izleyin. Alçak irtifada, ileri uçuþ teknikleri üzerine bir mini gösteri yapsýnlar size. Hep ayný yükseklikte, he ayný hýzda, aceleyle geçer giderler. Çocukluðumdan beri merak etmiþimdir, bu acele niye, nereye? Sancak tarafýnda hazýrlanýn izlemeye, dinleyin, kendine özgü bir armonisi vardýr yanaþýrken çelik kuðunun. Durmaksýzýn tekrarlanan bir ritüeli izleyin. Ýskele alabanda! Yavaþça kayar denizin üzerinde iskeleye doðru çelik kuðu. Her gün defalarca ayný iþi yapan çýmacýlarýn kayýtsýz ifadelerini boþverin, izleyin, her sefer, her kalkýþ, her yanaþma baþlý baþýna bir ritüeldir denizde. Yine kükreyecektir birazdan sessizce kayan kuðu, bir ileri, bir geri ortalayacaktýr iskeleyi. Nereye koþturduklarý bilinmez bir güruh sabýrsýzca atlayýp iskeleye, baþlayacaklardýr koþmaya. Halatlar gerilecek, kuðu boyun eðecek ve tahta iskeleler bilyalarýnýn üzerinde gürültüyle kayarak sizi karaya baðlayacak. Tek vücut olmuþ bir güruha katýlýp ritmik hareketlerle inin vapurdan. 100 metre yürüyün, önünüzde Deniz Müzesi. Altý tarafý denizlerle çevrili Þehr-i Ýstanbul’un tek deniz müzesi. Kýyýn 3 TL’nize daha, atýn kendinizi içeri. Ve düþünün çevrenize bakýndýkça, sürekli ayný soruyu sorun kendinize; göçebeyken denizci olmayý baþarabilmiþ bir millet nasýl olur da bu denli sýrtýný döner denize? Her köþede bir deniz tarihi, deniz kültürü tüm yalýnlýðýyla karþýnýzda durmakta. Daha yüz yýl öncesine kadar günlük yaþamýn orta yerine kadar girmeyi baþarbilmiþ deniz bugün günlük yaþamdan sürgün edilmiþ, nasýl, niye? 17:45 vapuruna yetiþin. Verin 1,5 TL daha, býrakýn kendinizi yine ayný ritüele; kükresin çelik kuðu, deniz köpürsün, bastýðýnýz yer titresin. Geçin vapurun iskelesine, bu saatlerde baþka güzeldir Anadolu yakasý. Hatta Sarayburnu önlerinde Megaralý Byzas’ýn gözleriyle bakýn karþýya, Körler Ülkesine… Korint boðazýndan çýkýp cennet diye Sarayburnu sýrtlarýný mesken tutan Byzasýn kulaklarýný çýnlatýn. Seslenin; “Ey Byzas! Eðer ki bir batýlý deðil de doðulu olsaydýn, cenneti izlemeyi seçip uzaktan bakýp hayranlýkla, Körler Ülkesi demezdin Khalkedona; izlemek yerine yaþamak için seçerdin cenneti.” Ahýrkapý mendireðine doðru sancak kýsmýnda konuþlanýn. Birazdan mendireðin üzerinde bir grafiti göreceksiniz, þaþýrmayýn: ”S.S. Cemilem(kalp)Badi”. Aþkýný ilan etmiþ Badi(?) Cemilesine Ýstanbulluca. Her gün binlerce Ýstanbullunun kayýtsýzca önünden geçtiði mendireðe kýrmýzý boyayla yazmýþ, Cemilesi geçerken görün diye. Derken günün belki de en keyifli manzarasý sizi bekliyor olacak. Eðer hala almadýysanýz Haydarpaþa mendireðine gelmeden çayýnýzý alýn, 0,50 TL. Günün yorgunluðunu atýp bir yandan kanatlarýný kurutan karabataklar benzersiz bir görsel ziyafet hazýrlamýþtýr size. Arada balýkçýllar da görebilirsiniz dikkatle bakarsanýz. Ve Kadýköye doðru yaklaþtýkça karabataklarýn yerini martýlar alacaktýr mendireðin üzerinde. Yakýndan bakýn bu kez Haydarpaþaya. 106 kazýk üzerinde yükselen bu mimari harikasýna, Ýstanbulun köyden kente göç abidesine… En az bir düzine Türk filmi canlanýr gözünüzde. Kimler inmemiþtir o koca mermer basamaklardan; Kemal Sunal, Zeki Alasya, Metin Akpýnar, Hulusi Kentmen… Daha niceleri. Ýnsanlarý ayýrmýþ, ayýr düþenleri kavuþturmuþ ulu Haydarpaþa… Saat daha altýbuçuk bile olmamýþ. Cebinizde hala 2 TL. Saðdan saðdan vurun deniz kýyýsýndan doðru Moda burnuna. Yürüken daha bir yanda Sarayburnu, bir yanda Adalar. Ya da Marmara uzanýr önünüzde boylu boyunca… Uzakta iki boynu bükük siluet; Yassýada ve Hayýrsýzada. Yakýndan bir pancar motoru pat patlarýyla yol almakta. Moda çay bahçesinde Adalara karþý yudumlayýn günün son çayýný. Uzaktan Ada vapuru süzülerek yaklaþmaktadýr. Küvet kadar yelkenlileriyle minik denizci adaylarý doldurmuþtur Dereaðzýný. Ve güneþ alçalmaya baþlamýþtýr yavaþ yavaþ. Sarayburnunun üzerinden, mesaisini tamamlamaya hazýrlanmaktadýr. Söyleyin ey Þehr-i Ýstanbullular, nerede yaþadýðýnýzýn farkýnda mýsýnýz? Bir kez olsun yaptýnýz mý; cebinize sadece bir 10 TL koyup da þu Þehr-i Ýstanbulun tadýna vardýnýz mý? Martýsýyla oynaþtýnýz, tarihiyle yüzleþtiniz mi? Nereye gider bu serseriler diyerek yelkovalarýn ardý sýra dalýp gittiniz mi? Tek sýra halinde mendireðe dizilmiþ kanatlarýný açmýþ karabataklarý izlediniz mi? Yanýtýnýz evet ise ne mutlu size, dünyanýn en eþsiz kentinde yaþamanýn ayrýcalýðýna varmýþsýnýz. Yanýtýnýz hayýr mý? Ne bekliyorsunuz? Hatta beni dinlemiyorsanýz Orhan Veli’ye kulak verin; o ki her noktasýný ezbere bilir bu þehrin, bu denizin… “Heey! Ne duruyorsun be, at kendini denize.” Hakan Tiryaki, Aðustos 2009
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Tiryaki, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |