..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Ömer Faruk Hüsmüllü




22 Temmuz 2010
Maðaranýn Kamburu - 20 (Son Bölüm)  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Onun gibi tevazu sahibi bir insan kolay kolay þikayette bulunmaz. Yýllardýr buraya gelir giderim, ancak onun sýrtýndaki kambur pek dikkatimi çekmezdi. Tâ ki þu ana kadar… Evet düþünüyorum da onun sýrtýnda kambur vardý, hem de iki tane. Ben onun kamburlarýna deðil, aðzýndan çýkan hikmet dolu sözlere bakardým.


:AIAG:

-Kamburun ziyaretçilerle görüþürken oturduðu yer burasýydý. Ýki büyük taþýn üzerine konulmuþ geniþ bir tahtadan ibaret. Pislik içinde, ama oturup biraz prova yapayým. Konuþurken sayfalarýný çevirdiði kitabý da burada. Bakayým! Bir þey anlamam mümkün deðil. Sembol dolu. Bunlarýn ne anlama geldiðini ben nereden bileceðim. Ama gene de bir ziyaretçi geldiðinde kitaptan bir þeyler görüyormuþ gibi yapmalýyým. Acaba Kambur’a benzemeyi becerebilecek miyim? Artýk buralar benden sorulur. Eyy! Eyy! Maðara mahlûkatý duyun sesimi: Bundan sonra artýk sizin efendiniz benim. Kurallarý koyan da uygulayan da benim. Ben ne dersem o olacak! Her þey suskun bu gün. Sözlerime tepki veren tek bir canlý bile yok. Güneþ doðmuþ olmalý. Ýyisi mi, önce, o mendeburun benden ýsrarla gizlediði þu yeri, yan taraftaki basamaklardan çýkýp kendi gözlerimle göreyim.. Basamaklar bitti ve karþýma tahta bir kapý çýktý. Aðýr bir þey… Zorla da olsa açýlýyor. Bakalým arkasýnda ne var? Ooo, bir oda! Ýçeride bir yatak, bir soba, birkaç kap-kacak, biraz ekmek ve sebze… Penceresi bile var. Bakayým! Yeþillikler içinde bir bahçe. Þimdi her þeyi daha iyi anlayabiliyorum. Demek ki Kambur’un bütün hayatý maðarada geçmiyormuþ. Sabah olduðunda görüþmeyi mutlaka bitirmek istemesi de boþuna deðilmiþ. Gece maðarada, gündüz odasýnda ve bahçede devam eden bir hayat… Neyse, daha detaylý incelemeyi sonra da yapabilirim. Biraz uyusam iyi olacak. Kambur’un þu kir içindeki yataðýna uzanývereyim.
***
-Ohhh be, kendime geldim. Bu birkaç saatlik uyku her þeye deðdi doðrusu. Dýþarý çýkýp etrafý kolaçan edeyim. Maðaraya açýlandan baþka bir de bahçeye açýlan kapý var. Ama bu kapý açýlmýyor, nasýl çýkacaðým? Buldum, buldum. Arkadan sürgüsü takýlýymýþ. Çekeyim. Açýldý. Bahçe sebze dolu. Yan tarafta bir de kümes var. Tavuk sesleri geliyor. Galiba kümesin birkaç metre solundaki küçük yapý da tuvalettit. Ýleride çokca ev görüyorum. Bir köye benziyor. Buraya uzaklýðý 2-3 kilometre olabilir. Bahçenin alt tarafýndan bir adam geçiyor. Bana doðru bakýyor. Tanýyamadý. O yüzden tereddüt ediyor. Galiba selam verecek.
-Selamünaleyküm.
-Aleykümselam. Buyurun.
-Dedeye baktým. Bir ihtiyacý var mý diye soracaktým. Ama artýk sormama gerek kalmadý herhalde. Çünkü siz varsýnýz ve bir ihtiyacý olursa karþýlarsýnýz. Dede içeride mi?
-Hayýr yok. O gitti.
-Nereye gitti? Siz onun akrabasý mý oluyorsunuz?
-Evet yeðeniyim. Memlekete gitti. “Yaþlandým, artýk yapamýyorum. Gel burada sen otur.” diye bana haber gönderdi. Ben de hemen yola çýkýp geldim. Ben gelince de buradan ayrýldý.
-Daha dün görüþmüþtük. Böyle bir niyeti olduðundan bahsetmemiþti.
-Unutmuþ olmalý. Yaþlýlýk iþte.
-Vedalaþmadan gitmesine üzüldüm. Ona çok alýþmýþtým. Yýllardýr hemen hemen her gün onu görürdüm. Selamlaþýrdýk, konuþurduk, bana güzel þeyler anlatýrdý, bazen de ihtiyaçlarýný karþýlardým. Öðlene kadar evinden çýkmazdý. Öðleden sonra ise akþam gün batýncaya kadar bahçe ve tavuklarýyla uðraþýrdý.
-Bu tür iþleri yapmaktan hoþlanýrdý.
-Ýyi bir insandý. Tek bir dalý kýrmamýþ ya da kesmemiþtir. Soðuk havalarda, yerdeki aðaç parçalarýný, çalýyý çýrpýyý toplayýp yakardý. Tavuklarla, sebzelerle, aðaçlarla, kuþlarla konuþurdu. Onlar da sanki söylediklerini anlýyormuþ gibi sakin sakin durup dinlerdi.
-Öyleydi, öyle. Amcam iyi bir insandý. Ona yardým ettiðin için teþekkür ederim.
-Önemli deðil. Bahçesinden çýkardýðý sebzeleri ve biriktirdiði yumurtalarý bana verirdi. Ben de onlarý kasabadaki pazarda satýp yað, un, sabun, gaz, tuz gibi ihtiyaç duyduðu þeyleri alýp getirirdim. Bazen üç-beþ kuruþ para üstü artardý. Kalan parayý ona vermek istediðimde katiyen almazdý. “O þey benim iþime yaramaz!” derdi biraz kýzgýnca.
-Benim de ihtiyaçlarýmý karþýlamama yardým eder misin?
-Tabii ederim. Siz sebze ve yumurtalarý hazýrlayýn. Beni beklemenize de gerek yok. Bahçeye býrakýn, ben oradan alýp kasabaya götürürüm.
-Öyle deðil! Ben sebze ve yumurta iþi ile uðraþamam. Yeterince param var. Parayla alýrsýn. Tabii ben de sana emeðinin karþýlýðýný öderim.
-Karþýlýk beklemem. Allah rýzasý için yaparým.
-Olmaz. Kabul edemem. Önce þu yüz lirayý al. Bu senin.
-Hayýr , para almam.
-Alacaksýn, yoksa sana bir þey ýsmarlayamam. Þu üçyüz lirayý da al.
-Peki. Ne getirmemi istiyorsunuz?
-Yiyecek, içecek ve bir evde ihtiyaç duyulacak þeylerden al iþte. Kendi evine ne alýyorsan, onlarý.
-Tamam.
-Bir ara da þu kümesteki tavuklarýn hepsini al götür, senin olsun.
-Hepsini mi? Orada en az onbeþ tane tavuk var. Dursunlar. Taze taze yumurta yersiniz.
-Ben uðraþamam o tür iþlerle. Caným yumurta isterse parayla alýrým.
-Siz bilirsiniz…
-Aldýklarýný getirdiðinde ben bahçede olmazsam, kapýnýn yanýna býrakýr mýsýn?
-Olur. Ben kaçayým. Hoþça kalýn.
-Güle, güle.

***
-Maðaranýn katlarýný dolaþmam iyi oldu. Artýk her yeri ezbere biliyorum. Ýleride bu bilgiler iþime çok yarayabilir. Mesela, gelen ziyaretçiler arasýnda zenginler olursa onlarý labirentde kaybedebilirim ya da uçurumdan atabilirim. Uçurum deyince aklýma geldi: En son kata da bir bakayým ve inmiþken o Kamburun leþini de aþaðýya atayým.. Ýþte geldim bile en alt kata. Neredeydi ceset? Biraz daha ilerideydi galiba. Ama burada da yok. Þurada? Yok. Uçurumun hemen baþýnda mý? Yok, yok… Ceset yok! Yerlerde kan izi de yok. Ne oldu? Bu mendeburun ölüsü buharlaþýp uçmadý ya? Yoksa ölmedi mi? Ölmedi de numara mý yaptý ve ben gittikten sonra da kaçtý mý? Yok caným, beyni bile dýþarýya fýrlamýþtý. Yaþamasý imkansýz… Öldüðüne yüzde yüz eminim. Öyleyse ceset nerede? Yabani hayvanlar götürüp yemiþ olmasýn? Ama buraya yýlan ve kartalýn dýþýnda hangi yabani hayvan çýkabilir ki? Neyse, boþ ver!.. Ne olduysa oldu. Gelmiþken þu cennet gibi yerden biraz manzara seyredeyim. Cennet mi, cennet mi? Ne cenneti? Dýþarýda tam bir felaket görüntüsü var. Gündüz olmasýna raðmen ortalýk gece karanlýðýnda. Mavi, siyah, kirli beyaz karýþýmý kalýn bulutlar ortalýðý zindan gibi yapmýþlar. Ýri yaðmur taneleri bazen bilye büyüklüðünde doluya dönüþüyor. Fýrtýna ortalýðý kasýp kavuruyor. Aðaçlar çatýrdýyor., bazýsý da kökleri sökülmüþ olarak metrelerce uzaða fýrlýyor. Kayalar gümbürdeyerek uçurumun dibine doðru yuvarlanýyor; yuvarlanýrken de altlarýndan çýkan toz ve parçacýklar yaðmurla birleþerek koyu çamur gibi bir þeye dönüþüyor. Bu çamur gibi þey de o güzelim çiçeklerin üzerini örtüyor. Korkunç bir görüntü. Dizlerimin baðý çözüldü. Nedir bu? Yoksa Kambur’un ölümüne duyulan bir öfke mi? En iyisi buradan uzaklaþmak. Aksi takdirde fýrtýna beni maðaranýn içinden bile alýp kayalara çarpabilir. Belki de niyeti bu!...

***
-Bu gece Kambur’un ziyaretçilerinden gelen olabilir. Oturup beklemeliyim. Gelen kiþiye karþý açýk vermemek de gerekiyor tabii. Yoksa her þey tersine dönüverir birdenbire. Soðukkanlý ve dikkatli olmalýyým. Heyecan yok, kýzmak yok … Bir ses duyar gibiyim. Birisi geliyor.
-Hayýrlý akþamlar büyük bilge…
-Hayýrlý akþamlar, hoþ geldin.
-Hoþ bulduk, ancak sen bilge deðilsin. Çünkü sesin farklý.
-Otur oraya evlat. Kambur buradan gitti. Yerine de beni býraktý.
-Þimdi seni iyice görüyorum. Evet sen o deðilsin.
-Heyecanlanma evlat. Otur, otur oraya da konuþalým.
-Bana evlat diyorsun, oysa senin yaþýn benden büyük deðil. Ben o deðerli bilge kiþi için geldim. Ona Kambur denmesi de hoþuma gitmedi.
-Ben ona hep öyle hitap ettim. Kendisi bundan hiç þikayetçi deðildi.
-Onun gibi tevazu sahibi bir insan kolay kolay þikayette bulunmaz. Yýllardýr buraya gelir giderim, ancak onun sýrtýndaki kambur pek dikkatimi çekmezdi. Tâ ki þu ana kadar… Evet düþünüyorum da onun sýrtýnda kambur vardý, hem de iki tane. Ben onun kamburlarýna deðil, aðzýndan çýkan hikmet dolu sözlere bakardým.
-Evet, konuþtu mu güzel konuþurdu.
-Bana çok büyük yardýmlarý oldu.
-Problem ne? Anlatýrsan ben de yardýmcý olurum.
-Sanmam. Bazý þeylerin sonu daha baþýnda bellidir. Üstelik artýk benim sorunum da kalmadý.
-Öyleyse burada iþin ne?
-O bilge kiþiye teþekkür etmek ve sohbetinden feyz almak için geldim. O iyilik timsali insanýn tek bir cümlesi için neresi olursa olsun, giderim. Nerede olduðunu bana söyler misin? Oraya gidip, görmek istiyorum onu.
-Nerede olduðunu bilmiyorum. Söylemedi. Çekti gitti. Burasýný da bana emanet etti. Kambur’un iyilik timsali olduðunu söylüyorsun, ama bana kötülükde üstün olduðu için üstadlarý tarafýndan bu göreve seçildiðini söylemiþti.
-Bana anlattýðý ise tam tersiydi. Nedenini de galiba biliyorum. Sanýrým o, kötü bir insan karþýsýnda iyi bir insan görüntüsü verirse, karþýsýndakini incitmiþ olabileceðini düþündüðünden böyle söylemiþtir. O gerçekten de tevazu sahibi bir kiþiydi. Kendisini kötü olarak tanýtmasý onun deðerinden bir þey kaybettirmezdi. Altýn çamura da düþse gene altýndýr.
-Vay uyanýk vay… Demek ki nabza göre þerbet veriyormuþ!
-Ne dediðini anlamadým. Yüksek sesle konuþur musun?
-Onunla ilgili bir aný aklýma geldi de… Saçma sapan bir þey caným. Duymadýðýn daha iyi.
-Ne zaman dönecek?
-Dönmemek üzere gitti. Eðer gerçekten bir sorununuz var da söylemekten çekiniyorsanýz…
-Vardý. Bilge kiþi sayesinde bitti. Bana verdiði telkin ve öðütlere borçluyum bu günümü. Ýþ hayatýmla, eþimle, etrafýmdaki bazý insanlarla, hatta cinsel konularla ilgili ciddi sorunlar yaþadým. Ekonomik sýkýntý içinde, küçük bir memurdum. Kompleksli, insanlarla saðlýklý diyaloglar kuramayan, bazen bir zavallý görünümünde bir insandým. Hepsi bitti, hepsi bitti… Þimdi param da var, kendime güvenim de. Küçük memurluk dönemi geride kaldý, üst düzeyde bir bürokratým artýk. Ýnsanlarla aram iyi, eþimle adeta ikinci daha doðrusu gerçek balayýný yaþýyoruz.
-Bu sana pahalýya mal olmuþtur.
-Benden para ya da baþka bir þey mi talep ettiðini düþünüyorsun?
-Evet. Bu devirde hayrýna kim kime yardým eder ki?
-Onu tanýmadýðýnýz þu sözlerinizden de anlaþýlýyor. Senin gibi bir insana burayý emanet etmiþ olmasýna bir türlü inanamýyorum. Býrak parayý, bir keresinde “bu maðarada ne yer ne içer?” diye düþündüðümden ufak tefek bir þeyler alýp gelmiþtim. Ýþte o gün onun en öfkeli anýna da tanýk olmuþtum. Yaptýðýmdan öylesine utandým ki… Defalarca özür diledim.
-“Senin gibi bir insan…” ifadesinde bana bir hakaret sezinledim. Çizmeyi aþmasan iyi edersin.
-Onun hatýrýmda kalan son sözlerinden birisi þöyleydi: “Ýnsan olarak doðmak bir ayrýcalýktýr; ama insan olarak kalmak en büyük meziyettir ve oldukça da zordur.”
-Yeter, yeter! Kapat çeneni!
-Aha, aha…
-Ne gülüyorsun?
-Kambura gülüyorum.
-Hani nerede? Kambur mu geldi? Olamaz…
-Hayýr, senin anladýðýn kambur deðil bu. Sýrtýnda çýkmaya baþlayan kambura gülüyorum. Hayret, o bilge kiþinin kamburu yýllarca hiç dikkatimi çekmemiþti, ama seninkini anýnda, hem de çýkarken gördüm. Hatta bir deðil iki taneymiþ çýkan kamburlar! Aha, aha…
-Kes þu pis pis gülmeyi. Defol buradan!
-Gidiyorum çift hörgüçlü deve kýlýklý herif. Gidiyorum ve sana da kamburlarýn hayýrlý olsun diyorum…

