Ýnsan melek olsaydý dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Serdar, Mustafa, Ali ve Ahmet’ di adlarý. Belki de birbirlerini hiç tanýmýyorlardý. Onlarýn en önemli ortak yanlarý, Adana’da bir idam sehpasýnda can vermeleri oldu. Döneminin daha güzel, refah içinde mutlu bir yurt ve dünya kurma özleminin yansýmasý olarak; onlarýn da ütopyalarý, daha yaþanýlasý bir ülkeydi. Dördünün de umutlarý, hayalleri, beklentileri vardý. Ortak düþünceleri; barýþ içinde, kardeþçe, eþit, özgür, adil, insana yakýþan bir düzendi belki de. Ancak gençliklerinin verdiði coþku, heyacan, ve içinde bulunulan ortamýn etkisiyle; ölüm, yaralama gibi çeþitli suçlar iþledikleri ve yasadýþý olaylara karýþtýklarý iddiasýyla Sýkýyönetim mahkemesinde yargýlanýrlar. Çok hýzlý ve kýsa süren mahkeme duruþmalarý, idam kararýyla sonuçlanýr Böylece hayatlarý daraðaçlarýnda noktalanýr. Bu dört genç hayatlarýnýn en güzel yýllarýnda sabah vakitlerinde alacakaranlýkta, sonsuz bir yolculuða uðrulandýlar. Uðurlayanlardan biri yýllar sonra yaþadýklarýný, gördüklerini gazeteci Akýn Bodur’a anlattý, elinde ki belgeleri mektuplarý verdi. O’da bu anlatýlanlarýn ve belgelerin doðrultusunda araþtýrdý, inceledi, yazdý ve bir aðýt çýktý ortaya. 2010 yýlý Eylül ayýnda Doðan Kitap tarafýndan yayýnlanan, kitabýn adý: “12 Eylül Karanlýðýnda ‘Dört Ýdam Bir Tanýk’” Kitabýn önsözüne gazeteci Nail Güreli; “Acýlý bir dönemden ibret dolu kesitler sunan bu kitap tarihe tanýklýk ediyor.” diye yazmýþ. Kitabýn yazarý Akýn Bodur’da sunuþ yazýsýnda, “Belki de ilkokula giden küçük bir öðrenci olmanýn avantajýný yaþadým; ezilen bir kuþaða dahil olmamak adýna…” demiþ. Bu ifade bana, J. Mauro De Vasconcelos’un çok okunan ve sevilen kitabý “Þeker Portakalý” isimli kitabýndaki; “Bir çocuk yüreði unutur ama asla affetmez…” cümlesini hatýrlattý. Kenan Evren, o yýllar da demiþti ki; “Yaptýðýmýz bu müdahalenin etkisini 25 yýl sonra göreceksiniz .” Ýdam edilenlerden Sedar Soyergin, ailesine yazdýðý son mektubunun bir yerinde: “…cuntanýn amacý devrimci mücadeleyi söndürmek ve cunta yönetimini ABD’nin seçtiði sivil yönetime devretmektir…” diyor. O dönemde yaþanýlanlar ve olup bitenler ve bugün yaþanýlanlar 12 Eylül düzeninin kendisini yeniden üreterek ve pekiþtirerek devam ettiði savýný doðrular niteliktedir. Kitap 12 Eylül 1980 sonrasý dönemde Adana’da idam edilen; Serdar Soyergin, Mustafa Özenç, Ali Aktaþ ve Ahmet Kerse’nin, hücrelerinden alýnýp idam sehpasýna götürülüþlerini, ailelerine yazdýklarý son mektuplarý, son istekleri, ailelerinin ve arkadaþlarýnýn anýlarý, infaz tutanaklarý ve mezarlarýný anlatmakta. 80 sonrasý, 517 kiþi idama mahkum edilmiþ, bunlardan 50’sinin cezasý infaz edilmiþ. Ýþkenceler, fena muameleler, acýlar, hüzünler,korkular, idamlar kitap okundukça, sayfalarýný çevirdikçe sanki yeniden canlanýyor. Kitap bir döneme ayna tutuyor, tanýklýk ediyor, yarýnlara taþýyor. 12 Eylül dönemini anlatan pek çok kitap yayýnlandý. Bunlar ya bu acýlarý yaþayanlar ya da yapanlar tarafýndan dile getirildi. Ýlk defa ortada duran, taraflardan biri olmayan, ancak olaylara tanýklýk eden, gözlemleyen bir görevlinin açýklamalarý ve muhafaza ettiði belgeler doðrultusunda; nesnel, gerçek belgelere dayanarak bir kitap olarak ortaya çýktý. Kitabýn yazarý Akýn Bodur, tarafsýz, bir gazeteci titizliðiyle, ideolojik ve duygu sömürüsü yapmadan, arý duru bir þekilde salt gerçeði olduðu gibi tanýðýn anlatýmlarý doðrultusunda ortaya koymuþ. Okuyucuyu aðlatmadan, kahretmeden, sýzlatmadan; “ne ise o” demiþ, konuþmuþ, araþtýrmýþ, yazmýþ, derlemiþ, toplamýþ ve zamana tanýklýk eden bu eser ortaya çýkmýþ.12 Eylül infazlarý bugün günümüz Türkiye gerçeðine de ýþýk tutuyor büyük ölçüde. O dönemi yaþayan sayýsýz insan, þöyle veya böyle o dönemde yaþanýlanlardan nasibini aldý ve almakta. Kimi idam edildi, kimi tüm kamu haklarýndan mahrum edildi. Kimi fiþlendi, damgalandý. O dönemde iþkence görenler ve yakýnlarý, acý çekenler günümüzde de bir þekilde yön ve biçim deðiþtirmiþ bir acýnýn girdabýnda çalkalanmaktadýrlar. 1980 - 83 sürecinde Adana 1 Numaralý Sýkýyönetim Mahkemesinin kararýyla idam edilen bu dört genç insandan üçü sol, biri sað görüþlü mahkumun infaz öyküsü, tarihin bilinmeyen kuytu köþelerinden çýkarýlýp gün yüzüne çýkarýldý. Gerçekler ortaya çýktýkça tarih yeniden yazýlacaktýr. 20 Aðustos 1981’de gecenin üçünde Adana Cezaevinde idam edilen Mustafa Özenç’in “O Büyük Gün Geldiðinde” isimli cezaevinde yazdýðý þiirin bir bölümünü aþaðýya alýyorum: "O büyük gün geldiðinde ben kimbilir kaç yýldan beri ebedi yataðýmda topraðýn derinliklerinde sonsuz bir uykuda uyuyor olacaðým fakat alýnca ne zamandýr beklediðim haberi uyanýp, sesimi kimse duymadan o büyük zaferin tarifsiz coþkusuyla kara topraðýn altýndan, ben de haykýracaðým. unutup geçmiþte kalan acý dünü ….. adýmýn yazýldýðý taþ bile yýkýlsa da kalmamýþ ta olsa þu dünyada mezarým hatýrlayýp tek canlý gelmese baþucuma o müjdeyi ben doðadan alacaðým
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |