Bu gün Fatma hanýmýn evinde haftada bir defa mahalle bayanlarýnýn toplandýklarý sohbetleri vardý. Her hafta yedi sekiz komþu bir araya geliyor, Kur’an okuyor, sohbet yapýyor ve hep beraber çay içiyorlardý. Böylelikle hem de görüþme fýrsatý buluyorlardý. Ýþte bu hafta da ev sahibi Fatma Haným’dý. Hergünkinden daha erken kalkmýþ evinin temizliðini bitirmiþ ve çeþit çeþit pastalar yapmýþtý Fatma Haným bugün.
Ýlk zil çalmýþtý, gelen iki ev aþaðýda oturan Semra idi.
-Hoþgeldiiiin, geç caným diyerek misafirini güler yüzle buyur etti Fatma Haným.
Ýki komþu sohbet ederken diðer misafirlerde gelmeye baþlamýþtý tek tek. Nihayet herkes tamam olduðunda sohbete baþlanmýþtý. Hocalarý Betül’ün okuduðu Kur’an hepsini mest ediyordu, sýrayla okundu sureler ve sýra artýk sohbetteydi. Betül kitabýný eline alýrken haftanýn konusunu söylüyordu.
-     Bu haftaki sohbet konumuz gýybet bayanlar.
Ýlk önce Hucurat Suresinin 12. Ayetini okudu. “Ey iman edenler! Zannýn çoðundan kaçýnýn, çünkü zannýn bir kýsmý günahtýr. Birbirinizin kusurunu araþtýrmayýn. Biriniz diðerinizi arkasýndan çekiþtirmesin. Biriniz ölmüþ kardeþinin etini yemekten hoþlanýr mý? Ýþte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun, þüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” Ve sevgili peygamberimiz (s.a.v.) de buyurmuþtur ki; “dilini tutan kurtuldu” hadis-i þefinide hatýrlatýp devam etti konuya: Kiþinin hakkýnda hoþlanmadýðý þeyleri konuþmak gýybettir.
Bu sýrada Nermin Haným girdi araya:
-Ama Betülcüðüm hoþlanmadýðý þey gýybettir dedin ama bizler konuþurken olmayan bir þeyi anlatmýyoruz ki, yapýlan þeyleri anlatýyoruz buda niye gýybet olsun ki?
Betül tebessümle cevap verdi.
-Nermin ablacýðým bizler eðer olmuþ bir þeyi konuþuyorsak ve o kiþi bundan hoþlanmýyorsa bu iþte gýybettir olmayan bir þeyi konuþmakta zaten gýybet deðil iftira olur ki; buda büyük bir vebal ve günahtýr.
Ve Betül devam etti konuþmasýna:

-Gýybet amellerimizi yiyip bitiren, sevaplarýmýza güvenirken bizi bir anda günah deryasýna batýran bir virüs gibidir. Ýnsan bu dünyada çeþitli ameller yapar ve Allah’ýn huzuruna vardýðýnda hesap baþlar. Tek tek kimin üzerinde kime ait bir hak varsa taraflar karþýlaþtýrýlýr; haklar ödetilir. Gýybetini yaptýðýmýz kiþilerle de Allah’u Teâlâ bizleri yan yana getirecek ve onun üzerimizdeki hakkýný almasý için kazandýðýmýz sevaplardan ona verilecek ve bu þekilde hesaplaþma devam edecek. Eðer ki hak ödeye ödeye sevaplarýmýz tükenirse bu defada gýybetini yaptýðýmýz kiþilerin günahlarý bizlere yüklenecek.
Ýþin garibiyse en çok sevmediðimiz kiþilerin gýybetini yaparýz ve bu sevmediðimiz kiþilere fark etmediðimiz bir dille deriz ki: “ben seni sevmiyorum ama kendi ellerimle seni cennete yolluyorum bu yüzden al sevaplarým senin olsun” gülümsemiþti Betül bu sözleri söylerken.
Doðru dedi Zeynep Haným; hiç böyle düþünmemiþtik sevmediðim kiþilere sevaplarýmýn verilmesini niye isteyeyim ki? Ama her þeyde gýybet oluyor Betül biz ne konuþacaðýz o zaman?
