..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiþ anýlardýr. -Anonim
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Politika > Mevlüt Tok




30 Eylül 2010
Cayýr Cayýr Yanýyor Ülkemiz Þu Lanet Terör Yangýnýnda!  
Mevlüt Tok
Terrör sorunsalý ve çözüm önerileri.


:BJAI:
Ülkemizin de içinde bulunduðu Akdeniz Coðrafyasý iklim, topoðrafya, aðaç türü ve benzeri özellikler nedeniyle orman yangýnlarý yönünden riskli bir coðrafyadýr. Ayný ormanlarýmýz gibi insan coðrafyamýz da ülkemizin dünya üzerinde verimli topraklarý yeraltý ve yerüstü zenginliklerimiz ve tarihi arkaplanýndan kaynaklanan zengin bir ekinsel zenginliðe sahip olmasý ve dünya üzerindeki stratejik konumu bütün sömürgeci ülkelerin aðýzlarýndan salyalar akýtarak doðudan batýya bütün ülkemizi etnik ayrýlýklarýmýzý kullanarak bir yangýn alanýna çevirmek istemektedirler.

Daha 18-20’sinde gencecik fidanlar arkalarýnda gözüyaþlý yavuklularýný ve analarýný býrakarak yere devrilmekte. Ülkemizin her köþesinde doðusunda batýsýnda Kürt ve Türk ana ve yavuklularýnýn yürekleri bir orman gibi yanmakta. Bu cennet ülkemizde gözleri olan sinsi, hain sömürgeci ülkeler Kürt etnik bilincini gezgin kýlýklý ajanlar eliyle kýþkýrtarak bizi biri birimize vurdurmaktadýrlar. Dün de böyle yapmýþlardý. Dün Türk, Arap, Fars, Ermeni, Rum, Yahudi diye kos koca Osmanlý Ýmparatorluðu’nu param parça eden sömürgeci Batýlýlar bugün de ayný yöntemleri kullanarak bizi Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Rum, Yahudi diye küçük lokmalara bölerek yutmak istemektedirler. Dün Araplar’ý bize karþý Lavrens gibi Ýngiliz ajanlar aracýlýðýyla kýþkýrtýrken bugün de Batýlý, Amerikan (CIA) ve Ýsrail (MOSSAD) ajanlarý aracýlýðýyla ülkemizi bir yangýna, bir gözyaþý ve kan gölüne çevirmek istemektedirler

Orman Yangýný serbest yayýlma eðiliminde olan ve ormanda yaþama birliði içinde bulunan canlý ve cansýz bütün varlýklarý yok eden ateþtir. Yanma olayý ýsý, oksijen ve yanýcý maddelerden oluþan üç unsurun bir arada olmasýyla meydana gelir. Yangýnýn sönmesi için de bu üç unsurdan birinin ortadan kaldýrýlmasý gerekmektedir.Yanma olayý için, 260-400 C0 ‘den, oksijenin %15’den fazla olmasý ve yeterli miktarda yanýcý maddenin bulunmasý þarttýr.

Orman yangýný gencecik fidanlarý yakýp kül ettiði gibi ülkemizde yaþama birliði içinde bulunan bütün etnik gruplarý, gencecik fidanlarý biri birine kýrdýrarak, boðdurarak yok eden bir terör yangýnýdýr. Ormanlarýmýzý yanýcý maddelerin yaktýðý gibi ülkemizi de etnik duygu ve öfkeleri kýþkýrtarak yakmaktadýrlar. CIA ve MOSSAD ajanlarý etnik gruplarýn ezildiði, kimliklerinin tanýnmadýðý ve zorla Türkleþtirildiði gibi aldatýcý düþüncelerle halký devletimize karþý kýþkýrtarak baþkaldýrýya yönlendirmektedirler. Gencecik iþsiz yoksul Kürt çocuklarýný yalancý zehirli kahramanlýk duygularýyla aldatarak daðlara çýkartmaktadýrlar. Dün ‘‘Ey soylu Araplar, sömürgeci ve zorba Türklere baþkaldýrýn. Kendi devletinizi kurun.’’ diyen Ýngiliz casusu Lavrens gibi, bugün de CIA ve MOSSAD iþbirlikçileri eliyle Kürt halký bizden koparýlmak istenmektedir.

Ülkemizde iki çeþit orman yangýný vardýr. Bunlar örtü ve tepe yangýnlarýdýr.

Örtü Yangýný orman topraðýný örten ölü ve diri örtüyü yakan yangýndýr. ( Ot, çayýr, funda, fide, fidan, yaprak, yosun, humus, kuru dal, kütük, devrik, kesim artýklarý v.b) Örtü yangýný gibi iþsiz, yoksul, yoksulluðun yakarak baðrýný gevrekleþtirdiði rahat bir yaþam yüzü görmemiþ gencecik Kürt çocuklarý aldatýlarak bizlere karþý kýþtýrtýlmaktadýr, düþmanlýk duygularý geliþtirilmektedir. Bu tür toplumsal yangýn kuþkusuz büyük felakettir, büyük bir yýkýmdýr. Daðlara çýkanlar varlýklý toprak aðalarýnýn çocuklarý ve torunlarý deðildir. Bunlar yoksul acýnasý umut dilencileridir.

Tepe Yangýný aðaç ve aðaçcýklarýn tepelerini de yakarak ilerleyen yangýndýr. En

tehlikeli yangýn türüdür. Ormandaki tepe yangýnýnda olduðu gibi Kürt üniversite öðrencilerini fakülte ve yüksek okullarýný býrakarak halklarýný kurtarma rüyasýyla daðlara çýkarmaktadýrlar. Okumuþ Kürt aydýnlarýný, siyasal partilerini ve sivil örgütlerini aldatýcý ve zehirli bölücü etnik bilinçle donatarak bizlere karþý kýþkýrtmaktadýrlar. Orman yangýnlarýndaki tepe yangýný gibi gerçekte daha tehlikeli olan Kürt entellektüeller arasýnda çýkarýlan bölücü etnik yangýndýr.

Eldeki istatistik bilgilerine göre; ülkemizdeki son 10 yýlda çýkan orman yangýnlarýnýn % 94’nün insan kaynaklý % 6’nýn yýldýrýmdan çýktýðý istatistiki bilgi olarak elimizde mevcuttur.Ýnsan kaynaklý orman yangýnlarý; tarla çalýþmalarý (anýz yakma, bað-bahçe temizliði ), çöplerin ateþe verilmesi, enerji nakil hattý arýzalarý, piknik ve çoban ateþi v.b sayýlabilir.

Ayný orman yangýnlarýnda olduðu gibi terrör yangýnlarýnýn çoðu da insanlar eliyle bilerek haince veya bilmeden farkýnda olmadan çýkarýlmaktadýr. Yabancý güçler her zaman ülkemize karþý sömürgeci amaçlarýna ulaþabilmek için bizlere karþý koz olarak, bizi köþeye sýkýþtýrmak için her zaman daðlarda terörist beslemektdirler, onlara tepelerinden helikopterlerle silah ve besin indirerek, onlarý bizlere karþý palazlandýrmaktadýrlar. Bu acýnasý durumda olan sözde yiðitler (!) yabancý parasýyla demokrasi ve özgürlük kazanýlmayacaðýnýn farkýnda deðiller. Görmüyorlar sanki Irak yangýnýný. Zorba Saddam dönemini mumla arýyorlar adeta. ‘’Dinsizin hakkýndan imansýz gelir.’’ diye bir söz var. Saddam’ý da Amerika halletti. Amerika þirketleri kanalýyla petrol ve diðer yeraltý kaynaklarýný ele geçirip, saðlama aldýlar ve ellerini kollarýný sallaya sallaya onlarý etnik ve mezhep yangýnýn ortasýnda yalnýz baþlarýna býrakýp gidiyorlar.

Bu yabancý güçlerin verdiði yýkýmýn yaný sýra, devletimizin güvenlik güçleri de ülke içindeki teröristleri temizlemek amacýyla çatýþmalara girerken, terörle ilgisi olmayan suçsuz halký da rahatsýz ettiklerinden bazý yanlýþ uygulamlardan ötürü –çocuklarý daða çýkan anne ve babalar da gizil teröristtir düþüncesiyle- sivil halkýn da teröristler tarafýna kaymalarýna ve onlara karþý sevgi beslemelerine neden olabilmektedirler. Köylüler daðdan inen terörisler ve onlarý izleyen mehmetcik arasýnda þaþkýna dönmektedirler. Aþaðý tükürse sakal, yukarý tükürse býyýk. Her köyde bir jandarma karakolu yok ki ya ansýzýn teröristler basarsa, o zaman ne yaparlar? Teröristlerle çatýþýrken bütün yöre halkýna gizil terörist gözüyle bakmak ve onlara öylece iþlem yapmak onlarý kolayca teröristler tarafýna kaydýrabilmektedir. Böyle bir tehlikeyi önlemek için güvenlik güçlerimizin teröristlere korku salarken, sivil halka karþý güvenlik duygularý yaymalý, onlara, o fakir halka toplumsal ve ekonomik kalkýnma programlarýyla gitmeli. Onlara yiyecek giyecek daðýtmalý. Okula giden çocuklara kitap kalem daðýtmalý, öksüz ve yetimlerin baþýný okþamalý. Teröristlere karþý oldukça sert olmalý, korku ve dehþet salmalý gölgesiyle bile. Sivil halka karþý ise tam tersine çok yumuþak ve sevgiyle yaklaþmalý yiðit mehmetciklerimiz. Doðal olarak bu davranýþlarý terör konusunda özel eðitilmiþ uzman askerler gösterebilir.

Yangýnýn çýkmasýna engel olmak veya çýkacak yangýnlarýn sayýlarýnýn azaltýlmasý için önceden alýnan ve devamlýlýk gerektiren önlemlerdir. Bunlar;

- Halkýn Eðitimi

- Halk-Orman iliþkilerini Düzenlemek

- Milli Orman Yangýný Koruma Programý ve Uygulamasý

- Kamu Kuruluþlarý ile Yapýlacak Yardýmlaþma ve Ýþbirliði

- Yasal Tedbirler olarak sýralanabilir.

Terör yangýnýnýn çýkmasýna engel olmak veya çýkacak terör yangýnlarýnýn sayýsýný zaltmak için de önceden alýnan devamlýlýk gerktiren önlemler vardýr. Bunlar;

-Sivil Halkýn teröre karþý eðitimi, yabancý güçlerin ve ajanlarýn artniyetleri konusunda halk bilinçlendirilir. Ýsrail’in bölgede bir ‘‘Büyük Ýsrail’’ kurma projesi olduðu anlatýlýr.

-Halk-Ordu iliþkilerini Düzenlemek. Halkýn devletin yanýna çekilebilmesi için ve sevgilerini kazanabilmek için ordu eliyle yoksullukla mücadele edilir. Jandarmanýn örgütleyeceði meslek edindirme kurslarý açabilir. Askerlik hizmetini yapan deðiþik mesleklerdeki erlerden ve Mühendis asteðmenlerden yararlanabilir. Hatta bu askerler sivil kýyafetle halkýn arasýna karýþýp onlarla yakýnlýk kurabilirler.

-Ulusal bir terörle mücadele Pogramý ve Uygulamlarý belirlenir. Devlet bölgedeki yoksulluðu ortadan kldýrmak için istihdam geliþtici programlar hazýrlar ve halkýn ekonomik ve kültürel kalkýnmasý saðlanýr. KÝT benzeri kuruluþlar kurarak yoksul halka iþ alanlarý açar. Hayvancýlýða girþmeye yönlendirilir. Ýlk anaparayý devlet verebilir hayvan almak için. Ya da devlet damýzlýk hayvan saðlar köylülere.

-Bölge kamu personeli için bir sürgün alaný olmaktan çýkartýlýr. Hem de en nitelikli en yetenekli kamu görevlilerini atar. Bu nitelikli kamu görevlileri verdikleri hizmet ve yakýnlýkla halký devletin yanýna çeker.

-Teröre karþý uzman askerlerle çatýþmaya gidilir. Uzman askerler yalnýzca teröristlerle çatýþmayý öðrenmezler. Suçsuz, terörebulaþmamýþ halka karþý da nasýl davranýlacaðý konusunda eðitim alýrlar.

-Bölgesel kalkýnma için gerkli gerekli yasalar ve projeler hazýrlanýr. Bölgesel kalkýnma projeleri hazýrlanýr. O bölgelerde yeni iþ alanlarý açýlabilmesi için iþ adamlarýna teþvikler verilir.

Bu tedbirler , yangýn çýkmadan önce alýnan ve yangýn söndürme çalýþmalarýna faydalý olacak önlemlerdir. Bu önlemlerin alýnabilmesi için, ormanýn çýkma ihtimalini belirleyen yangýn tehlike sýnýfýnýn bilinmesi gerekmektedir. Ülkemizde Ýþletme Müdürlüklerimizin yangýn tehlike sýnýrlandýrýlmasý son 20 yýlda çýkan yangýn adedinin yýllýk ortalamasý alýnarak belirlenen kriterlere göre yapýlmaktadýr.

Ayný orman yangýnýný önler gibi ülkemizin bir Terör Risk Haritasý çýkartýlmalý. Genelde terör daha yoksul ve eðitim düzeyi daha düþük bölgelerde görülmektedir. Ülkemiz ekonomik durumuna göre kalkýnma bölgelerine ayrýlmalý ve bölgenin ekomisinin ülke düzeyine çýkarabilmek için gerekli iþ alanlarý kurma programlarý hazýrlanýr ve uygulanýr. Ekonomik bölgeler planlanýrken kesinlikle etnik yapýya paralel olarak düzenlenmez. Ayný bölgede nasýl orman yangýnýný engellemek için karýþýk türde aðaç dikimi yapýlýyorsa, ayný biçimde bölücü etnik bilincin yükselmemesi için ayný düzeydeki ekonomik bölgelerde farklý etnik guplardan insanlar o bölgeye yerleþtirilir. Nüfus hareketleri zorla sürgün yapar gibi deðil de çekici iþ kurma yatýrýmlarýyla farklý etnik guplarýn o bölgeye gönüllü göçleriyle etnik çeþitlilik saðlanýr. Çok ucuz krediler ve karþýlýksýz teþvikler vererek batýdan iþ adamlarý o bölgeye çekilebilir.

Paralel Metot, Karþý Ateþ, Basit karþý ateþ, Kademeli karþý ateþ, Kendi haline býrakma gibi yöntemlerle orman yangýnlarý engellendiði gibi teröre karþý da buna benzer koruyucu, önleyici toplumsal yangýnlar çýkartýlabilir. Bütün ülkenin terör yangýnýndan korunmasý için terör örgütünün elindeki bütün kozlar alýnýr. Ayrýlýkçý örgütler yöre halkýna ana dil eðitimi mi vaad ediyor? Devlet elini daha çabuk tutup kendi eliyle halka ana dilini ve kültürünü Halk Eðitimi Müdürlükleri ve Üniversiteler ve TRT kanallarýyla öðretilebilir. Halk kendisinin varlýðýný, dilini ekinini tanýyan devletine sahip çýkar, bölücü etnik örgütlerin etki alanýndan kurtulur.

Evrensel hukukun bütün olanaklarý bütün ülkede yaþama geçirilir. Hukuka yalnýzca Doðu’nun deðil, batýnýn da gereksinimi vardýr. Hak arama ve þikayet hakký sonuna deðin kullandýrýlýr. Saydam bir devlet yönetimiyle bütün kamu görevlileri yaptýðý hatalardan ötürü hesap verirler. STK’lar güçlendirilir. Halkýn toplumsal ve kiþisel haklarýný savunabilmek için sivil örgütlenme, dernekleþme, sendikalaþma ve partileþme haklarýný özgürce kullanabilirler. Bölgesel Yerel Yönetimler kurulabilir. Ancak Bölgesel Yerel Yönetimler’in kesinlikle dinsel, mezhepsel, etnik, temellere dayalý olmalarý önlenmelidir. Kalkýnma Bölgeleri büs bütün bölgenin ekonomik durumlarý göz önünde bulundurularak yapýlýr. Halka toplumsal ve hukuk alanýndaki haklarla toplumsal barýþ kolayca saðlanýr.

Ülkemiz, 25 yýldýr süren ve uluslararasý güçler tarafýndan kullanýlan terörün ve terör siyasetinin her türlü zorlamasýna karþýn, ulusumuzun ileri görüþlülüðüyle ve taþýdýðý uygarlýk bilinciyle bir iç savaþa sürüklenmemiþtir. Kürtlerle bizim din baðýmýz vardýr. Her iki halk da sunnidir. Romen Diyojen’e karþý birleþtiðin günden beri 1000 yýldýr birlikte yaþamaktayýz. Dolayýsýyla, birbirleri ile iç savaþ yapmýþ iki farklý halký barýþ masasýna oturtuyormuþ gibi sorunlara yaklaþamayýz. Ülkemizde her kesimle rahatça konuþabilen ve diyalog kurabilen bir siyasal geleneðin temsilcisi olarak bu sorunun çözümünde de STK’lar bütün sorumluluklarýný yerine getireceklerdir. Ama bu konunun genel geçer kabuller, kamplaþmalar, zýtlaþmalar yerine; iyi niyet, ilerigörüþlülük ve kararlýlýkla çözülebileceði düþüncesindeyim. Barýþ, ancak kardeþler arasýnda adaleti yerleþtirecek bir uygarlýk projesiyle olanaklýdýr. Bizler ayný Ýslam uydarlýðýnýn iklimini solumuþ müslüman halklarýz.

Hepimiz ayný Ýslam uygarlýðýnýn ortaklarý, ayný inancýn ve ortak coðrafyanýn çocuklarýyýz. Osmanlý torunlarýyýz. ve bu ortak mirasý hep beraber taþýyoruz. Ayrýmcý etnik bilinçlenmenin her türlüsüne karþýyýz. Çünkü bu ulusun inancý, tarihsel ve uygarlýk deðerleri içerisinde ýrkçýlýk, herhangi bir grubun ve ýrkýn diðerine karþý büyüklük taslamasý asla yer bulamamýþtýr. Çünkü Ýslam Peygamberi: ‘‘Uluslar tarðýn diþleri gibi biri birine eþittir.’’ diye buyurmuþtur. Ne üzücü bir urum ki, Türkiye, Ýran, Irak ve Suriye Kürt Sorunu’nu kendi içinde, eþit kardeþliðe dayalý bir biçimde de çözemedikleri için, darma daðýn edilen bu coðrafyanýn çocuklarý bölge dýþýndaki müslüman olmayan uluslardan yardým bekler duruma gelmiþlerdir.

Bugün ABD ‘uluslararasý toplum’ görüntüsüyle bölgeye gelmiþ, 1, 5 milyon Iraklýnýn öldürülmesine neden olan iþgali gerçekleþtirmiþtir. Bu tablodan Kürtlere özgürlük, bölgeye demokrasi geleceðine inanmak büyük bir saflýk olur.

Türkiye bu bölgeyi bölüp parçalamak isteyen küresel zorba güçlerin ayrýþtýrýcý politikalarýnýn deðil, bütünleþtirici politikalarýn öncüsü olmalýdýr. Türkiye seküler demokratik bir model müslüman ülke olarak müslüman halklara sömürgeciliðin bölgeden ökülüp atýlmasý konusunda önderlik yapabilir. Bir aðabey görevini üstlenebilir. Bu anlamda Türkiye’nin görevi daha fazla bütünleþmeyi saðlamaktýr. Herkesin kendisi olarak kalabileceði, bireysel ve kültürel haklarýna sahip olacaðý, kültürünü geliþtirebileceði, güvende olacaðý, karnýnýn doyacaðý, onuru ile kendisinin ve bakmakla yükümlü olduðu aile bireylerinin geçimini saðlayabileceði, haksýzlýða uðrayanýn hakkýnýn kendisine verileceðinden kuþkusu olmayacaðý, insanlarýn kendi yöneticilerini kendi özgür dilekleriyle seçebileceði koþullarýn oluþturulmasý zorunludur.

Bölgeyi etnik-dinsel-mezhepsel farklýklar üzerinden parçalayýp yönetmek isteyen sömürgeci güçlerden Kürt sorununu çözmek için yardým beklemek çok saçmadýr. Gerçekte bugün yaþanan bölünmüþlük, adaletsizlik ve demokrasi eksikliðinin temelinde sömürgeciliðin bölgedeki varlýðý ve eylemleri yatmaktadýr. Sömürgeciliði bölgeden kovma amacý etrafýnda bir bütünleþme olmazsa ne Kürt sorunu ne de baþka bir sorun çözülebilir. Irak bu anlamda acý ve açýk bir örnek olarak karþýmýzda durmaktadýr.

60 yýl kadar önce, Ýkinci Dünya Savaþý’nda Avrupa ülkeleri karþýlýklý olarak on milyonlarca insan öldürdüler. Avrupa uluslaru arasýnda savaþlarý önlemek önce ‘‘demir birliði’’ sonra ‘‘Avrupa Topluluðu’’nu Þimdi de ‘‘Avrupa Birliði’’ni. AB projesi tek devlete doðru gitmektedir. Yüz yýldýr bu coðrafyada yaþanan çatýþlarýn tamamý sömürgeciliðin bölgeye yüklediði etnik ulusalcýlýktan kaynaklanmaktadýr. Dün Ýngilizler ve Fransýzlarýn, bölücü etnik milliyetçilikler icat ederek yaptýklarýný, bugün ABD “yeni ulusalcýlýðý” kýþkýrtarak yapmaktadýr. Bizim de bölgemizde savaþlarý önlemek için bir birlik kurmamýz zorunlu duruma gelmiþtir. Bu birlik ‘‘Müslüman Uluslar Birliði’’ olabilir. Ama bu birlik ‘‘BOP’’ olamaz. Yabancýlarýn etkisinin olmadýðý ve söz sahibi olmadýklarý bir ‘’bölgesel ekonomik birlik’’ olmalýdýr. Ayrýca ‘‘Türkçe Konuþan Ülkeler Birliði’’ de kurulabilir. Avrupa Birliði kurulurken ‘‘Helen-Roma’’ birliði olmuyorsa, hiç kimse de bize ‘‘Turan’’ birliðine gidiyorlar diyemez.

20. Yüzyýlýn baþýna kadar paramparça durumdaki Avrupa, ulus devlet projesiyle birleþimini

saðlarken, ayný projeyi, sömürgeci politikalarýný gerçekleþtirebilmek için doðuyu parçalamakta kullanmýþtýr. Bu topraklardaki etnik temelli bölünmenin arkasýnda apaçýk bir þekilde sömürgecilik vardýr. Peki ulus devlet bu kadar güzel de neden kendileri yalnýzca ulus devletleriyle yetinmeyip, birlikler kuruyorlar? Biz kurunca istilacý, onlar kurunca barýþ amaçlý mý oluyor? Biz bütün dünyayla konomik iliþkilere girince, dünyanýn ekseni mi kayýyor? Peki onlar Araplarla iliþkiye girince neden bu dünyanýn ekseni kaymýyor? Onlar deðil miydi, bütün dünyayý sömürerek ‘‘Güneþ Batmayan Ülke’’yi kurarak ünyanýn eksenini kayýranlar? Ama hiç kimse merak etmesin. Bu birlik kurulacaktýr. Nasýl Avrupa uzun süren savaþlardan sonra AB’yi kurdularsa, biz bu bölgede birliðimizi kurup terrör yangýnýna son vereceðiz.

Sömürgeciliði bölgeden kovmak, kaynaklarýna ve onuruna sahip çýkmak, insanlarý için barýþ ortamý oluþturmak, çocuklarýna güzel bir gelecek kurmak bizim de hakkýmýz ve görevimizdir. Bunu hiç bir bölge ülkesi tek baþýna yapamaz, bu, ancak bir birlik düþüncesi ile olanaklýdýr. Kürt sorunu da son olarak ancak bu biçimde çözülebilir. Bütün bunlarýn olabilmesi için bölge halkýný birbirine yakýnlaþtýracak bir çimentoya gerek vardýr. Bu çimento, uygarlýðýn ilk filizlendiði, bir dizi parlak uygarlýðýn yurdu ve ayný zamanda farklý uygarlýk dünyalarý arasýnda yüzyýllarca köprü ola gelmiþ bu bölgenin benzersiz tarihsel miras ve birikimidir. Biz tarihte çok-ekinli, çok-dilli, çok-uluslu bir birlik kurduk. Osmanlý deneyimimiz bizim yeni bir birlik kurma konusunda yeterli birikimi saðlar. Biz yine bölgemizden sömürgeci güçleri el birliðiyle kovar, barýþ ve dinginlik içerisinde yaþarýz.

Temel kavramlarý acýma, kardeþlik, eþitlik, adalet, hak, hukuk, kardeþçe paylaþma, alýn teri, vicdan, merhamet, onur gibi kavramlar olan bambaþka bir uygarlýk. Biz tarihte Ýslam uygarlýðýný kurduk. Tarihsel birikimimizle bir ikincisini daha kolay kurabiliriz. Bu birlik kurulmadýkça ne bölgenin sorunu ve ne de diðer sorunlar çözülebilir.

Bu uygarlýk anlayýþýnýn Ortadoðu’da ve hatta dünyada barýþý saðlayacak ölçütleri þunlardýr;

• Tam bir inanç ve düþünce özgürlüðü: Herkes dilediði gibi inanmalý ve inandýðýný dilediði gibi yaþayabilmelidir. Ýnancýný baþkalarýna da aktarabilmelidir gönüllü olarak.

• Örgütlenme özgürlüðü: Sadece inancýn ve düþüncenin serbest olmasý yeterli deðildir. Ýnanç ve düþünce dýþa vurulamýyorsa bir anlamý yoktur. Herkes inandýðýný baþkalarýna önerebilmeli ve inandýðý þekilde örgütlenebilmelidir. Din dýþý bütün örütlenmeleri de özgürce yapabilmelidir. Meslek sendikalarý kurabilmeli, STK’larý özgürce örgütlenebilmeli ve her örüþten siyasal partiler özgürce açýlabilmeli ve parti kapatmak ancak seçim yoluyla olabilmeli. Oy alamayan partiler yaþayamazlar. Ýdam cezasýnýn olmadýðý bir ülkede parti kapatmak ne kadar çaðdaþ olabilir?

• Eðitim hakký ve özgürlüðü: Herkes inancý, dilini, dinini, kültürünü öðrenebilmeli, öðretebilmeli veya istediði biçimde eðitimini alabilmelidir. Özel eðitim kurumlarý devletçe desteklenmeli. Okullarý özel giriþimciler kurmalý ve finanse etmeli. Devlet yalnýzca denetim görevini üstlenmelidir.

• Özgürce dolaþým hakký: Ýnsanlar dilediði biçimde gezebilmelidir. Tam anlamý ile sýnýrlarýn olmadýðý, sýnýrsýz bir gezi özgürlüðü.

• Özgür ticaret: Herkes dilediði þekilde özgürce ticaret yapabilmelidir. Ýstediði ülkede iþ yeri açilmeli ve ülkemize yurtdýþý ticaretle katkýda bulunabilmeli.

Yalnýzca herhangi belli bir ýrka dayalý, özgürlüklerin geniþletilmesi ve demokrasinin derinleþtirilmesi projesi, daha fazla bölünmeye ve parçalanmaya yol açmaktan baþka bir olay ortaya çýkamaz. Özgürlükler eþit olarak bütün dinlere, mezheplere, etnik topluluklara hepsine eþit olarak verilmelidir. Devlet arada tarafsýz bir hakem olmalýdýr. Irak’da olduðu gibi kesinlikle etnik ve mezhep bölgelerine izin verimemelidir. Bu bizim bütünlüðümüzü bozar ve en kýsa zamandabölünmeye götürür. Kesinlikle tek resmi dil, tek bayrak va tek Vatan’dan ödün veremeyiz. Bu bizim sonumuz olur. Yugoslavya örneði çok uzaðýmýzda deðildir.

Terör sorununun çözümü yalnýzca iktidarýn görevi deðildir, bu bir devlet sorunudur ve çözümün sorumlusu da DEVLETTÝR. Kimse sorumluluktan kaçma hakkýna sahip deðildir. Gizli ve kapaklý hiçbir þey kalmamalýdýr. Kimse devlet sýrrý gibi kavramlar arkasýna saklanmamalýdýr. Kim neyi, niçin ve nasýl yapacaksa açýkça bunu duyurmalýdýr. Çekincesi ve itirazý olanlar da hiç çekinmeden düþüncelerini kamuoyuna ilan edebilmelidir. Terör konusunda tartýþmalar çok açýk yapýlabilmelidir. Herkes eteðindeki taþlarý döksün. Kafasýnda ne varsa açýklasýn. Sorunun çözümünde herkesin bir payý olsun ki çözüme herkes gönüllü olarak katýlabilsin. Þimdi sorunu iktidar çözsün. Ben muhalefetim. Benim görevim onu çalýþtýrmamak için engellemektir diyemez. Hep beraber bir yangýnýn içinde kaldýk ve sorunu iktidarýyla, muhalefetiyle, STK’larýyla, hatta mecliste milletvekili olmayan partilerbile sorunun çözümüne katkýda bulunabilir. Toplumun inanç ve kanaat önderleri de bir yapýþtýrýcý, birleþtirici çimento gibi sorunun çözümünde katkýda bulunabilirler.

Kamuoyunda genel olarak olumlu karþýlanan bu süreçte aþaðýdaki hatalara düþülmemelidir;

• Çözümün dýþarýdan dayatýldýðý görüntüsü verilmemelidir; çözümü Avrupa ve Amerika istediði için deðil bizim için gerekli olduðundan yapýlmalýdýr. Bize gerekli olduðu için çözüm bulmalýyýz çünkü bu orman yangýnýnda yanan bizleriz. Ve çözüm bölge ülkelerinin denetiminde olmalý ve çözümde bölge ülkeleri söz sahibi olmalýlar. BOP gibi oluþumlara kesinlikle zin verilmemeli. Birinci Dünya Savaþý’ndan sonra Orta-Doðu’nun sýnýrlarýný cetvelle çizdiler. Ýkinci kez izin vermeyelim. Bu bizim sonumuz olur, çünkü sömürgeci devletler Orta-Doðu’da piyon küçük küçük devletçikler isityorlar.

• Ýktidar ve muhalefet partileri sorunu çözmeye hiçbir faydasý olmayan sert tartýþmalardan kaçýnýlmalýdýr. Yanlýþa yanlýþla karþýlýk verilmesi süreci kolaylaþtýrmaz, tam tersine zorlaþtýrýr. Sorunlara serin kanlýlýkla yaklaþmalý. Hiç bir taraf diðer tarafý vatan hainliðiyle suçlamamalý. Ve bu yurdun tek sahibi ve savunucusu gibi davranýp karþý tarafý kýþkýrtmamalý. Soruna belki de bilimsel yaklaþýlmalý. Çözüme bilimadamlarýný da katmalýdýr çünkü onlar duygularýyla deðil akýllarýyla konuþurlar.

• Ulusa hiçbir organik baðý olmayan, daha dün 1 Mart tezkeresinin geçmesini savunan, küresel odaklardan destek alan kesimlerin tezleri baskýn hale getirilmemelidir.

• Net ve somut bir takvim ve eylem planý olmalý. Yoksa yüksek tansiyonlu bir siyasal tartýþmanýn baþlatýlmasý, kimin neye, niçin itiraz ettiðinin belli olmamasýna neden olmaktadýr. Sorunun çözümü için basmaklar kararlaþtýrýlmalý ve hangi zamanda ne yapýlacaðý takvime baðlanmalýdýr. Eylem planý sorunun bütün tarflarýnca ortaklaþa hazýrlanmalýdýr.

• Özellikle, bölgede etkili olan geniþ, örgütlü ve örgütsüz kesimlerin, düþünce ve kanaat önderlerin ve saðduyulu halk çoðunluðunun sesini duyuracaklarý platformlar oluþturmak yerine siyasi ve iktisadi seçkinlerin oluþturduðu dar kadrolarla çözüm sürecinin yürütülmesi yanlýþtýr. Çözüme her kesimden özellikle bölgenin tinsel çimentosunu oluþturacak düþünce ve kanaat önderlerinin çözüme katýlmasý saðlanmalýdýr.

• Bu konuda itirazý olanlarýn sürece dâhil edilmesinin yöntemleri aranmalýdýr. Karþý görüþte olanlarýn en uçta bile olsa kesinlikle çözümün dýþýnda býrakýlmamalý.

• Baþbakan ve hükümet üyeleri tavýr ve eylemlerinde konunun duyarlýlýðýna baðlý olarak oturaklý, danýþarak, düþünce alýþ veriþi yaparak açýklýk ve sabýrla eylemler yapmalýdýr. Hükümet tarflara kesinlikle çözümün herkese ait olduðunu, bütün taraflarýn gayratleriyle çözüme varýlacaðýný açýklamalý. Çözümler bir tarafa oy kazancý, diðer tarflara oy kaybý getirmemeli. Böyle yapýlmazsa, tarflar çözüme katýlacak yerde çözümün önünde aþýlmasý olanaksýz engeller oluþtururlar. Bu yüzden elbirliði ve iþbirliði zorunlu duruma gelmektdir.

Yukarýda söz edilen sorun ve aksaklýklarýn giderilmesi için öncelikle;

• Türkler ve Kürtlerin asýrlardýr ayný uygarlýðýn varisleri olduðu anlayýþýyla hareket edilmelidir.

• Ulusal birlik ve bütünlüðü saðlayan dinsel, tinsel, ekinsel ortak paydalarýn güçlendirilmesi amacýyla özel programlar devreye sokulmalýdýr. Bu baðlamda dinsel ve tinsel eðitiminin önündeki engeller kaldýrýlmalýdýr.

• Siyasal Kazanç beklentisine ya da Siyasal tehlike endiþesine kapýlmadan ulusun derdine çare bulmak esas amaç olmalýdýr.

• Devlet adýna yalnýzca TBMM adres olmalý, sivil ve askeri bürokrasinin bu sürece katkýsý TBMM üzerinden saðlanmalýdýr.

• Ýktidar ve muhalefet bu olaya oy kaygýsý ve birbirine çelme takma amacýyla yaklaþmamalýdýr.

• Çözümün sorumluluðunun tek bir parti ve kiþiye yüklenmemesi kadar, getirilerinin de kimsenin tekelinde olmamasý gerekir.

• Çözüm bir dayatma olarak deðil Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaþlarý arasýnda bir uzlaþma, barýþma süreci olarak sunulmalýdýr.

Yapýlmasý gereken ilk iþ, sadece Kürtler, dindarlar, Aleviler veya gayrimüslimler için deðil; tüm vatandaþlar için genel kabul görmüþ ölçütleri içeren bir anayasal sistem oluþturmak ve var olan eylemcilerin baskýcý eðilimlerinin önüne geçmektir. Sorun, ulusun yaptýðý ve onayladýðý bir anayasa ile baþlayacak hukuksal ve siyasal deðiþim dönüþüm sürecini gerçekleþtirmektir. Bunun için de öncelikle anayasa ideolojik yapýsýndan arýndýrýlmalýdýr.

Kürt meselesi genel olarak, Türkiye’nin demokratikleþme sürecine ait bir sorunudur. Ülkemizde özgür tartýþma ortamýnýn oluþturulmasý ve Kürt sorunu dâhil yapýsal, tarihsel sorunlarýn temelden çözülmesi için ayrýca;

• Siyasi partiler yasasý ve seçim yasasý da içinde olmak üzere siyaset kurumuna iliþkin tüm yasal düzenlemelerin taban demokrasisi, geniþ katýlým ve temsile uygun olarak tüm toplumsal kesimlerin iradesini siyasete yansýtacak þekilde düzenlenmesi,

• Vatandaþlýk tanýmýnýn etnik tanýmlamalardan arýndýrýlarak tamamen hukuki bir zemine baðlanmasý gerekmektedir.

Asýl belirleyici olan, anayasa ve yasalarýn gerisindeki devlet-siyaset felsefesidir. Halen Türkiye’de mevcut olan siyaset tarzý (yani devlet-siyaset felsefesinden doðan siyasal uygulama biçimi) ise devletin/siyasal iktidarýn tahakküm ve birikim aygýtý olarak kullanýlmasýdýr. Siyasi iktidar üzerinden devleti ele geçirenler, kamu kudretini kendileri için bir birikim aygýtý, kendisinden olmayanlar içinse bir baský aracý olarak kullanmaktadýr.

Þu andaki anayasanýn dayandýðý felsefi arka plan herkesi zorunlu olarak Müslüman, Türk, Sünni ve seküler olarak görmekte ya da böyle olmalarýný beklemektedir. Türk, Müslüman, Sünni ve Seküler bir ulus oluþturma çabasý; Kürtlerin, gayri Müslimlerin, Alevilerin ve dindar kitlelerin ötekileþtirerek sistem dýþýna itilmelerine, kendilerini horlanmýþ ve dýþlanmýþ hissetmelerine neden olmuþtur.

Her yurttaþýn kendisini özde vatandaþ olarak göreceði bir ortam oluþturulmalýdýr. Anayasa herhangi bir etnik kimliðin ve ideolojinin hamisi ve taþeronu olamaz. Mevcut anayasa ile Kürt sorunu çözülemez. Anayasada sadece Kürt sorunu ile ilgili düzenlemeler yapmakla da bu sorun çözülemez. Türkiye, 20. yüzyýlýn küresel sisteminin dayattýðý ve artýk çaðdýþý kalmýþ, köhneleþmiþ ideolojik devlet formatýný bir an önce aþmalý ve demokratik, adil bir siyasal sistemin kurulmasýnasýna baþlamalýdýr.

Bu baðlamda;

• Devletin baský ve birikim aracý olmaktan çýkartýlmasý;

• Devletin herkesin kendini orada görebileceði, inançlarýný ve düþüncelerinin katýlabildiði bir yapýya dönüþtürülmesi,

• Siyasetin kimlikler yerine deðerler üzerinden yeniden üretilmesi,

• Halktan kaynaklanmayan ve ulusa dayanmayan hiçbir güç odaðýnýn olmamasý,

• Sivil- asker devletin Her basamaðýnda, ulus adýna denetim, saydamlýk ve hesap verilebilirliðin kurumsallaþtýrýlmasý,

• Hepsinden önemlisi ve öncelikli olaný, bireysel düzeydeki acýma duygunun toplumsal yansýmasý olan “Adalet”in baþlý baþýna bir amaç olarak kesin bir biçimde kurulmasý zorunludur.

Özelleþtirme adý altýnda kamuya ait fabrikalarýn elden çýkarýlmasý, yanlýþ ve dýþa baðýmlý tarým politikalarý ile tarým ve hayvancýlýðýn yok edilmesi, bütçe kýsýtlamalarý nedeni ile yeni yatýrýmlardan geri dönülmesi bölge halkýný açlýk ve sefalete tutsak etmiþtir.

Hem siyasal hem de ekonomik açýdan yýllarca savsaklanmýþ olan bölgeye yönelik ivedi bir ekonomik iyileþtirme ve geliþtirme programý uygulanmalýdýr. Ýnsanlar aþ ve iþ sahibi yapýlmalýdýr. Bölge halkýnýn iyi bildiði ve bölge koþullarýnýn son derece uygun olduðu tarým ve hayvancýlýk alanýnda özel destekler saðlanmalýdýr. Bu baðlamda organik tarým ve hayvancýlýk teþvik edilmelidir. Ayrýca, bölgede iþ alanlarýný geliþtirmek ve artýrmak için örneðin KÝT benzeri sistemlerin devreye sokulmasý, hazine arazilerinin topraksýz köylüye verilmesi gibi önlemler de tartýþýlabilmelidir. Ayrýca sorunu çözerken yeni sorunlara kaynaklýk edilmemeli, örneðin koruculuk sistemi kaldýrýlýrken bu insanlara hayatlarýný insanca sürdürebilecekleri iþ saðlanmalýdýr.

Adaletli ve doðal bir ekonomik sistemin iþletilmesiyle bölgenin sorunlarý azalacaktýr. Bölgeye dönük hükümet politikalarý, kamu kaynaklarý ile bir anapara sýnýfý oluþturmak yerine eðitim, saðlýk ve alt yapý gibi temel kamusal hizmetlerin nitelik ve düzeyinin artýrýlmasýný saðlamak olmalýdýr. Demek ki devlet, ekonomik kalkýnma adý altýnda bölgede birikim aygýtýna dönüþmemelidir.

54. hükümetin 24 Mart 1997 tarihindeki “Terörle Mücadele Kurulu” toplantýsýnda aldýðý kararlar Doðu ve G. Doðu Anadolu’da bölgesel kalkýnma hamlesini öngörüyordur. Bu hamle ile bölgeler arasý eþitsizliðinin ortadan kaldýrýlmasý, milli gelirin adaletli daðýlýmýnýn saðlanmasý bölgedeki iþsizlik, yoksulluk ve ekonomik geri kalmýþlýðýn önlenmesi için kamu yatýrýmlarýna hýz verilmesi öngörülmüþtü. Böylece terörün temelini ve ortamýný oluþturan ekonomik ve toplumsal geri kalmýþlýða kalýcý çözümler üretilecektir.

Eþit yurttaþlýk ayný zamanda fýrsatlarda da eþitlik gerektirir. Türkiye’de birçok eþitsizlik var ama en temel eþitsizlik gelir daðýlýmýndaki adaletsizliktir. Ne yazýk ki, ülkemizde gelir daðýlýmýndaki eþitsizlik son yýllarda ekonomimizin en önemli yapýsal sorunlarýndan biri durumuna gelmiþtir. Bölgedeki kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülebilmesi içinyeni iþ alanlarý açýlmasýna yönlendirici bir Kamu Personel Rejimi kurulmalýdýr. Bölgedeki kamu görevlilerinin halka karþý davranýþlarý düzeltilmeli ve bu bölge bir sürgün bölgesi olmaktan çýkarýlmalýdýr.

Kamu vicdanýnda adaletin somut bir biçimde ortaya çýkacaðýyla ilintili inancýn yerleþmesi, öc ve öfkenin karþýlýklý olarak ortadan kalkmasýna örnek oluþturmasý baðlamýnda öncelikle aþaðýda sayýlan adýmlarýn atýlmasý gereklidir.

• Devlet adýna Cumhurbaþkaný, terör sonucu çocuklarýný kaybeden þehit ailelerinden, derin devletin yaptýðý cinayetlerden, eylemcisi belirsiz olaylardan ve iþkencelerden zarar gören tüm yurttaþlarýmýzdan özür dilemelidir.

• Eylem planý, Bakanlar Kurulu ve MGK’nun Diyarbakýr’da yapacaðý bir toplantýda açýklanmalýdýr.

• Anadil bir haktýr ve her türlü tartýþmanýn dýþýna çýkartýlmalýdýr.

• Kamu personelinin bölge vatandaþlarýna yönelik davranýþ farký önlenmelidir.

• Sayýlarý bini aþan 18 yaþ altýndaki çocuk TCK ve TMK çerçevesinde Özel Yetkili Aðýr Ceza Mahkemelerinde terör örgütüne yardým ve yataklýk suçlamasýyla, 10 yýlý aþkýn hapis cezasý talebi ile yargýlanmýþtýr. Okullarda olmasý gereken çocuklar cezaevlerinde olmamalýdýr. Bu davranýþ yalnýzca terör örgütüne eleman yetiþtirmeye yarar. Bu çocuklar bir an önce anne babalarýna, evlerine ve okullarýna kavuþmalarý için ilgili yasa maddeleri hemen deðiþtirilmelidir.

• Diyarbakýr Cezaevi’nde yapýlan iþkencelerle ilgili bir TBMM Araþtýrma ve Soruþturma Komisyonu kurulmalýdýr.

• Köylülere dýþký yedirerek Türkiye’yi AÝHM’de tazminata mahkûm eden ve bu cezayý da Hazine maliyesinden ödettirip halka yükleyen kiþi veya kiþiler hakkýnda yargý süreci baþlatýlmalýdýr.

• Baþta ilköðretimde her sabah okunan “Andýmýz” olmak üzere kamu kurum ve kuruluþlarýnda etnik ayrýmcýlýk çaðrýþtýran söylemler çýkarýlmalýdýr.

Terör sorunu, çoðu zaman da diðer sorunlarý çözmemenin bahanesi yapýlmýþtýr. Terör, en azýndan insancýl ve demokratik istekleri geri çevirmenin gerekçesi, muhalefeti sindirmenin aracý durumuna gelmiþtir. Türkiye’de yirmibeþ yýldýr terör sürerken, ülkede sömürü alabildiðine devam etmiþ, insanlar yoksullaþmýþ, kamu varlýklarý yaðmalanmýþtýr. Türkiye’de 1980’lerde baþlayan yeni-liberal yaðma düzeninin bu denli kolay yerleþmesinde devam eden þiddet sarmalýnýn çok önemli katkýsý olmuþtur.

Kanýn kanla yýkanmayacaðý gerçeðinden hareketle beyaz bir sayfa açmak her zamankinden önemli duruma gelmiþtir. Bu süreçte daðdakiler, “planlayanlar” ve “kullanýlanlar” olarak ikiye ayrýlarak ele alýnmalýdýr. Yönetici kadrosunda olmayan, kullanýlan tüm örgüt elemanlarý “Baðýþlama” kapsamýna alýnarak, normal yaþama dönmeleri için yeni bir fýrsat verilmelidir. Baðýþlama kapsamýna alýnan örgüt üyeleri belirli bir süre psikolojik rehabilitasyona ve siyasi yasaða tabi tutulmalýdýr. Kamuoyu vicdanýný incitici durumlardan kaçýnmak gerekir.

Baðýþlama sürecinin konuþulabilmesi için öncelikle terör örgütü koþulsuz olarak silah býraktýðýný duyurmalýdýr. Öcalan’ýn sürece katýlmasý kamuoyunu kýþkýrtacaktýr. Öcalan ile görüþme ya da pazarlýktan kaçýnýlmalýdýr. Çünkü bu sorun, ulusun, Türk ve Kürtlerin sorunudur, Öcalan’ýn veya terör örgütünün sorunu deðildir.

1990’lý yýllarda güvenlik gerekçesiyle zorunlu göçe tabi tutulan, köyleri ve mezralarý yakýlan ve halen büyük þehirlerin kenar mahallelerinde yoksulluða ve düþkünlüðe tutsak edilen yurttaþlarýmýzdan isteyenlerin bir an önce topraklarýna geri dönmeleri için gerekli yasal, iktisadi ve güvenlik tedbirleri uygulamaya konulmalýdýr. Zorunlu Yerleþim artýk yerini bölgesinde, topraðýnda yerleþime býrakmalýdýr.
Atatürkün anzak annelerine yazdýðý mektup ve aldýðý yanýt harika

BÝR BARIÞ YAZISIDIR BU


Avustralya`nýn baþkenti Canberra`da Mustafa Kemal`in bir anýtý ve Çanakkale Þehitleri`nin anýsýna kurulan bir aðaçlýk var. Anýtta Mustafa Kemal`e ait 1934 yýlýnda yazýlan bir mektup yer almakta.

On central panel of wall below bust of head of Kemal Ataturk
THOSE HEROES THAT SHED THEIR BLOOD
AND LOST THEIR LIVES... YOU ARE
NOW LYING IN THE SOIL OF A FRIENDLY
COUNTRY. THEREFORE REST IN PEACE.
THERE IS NO DIFFERENCE BETWEEN THE
JOHNNIES AND MEHMETS TO US
WHERE THEY LIE SIDE BY SIDE HERE IN
THIS COUNTRY OF OURS... YOU, THE
MOTHERS, WHO SENT THEIR SONS FROM
FARAWAY COUNTRIES WIPE AWAY YOUR
TEARS; YOUR SONS ARE NOW LYING IN
OUR BOSOM AND ARE IN PEACE. AFTER
HAVING LOST THEIR LIVES ON THIS LAND
THEY HAVE BECOME OUR SONS AS WELL.'
KEMAL ATATURK

“Bu memleketin topraklarý üzerinde kanlarýný döken Ýngiliz, Fransýz, Avustralyalý, Yeni Zelandalý, Hintli kahramanlar!

Burada, dost bir vatanýn topraðýndasýnýz. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasýnýz.

Uzak diyarlardan evlatlarýný harbe gönderen analar!

Gözyaþlarýnýzý dindiriniz. Evlatlarýnýz bizim baðrýmýzdadýr, huzur içindedir ve rahat uyuyacaklardýr. Onlar bu topraklarda canlarýný verdikten sonra artýk bizim evlatlarýmýz olmuþlardýr.”

Avustralyalý bir anne de Mustafa Kemal`in mektubuna karþýlýk bir mektup yazdý.


“Gelibolu topraklarýnda yitirdiðimiz evlatlarýmýzýn acýsýný alicenap sözleriniz hafifletti, gözyaþlarýmýz dindi. Bir anne olarak bana bir güzelim teselli verdi. Yavrularýmýzýn sonsuz uykularýnda huzur içinde dinlendiklerinden hiç þüphemiz kalmadý. Majesteleri kabul buyururlarsa, bizler de size “Ata” demek istiyoruz. Çünkü yavrularýmýzýn mezarlarý baþýnda söylediðiniz sözler, ancak bir öz babanýn sözleri gibi yüce. Evlatlarýmýzý bir baba gibi kucaklayan Büyük Ata`ya bütün anneler adýna sevgi, þükran, saygýyla.”



Bir yanda kendi yurdu, kendi insanýna karþý savaþýp da ölen askerleri þehit olarak, kahraman olarak, ana kuzusu gencecik bir evlat olarak gören Mustafa Kemal, bir yanda da, oðlu belki de hiç gitmek istemediði bir savaþa sürüklenen, oðlunun ardýndan baðrýna ateþ düþen bir annenin Mustafa Kemal`in mektubundan duyduðu teselli, merhamet ve saygý.

Bir yanda babalýðýn yüceliði, bir yanda anneliðin…

Bir amansýz savaþýn, bir tanýmsýz yiðitliðin sonunda ne Mustafa Kemal`de bir kin, ne de oðlu Çanakkale`de, gurbette ölen bir annede düþmanlýk…

Savaþýn üzerine kurulmuþ bir barýþ, bir ferahlýk ayan olan o güzel anneye ve babaya…


Burada Mustafa Kemal`in kararlýlýðý, ileri görüþlülüðü, insancýllýðý, cesareti ap açýk gözükmektedir. Bu cesareti günümüz devlet adamlarýnýn gösterebilmesi onlarý kesinlikle zamanýmýzýn kahramanlarý arasýna katacaktýr.

Acaba sayýn Cumhurbaþkanýmýz Abdullah Gül bu cesareti gösterip günümüzün sorunlarýný çözerek kahraman olabilir mi? Acaba Atatürk’ün Anzak anlarýna yazdýðý mektubu Kürt analarýna uyarlayabilir mi?

“Bu ülkeninin topraklarý üzerinde her iki tarafta kanlarýný döken Türk ve Kürt kahramanlar!

Burada, kendi ülkenizin topraðýndasýnýz. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikler yan yana, koyun koyunasýnýz.

Çatýþmalarda iki tarafta da çocuklarýný kaybeden analar!

Gözyaþlarýnýzý dindiriniz. Evlatlarýnýz bizim baðrýmýzdadýr, huzur içindedir ve rahat uyuyacaklardýr. Onlar bu topraklarda canlarýný verdikten sonra artýk bizim çocuklarýmýz olmuþlardýr.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ozymandias [Þiir]
Pars! Pars! [Þiir]
Ak Güvercinim, Özgür Yiðidim! [Þiir]
Ýl Olma Yolunda Ýlerleyen Silifke [Deneme]
Sözleþmeli Öðretmen [Ýnceleme]
Wikileaks, Mossad ve Cýa Ýþbirliði [Ýnceleme]
Kýzýlca Kýyamet: Biliþim Kýyameti [Ýnceleme]
Sökün Köyü'nün Boynu Bükük Tarihi Camisi! [Ýnceleme]
Askerliði Gereksiz Yere Uzatmak Yersizdir [Ýnceleme]
Halk Ne Denli Varlýklý ve Eðitim Düzeyi Yüksekse, Yönetim Biçimi de O Denli Demokratiktir [Ýnceleme]


Mevlüt Tok kimdir?

Emekli Ýngilizce okutmanýyým. 1954 Mersin doðumluyum. Bu sayfalarda çeviri denemeleri yapmak istiyorum.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mevlüt Tok, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.