***

BÝTTÝ


***
Sevgili okur,
Maðaranýn Kamburu’na gösterdiðiniz ilgi ve sabýr için teþekkür ediyorum.
Bu çalýþma ilk baþlarda iki-üç bölümlük bir öykü olarak tasarlanmýþtý. Konunun uzatýlmaya müsait olmasý nedeniyle “acaba öykü olarak mý kalmalý, yoksa romana mý dönüþtürülmeli?” sorusunu okuyuculara sordum. Birçoðu “roman olsun” dedi ve hatta bu konuda destek verdi, teþvik etti. Buradan aldýðým cesaretle çalýþmayý tam yirmi bölüm sürdürdüm. Sanýrým bu eser artýk öykü olmaktan çýkýp bir roman adayý oldu.

Tüm okurlarýma müteþekkirim.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Ýnsanlýk Dersi
Gönderen: Mustafa Þakarcan / , Türkiye
23 Temmuz 2010
Öyküler insanlýk dersiydi. Kamburluk omurgadan çok yürekte olursa kötü ... Bu nedenle sahibinde yýllarca farkedilmeyen kambur, kiþi deðiþince hemen farkedildi. Her öykü için ayrý ayrý teþekkürler ve saygýlarýmla

:: Bir mukabele
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
22 Temmuz 2010
Sn hocam yazdýðýnýz gibi: "Ýnsan olarak doðmak bir ayrýcalýktýr; ama insan olarak kalmak en büyük meziyettir ve oldukça da zordur." O halde, Nietzsche'nin "üstinsan"ý olmayý asla baþaramayacak mýyýz? :))




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Ölünün Günlüðü - 1
Korona Hikayeleri - 2
Sýcak Bir Gece
Maðaranýn Kamburu - 19

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.