..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve çabalardan sonra alnýnda ýþýðý ilk duyan insandýr. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Yazarlar ve Yapýtlar > Osman AKTAÞ




23 Temmuz 2010
Edebiyat Hayat Memat Üzerine II  
Edebiyat hayat

Osman AKTAÞ


Oyunlar, dedik… Deðiþen dünya þartlarýnda deðiþen oyunlar… Kumda oynayan çocuklar, artýk çocuk yuvalarýnda halýflekslerde, internet sayfalarýnda, playstation baþlarýnda… Ne oyunu oyun olarak görebiliyoruz, ne de zamaný zaman olarak…


:BADJ:
“Haydi, oðlum kumda oyna!” Ben hiç kumda oynamadým. Oyna diyen de olmadý. Bu sayýklama kötü bir aný gibi. Öðrenilmiþ bir duygu gibi. Ben ne Paris’te doðup büyüdüm, ne de Londra’da… Cevat Akkanat nasýl Dursunbey’in bir dað köyü olan Iþýklar Köyü’nde doðmuþsa, ben de Tortum’un Demirciler Köyü denilen bir dere köyünde dünyaya ilk kez baktým. Uzun süre de dünyayý bizim köyden ibaret sanarak…

Þimdi anýlar çoðaldýkça çoðalýyor, ama anlatmaktan kaygýlanýyorum. Cevat Akkanat okuduðunda diyebilir ki, ‘Al iþte ben köy hayatýndan ve anýlardan söz ettim, Osman Aktaþ da ayný þeyi anlatýyor.

Oyunlar, dedik… Deðiþen dünya þartlarýnda deðiþen oyunlar… Kumda oynayan çocuklar, artýk çocuk yuvalarýnda halýflekslerde, internet sayfalarýnda, playstation baþlarýnda… Ne oyunu oyun olarak görebiliyoruz, ne de zamaný zaman olarak…

Çocuklarýmýzýn her þeyini paylaþtýðý -sanal hediyeler yolladýklarý sanal arkadaþlar dýþýnda- kaç gerçek arkadaþlarý var? Ne dersiniz?

Babasýna, anasýna yardým istenmeden yardým eden kaç çocuk var? Bir otobüse bindiðinizde, sorgusuz sualsiz, bir büyüðüne yer veren kaç çocuk var þunun þurasýnda? Burasýnda medya, orasýnda rehberlik servisleri, psikologlar… Ver coþkuyu, ver coþkuyu… Amerikan filmlerinden fýrlayan zenci çocuklarý gibi sokaklarda yürümekte çocuklarýmýz. Tarkan, Kara Murat, Karaoðlan, Malkoçoðlu, Battal Gazi, Köroðlu olan çocukluðumuz var, çocuklarýmýz yok. Çocuklarýmýz Amerikan kavgalarýný medyaya taþýyýp, bunu bir spor sayýp, bize iteleyen ve her lüzumsuz cümle için bir bahane ile kanal kapatan RTÜK’ün görmediði ya da kanaldan sayýp kontrol etmediði fox’ta yer alan acayip yaratýklara benzemeye çalýþan çocuklarýmýz… Ya okullar! “Hayat Bilgisi” adý altýnda külhanbeyi bilgi ve görüntüsü veren o garip diziden sonra kravatla gömleðin eþeksýrtýna atýlan çula döndüðü ve bunu özgürlük, güzellik diye görmeye çalýþan milli eðitim… Milleri büyüteçle bile göremediðimiz eðitim, törel deðerleri hiçe sayan, deðil öðretmene, kendi ana babalarýna bile saygýsý olmayan AB istemli çocuklarýmýzý nereye hazýrlýyor… Acaba…

Medya, siyasiler, bürokratlar ve bunlarý istedikleri zaman, istedikleri kývama getirenlerin oyunlarý… Oyunlarý artýk onlar oynuyor. Bizler onlarýn oynadýklarý oyuncaklar… Belki bir kaçýmýz cyborg filmlerinden asi oyuncaklarýz, o kadar…

Þimdi hangi oyunu oynayalým? Oynanan oyunlarý göstermek dýþýnda… Çünkü köre parmakla yön gösterilmiyor.

“Benim sinemalarým” En sevdiðim Türk aktörler; Cüneyt Arkýn, Serdar Gökhan, Yýlmaz Güney, Tamer yiðit, Türkan Þoray, Meral Zeren, Belgin Doruk, Fatma Karanfil, Arzu Okay, Aysun Güven. Ecnebi aktörler; Bruce Lee, John Liu, Charles Branson, Antony Quin, Jan Paul Belmando, Alain Delon, Client Eastwood, Lee Marvin, Brooke Shields. Bunlarý niçin saydým, bilmiyorum. Ama þunu biliyorum her seyrettiðim film, kötü ile iyinin savaþý… Ve iyi olmak ve insanlara yardým etmek…

Kara Murat, Malkoçoðlu ile vatan için savaþýlmasý gerektiðini, Battal Gazi, Çaðrý, Ömer Muhtar ile Allah yolunda ölmenin ne büyük bir saadet olduðunu, Hakanlar Çarpýþýyor, Tarkan ve Karaoðlan filmleriyle devletsiz bir düzenin kurulamayacaðýný, Þeyh Þamil filmiyle tutsaklýktan kiþi olarak deðil, toplum olarak kurtulma gerekliliðini, Türkan Þoray, Meral Zeren ve Brooke Shields ile güzellik ve aþkýn da insan yaþantýsýnda gerekli olduðunu, kovboy filmleriyle iyi silah kullanmanýn gerekliliði, doðayla bütünlüðün gerçek mutluluk olduðu, Kýzýlderililerin cana yakýnlýðý, hayvanlarýn, yani ecnebi faþistlerin altýn ve deri için neler yaptýklarýný kafama kazýmýþ gibiler… Kimler? Bilinmez ki…

Þiir ve edebiyat insan þeklinin ses ve simgeye dönüþmüþ hali deðil mi? Ben de Cevat Akkanat’ýn “Benim sinemalarým” adlý yazýsýnýn bir tür edebiyat tarihi olduðu kanaatindeyim.

“Benim Ýstasyonum: mezitler, mezikler, melse…” Bu yazý bana Adalet Aðaoðlu’nun “ Yüksek Gerilim” adlý öyküsünü çaðrýþtýrdý. Oysa aralarýnda hiçbir benzerlik yok. Birisi köy yaþantýsýný, diðeri gecekondu yaþantýsýný iþliyor.

Her neyse… Benim esas üstünde durmak istediðim her edebiyat ve sanatýn arkasýnda bu anýlarýn oluþturduðu bir film þeridi var. Ýnsan yüzleri, hayvan sevgileri, doða güzellikleri, ilk tanýk olduðumuz ölüm, ilk yediðimiz dayak, anamýzýn bizi ilk yuvarlandýðýmýzda baðrýna basmasý, vatan sevgisi, Allah sevgisi, devlet ve baba iliþkisi, en sevdiðimiz arkadaþýmýz, ilk ayrýlýk acýsý, hasret, en sevmediðimiz insan, en sevmediðimiz olay, ilk okuma isteði, ilk namaz, ilk korku, teknik geliþimlerin insaný nasýl yozlaþtýrdýðý ve kiþilik bunalýmýna soktuðunu fark etmemiz vs… Bunlar ve bu gibi aný ve duygular bizi birer sanatkâr ve kelime mimarý yapmadý mý? Yazýlan her yazý -eðer yazý niteliði varsa- bizi farklý bir anýmýza götürmedi mi? Hep o öðrendiðimiz ve yaþadýðýmýz duygularýn bir tepkisi, o öðretileni bir koruma güdüsü içinde þiir, yazý ve öykü yazmýyor muyuz? Biz hep genzimizi yakan asfaltýn sýcaðýna maruz kalýrken, bir masalýn, bir ninninin, anamýzýn sevgi çeþmesini andýran dudaklarýndan dökülüþünü ve yüreklerimizi serinletmesini, rahatlatmasýný duyumsarken, kendi kimliðimize uygun bir hayat yaþayýp, çevremize bunlarý yazarak, konuþarak paylaþmýyor muyuz? Anýlar insanýn kimlik hücreleri ki, biz de bu sayede Cevat Akkanat’ýn bir bölümünü tanýmýþ olmuyor muyuz?