Betül þöyle cevap verdi bu soruya: bizler birkaç arkadaþýmýzla bir araya geldiðimizde mutlaka birilerini çekiþtirmek zorunda deðiliz ki; günahlar nefse hoþ gelir bu yüzden gýybette o kadar tatlýdýr ki insan gerçekten kendini engellemekte zorlanabilir bu yüzden de bizler bir araya geldiðimizde baþkalarý hakkýnda konuþmaktansa kendi problemlerimizden bahsedebiliriz ya da pek çok güzel þeyden bahsedebiliriz hem baþkalarýnýn kusurunu ortaya dökünce biz ne kazanýyoruz ki, elimize ne geçiyor? Üstelik bizler baþkalarýnýn kusurlarýný su yüzüne çýkaran deðil onlarý örten olmalýyýz bakýn Peygamberimiz(s.a.v.) diyor ki: “ Müslüman müslümanýn kardeþidir ona zulmetmez, onu yalnýz býrakmaz. Bir kimse Müslüman kardeþinin ihtiyacýný karþýlarsa, Allah da ona yardým eder. Bir kimse bir müslümanýn sýkýntýsýný giderirse, Allah da kýyamet günü onun sýkýntýlarýndan birini giderir. Bir kimse din kardeþinin ayýbýný örterse, Allah da kýyamet gününde onun ayýbýný örter.(Riyazüs-Salihin:1/284) Bir baþka hadisse; “Herkim bir müslüman kardeþinin ayýp ve kusurlarýný, kimsenin görmediði ve görmesini istemediði þeylerini örterse, Allah-u Telala da kýyamet gününde onun ayýplarýný örter. Her kim Müslüman kardeþinin meydana çýkmasýný istemediði bir þeyi ortaya çýkarýr ve dile verirse Allah da onun ayýplarýný kimsenin bilmesini istemediði hallerini ortaya çýkarýr, bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeþinin ayýplarýný örten bir ölüyü diriltmiþ gibidir.” (Buhari, Mezalim, Müslim)
Þimdi bu kadar uyarý varken bizler hala gýybete devam edebilir miyiz sonuçta bakýn bizler bu dünyada Allah’ýn kullarýna nasýl davranýyorsak ahirette de Allah bize o þekilde muamele edecektir, son kez hatýrlatmakta fayda var biz baþkalarýnýn kusurlarýný örtelim ki; Allah da bizim kusurlarýmýzý örtsün yani azcýk kendimizi düþünelim. Ve unutmayalým ki; kendimiz gýybet yapmasak da gýybet edilen ortamda bulunmak da ayný günaha ortak olmak demektir bu yüzden böyle ortamlarda ya konuyu deðiþtirmemiz gerekir ya da o ortamdan ayrýlmamýz gerekir. Sonuçta zar zor kazandýðýmýz sevaplarýmýz gýybet yüzünden bitip tükenebilir, bir taraftan sevap kazanmak için çabalarken bir taraftan da bu sevaplarý baþkalarýna daðýtmayalým. Birazcýk daha bu konuda dikkatli olmaya çalýþalým ve güzel bir dille birbirimizi bu konuda frenleyelim.
Benim söyleyeceklerim bu kadar sormak istediðiniz þeyler varsa buyurun dedi Betül. Bayanlar soracak bir þeylerinin olmadýðýný söyleyince sohbet bitmiþ oldu Betül ev sahibinden müsaade isteyerek çaya katýlmadan ayrýldý.
Tüm bayanlar çay masasýnda keyifle bir araya geldi ve aralarýnda sohbete daldýlar. Ýlk söz ev sahibi Fatma hanýmdan geldi: 
-Ay vallahi çok gücendim, þimdi niye gitti Betül? Güya iþi varmýþ ayarlayýp ta gelseydi caným. Sanki biz gýybet yapýcaz aramýzda kalmaktan kaçýndý sanki bir tek onlar biliyor biz hiç bir þey bilmiyoruz, ayýp yani bir bardak çay içip öyle kalksaydý ya…