Düþmekten yükselme doðar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Ýnsan unsuru basit bir yaratýk deðildir. O, düþünebilen, hayal edebilen, üretebilen ve duygularý olan, çok donanýmlý bir yapýya sahiptir. Bunun için toplumlarý oluþturan bireylerin, içinde yaþadýðý toplumun, bulunduðu coðrafyasý itibariyle sahip olduðu kültürel zenginliði ile yoðrulup, eðitimle birlikte bilinç düzeyi yükseltildiðinde, insan kalitesi çok yüksek toplumlar oluþturulur. Bir ülkenin en baþta gelen zenginlik kaynaðý, ülkedeki insanlarýn beyinleri ve bu beyinlerin kullaným kapasiteleridir. Eðitim, her insandaki beyin kullanma yeteneðini yükseltir. Ancak, günümüz insanýnýn kavramsal algýlamalarý (paradigmalarý), içinde bulunduðumuz çaðla birlikte ayný paralellikte geliþmiyor. Ýnsan beyninin akademik eðitimle birlikte en üst seviyeye çýkabileceðini biliyoruz. Bilimsel geliþmeler ve bunun doðrultusunda ortaya çýkan teknolojik geliþmeler bize bunu ispatlýyor. Bununla beraber kiþilerin sosyal bilincini ayný þekilde yukarý çekmenin mümkün olmadýðýný,akademik eðitimle birlikte, toplumun kendi içinde oluþturduðu yaþam öðretilerini de (toplumsal deðerleri, ahlaki deðerleri, dini deðerleri) kiþilere doðru bir þekilde empoze edilmesi gerektiðini gösteriyor. Bunun sonucunda ortaya çýkan kiþisel paradigmalarýn, toplum paradigmalarýyla ayný düzlemde buluþmasýný saðlamak kolaylaþýyor. Yaþam kalitemizi yukarýya çekebilmek için, yaþamý algýlayýþ ve yorumlayýþ biçimimizle kendi tarzýmýzý yani paradigmamýzý geliþtirmek ve onunla þekillendirdiðimiz bir yaþam felsefesi, dünya görüþü oluþturmak zorundayýz. Yaþama çoðu zaman yanlýþ, önyargýlý veya toplum tarafýndan empoze edilmiþ paradigmalarla bakýyor ve kendi paradigmamýza hükmedeceðimize onu baþkalarýnýn ellerine býrakýp, yaþam kalitemizi çok düþük seviyelerde tutuyoruz. Günümüzde içinde bulunduðumuz toplum yapýsýnda, oluþmuþ kiþisel paradigmalar, toplumun paradigmalarýyla ne derece örtüþüyor? Öncelikle bunu irdelemek gerekiyor. Her ýrkýn kendine özgü kültüre, dile ve dine sahip olmasý, gerek insanlar arasýnda, gerekse toplumlar arasýnda birbirinden farklý bakýþ açýlarýnýn oluþmasýna en önemli etkendir. Çünkü insanoðlu, dünyaya getirdiði her çocuða öncelikli olarak kendi ýrkýnýn dilini, dinin ve kültürünü empoze eder. Doðan çocuðun ilk önce ruhuna ekilen, ýrkýnýn özellikleri ve ailesinde ve yakýn çevresindeki paradigmalardýr. (mevcut, toplumsal bakýþ açýsý) Ýnsanoðlu, uzunca bir süre ailesinin yakýn çevresinin ve de toplumun kendisine sunduðu paradigmalarý doðru sayarak, yani, kendi paradigmasýný oluþturana kadar olan sürede, toplumsal paradigmalarýyla yaþar. Toplumsal paradigmalarýmýzýn doðrusunu veya yanlýþýný ne zaman çözeriz, ne zaman yargýlar, analiz ederiz? Bilimsel düþünceye sahip olana kadar ve gerçeðe saygý duyana kadar. Gerçek, yaþamýn çýplak ve en objektif yanýdýr. Çocukluktan yetiþkinliðe geçiþ süresinde kiþinin alacaðý eðitim ve o güne kadar kendisine verilen toplumsal bakýþ açýsýnýn sorgulanmasýyla birlikte (o güne kadar kendisine öðretilen doðrularýn sorgulanýp, analiz edildikten sonra, kendi algýlamasýna göre toplumsal paradigmalarýn oluþturulmasý) kendi kiþisel bakýþ açýsýný, yani kiþisel paradigmalarýný oluþturur. Ve o günden sonra çizgisini ve izleyeceði yolu, kendi kiþisel paradigmalarýyla yönlendirmeye baþlar. Toplum içinde yaþarken, kiþisel paradigmalarla, toplumsal paradigmalar arasýnda çok büyük farklar yani, uçurumlar olmamasý gerekiyor. Toplum içinde yaþarken, toplum tarafýndan kabul görmüþ deðerlerde birleþim gösterip, o deðerlere sahip çýkýlan bir yol izlenmelidir. Yalnýz, bunu yaparken, güncelliðini yitirip, artýk fonksiyonel özelliðini yitirmiþ deðerlere körü körüne inanýp, uygulamak yerine bunlarý, kiþisel paradigmalarýmýz sayesinde yeniden revize edip, hayata geçirmek lazýmdýr. Son elli yýldýr global geliþmeler sonucunda ve hýzlý artan dünya nüfusu sayesinde, toplumlar, mevcut kültürlerini,coðrafyasýný ve ekonomik sistemlerini koruyamamýþ, sahip olduklarý yaþam öðretilerini, sosyoekonomik ve politik geliþmeler sayesinde, yitirmiþ ve farklý kültürlerden oluþan toplumlar haline gelmiþtir. Bu karma toplumlar, kiþileri bireysel yaþama yönlendirmiþtir. Bu sayede, bireysel yaþam, kiþileri, toplum bilincinden ve sorumluluðundan uzaklaþtýrýp, sadece kiþisel paradigmalarý doðrultusunda hareket etmeyi zorunlu kýlmýþtýr. Ve bu durum kiþiyi, toplumun öngördüðü paradigmalarla karþý karþýya getirmiþtir. Bu ayný zamanda kiþisel geliþim açýsýndan da insanlarý köreltmiþ ve sosyal bilincinin güdük kalmasýna sebep olmuþtur. Örneðin kiþi kendi menfaatleri doðrultusunda hareket ederken, içinde yaþadýðý toplumun mevcut deðerlerini ve menfaatlerini rahatlýkla göz ardý edebiliyor ve hiç bir þekilde geliþmemiþ sosyal bilinciyle de bundan rahatsýzlýk duymuyor. Bu durum, öngörülen bireysel yaþamýn, insan kalitesini ne kadar düþürdüðünü ve bunun topluma yansýmasý ,ayný þekilde organize olamayan ve toplum bilincini oluþturamayan, sosyal bilinci düþük topluluklar haline dönüþtüðünü göstermektedir. Bugün içinde bulunduðumuz toplum da bu durumdan yeterince nasibini almýþ durumdadýr. Yýllardýr süregelen yanlýþ politikalar, içinde bulunduðumuz toplumu böyle bir açmaza sürüklemiþtir. Görülüyor ki, toplumu yönlendiren unsurlar, bu oluþum sürecinde kiþisel menfaatleri ön plana çýkararak, mevcut toplum paradigmalarýný global deðiþim adý altýnda deðiþtirmeyi baþarmýþ ve toplumu bir arada tutan dinamiklerinden uzaklaþtýrmýþtýr. Ýnsanlarý banka cüzdanlarýnýn kalýnlýðý ile deðerlendiren materyalist batý felsefesinin, 'yükselen deðerler' namýyla bize empoze etmekte olduðu gibi iç huzurumuzu ve davranýþlarýmýzý sadece maddi unsurlarýn belirlediði, hiç bir derinliði olmayan, sýð düþüncelerin esiri olmuþ insanlardan toplumlar oluþturuluyor. Ve biz de, padiþahlarýn kulu, kölesi olmaktan kalma ezikliðimiz yüzünden, kendine güveni olmayan, benliði geliþmemiþ, batý kültürünün etkisinde kalarak kendisini onlarýn karþýsýnda adam saymayan, adam sayýlmak için onlarý körü körüne taklit eden ve onlarýn doðrularýyla yaþayan insanlar yetiþtiriyoruz. Bu da yetmiyormuþ gibi bir de global yaþamýn insanlar üzerindeki olumsuz etkisi, de eklenince çok vahim bir durum ortaya çýkýyor. Bu vahim durum da þudur: artýk toplumlarý oluþturan insanlarýn ortak duygu ve düþüncelerle bir arada hareket edemeyiþleridir. Dolayýsýyla, beraberlik duygusunun kaybolduðu bir toplumda, huzur aramak veya toplumsal geliþmeyi saðlamak pek mümkün görünmemektedir. Bu durum da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter yapýsýný bozmak ve bölmek isteyenlerin son derece iþine gelmektedir. Yakýn bir zamana kadar toplumlar paradigmalarýný, dini, ahlaki ve yaþamsal öðretilerinden oluþtururken, bugün artýk, toplumsal paradigmalarýmýz yeni dünya düzeni anlayýþýyla devlet politikalarýyla oluþturulmaktadýr. Bunlara ideoloji paradigmalarý denmektedir. (devam edecek) SAADET TOKSÖZ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Saadet Toksöz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |