Bu kitap çok gerekli bir açýðý dolduruyor. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Sürgün Resimler Direnen tüm babalara… Sevgili Oðlum, Son mektubunda parasýz yatýlý sýnavýna hazýrlandýðýný,bu konuda büyükbabanýn baskýcý tutumundan biraz yakýndýðýný yazmýþsýn.Sana uysal olmaný öðütlemeyeceðim;ama direngenliðini pekiþtirmek,baþarýya ulaþmak için kimi zorlanýmlarý yaþamanýn da gerekebileceðini bilmeni isteyeceðim. Büyükbabanýn emekli aylýðýna sýðýnýyoruz:benim sürgünlükteki, senin eðitimindeki giderlerimiz hep ona baðlý.Bu yüzden parasýz yatýlýyý kazanýrsan onun yükünü azaltabiliriz. Neyse ,bir gün bunlarýn sona ereceðine,geç bile olsa, her þeyin yerine oturacaðýna ve bu koþullar altýnda senin baþarýlý olacaðýna inancýmý büyüterek koruyorum. Sevgili oðlum, Senden uzaktayým;zaman uzuyor. Seni özlüyorum;özlemim koyulaþýyor. Ve senin öksüzlüðün,benimse sürgünlüðüm sürüyor. Her sabah ve her akþam,kasaba jandarma karakoluna gidip imza vermenin tekdüzeliðini yaþýyorum.Burada zaman aðýr geçiyor;zamanýmý resim yaparak,okuyarak ve bir de sana mektup yazarak deðerlendirmeye çalýþýyorum.Halkýn içine pek karýþamýyorum;bana kuþkuyla bakýyorlar. Bu mektubumda iki resmimden;onlarýn da benim gibi dýþlanmalarýnýn öyküsünden söz edeceðim. Yýllar önce, okulumuzun yeni konferans salonunun duvarlarýna asýlmak üzere iki tablomu armaðan etmiþtim. Sunta üzerine yaðlýboya ile yaptýðým tablolardan birisinde;karanlýklar içinden çýkýp kýzýl aydýnlýða doðru dörtnala koþan,yelelerinden yalýmlar savrulan kýratlarý;diðerindeyse ,yarý çýplak iki erkek ile iki kadýnýn birbirlerine sarýlmýþ,dayanýþma içinde,kendilerine saldýrmakta olan öfkeli, kara bir boðaya karþý direnmelerini betimlemiþtim. Her iki resim insanýn doðayla ve toplumla savaþýmýný yansýtýyordu.O günlerdeki koþullar bana bunlarý esinlemiþti; öyle düþünmüþtüm. Aradan geçen yýllar içinde toplumsal mücadele hýzlanmýþ,ülke kargaþa ortamýna sürüklenmiþti.Tüm olup bitenler bir askersel darbeye gerekçe gösterilmiþ ve ülke bir kýþlaya dönüþtürülmüþtü.Yurtsever aydýnlar, emekçiler,gençler üzerinde sürek avý baþlatýlmýþtý. Ben soruþturmaya uðrayýnca-gözden düþünce-resimlerim de alaþaðý edilmiþlerdi;çünkü resimlerimde “Komünizm propagandasý!” yapmýþmýþým! Sonrasý bildiðin öykü . Sürgünde mektuplaþtýðým bir arkadaþým o iki tablomun akýbetini yazmýþtý:Onlarý ana binanýn bodrumuna koymuþlar,bir su baskýnýnda suntalar þiþip daðýldýklarýndan,yapýlan bir temizlik sonrasýnda da götürüp çöplüðe atmýþlar! Tablolarýmýn bu hüzünlü sonlarýný anýmsadýkça,içimde tarifsiz acýlar duyarým.Kendi sürgünlüðümü unutup onlarýn un ufak edilip çöplüðe sürgün edilmelerine yanarým.Ve sanata ;dolayýsýyla sanatçýya bu denli karþýt;hatta düþman olan bir yönetici insan tipinin eðitim alanýnda var olmasýný, faþizm ideolojisine kul köle olmasýný bir türlü içime sindiremedim. Sevgili oðlum, Yaþýn ilerledikçe çevrende bu tür karakterlerle karþýlaþabilirsin;bu seni þaþýrtmamalý.Ýnsanýn insanlaþmasý önünde daha uzun yol olduðuna inanmalýsýn.Her dönemde,her toplumda ve her koþulda bireyselleþememiþ insanlar olacaktýr.Umutsuzluða düþmemelisin;çünkü,yurt ve insan sevgisiyle donanýmlý dost ve arkadaþ bulmakta zorlanmayacaksýn.Onlarýn sayýlarý döneklerden,güce tapan köle ruhlulardan,zorbalardan daha çoktur. Sevgili Çocuðum, Baskýcý yönetimlerin kýskacý altýnda,dayanýþma ve özveri gerektiren zamanlarda, kimi insanlarýn içinde sakladýklarý yoz niyetlerini dýþa kustuklarýný,olaðandýþý koþullar altýnda,içlerindeki alacalarýný dýþa vuranlarýn ne denli tehlike yarattýklarýný,ellerine geçirdikleri olanaklarý kiþisel ikballeri doðrultusunda nasýl pervasýzca kullandýklarýný,bu tiplerin toplumsal dokuyu-bir kanser hücresi gibi-içten içe çürüttüklerini gördüm ve korktum. Ýnsan, taþtan duvar deðildir ;korkar.Gözaltýndayken korkuyu yendim.Korkum kendim için deðil:senin ve senin kuþaðýn içindi. Silah taþýmazdým;hiç silahým olmadý.Silahla deðil,bilgiyle ve bilinçle donanmayý yeðledim hep.Ama,dernek binamýzda silahlar;hem de sabýkalý silahlar buldular.Oraya kimler tarafýndan ve nasýl konulduklarýný bilemedik,anlatamadýk.Ýt izinin at izine karýþtýðý dönemi yaþýyorduk.Bir birimize yabancýlaþýyorduk.Ýçimizden hainler çýkýyordu.Harcanýyorduk. Sevgili oðlum, Ben safýmý belirlemiþtim: Özgürlük ülküsü için düþünce üretmeye,sanat yapmaya çalýþtým.Her türden doðmaya karþý bilimin öncülüðünü savundum,sanatýn gücüne güvendim. Yeri gelmiþken,sana iki tarihsel olaydan söz etmek istiyorum: Ýspanya’daki iç savaþ üzerine hazýrlanmýþ bir belgeselde izlemiþtim:Franko’nun faþist sürüleri cumhuriyet yandaþý öðretim üyelerini ve öðrencilerini kýrýmdan geçirmek amacýyla Madrid Üniversitesi’ne saldýrýyorlardý…Kapýda dimdik duran bir adamla- üniversitenin rektörüyle-karþýlaþýyorlardý…O,içeridekilere aklýný ve bedenini siper etmiþ,direniyordu…Ve o, bilim ve cumhuriyet idealine ölümüne baðlý kalmakta kararlýydý,kararlýlýk içindeyken öldürülüyordu…! Ýkinci olay Ýtalya’da geçmiþtir.Giordano Bruno dinsel dayatmalara ve koþullandýrmalara karþýn, Güneþ merkezli bir evren düzenini savunmuþ ve bu uðurda,Roma’nýn “Çiçek Meydaný”nda diri diri yakýlmayý göze alabilmiþti. Yaþadýðým çað ve toplumsal koþullar farklý olduðu için , o bilim insanlarýnýn gösterdikleri ölçülerde bir özveri göstermedim. Her aþamada parasýz eðitim hakkýný savunduk;savundum. Grevli,toplusözleþmeli sendikal hak istiyorduk;istedim. Eþit iþe eþit ücret diyorduk;dedim. Faþizme geçit yok diye direndik;direndim. Ve baðýmsýz Türkiye diye haykýrdýk;haykýrdým. Bu belgilerin yaþama geçmesi için eylemlere katýldým;çünkü,Ulusal Kurtuluþ’umuzu ateþleyen “Ýlk Kurþun”un atýldýðý bu topraðýn çocuðuydum. Bu ülkülerin hayat bulmasý için eylemlere katýldým;çünkü kan, ateþ ve gözyaþýyla karýlmýþ bu topraðýn emanetçisiydim. Bilincimi keskinleþtiren bu gerekliliklerdi. Çöplüðe sürülen resimlerim gibi çürüyüp yok olmamak için uðraþ verdim. Hem kendime ve hem de gelecek kuþaklara adanmýþ yaþanýlasý bir ömür için kendi payýma düþeni yapmaya çalýþtým.Bu onur yolunda düþe kalka ilerlemeye çalýþýrken kalem tutan ellerim kelepçelendi,tutuklandým. Sürgünlüðüm bu yüzdendir,oðlum! Bunu bilesin! Özetlersem,çocuðum: Yaþayanlarýn kutsal olduðuna inandým;ama üreterek, direnerek, severek yaþayanlarýn… Ve senin de,direnmeyi,çalýþmayý ve sevmeyi bilerek yaþamaný isterim ve dilerim. Terleyen býyýklarýný göreceðim,çatallanan sesini iþiteceðim özgür günlerde buluþmak dileðimle seni kucaklar, gözlerinden öperim,oðlum !
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ercan kýzýlay, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |