Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
“Herkes ayný þeyi düþünüyorsa, hiç kimse fazla bir þey düþünmüyor demektir.” Albert Lipmann Fi tarihte: Anneannem ," akþam sabah diþlerini misvakla temizle, diþlerin çürümez” derdi… Dedem, "dar kot pantolonu giymeyin kýsýr olursunuz" derdi. Babaannem ,"nane limon içtin mi, bir de gripin aldýn mý, yarýn hiçbir þeyciðin kalmayacak" dedi… Annem sürekli " mutlaka bir bardak süt içmeli insan” derdi... Teyzem ,"bir kâse yoðurt yüzlerce hastalýða þifadýr" derdi... Ve biz bunlarýn hiçbirini dinlemedik, çünkü “koca-karý” düþünceleri-önermeleri olarak nitelemiþtik. Keþke dinleseydik. Þahsen ben diþlerimi hiç misvakla temizlemedim . Diþ fýrçasýný ve Colgate diþ macununu tercih ettim. Meðerse misvak’ýn içinde anti-bakteriyel bir madde varmýþ. Sonuç mu? Tabi ki, diþ doktoru yollarýnda gidip geldim, diþlerimdeki çürüklerin tedavileri hala sürmekte. Sonralarý diþ macunun içindeki fluiorid-in fare zehirlerinde kullanýlan bir kimyasal madde olduðunu ve insanlarýn düþünce yeteneklerini de yok ettiðini, öðrendim. Süt yerine asitli içecekleri tercih ettik. Yoðurt yerine bol mayonezli "Amerikan Salatasý" sofralarýmýzýn baþ tacý oldu. Dar kot giyenlerin varikosel ameliyatlarýna neden olduðu gibi erkeklerde "kýsýrlýk" meydana geldiðini öðrendim. Malbora sigarasý içindeki katký maddesinin, o sigaraya baðlýlýðý yaný sýra, akciðer kanserlerinde artýþ gözlenmiþ. Ne hazin bir gerçektir ki, çürük bir nesil yetiþmekte, hastane ve saðlýk ocaklarýnda telaþlý bir þekilde hastalýðýna devasýný aramakta. Hýzla artýþ gösteren kanser hastalýklarý; insanlarýn korkulu rüyasý deðil gerçeði oldu… Demek ki büyüklerimizi dinlememiz gerekirmiþ. Biz gittik cami hocalarýndan derdimize umar bekledik. Tam itikatla “bir bardak suya üç Nas, üç Felak, üç Elham okuyup iç iyi gelir, düzelirsin” sözlerine teslim olduk, bilimden uzaklaþtýk, yeterli bir saðlýk eðitimi verilmedi, bizler de alamadýk. Þimdilerde ise; Ýnsanlar diyorlar ki, "Ne olacak bizim halimiz?"... Bilim adamlarý da diyorlar ki,"GDO'lu yiyeceklerle deðiþti kanýmýzýn kimyasý ve beynimizin DNS"... Ve Ben hala diyorum ki," Ne Mutlu Türküm Diyene"... Bu sözler yüreðimi iki üç kez hýzlý hýzlý atmasýna neden oldu. Aklýmýn duvarlarýna sorular çarpýp durdu. Mutasyon baþladý mý? Deðiþim ve ayrýþým mý? Bu sözler sonrasý kýsa bir tur attým geçmiþe doðru. Ve sordum kendi kendime "Acaba biz ne zamandýr deðiþtik. Genetiði deðiþtirilmiþ yiyecekler ve içecekleri ne zamandýr yemeye-içmeye baþladýk?" diye. Yaþým ellilerde ve ben þu anda tam 45 senesi öncesine yol almýþ durumdayým. Düþüncelerimi ve kuþkularýmý paylaþmadan geçemeyeceðim: Çünkü biz hasta deðildik, sadece hasta olmaya zorlanan bir toplum adayýydýk. Nasýl mý? Sizlere çocukluðumdan kýsa örnekler vereceðim: Saðlýk Bakanlýðý yetkilileri tarafýndan, -Ýlkokul çaðlarýnda Amerikan yardýmý altýnda içtiðimiz süt tozlarýnýn ve peynirlerinin kimyasýnda "melamin" denilen insan saðlýðýný bozup, kronik bir böbrek hastasý adayý olacaðýmýz uyarýsý yapýlmamýþtý... Þimdiyse güzel yurdumun 37 bin diyaliz hastasý olduðunun gerçeði akýllarý donduruyor. -Senelerce hararetimizi bastýrmak için okul kantinlerinde Meysu ve diðer içeceklerin baþýnda gelen COCO COLA-nýn içinde E-330 denilen maddenin özellikle mide-barsak kanserlerine yol açtýðý uyarýsý yapýlmadan tükettik. Þimdi ülkemizde teþhisi konulmuþ 25 milyon kanser hastasý olduðunu bilmek acý veriyor. Hele ki bu içeceklerin/yiyeceklerin Saðlýk Bakanlýðý onayý ile market ve bakkallarýn raflarýndan inmediðini görünce içim daha da kýyýlýyor... -Yurt dýþýndan ithal edilen gökkuþaðý renklerindeki kokulu silgi ve kalemlerin üst solunum yollarý hastalýklarý ile minik ciðerlerimizi nasýl hasta ettiðimizi bilmeden kullanmýþtýk. -Tekstil sektöründe kullanýlan boya ve kimyasý kanser yapan tekstil ürünlerinin ülkemize ithaline geçit verilince, cilt kanserlerinde artýþ gözlenmiþtir... -Colget ve diðer diþ macunlarýnýn içindeki tarým ve ziraatta fare zehiri olarak kullanýlan fluorid denilen kimyasal maddenin senelerdir "diþ çürüklerine paydos" felsefesi ile düþüncelerimiz fethedilip, yanlýþ bilgilerle uyutulmadýk mý? -Et ve gýda ürünlerimizin içindeki E-330 adlý maddenin halen kullanýldýðýný bilmek, bu konuda hala Saðlýk Bakanlýðýmýzýn onay verdiðini bilmek acý gerçeklerimizdir... -Okul sýralarýnda korkudan titreyip kaçacak delik aradýðýmýz o sarýlýk ve diðer inactiv aþýlarý hastalýk olma korkusuyla yaptýrmýþtýk. Þimdiyse kuþkunun kurtlarý içimizi kemirmekte. "Acaba genetiði deðiþtirilmiþ bakteriler mi verildi vücudumuza? Belki de beyin DNA-mýzý deðiþtirdiler bu inaktiv ithal aþýlarla" Ki bu konuda DOMUZ GRÝBÝ aþýsý senaryolarýný unutmuþ deðiliz. Hele hele 26 Nisan 1986 Çernobil faciasýný hiç unutmadýk. Gizli kanser hastalýklarýndaki artýþlarý düþündükçe "aklýmý" sýyýracaðým neredeyse... Þimdi kendi kendime kuru teselli vermekteyim: "Bundan sonraki günlerimizde GDO-lu topraklarýmýzda yetiþen ürünleri yesem ne olurrr, yemesem ne olur. Zaten bundan 45 sene öncesi bu hastalýk tohumlarý bedenime girmiþ bir kere..." 70 milyonun %70'i genç nüfus olan Türk Halký, nüfusu yaþlanmýþ ve genç nüfusu azalmýþ emperyalist ülkelerin gelecekte iþtahlarýný kesecekti. Ýþte bu nedenle üremeye engel olamadýklarý Türkiye'yi aþýlama yoluyla uzun vadede hasta etmenin senaryolarý yýllar öncesi yazýlýp-çizilmiþti. "Hasta Adam" etiketi elime sýkýþtýrýlmýþtý seneler öncesinden. Sonuç: Coca cola'yý içtik. Malbora'yý soluduk. Kot pantolonu giydik. Kremalarla... Peynirlerle... Süttozlarýyla... Dondurmalarýyla... Dondurulmuþ etleriyle... Renkli içecekleriyle... Kozmetikleriyle... Ýlaçlarýyla... Hatta hatta dijital oyunlarýyla... Radyasyon deposu iþlevini gören, cep telefonlarý ve bilgisayarlarla... Hollywood filmlerinden Dallas vb filmleriyle… Popüler kültür adýna, BBG, Vb yarýþmalarla… Ruhen ve bedenen kirlendik-kirletildik zaten. Deðiþim çok öncelerden baþlamýþtý, yeni deðildi ki... Ne zaman 1965 senesinde Coca cola, Marlboro ve Kot pantolonlarý ülkemize geldi; Türk toplumu da o zamandan beri farklýlaþmaya ve her türlü kirlenmeler de baþ göstermiþ oldu. Hani eski bir Romen sözü vardýr: “Biri sizi bir kez aldatýrsa suç onundur ki, iki kez aldatýrsa suç sizindir.” Suç bizim. Çünkü suça razý olduk!. Emine Piþiren Edremit/Akçay
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |