Ýnsan bir küçük dünyadýr. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
Merhaba dedik, duymadýnýz mý, yazýlaný görmediniz mi? Tanrý selamýný almamak olur mu? Yoksa selamýmý rüþvettir deyu mu kabul etmediniz? Ha, anladým: Beni tanýmýyorsunuz, onun için almadýnýz. Haklýsýnýz. Önce kendimi tanýtmam gerekirdi. Ben Çelik. Hangi Çelik mi? Bizim Çelik, yok yok sizin Çelik. O da deðil, doðrusu tencere Çelik. Hem adým, hem de yapýldýðým madde Çelik. Çok agressiv mi buldunuz beni? Eee, günde en az bir kere sizin de altýnýzda dakikalarca bazen de saatlerce, yüzlerce derecelik bir ateþ yansa, içiniz tel fýrça ile kazýnsa acaba nasýl olurdunuz? Ondört senedir -birazdan anlatacaðým- bu ev sakinlerine hizmet veriyorum. Aslýnda ondört yaþýndan biraz büyüðüm; çünkü imal edildikten sonra birkaç ay da bir maðazada karton kutu içinde bekledim. Bir ara vitrine de koydular üç günlüðüne, lâkin çok bilmiþ tezgahtar haným, oraya yakýþmadýðýmý düþünerek beni tekrar kutuya hapsetti. Bereket bu ailenin hanýmý geldi de beni alýp bu esaretten kurtardý. Kurtarmasýna kurtardý da keþke kurtarmaz olaydý. Çünkü asýl çileler o günden sonra baþladý. Yemekler, çorbalar, kavurmalar, pilavlar, hatta su kaynatmalar hep benimle yapýldý. Nasýl bir tencere miyim? Dört litre hacmi olan, kapaklý, iki yanýnda kulpu olan normal bir tencereyim iþte. Normal diyorum, sanki tencerenin anormal olaný varmýþ gibi… Lafýn geliþi caným. Düdüklü olmadýðýmý anlatmak için öyle söylediðimi de düþünebilirsiniz. Neyse asýl konuya gelelim. Tam ondört senedir sustum, hep içime attým, hiç konuþmadým ama artýk canýma tak dedi ve o nedenle de bildiklerimi anlatacaðým. Yoksa patlarým vallahi. “Hem düdüklü deðilsin, hem de patlamaktan söz ediyorsun” dediðinizi duyar gibiyim. Haklýsýnýz, patlama özelliði bizim akrabalarýmýz olan düdüklülere mahsustur. Benim gibi tencereler patlayamazlar, olsa olsa ancak taþarlar... Ýþin baþýnda iken sizlerle anlaþalým. Sonra “bilmiyorduk, söylemedin” mazeretleri ile karþýma çýkmayýn: Benim duymak istemediðim iki tane deyiþ var. Bunlardan birisi: “Tencere dibin kara, seninki benden kara.” Ne demek bu Allahýnýzý severseniz? Artýk dibi kara tencere mi kaldý? Eskiden yemekler odun ateþi ile piþermiþ ve tabii isten tencerelerin dibi kara olurmuþ. Ama þimdi hemen her yerde odun deðil doðalgaz ya da LPG yakýt olarak kullanýlýyor. Hem insanlar kendi pisliklerini anlatmak için bizi niye alet ediyorlar? Diðeri de “Tencere yuvarlanmýþ, kapaðýný bulmuþ” deyiþi. Yuvarla bakalým beni, nasýl yuvarlayacaksýn? Ýki tarafýmdaki kulplar buna engel olacaklardýr. Kulpsuz tencere yuvarlarým derseniz, o baþka. ** Hizmet verdiðim bu aileyi sizlere kýsaca tanýtayým: Toplam beþ kiþiler. Karý-koca, iki çocuk ve bir de kocakarý. Ekonomik bakýmdan orta halli, siyasi yönden karýþýk. Saðcý da var solcu da; hem modern hem de muhafakar bir aile.. Onlarla ilgili her türlü malûmata sahip olduðumu zannetmeyin lütfen! Ömrümün çoðu mutfakta geçiyor, ayda iki-üç kere salondaki masaya ve bindebir de balkona çýkarýldýðým oluyor. Ancak bu sýnýrlý alanlarda gördüklerim ve duyduklarýmdan bahsedebilirim. Mutfaktan salondaki konuþmalarýn bir kýsmýný duyabiliyorum, ama diðer odalardakini duymam imkansýz. O yüzden aktaracaðým bilgilerde eksiklikler saptarsanýz kusura bakmayýn. Bu kýsa açýklamadan sonra, aile bireylerini tanýtmaya devam edeyim; Þekip bey, ellibeþ yaþlarýnda bir muhasebeci. Evin babasý. Ýþinde oldukça becerikli, aðzý laf yapan, durumu idare etmeye çalýþan, karýsýndan oldukça çekinen bir adam. Þenay haným, Abidin beyin karýsý. Kýrkdört yaþýnda. Çok sinirli, olaylara hep negatif açýdan bakan, dediðim dedik bir bayan. Þeref, yirmidört yaþýnda. Evin sevgili ve biricik erkek evladý. Liseden terk. Askerliði yapýp geleli iki sene olmasýna raðmen halen iþsiz olan bir delikanlý. Ýþi yok, fakat hayalen çok zengin. Hayali þirketleri yönetmekten gerçek yaþamda iþ aramaya zamaný kalmýyor. Þeyda, yirmiiki yaþýnda lise mezunu, iþsiz, evde koca bekleyen, bilmiþ geçinen bir kýz. Þehnaz haným, Abidin beyin annesi. Kaç yaþýnda olduðunu kendisi de hatýrlamýyor, ama seksenin üzerinde olduðu kesin. Kulaklarý az duyuyor, gözleri iyi görmüyor, koku alma duyumunu yitirmiþ; romatizma, kalp, þeker, tansiyon gibi çok sayýda hastalýktan þikayet eden yaþlý bir kadýn. Zehra hanýmýn saðlam taraflarý da var tabii. Mesela çenesi, mesela ayaklarý… Nefes almadan konuþmasýndan ve mutfaða doðru güpür güpür koþturmasýndan zaten bunu anlayabilirsiniz. Þekip, Þenay, Þeref, Þeyda, Þehnaz… Býktým þu “Þ” harfini duymaktan. Birisi çaðýrýlýrken ister istemez önce “Þe” aðýzlardan çýkýyor. Hele bazýlarý “Þe”yi uzatmýyorlar mý, doðrusu çok gýcýk kapýyorum. Tabii “Þ” harfini e,i karýþýmý telafuz eden aile bireyleri de yok deðil. Onlara da gýcýkým. Bugün yaþanan bir olayla baþlayalým isterseniz: Bugün az kalsýn buradan bir cenaze çýkacaktý. Olay evin en yaþlý bireyi olan Þehnaz hanýmla ilgili. Laf aramýzda bu kadýncaðýz biraz da bunamýþ. Birçok þeyi unutuyor, olaylara eklemeler yapýyor, kýzdýðý zaman da lafýný esirgemiyor. Öfkelenip de aðzýný bir açarsa… Öðlenleyin Þehnaz nine, mutfaðý boþ görünce içeri daldý. Ocaðýn yanýna yaklaþtý, çakmaðý eline alýp düðmeyi çevirdi. Nedense yakmaktan vazgeçip çakmaðý yerine koydu, ama bu arada ocaðýn düðmesini saða doðru büküp kapatacaðý yerde, sola doðru büktü ve tabii etrafa gaz yayýlmaya baþladý. Bu iþi iptal ettiðini düþünen yaþlý kadýn dolaba doðru gitti. Dolabýn kapaðýný açýp bir þeyler atýþtýrmaya baþladý. Ne yediðini göremiyordum, ama þekerli bir þeyler olduðunu tahmin edebiliyordum. Bir ses duyar gibi olunca, dolabýn kapaðýný hýzla kapattý ve kendi kendine konuþmaya baþladý: “Off, offf. Bugün amma yoruldum. Þu sandalyeye oturup biraz dinleneyim. Gözlerim kapanýyor, bir aðýrlýk bastý. Uykudandýr herhalde.” Aðýrlýk bastýðý doðruydu, ama ne yediklerinden ne de uykusu geldiðindendi; doðalgaz yavaþ yavaþ etkisini göstermeye baþlamýþtý da ondan. Birkaç dakika sonra evin delikanlýsý Þeref’in sesi duyuldu: -Anneee, gaz kokuyor. Ocaðý mý açýk býraktýnýz? -Yok oðlum, ben saatlerdir mutfaða bile girmedim. -Çok pis kokuyor, ben bir bakayým anne. Þeref mutfaða girdiðinde babaannesinin baygýn halini gördü, hemen ocaðýn düðmesini kapattý, kapýyý açtý ve yaþlý kadýný kucakladýðý gibi balkona çýkardý. Biraz sarstý kendisine gelmesi için. Seslendi: -Babaanne, babaanne nasýlsýn? Neden ocaðý açýk býraktýn? Babaanne beni duyuyor musun? Kendine gel, aç gözlerini, dediyse de yaþlý kadýndan bir tepki gelmiyordu. Tam umutsuzluða kapýlacaðý sýrada kadýn yavaþça gözlerini açtý. -Ýçim geçmiþti, biraz mutfakta oturayým dedim. Ne baðýrýp duruyorsun oðlum? -Babaanne, ocaðý açýk býraktýðýn için az kalsýn zehirlenip ölecektin. -Ben ocaða elimi bile sürmedim, ama beni öldürmek isteyen bazýlarý bu iþi yapmýþ olabilir. Þenay haným da mutfaða gelmiþti ve söylenenleri duymuþtu. Oðluna sordu: -Ne oldu Þeref, ocaðý mý açýk býrakmýþ. -Evet, yetiþmeseydim ölebilirdi. -Temizlik olurdu, fena mý? -Öyle deme be anne! Konuþmalarýn bir kýsmýný duyan Þehnaz haným torununa seslendi: -Þeref evladým, bu gelin haným gene temizlik mi yapacakmýþ? Býktým bu kadýnýn temizliðinden de. Her gün, her gün temizlik mi olur? Ýnsana hiç rahat ve huzur vermiyor. Temizlik hastasý, ne olacak! ** (Devam edecek)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |