..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir þey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Hakan Tiryaki




16 Temmuz 2010
Sallarýn Altýnçaðý - III -  
Ýflah olmaz bir denizadamý: Eric de Bisschop

Hakan Tiryaki


Sal artýk neredeyse bir metre suya gömülmüþtür. Kulübenin tavanýnda beþ adam; de Bisschop ve dört yoldaþý sadece yýldýzlarýn aydýnlattýðý bir Pasifik gecesinde, açlýktan ölmek üzere, bilinmeze doðru sürüklenmektedirler. Birbirine kenetlenmiþ bu beþ adamýn artýk tek dileði içecek su ve yiyecek bir þeyler bulabilmektir. Tuamotu adalarý, Starbuck ve Panrhyn uzaklarda kalmýþ; Tahiti Nui II pruvasýný Rakahanga resifine çevirmiþtir. Ve biraz ileride resifin keskin diþlerinden saçýlan köpükler görünmektedir artýk.


:AGJE:
Sal artýk neredeyse bir metre suya gömülmüþtür. Kulübenin tavanýnda beþ adam; de Bisschop ve dört yoldaþý sadece yýldýzlarýn aydýnlattýðý bir Pasifik gecesinde, açlýktan ölmek üzere, bilinmeze doðru sürüklenmektedirler. Birbirine kenetlenmiþ bu beþ adamýn artýk tek dileði içecek su ve yiyecek bir þeyler bulabilmektir. Tuamotu adalarý, Starbuck ve Panrhyn uzaklarda kalmýþ; Tahiti Nui II pruvasýný Rakahanga resifine çevirmiþtir. Ve biraz ileride resifin keskin diþlerinden saçýlan köpükler görünmektedir artýk.

Ýflah olmaz bir denizadamý: Eric de Bisschop

Koyu karanlýðýn koynunda Rakahanga resifine doðru sürüklenen 66 yaþýndaki adam Fransa’nýn en kuzey ucunda doðmuþ (Aire-sur-la-Lys , 1891), soylu bir aileden gelen Eric de Bisschop’tu. Günlerinin çoðu “ölüm-zafer” ikilisinin tam ortasýnda geçen iflah olmaz bir kumarbazdý ve bazý kaynaklara göre Philippe Pétain’in torunuydu.

Henüz 14 yaþýndayken devam ettiði Cizvit okulundan ayrýlarak Ümit Burnuna doðru seyreden bir gemide kamarotluða baþlamýþtý. Ama bizim için daha önemlisi, sallarýn altýnçaðýnda okyanuslara yelken açan gözü pek kaþiflerden biri olmasýydý. Çünkü de Bisschop’un hayatýnýn neredeyse tamamý Pasifikte geçti.

1914-1915 yýllarýný Ýngiliz Kanalýnda (Manþ Denizi) devriye kaptaný olarak geçiren de Bisschop, sonrasýnda dönemi yaþayan neredeyse her erkek gibi I. Dünya Savaþýna dahil oldu. 1917 yýlýnda geçirdiði ciddi bir uçak kazasýna kadar da hava kuvvetlerinde yer aldý.

“Fou Po”

Dünya Savaþýndan sonra kiraladýðý ticaret gemisi ile “oyalanan” de Bisschop, gemisi Azur adalarýnýn fýrtýnasýna yenik düþünce Çin’e gitti. 1925 yýlýnda Fransýz kontrolü altýndaki Hankow’da güvenlik þefi olarak görev yaptýðý sýrada bir diðer Fransýz maceraperest Jean Tatibouet ile tanýþtý. Birlikte Fou Po adýný verdikleri Çin Yelkenlisini yaparak denize açýldýlar (1932). Pasifik ve Hint okyanuslarýnda yaptýklarý iki yýllýk yolculuk sýrasýnda sekiz ay Papualý yamyamlarla birlikte yaþadýlar. Marshall adalarýnda iki hafta Japonlar tarafýndan “casus” olduklarý þüphesiyle hapsedilmelerinin ardýndan (Temmuz 1935) tekrar denizlere dönmüþlerdi ki yepyeni bir kabusla karþý karþýya geldiler: Japonlar kaçak ya da þüpheli bir þeyler bulabilmek umuduyla tüm konservelerine birer delik açmýþ ve onlarý okyanusun koynunda açlýkla karþý karþýya býrakmýþlardý.

Yaklaþýk bir ay boyunca balýk, gres yaðýyla yapýlmýþ çorba, köri ve suyla yaþamak zorunda kaldýlar. Molokai kýyýlarýna ulaþtýklarýnda yeniden yaþamla buluþmaya hazýrlanýyorlardý ama Peder Damien kolonisi halký sayýklayan, tükenmiþ iki adamý gördüklerinde cüzamlý görmüþçesine dehþet içinde kaçýþmýþlardý. Bundan iki gün sonra, yani 27 Ekim 1935’teyse Fou Po geçen yýllarýn tüm birikimleri ile birlikte fýrtýnaya yenik düþerek battý.

Ama iki kafadarýn pes etmeye niyeti yoktu. Hastaneden çýkar çýkmaz yaptýklarý yeni kanolarýyla Honolulu’dan tekrar denize açýldýlar ve tam 250 gün sonra Fransýz Riviyerasý’na ulaþtýlar. De Bisschop’ýn Polinezyalý salý Garrone bu kez anavatanýnda nehrinden aþaðý doðru süzülmekteydi ve her ne kadar uzun planlanmýþ bir yolculuk için Atlantik’e açýldýysa da bu manevra özürlü, hantal sal Kanarya adalarý yakýnýnda bir Ýspanyol balýkçý teknesine çarparak batacaktý…

Kaimiloa

De Bisschop Ýkinci Dünya Savaþý’ndan önce Mart 1937’de Honolulu’da Tatibouet ile birlikte Kaimiloa adýný verdiði ikiz Polinezya kanosu üzerine inþa ettiði teknesi ile tekrar okyanuslara yelken açtý. Bu tekne her ne kadar katamaranlarýn öncülerinden olarak kabul edilse de kendisi bu tanýmlamadan hiç hoþlanmýyordu. Eylül’de Capetown’ý geçen Kaimiloa, Aralýk’ta Tanca’ya ulaþtý. Bu uzun yolculuk Cannes’te son bulduðunda tarih Mayýs 1938 idi. Kaimiloa’nýn sýra dýþý performansý de Bisschop’ýn Polinezya teknelerinin tüm okyanuslar için ideal yapýda olduklarýna inanmasýný saðladý ve 1939’da teknesiyle ayný adý taþýyan kitabý “Kaimiloa”yý yayýnladý.

De Bisschop ve Deniz Etnolojisi

De Bisschop savaþ sonrasýnda Honolulu’daki Fransýz konsolosluðunda sakin bir hayat sürmeye baþlamýþtý ama bu sükunet fazla uzun sürmeyecekti. Çünkü ayný günlerde bir Viking’in yanýnda beþ arkadaþýyla Peru’dan Polinezya adalarýna salla yaptýðý yolculuk onu tekrar harekete geçirecekti.

Kimilerine göre Heyerdahl ve arkadaþlarý 1948’de Kon Tiki’yi Raroia resifinin palmiyelerine baðladýklarýnda Pasifik halklarýnýn kökeninden ziyade Norveçlilerin gözü pek denizciler olduðunu ispatlamaktan öteye gidememiþlerdi. Ýþte de Bisschop da benzer düþünenlerden bir tanesiydi.
Neredeyse tüm yaþamý okyanuslarda Polinezya tekneleri ile geçen de Bisschop’a göre Thor Heyerdahl’in iddiasýnýn aksine okyanus adalarýnýn halklarý Güney Amerika’ya ya da Hint Okyanusu yoluyla Asya’ya ulaþmýþ olabilirlerdi. Çünkü alýþýldýk “hakim rüzgarlarla” yolculuk fikri de Bisschop’a göre Polinezyalýlar için geçerli deðildi. Ona göre öyle denizci tekneleri vardý ki ada halklarýna her türlü koþulda yolculuk edebilme özgürlüðünü saðlýyorlardý. Aslýnda de Bisschop’a göre Kaimiloa ile yaptýðý yolculuklar bir ölçüde bu tezini desteklemekteydi de.

De Bisschop haritaya baktýðýnda Paskalya Adasý’ndan Güney Amerika kýyýlarýna, Madagaskar üzerinden Afrika’nýn batý kýyýlarýna, Polinezyalýlarýn neredeyse dünyanýn yarýsýna yayýlmýþ izlerini görüyordu. Polinezyalýlara denizciliði dýþarýdan gelen birileri öðretmiþ olamazdý. Aksine onlar gittikleri yerlere denizcilik bilgilerini, deniz kültürlerini de beraberlerinde götürmüþlerdi.

Heyerdahl’in anakaradan geldiðini iddia ettiði ve tezinin en güçlü kanýtý olarak gösterdiði bitki türleri hakkýnda da de Bisschop’ýn itirazý vardý. Çünkü o, daha milattan önceki zamanlarda Güney Amerika’yý ziyaret ettiðini düþündüðü Polinezyalýlarýn bu bitkileri anavatanlarýna dönerken yanlarýnda götürmüþ olabileceklerine inanýyordu. Ýþte bu perspektiften yola çýkan de Bisschop bilinen denizcilik tarihinin Polinezyalýlarýn hakký verilerek yeniden yazýlmasý gerektiði inancýndaydý:

Denizcilik tarihinin merkezine ticaret rüzgarlarýný arkasýna alarak Karayiplere yolculuk eden Avrupalýlar deðil, her koþulda, dünyanýn tüm denizlerine yolculuk ettiklerine inandýðý Polinezyalýlar yerleþtirilmeliydi.

Tahiti Nui -I-

8 Kasým 1956. Tahiti Nui Þili kýyýlarýndan Pasifik’e açýlýyor. Artýk William Willis gibi altmýþlarýnýn ortasýna gelmiþ bir ihtiyar deniz adamý de Bisschop ve mürettebatý, kadim günleri anmak, anlamak ve de Bisschop’ýn deniz etnolojisi hipotezini kanýtlamak üzere bilinmeze yelken açýyor.

Ancak baþta Kon Tiki’nin efsane mürettebatýndan Benght Danielsson olmak üzere bir çok insanýn kafasýný kurcalayan iki soru vardý: De Bisschop bu yolculuk için neden Polinezya kanosu yerine bir salý, daha da önemlisi bambu bir salý tercih etmiþti?

De Bisschop bu sorulara her seferinde ayný yanýtý vermekteydi: Polinezyalýlar özgün bir deniz kültürüne sahipti. Daha da önemlisi farklý amaçlara yönelik farklý tekne tasarýmlarý kullanmýþlardý. Balýkçýlýk ya da resifler arasýnda gezinmek için tek kayaklý kanolar kullanýrken, komþu kabilelere karþý hýzlý vur-kaçlar ya da bilinen noktalara yolculuk etmek için daha büyük ve çift kayaklý kanolar kullanmýþlardý. Fakat uzun mesafeli keþif ya da kolonizasyon yolculuklarý söz konusu olduðunda insanlarý ve gerekli tedariki taþýyabilmek için geniþ sallar kullanmaktaydýlar. Her ne kadar Heyerdahl ve arkadaþlarý anlamasa ve kullanmasa da taþýnabilir salma sistemi denebilecek guarra (omurga tahtalarý) donanýmlarý sayesinde de neredeyse her türlü deniz koþullarýnda seyredebiliyorlardý. Dolayýsýyla, de Bisschop’ýn deyimiyle ne hakim rüzgarlara ne de akýntýlara ihtiyaçlarý olmayacaktý. Ýþte “neden sal” sorusunun cevabý buydu.

De Bisschop’ýn bambuyu tercih etme nedeniyse çok basitti: Bambu malzeme balsa kütüklerine göre çok daha yavaþ su çekiyordu. Bu durumda geriye bambularýn dayanýklýlýðýný test etmek kalýyordu. Çünkü ikinci Fou Po’yu teredo navalis denen ahþap kurtlarýna kaptýrmýþtý ve bu kez iþi saðlama almak istiyordu. Bunun için salýn inþasýna baþlamadan önce denizin içerisinde bambudan bir platform oluþturuldu. Bir yýl sonra bambularýn bir kýsmý teredo navalisler tarafýndan saldýrýya uðramýþ olmasýna karþýn platform hala yüzmekteydi. Böylece benzer sallarla gerek Polinezyalýlar, gerek Markiz adalarýnýn yerlilerinin Tahiti’den Hawai’ye kadar enginleri defalarca aþmýþ olduðuna dair inancý bir kez daha doðrulanmýþtý. Artýk geriye sadece Polinezyalýlarýn geçmiþten bugüne denizcilik kültürüne kazýnmýþ anýlarýndan yola çýkarak, benzer malzemelerden Tahiti Nui’yi inþa etmek kalmýþtý.

Bambular hazýr olduðunda hindistancevizi lifleri ile birbirine baðlandý. Yelken donanýmý için bitkisel liflerden örülen halatlar kullanýldý. Salýn üzerinde yer alan çift kat kontrplaktan yapýlma kulübe gerekli kuru alaný saðlama görevini üstlenecekti. Bu kulübe uyku alaný olarak kullanýlmasýnýn yaný sýra elektrikli iskandil, karanlýk oda ve bir radyodan oluþan donanýmýyla salýn yirminci yüzyýlýn izini taþýyan tek bölümü olma özelliðini de taþýyordu.

De Bisschop’ýn tahminlerine göre son büyük Polinezya filosu bundan 700 yýl önce, 14. yüzyýlda Pasifik’e açýlmýþtý. Ve iþte tam 700 yýl sonra Tahiti Nui, elli kanonun eþliðinde ve bir hücumbotun yedeðinde Papeete limanýndan ayrýlýyordu. De Bisschop’ýn hesaplarýna göre izledikleri rota onlarý üç ya da dört ay sonra Güney Amerika kýyýlarýna ulaþtýracaktý.

Fakat yolculuk sorunlu baþladý. Tahiti Nui daha yolun baþýndayken De Bisschop’ýn bambularýn yüzerliði konusunda taþýdýðý endiþe nedeniyle yolculamaya gelen hücumbotun yedeðinde kýyýya çekildi. Ýlave bambularla salýn yüzerliði arttýrýldýktan sonra yolculuk ayný hücumbotun yedeðinde Tahiti’nin güneyinden tekrar baþladý.

Tahiti Nui’nin daha ilk günlerde yaptýðý en ciddi tatsýz sürpriz Austral Adasý yakýnýndan çizilen rotadan 200 mil kadar sapmasý olmuþtu. Anlaþýlan de Bisschop’ýn da guarralarla arasý en fazla Heyedahl kadar iyiydi. Böylece, 1956’yý 1957’ye baðlayan günler Þili’ye 5000 mil mesafede, soðuk sularda geçti.

Rapa’dan sonra batý rüzgarlarý ile birlikte rota direkt olarak Güney Amerika’ya döndü. Takvim 23 Þubat 1957’yi gösterdiðinde Tahiti Nui 117 derece batý boylamýný geçiyor ve yolu yarýlamýþ bulunuyordu. Bu arada Eylül ayýnda suya indirilmiþ olan bambular beþ aydýr yüzmekteydiler. Her ne kadar de Bisschop güvenli bir þekilde Þili kýyýlarýna ulaþacaklarýný düþünse de mürettebatýn kalaný bambularýn yüzerliðinden yana endiþelenmeye baþlamýþlardý; ne de olsa önlerinde hala 2500 millik bir yol uzanmaktaydý.

7 Mart 1957’de antropologlarýn muammasý Paskalya adasý sadece 350 mil mesafedeydi. Mürettebat özellikle 40. paralelden itibaren de Bisshop’ýn seçtiði rota nedeniyle maruz kaldýklarý kötü hava ve deniz koþullarýndan dolayý moral açýdan dibe vurmuþ bir haldeydi. De Bisschop’ýn Paskalya adasýnda karaya çýkmasýný ve Salý elden geçirmesini ümit ediyorlardý. Oysa o yola devam etmeyi seçecek ve bu seçimiyle yolculuðu belki de Kon Tiki ekspedisyonu kadar deðerli kýlabilme fýrsatýný geri çevirdiði gibi onlarý bekleyen yýkýmý da hýzlandýracaktý.
Nisan ayý beraberinde su sýkýntýsýný getirdi. Mayýs, taze batý rüzgarlarýný taþýdý fakat Þili hala 1000 mil uzaktaydý. Bir hafta sonra, kýyýya yaklaþýk 800 mil mesafede ana bambu blok daðýlmaya baþladýðýnda rüzgarýn hýzý saatte 50 mili bulmuþtu. Artýk koþullar tamamen umutsuz bir hal almýþtý. Daha da kötüsü, De Bisschop bambularýn kalbura döndüðünü fark etmiþti. Teredo navalisler iþ baþýndaydý ve bambularda neredeyse serçe parmak kalýnlýðýnda tüneller açmýþlardý.

Mayýs’ýn ortasý, denizde altýncý ay. Fýrtýna Juan Fernandez adasýna girme ihtimalini de yok edince de Bisschop artýk yardým sinyali göndermek zorunda kalmýþtýr. Hatta yardýmýn bir an önce ulaþmasýný saðlamak amacýyla mesajý oldukça da abartýlý göndermiþtir.

26 Mayýs 1957. Bir Markiz sanatçý tarafýndan oyulmuþ Tiki figürü Tahiti Nui’den sökülür. Þili deniz kuvvetlerine ait geminin güvertesinde de Bisschop Tahiti Nui’nin parçalara ayrýlýþýný dinlemektedir.

Sahile varýr varmaz Tahiti Nui deneyimini yazmaya baþlar. Þimdi 66 yaþýndadýr, ama rotayý tamamlamak konusunda daha da kararlýdýr.

Tahiti Nui –II-

15 Þubat 1958. De Bisschop Tahiti Nui II adýyla vaftiz edilen yeni salýnda bu kez Thor Heyerdahl ve William Willis gibi balsa kütüklerine güvenmeyi seçer. 13 Nisan 1958’de Tahiti Nui II Markiz adalarýna doðru yola çýkar.

Fakat ne rüzgarlar dosttur, ne akýntýlar elverir. Hatta el ele verip Cook adalarýna doðru sürüklerler de Bisschop’ýn balsa salýný.
30 Aðustos 1958. Umutlar çoktan tükenip, resif keskin diþlerini göstermeye baþladýðýnda…

Sal parçalara ayrýlmadan hemen önce de Bisschop’ýn dört kader arkadaþý çarpmanýn etkisiyle savrulur. Ama de Bisschop salýn enkazý arasýnda sýkýþmýþtýr. Dört yoldaþý kýyýya ulaþýp canlarýný kurtarmaya çalýþýrken de Bisschop için artýk çok geçtir. Dalgalar de Bisschop’ý ve saldan kalanlarý tekrar tekrar Rakahanga resifinin keskin diþlerine çarpmaktadýr. Yerlilerin yardýmýyla karaya çýkarýlana kadar 66 yaþýndaki bedeni çoktan ölümcül yaralar almýþtýr.
1947 yýlýnda yaþamaya baþladýðý Rurutu adasý (Fransýz Polinezyasý) bu iflah olmaz deniz ihtiyarýnýn son duraðý olmuþtur.

Saygýyla!

Hakan Tiryaki
Naviga Nisan 2010

Kaynakça:
Tahiti-Nui, Eric de Bisschop, 1959, Collins
The Voyage of the Kaimiloa, Eric de Bisschop, London, 1940
Kon-Tiki in Reverse: The Tahiti-Nui Expedition, Penn State University



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dalan Ýnsanlar Neden Sürekli Gülümser?
Sallarýn Altýnçaðý - I -
Sallarýn Altýnçaðý - Giriþ -
Bovinae Sapiens*
Sallarýn Altýnçaðý - II -

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bize Deniz Ozaný Gerek!
Cebinize 10 Tl Koyun
"Kuþu Hicran Getirir, Dalgasý Hüsran Götürür;"

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýlahi Adalet [Þiir]
Çocukken Binebilmek Gerek Medar-ý Maiþet Motoru’na… [Eleþtiri]
Osmanlý Caddesi [Ýnceleme]
Tarihi Kimler Yazýyor? - I - [Ýnceleme]
Tarihi Kimler Yazýyor? - II - [Ýnceleme]


Hakan Tiryaki kimdir?

Aðýrlýklý olarak deniz ve deniz kültürü üzerine yazýyorum. uzun vadede "deniz edebiyatý" en önemli düþüm. . .

Etkilendiði Yazarlar:
hasan hüseyin, yaþar kemal, sait faik öncelikle yazmak ve sýkça da haddimi bilmek adýna her daim borçlu olduðumu hissettiðim ustalar. saygýyla!


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Tiryaki, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.