Hayatým boyunca hep þuna inanmýþýmdýr: Bir yýkýntýnýn üzerine saray yaparsanýz, asla gönüllerin padiþahý olamazsýnýz. Yani birilerini ezerek, yok ederek bir baþarýya ulaþýrsanýz, hayat yolunda ayak dibinizdeki kan izinden kurtulamazsýnýz. Ben ve benim gibi yazarlar, masumdur. Bir ideolojiye mal olmadýðýmýz için, ekranlara çýkýp edebiyat adýna, Nihat Genç gibi siyaset yapmadýðýmýz için gençlere kendimizi beðendirememekteyiz. Umudum odur ki Türkiye'de siyaset ilerideki yýllarda çok önemli olmaktan çýkacaktýr. Ondan sonra da siyesetle önem kazananlar, edebiyatçý olarak anýlmayacaktýr. Umudum odur ki, Türkiye'de emek ve iyi niyet kazanacaktýr. Bir cemaate mensup olanlar gibi, Timaþ yazarlarý gibi kendi piþirip kendi yiyenlerden de deðiliz. Benim gibi yazarlarýn bir pirince oy verenlerin açlýðýný hisseden yürekleri olduðu gibi, bizim gibi düþünmeyenleri de anlayacak beynimiz vardýr. Benim gibi yazarlarýn kapandýðýnda yüreðini bir solcuya açacak cesareti olduðu gibi, açýldýðýnda, açýk olanlardan daha endamlý bir yapýsý vardýr. Bu yüzden ne açýklýðýnýz bize iþler, ne kapalýlýðýnýz bize iþler. Bizler ne millete böcek deriz, ne de onlardan alkýþ bekleriz. Hatta yeri geldiðinde bizi alkýþlayanlarla savaþ ederiz. Biz kim miyiz? Bizler Nihat Genç'lerin ortada siyaset yapmasýndan dolayý edebiyatçýsý kalmayan bir ülkenin masum sesleriyiz. Bize küfretmek kolaydýr. Bizi bulup imha etmek kolaydýr. Zor olan ise bizim gibi yazmaktýr. Þempanzeler de zekidir; ama kaþýnmaktan ve açgözlülükten baþka bir þey yapmazlar. Biz anca baþýný kaþýyanlardanýz. Bizler gerçek yazarlarýz. Bizler bir gün Türkiye'de emeðin ve iyi niyetin kazanacaðýndan emin olanlardanýz. Ne Ýzmir'in meydanýnda nefret içinde asacaðýmýz mütedeyyin bir düþmanýmýz vardýr, ne de Diyarbakýr'da iþkence edeceðimiz Kürt düþmanýmýz vardýr. Oysa Türkiye'nin her þehir meydanýnda bizi bekleyen bir daraðacý vardýr. Çünkü bizler subjektif beyinlerle dolu bu ülkede at deðil, kalem oynatanlardanýz.