..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýstanbul > Hakan Tiryaki




12 Temmuz 2010
Bize Deniz Ozaný Gerek!  
Hakan Tiryaki
Topal Hasan’ý duyan var mý dersem haksýzlýk olur, belki de hatýrlayan var mý demek gerek. Ýstanbul’da doðan, yani denize doðan, denizle doðan, denizle büyüyen bilmez mi Topal Hasan’ý. Belki de bilmez. Anlatmak gerek.


:AHGD:
Topal Hasan’ý duyan var mý dersem haksýzlýk olur, belki de hatýrlayan var mý demek gerek. Ýstanbul’da doðan, yani denize doðan, denizle doðan, denizle büyüyen bilmez mi Topal Hasan’ý. Belki de bilmez. Anlatmak gerek.

Kendi halinde bir balýkçýdýr Topal Hasan; Ýstanbul’da, Kumkapý’da. Ama bir tuhaf balýkçýdýr. Her balýðý tutmaz. Sadece barbun tutar Topal Hasan. Sadece barbun tutar ama her barbunu da tutmaz. Dedim ya, bir tuhaf balýkçýdýr. Sandalýnýn küpeþtesinde bir ölçü çizgisi vardýr Topal Hasan’ýn, tuttum mu hemen yatýrýr oraya. Tamý tamýna yirmi üç santim olmalýdýr barbunu Topal Hasan’ýn. Eksikse öper iki gözünün arasýndan, “büyü de gel sen” der, salýverir denize. Ya da büyük mü çýktý, yine öper iki gözünün arasýndan, doðru denize; “sen kartalmýþsýn” der, “sen çoðal”. Dedim, yine diyeceðim, bir tuhaf adamdýr Topal Hasan.

Ben tabi ki tanýmam Topal Hasan’ý. Keþke tanýyabilseydim. Nereden mi bilirim peki. Yaþar Kemal sað olsun, köþe bucak gezmiþ. Kahve kahve gezmiþ de yazmýþ. Topal’ý da bilirim, Nuri’yi de. Saros’ta yitip giden Fehmi Balýkçýyý da. Menekþenin bütün balýkçýlarýný bilirim bir de. Neden mi? Dedim ya yememiþ, içmemiþ. O kahve senin, bu barýnak benim gezmiþ. Küçük balýkçý dememiþ, trolcü dememiþ. “Sen lambacýsýn, uzak dur hele!” hiç dememiþ. Bir bir dinlemiþ hepsini. Kýrk yýl önceden bugünü bas bas baðýrmýþlar hep birlikte; Yaþar Kemal, Topal Hasan, Ahmet Ateþ… ve daha nice küçük balýkçý…

Ve kýrk yýl sonra güzel yurdumda ne deðiþmiþ baksak þöyle bir ucundan, fazla karýþtýrmadan.

Çünkü fazla karýþtýrmamak lazým topraksoylu yurdum insanýnýn deniz macerasýný. Büyük balýkçýsýný; Proust’un Ýstanbul planýnýn sadece Haliç bölümünü alýp Haliç’e sanayi kuranlarý; bir Deniz Bakanlýðý kuramayan hükümetleri; altý kulaç derinlikte trole-gýrgýra izin veren sirkülerleri düzenleyenleri; denizin üstünde denize düþman tekneleri… Hele ki bir baþlarsak karýþtýrmaya sonu nereye varýr kestirmek zor. Ama fazla karýþtýrmadan da söylenecek bir þeyler yok mudur?

Hepsi bildik konular aslýnda. Gözümüzün önünde yaþanýp, tekrarlanýp duran… “Bir kez daha söylemek ne kazandýrýr?” diyen herkes haklýdýr bir nebze de olsa. Hele ki bir de “eðitim þart!” denirse, bunun üzerine alýþýldýk söylem tamamlanmýþ olur.

Peki topraksoylu bir toplum nasýl keþfedebilecek denizi? Topraksoylu derken yanlýþ anlaþýlmasýn, ne küçük görmem söz konusudur, ne de eleþtirel olarak yaklaþmam. Bu durum sadece bir tespittir. Bu noktada kardeþimin yakýn zamanda yaptýðý bir araþtýrmadan bir kýsa alýntý yaparak topraksoylu kelimesinin neden bu denli önemli olduðuna deðinmek faydalý olacaktýr. “Harman yeri yakmak günahtýr” Anadolu inancýnda. Bir çok yerde deðiþmez bir kuraldýr ki varoluþu korumaya yönelik olduðu aþikardýr. Aslýnda belki de en net ipucu buradan çýkmaktadýr. Denizi sevmek veya korumak kavramýndan biraz uzaklaþarak öncelikle denizi konumlandýrmakla iþe baþlamak gerek. Denizin faydalarýný anlatmak, yaþamlarýmýzda yeniden konumlandýrmak gerek.

Megaralý Byzas Sarayburnu sýrtlarýnda tüm zamanlarýn en büyük kentinin temellerini atarken karþý kýyýsýnda –onun tabiriyle Körler Ülkesi’nde- Khalkedon’da (Kadýköy) insanlar mutlu mesut yaþamaktaydý. Daha ikinci yüzyýlda Polybios der ki “Dünya üzerinde deniz kýyýsýnda kurulu hiçbir kent yoktur ki Byzantion kadar refah ve huzur içinde yaþasýn.” Aradan on sekiz asýr geçtiðinde Petrus Gyllus öyle bir Ýstanbul anlatýr ki bize; insanýn içi acýr. Ýstanbul’un balýklarýnýn, daha doðrusu Boðaz’ýn balýklarýnýn ne çeþit, ne lezzet, ne de çokluk olarak dünyada eþi benzerinin olmadýðýný anlatýr bize. Hatta Boðaz’da balýk avlamak için balýkçý olmak þöyle dursun, çocuklarýn, hatta kadýnlarýn bile evlerinden denize salladýklarý sepetlerle balýk tuttuklarýný anlatýr beþ asýr öncesinde…

Tabi ki sadece besin kaynaðý deðildir deniz. Ýstanbul nereden alýr iklimini? Erguvanýný, at kestanelerini, manolyalarýný…

Ah bir de Haliç vardýr ki hepimiz biliriz, söyleriz üzerine bir þeyler dilimiz döndüðünce. Babamýn kýyýsýnda büyüdüðü, suyunda yüzmeyi öðrendiði yerdir Haliç. Ya da lise günlerimde Haliç Tersanesi’nde staj yaparken daha, kýyýsýndan kaçmaya çalýþtýðým, suyu üzerime sýçrayacak diye ödümün koptuðu Keras’týr; Altýn Boynuz’dur. Prokopios’a sorarsanýz da bir baþka cennettir Haliç.

“Dalgalar gürültüyle yükselip taþlara çarpmazlar ve denizde olduðu gibi gürüldeyerek köpüklere bölünmezler; su, alçakgönüllülükle ilerler, sessizce karaya dokunur ve dinginlikle geriye çekilir.”

Sýrtlarý yaþamýný kökten deðiþtirmiþtir Piere Lotti’nin.

Þimdi çýban baþý ise, bu Haliç’in suçu mudur? Tarihi boyunca güzellikten ve kirlilikten yana hep ayný oranda nasibini almýþtýr Haliç. Ýki derenin getirdiklerine bir de çevre halkýnýn boca ettiði zerzevatý, molozuyla belki de binlerce yýldýr hiç baþý dertten burnu boktan kurtulmamýþtýr. Hatta bilir misiniz bilmiyorum, belki de tarihin ilk sualtý temizlik çalýþmasýna sahne olmuþtur, ta 698 yýlýnda, yedinci yüzyýlýn sonunda. Hatta o dönemin tarihçileri der ki; “Ne zaman ki imparator Haliç’i temizletti, þehri kýran salgýn hastalýk o günden sonra baþladý”…

Anlatmak, uzun uzun, býkmadan anlatabilmek; sabýrla, saðduyuyla dinlemek gerek. Yok mudur hala Topal Hasanlar, Ahmet Ateþler… Neredeler? Kaç taneler? Nasýl çoðalacak sayýlarý? Nasýl anlatacaklar, kime anlatacaklar dertlerini? Kim dinleyecek ki bize anlatacak dertlerini? Kim bilimi elle tutulur anlaþýlýr bilgiye dönüþtürecek?

Bize deniz ozaný gerek! Hem de bir tane üç tane deðil, çok gerek. Sait Faikler, Yaþar Kemaller, Cevat Þakirler gerek.
Ýki yýldýr bir STH Gönüllüsü* olarak cevaplamakta en çok zorlandýðým sorular oldu bunlar. Bin kiþiden birine ulaþabilmek adýna çýkýlan bir yolculuktur aslýnda STH fikri. Bin kiþiden birisine anlatabilmek ise aylarca sürecek bir motivasyon kaynaðý, mutluluk. Çýkarttýðýmýz parça sayýsý kadar insana ulaþabildik mi acaba? Ýki yýlda yaklaþýk onbeþ bin parçalýk katý atýða karþýlýk ne kadar insana ne derece anlatabildik denizi? Ne derece yer açabildik hayatlarýnda denize? Tüm emeðe, tüm iyi niyete karþýn ne yazýk ki bizim de eksik kaldýðýmýz nokta bu oldu iki yýl boyunca. Ýki yýl önce hayal bile edemeyeceðimiz iþler yaptýk belki, ama yeterli mi?

Medar-ý Maiþet Motoru’na ihtiyacýmýz var. Topal Hasanlarýn, Ahmet Ateþlerin sesi olabilmek gerek. Denizin sesi olabilmek gerek. Hepsinden önemlisi, söylememek, yapmak gerek.

Ne kadar bilim adamý varsa en az o kadar deniz ozaný gerek!

Hakan Tiryaki, Nisan 2007

*Sualtý Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi (www.sth.org.tr)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýstanbul kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cebinize 10 Tl Koyun
"Kuþu Hicran Getirir, Dalgasý Hüsran Götürür;"

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dalan Ýnsanlar Neden Sürekli Gülümser?
Sallarýn Altýnçaðý - I -
Sallarýn Altýnçaðý - Giriþ -
Bovinae Sapiens*
Sallarýn Altýnçaðý - II -
Sallarýn Altýnçaðý - III -

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýlahi Adalet [Þiir]
Çocukken Binebilmek Gerek Medar-ý Maiþet Motoru’na… [Eleþtiri]
Osmanlý Caddesi [Ýnceleme]
Tarihi Kimler Yazýyor? - I - [Ýnceleme]
Tarihi Kimler Yazýyor? - II - [Ýnceleme]


Hakan Tiryaki kimdir?

Aðýrlýklý olarak deniz ve deniz kültürü üzerine yazýyorum. uzun vadede "deniz edebiyatý" en önemli düþüm. . .

Etkilendiði Yazarlar:
hasan hüseyin, yaþar kemal, sait faik öncelikle yazmak ve sýkça da haddimi bilmek adýna her daim borçlu olduðumu hissettiðim ustalar. saygýyla!


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Tiryaki, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.