“Tozu dumana kattým” adlý yazýyý okuyunca bakýn aklýma ne geldi: ben segirtme kavramýnýn Erzurum-Kars yöresinde kullanýldýðýný sanýyordum, ama Balýkesir civarýnda da kullanýldýðýný öðrenmiþ oldum.

Koþ kelimesi ses deðiþimine uðramadan gelmiþ, ama anlam geniþlemesine uðramýþ. Koþ, Ýslamiyet öncesinde eþleme anlamýyla kullanýlýyor. Ýki unsuru ayný iþte, birbirine yardým eder halde, beraber kullanma. Anadolu halký bu anlamý, at ve öküzler için kullanmaya devam etmiþ; iki atý, iki öküzü birlikte çifte, arabayý baðlama anlamýyla kullanmýþ. Koþma kelimesinin diðer anlamý da dizeleri ayný amaçla bir araya getirme; koþuk…

Seyirtme; bu kelimenin anlamý sek kelime kökünden geliyor. Ayak kaldýrma sek sek oyunu oynardýk ya… Sekirtme, segirtme, seðirtme, seyirtme, biçiminde ses deðiþimine uðrayarak farklýlaþmýþtýr.

Esas söylemek istediðim þu: Cevat Akkanat bu bölümde hem anýlarýný yinelemek, hem insanlara anýlarýný anýmsatmak, en önemlisi de, oyunlarý anlatarak çocuklarýmýzý mekanik cennet yahut elektronik cehennemden farklý bir doðal ortama çekme yolunu gösterme çabasý içinde. Sizler de çocuklarýnýza oyunlarýnýzý anlatýn, öðretin, yoksa:
“kýrbaçladý atýný çocuk…” di kendi
“burak ve çocuk ikisi bir…” dikendi

demek zorunda kalýrýz.

Bu arada televizyon kanallarýnýn neredeyse tamamýnda bir psikolog ve bir de diyetisyen var ve her mevsim deðiþtiðinde þunu “…yiyin”, bunu “…yemeyin” demekteler. Ve toksin atmalarý için daðlardan devþirilen çeþitli otlarla yapýlan tedaviler önermekteler, ötekiler…

Çocuklarýnýza oruç tutmayý öðretin. Oruç yalnýzca ibadet, yalnýzca perhiz deðil, açlýða koþulma. Aç insanlarla birlikte aç kalarak onlarý anlama. Sofrasýnda misafir olmayan iftar ne kadar haz verir. Bu yüzden belki de oruç tutmanýn hazzýna ulaþamýyoruz. Allah’ýn verdiklerini Allah’ýn kullarýndan esirgemeyin. Çünkü verdikleriniz zaten Allah’ýn. Siz komisyoncusunuz.

“Terk ettim daðlara çýktým” bakýn bu yazýyý okurken bir deyiþ takýldý dilime:

“Terk-i diyar ettim dahi ezelden
Acep gezsem karagözlüm var m’ola”

Daðlar… Yüreðinde ceylandan aslana, sýrtlandan insana, karýncadan gelinciðe, kelebekten sineðe her canlýyý barýndýran daðlar… Azametinden denizi küçümseyip tepeden bakan ya da baðrýný denize açýp þaþkýnlýktan eli, ayaðý, dili tutulan doðulu bir gelin gibi sessiz ve öylece kalakalan daðlar… Her canlýyý cömertçe doyurmayý kendisine görev edinmiþ daðlar…

“Hakkýmýzda devlet vermiþ fermaný
Ferman padiþahýn daðlar bizimdir”

Hasýlý kelam, daðlarsýz olmuyor. Bu yüzden Cevat Akkanat zihinsel ve bedensel dinlenmeyi daðlarda arýyor. Daðlara çýkma imkânýnýz yoksa, bu yazýyý okurken, o soðuk kaynak sularýndan içmiþ, çam, çýnar, meþe gibi aðaçlarýn altýnda serinlemiþ kadar olursunuz.

Ha, bir de hýnzýrlar var; biz hýnzýrlarý hep elektronik bir pencereden görürken, onlar bizi her yerde görmekteler… Onlarý yedirip, içirip tavlatýyoruz. Onlarý beslemek bizim en önemli ve en haz veren uðraþýmýz. Bu þekilde daha kolay olur avlanmamýz, sanýrým.

“Taþrada düðün hazýrlýklarý” adlý bu yazý, okuyaný insanýn insanca yaþayabildiði insanlarýn arasýna götürüyor. Yazýyý okuyunca iki çaðrýþým oluþtu zihnimde; birisi Tamer Yiðit ve Meral Zeren’in baþrollerini paylaþtýklarý 1973 Gaye Film tarafýndan çekilen, senaryosunu Ýlhan Engin’in yazdýðý, yönetmenliðini Yücel Uçanoðlu’nun yaptýðý “Irgat” adlý film. Filmde yoksulluk ve aða baskýsýndan þehre giden ve benzer bir feodal yapýyla karþýlaþýp baþ kaldýran bir köylünün çabalarý anlatýlýyor. Oysa ýrgat kelimesi bizim oralarda aða için boðazý tokluðuna çalýþan kiþi deðil, birbirine ÝMC ile yardýma giden kiþi anlamýna geliyor. Yani bugün ýrgat alan, yarýn ýrgat oluyor.

Diðer çaðrýþýmda: “Ne aradýðýný bilmeyen bulduðunu anlayamaz” özdeyiþi. Lise yýllarýnda okuduðum bir kitaptan hatýrladýðým bu cümlenin söyleyenini bir türlü hatýrlayamadým. Ama söyleyenden çok, söylenen önemli…

Gittiðiniz, gezdiðiniz yerleri bir düþünün; baktýðýnýz, ama ne kadarýný görebildiðiniz yerler ve kiþiler var. Çok sýkýþan bir adam için, bir beldenin en güzel yeri ayakyolu, aç bir adamýn gözünün aradýðý aþevi, bir sanat tarihçisi için en önemli þey, tarihe mal olmaya yüz tutan mimari, bir sosyolog için toplumsal yapýnýn tarihsel süreci, neden ve nasýl iliþkileri, biz edebiyatçýlara göre ise, insan yetiþmesi için gerekli zemin, zaman ve kiþi tespiti ile yol göstericiliktir. Diðer bilimlerle uðraþanlara göre insan bir denekten ibaret. Oysa edebiyatçýlara göre, insan insanlýðýndan çýkmadýðý sürece, insandan ibarettir. Belki de biz bilim adamý olmadýðýmýzdan, edebiyat da bir bilim olmadýðýndandýr. Ne dersiniz?

“Dere berraktý, balýklarsa bulanýk” doðanýn doðal güzellikleriyle önce bizleri rahatlatan, sonra bu berrak cümleyle bizi rüya âleminden Türkiye gerçeðine gömen yazar, biz balýklarý bulandýranlarý sorguluyor. Ben de bulanýklýðý ve gerekçeleri az da olsa söylemeye çalýþayým, bulanýk balýklarýn içinde bulanmamaya çalýþan birisi olarak.

Osmanlýnýn batýyý Müslüman etme kaygýsýyla Avrupa’ya yaptýðý yatýrýmlar, taraftar kazanma düþleri içinde ecnebi kadýnlarla evlenen padiþahlar ve verilen kapitülasyonlar… Bilim yerine kýyafet geliþtirme ve deðiþtirme çabalarý… Avrupa’ya bilim öðrenimine giden, ama kültürel yozlaþmayla dönen Osmanlýlar… Kurulan meþrutiyet, Ýttihat ve Teraki Perver Fýrkrasý… Masonluk Cemiyetleri… Resmi banka kurdurup halkýný sömürme adýmý atan bir devlet… Ve Cumhuriyet… Harf devrimiyle bilginle cahilin bir anda yer deðiþtirmesi… Avrupalý gibi giyinip, onun gibi yaþama arzusu… Devlet baþkanýna smokin giydirilince devletin itibar kazanacaðý düþüncesi… Kadýnlarýn Ýstanbul’da yaþayanlardan ibaret sayýlarak, ecnebi kadýnlar gibi giydirilip, bir kamyon boya ile pavyon duvarýna çevrilmeleri… Halkýn dinini elinden alma ve inandýklarý gibi yaþamalarýna engel olma giriþimleri… Yarým yamalak kurulan uçak fabrikasýnýn sudan sebeplerle kapatýlmasý… “Birleþmiþ Milletler” diye bir topluluðun kurulup, sömürü kazançlarýnýn bir havuzda toplanýp, güç durumuna göre paylaþýlmasý… Biz de “Bu pastadan pay alacaðýz” diye ayný sömürü uðruna Kore’de verdiðimiz þehitler… Kime ait olduðunu bilmediðimiz vatanýn satýlma iddiasý, askeri darbe ve idamlar… O zaman yapýlan tek güzel çalýþma olan “Devrim” adlý arabanýn icat edilmesine raðmen, hangi gerekçeyle olduðu bilinmeyen üretimden vazgeçilmesi… Demirelli, Türkeþli, Erbakanlý, Ýnönü’nün ekarte edilmesiyle Ecevitli yýllar… Kýllarý uzamýþ, taþ devrinden kalmýþ bir adamý hatýrlatan bir ülke… Günde otuz kýrk insanýn öldüðü ve sebebinin bilinmediði bir ülke… Tek olumlu hatýrlayacaðým yaný, gerek devrimci, gerek ülkücü, gerekse milli görüþ zihniyetlerinin okuyan insan yetiþtirme çabalarý… 61 darbesi ve idamlarýna misilleme; üç pýrlantanýn topraða gömülmesi… Ölenlerin sayýsýnýn artmasý için hiçbir mücadele ve caydýrýcýlýk kullanýlmadan beklenmesi, darbeye zemin hazýrlanmasý ve darbe… 11 Eylül’de bir yýðýn insan ölürken, 12 Eylül’de kimsenin burnunun kanamamasý ( sanki 11 Eylül’de Kenan Evren ve takýmý yoktu, ordu yoktu, 11 Eylül’ü 12 Eylül’e baðlayan gece kurulmuþtu.)… Özallý yýllar… Renkli tv, magazin, Yeþilçam’ýn porno fýrtýnalarý… Belden aþaðý düþünmeye zorlanan gençlik… Üniversite yurtlarýnýn kýz-erkek karýþýk barýnma tasarýlarý… Yýlmaz-Çiller sürtüþmeleri; kim kimden çok iç eder bu devleti… 28 Þubat ve dincileri bertaraf çabalarý… Küreselleþme, globalleþme ve Derviþleþme çabalarý… Ekonomik kriz… Hüsamettin Özkan gayretleri ve Ecevit’in bitmesi… Hasta bir Ecevit ve hükümetin bitmesi…

Hapishaneden baþlayan, Amerika’dan baþbakanlýða uzanan Erdoðan serüveni… Bahçelinin bahçesinin kurumaya yüz tutmasý, Denizin denizde kaybolmasý ve hepsine Erdoðan’ýn talip oluþu… Yani hem muhalif, hem iktidar… Derviþ mavi, Ali Babacan yeþil… Ýkisi de boya ve renk… Ýkisi de ÝMF’ de yetiþmiþ ayný mantýk ve emirleri uygulayan ýrgatlar… Sonra bu saflara katýlan Mehmet Þimþekler…

On dört yaþýndaki birine yirmi beþ yaþýn sorumluluðunu yüklemekle eðitime Kenan Evren mantýðýyla baþlayýp, bugünkü ilginç eðitimin temellerini atan Avni Akyol ve onun muhteþem eserini yüceltmeye devam eden bakanlar… Hakikaten birbirinin kuyusunu kazmaktan ne mesleklerini yapmaya, ne de haklarýný aramaya fýrsat bulamayan öðretmen kadrosu… Her türlü hakareti sinesine çekip, hâlâ beklenti içinde olan, 24 Kasým’da çoðunlukla iyi, azýnlýkla kötü anýmsanan ve 24 Kasým saat 17’den sonra unutulan öðretmenler…

Pastörize yumurtalar, þoklanmýþ kimliksiz mýsýrlar, cüzi ücretlerle alýnan gemiler, burslarla okutulan fakir belediye baþkaný çocuklarý… Zenginlerin bir anda baþlarýný örtüp, yüzlerini boyayýp, altý yüz, yedi yüz bin liralýk otolarda boy göstermeleri… “Onlar yedi, biz yiyemedik. Böyle þey olur mu?” diye ortalýðý velveleye veren ana, ara muhalefet… Filan filan filan…

“Açýlým”, diye açýlmadýðýmýz yön kalmadý. Parlak ve yumuþak gibi (mi olduk, desek fazla mý olur?)

Daðlarý ve baðlarý isteyene istediði þekilde verdik, ama enteresan, almaya kimse yanaþmadý… Böylesi daha iyi… Kimin için, bilmiyorum, ama…

Acayip bir rüyadayýz. Rüya berraktý, bizse bulanýk. “Dere berraktý, balýklarsa bulanýk”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Devrimci Bir Derviþ: Mehmet Akif
"Kadýn Þairler Aþktan Bahsettikleri Zaman" Üzerine Birkaç Söz
Göðüs Kafesinde Kuþ Yetiþtiren Þair: Þükrü Çanku
Yazar ve Þairlerin Deðiþen Anatomisi ve Sosyal Statüsü
Sabahattin Ali
"Bir Fincan Kahve Olsa"
"" - Miþ…"li Gelmiþ Zaman
"Göçer Bir Þehir"
Alýn Yazýlarý - Mekân Düþüncesi
Edebiyat Hayat Memat Üzerine I

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fistan Aldým Endazesi On Yediye
Sosyal Medyada ve Tanýtým Panolarýnda Dilencilik
Vicdansýz Medya Cahil Toplum
Eðitim Bakanýyla Sanal Bakýþma
Politik Arenada Kör Dövüþü
Fýsýltý Ormanýnda Kýble Tespiti
Sosyal Medyada Uzay Sempozyumu
Bu Vatan
Yusuf Tekin Tekke ve Zaviye Bakaný mý
Eðitim Aracýna Beþ Yýl Bakýmý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Veda Partisinde Veda Hutbesi [Þiir]
Düþ Geçiti [Þiir]
Saat Gökyüzüne Yaklaþýyor [Öykü]
Efsun [Öykü]
Sevgi Ya da Aþk Algýsý [Deneme]
Doðanýn Çýlgýn Yaratýðý ve Aþk [Deneme]
Aþkýn Tarifi [Deneme]
"Korkma Sönmez... "" Þairi [Deneme]
Bugün 23 Nisan [Deneme]
Eros'a Rekabet [Deneme]


Osman AKTAÞ kimdir?

1965 Erzurum doðdu. Gazi üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, TDE bölümünden mezun oldu. Sýrasýyla Van, Bartýn, Antalya,Bursa, Ankara, Bodrum'da öðretmen olarak görev yaptý. Halen Kocaeli'bde görev yapmakta. yaklaþýk 40 yýldýr þiir,öykü ve eleþtiri yazýlarý yazmakta. Eserleri: 1. ayArsýz; Uludað Yayýnlarý 2007 (Þiirler) 2. bermudayý tek geçmek; Cinius Yayýnlarý 2016 (Þiirler) 3. AsiMilat(ör); Cinius Yayýnlarý 2017 (Politik Denemeler) 4. (D)OKU(N)MUÞTUK; Cinius Yayýnlarý (Kitap Eleþtirileri) 5. cennet cazgýrlarý; Cinius Yayýnlarý 2017(Þiirler) 6. çorak düþler ülkesi; Cinius Yayýnlarý 2018 (Þiirler) 7. Yaðmur Yankýlarý; Artus Yayýnlarý 2018 (Öyküler) 8. Sessiz Çýðlýk; Cinius Yayýnlarý 2018(Kitap Eleþtirileri) 9. dar vakitte aþk; Cinius Yayýnlarý 2018 (Þiirler) 10. Âþýk Hüseyin Fizâhî; Cinius Yayýnlarý 2018 (Þiirler) 11. Þuaraya Elhan Olmak; Cinius Yayýnlarý 2019 (Þairler Üzerine Denemeler) 12. ναυάγιο αγάπης (enkaz-ý aþk): Cinius Yayýnlarý 2019 (Þiirler)


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.