..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Toplumbilim > Mevlüt Tok




19 Ekim 2010
Yoksulluða Karþý Savaþta Din Görevlilerinin Önderliði  
Yoksulluða Karþý Toplumsal Dayanýþma

Mevlüt Tok


Bugün çaðdaþ toplumlar bu kimsesiz çocuklara ve yetiþkinlere sahip çýkamamýþ ve toplumun baþýna gizil bela tinerci çocuklar olarak sokaða baþý boþ salývermiþlerdir. Bunlar kendilerine sahip çýkamayan toplumlarýnýn baþýna bela olmuþlar, toplumun can ve mal güvenliðini sarsmaktadýrlar. Bazan yaþlý bir bayanýn elinde çantasýný çorla alýp kaçan, bazan para isteyip alamadýðýnda býçaklayýp kaçan korkunç bir baþ belasý olmuþlardýr.


:AIHJ:
Ýslam’ýn daha henüz ilk baþlarýnda Mescid-i Nebevî'nin kuzey duvarýnda, hurma dallarýyla örtülü bir sundurma, barýnak yapýldý. Buna Suffa denilirdi. Burada kalan Müslümanlara da "Ashâb-ý Suffa" adý verildi. Mescid-i Þerifin Suffasýnda kalan bu Sahabîlerin, Medine'de, ne konutlarý, ne soy soplarý ne de yakýnlarý, hiç bir þeyleri, hiç bir kimseleri yoktu. Âileden uzak, dünya uðraþ ve oyalamacasýndan uzak ve tam anlamý ile boþvermiþ bir yaþama sahip idiler. Bu örnekte de görüldüðü gibi Ýslam Peygamberi namaz kýlýnan yerde yoksulluklluða karþý da savaþ verdi. Onlara kol kanat gerdi. Ailesinden önce onlarýn geçimliklerini düþünürdü. Gelen sadakalarý asla kendisi almaz, ehl-i suffa’ya verirdi. Ehl-i suffa da Kur'an eðitimi alýrdý. Ýslam Peygamberinin konuþmalarýný ve derslerini dinleyerek bilgisinden yararlanýrlardý. Bu yoksul insanlar arasýndan çok büyük Hadis taþýyýcýlarý da çýkmýþtýr. Bunlar bütün varlýklarýný topluma adamýþ insanlardýr.

Ýslam’da Ehl-i Suffa örneðinden yola çýkarak zamanýmýzda da kimsesizleri, hiç bir þeyleri ve hiç bir yakýný olmayanlarý, sokak çocuklarýný, Caminin yanýbaþýnda bir yere toplayýp onlarýn konut, gýda ve eðitim gereksinimleri saðlanabilir. Caminin önderliðinde her ilçede veya mahallede Çocuk Esirgeme Kurumu ile iþbirliði içerisinde Sokak Çocuklarý Sýðýnma Evleri kurulabilir. Buradaki yoksul çocuklar yaþ gruplarýna ve yeteneklerine göre okullara gönderilebilir. Bir an önce çalýþma yaþamýna katýlmasý gerekenler Çýraklýk Kurslarý’na gönderilebilir. Okullarýný bitirinceye ve bir iþe girinceye deðin bu yoksul çocuklara burs saðlanabilir. Yetiþkin olanlar Kur’an kurslarýnda Ýslam eðitimden geçirilir ve ayný zamanda Halk Eðitim Müdürlükleri’yle iþbirliði yapýlarak açýlacak Meslek Edindirme Kurslarý’nda meslek sahibi olmalarý saðlanabilir. Meslek Edindirme Kurslarý Sanayii ve Ýþ-Kur iþbirliðiyle iþ güvenceli kurslar biçiminde açýlabilir. Bu alanda sokak çocuklarý ile ilgili sorunlarla ilgilenecek Toplumsal Alanda uzmanlaþmýþ Ýlahiyat Fakülteleri’nde özellikle bu konularda eðitilmiþ Toplum Yararýna Çalýþmalarý Yürütecek Din Görevlileri’ne gereksinim vardýr.

Ýslam Tarihine þöyle bir göz attýðýnýzda camilerimiz yalnýzca namaz kýlýnan yerler olmadýðýný kolaylýkla görebiliriz. Camiler ayný zamanda halký eðiten yaygýn eðitim kurumlarýdýr. Bugün Avrupa’nýn yeni farkýna vardýðý ‘‘Yaþamboyu Eðitim’’ Projesini camiler yüzyýllar öncesinden üstlenmiþti. Camiler ayný zamanda yoksullarýn sýðýnma eviydi. Yoksullar burada yalnýzca karýnlarýný doyurmazlar, özellikle burada eðitim alan öðrencilerdir. Toplumun aydýnlanmasýnda ve geliþmesinde de bu yoksul insanlar görev almýþlardýr. Bugün çaðdaþ toplumlar bu kimsesiz çocuklara ve yetiþkinlere sahip çýkamamýþ ve toplumun baþýna gizil bela tinerci çocuklar olarak sokaða baþý boþ salývermiþlerdir. Bunlar kendilerine sahip çýkamayan toplumlarýnýn baþýna bela olmuþlar, toplumun can ve mal güvenliðini sarsmaktadýrlar. Bazan yaþlý bir bayanýn elinde çantasýný çorla alýp kaçan, bazan para isteyip alamadýðýnda býçaklayýp kaçan korkunç bir baþ belasý olmuþlardýr. Avrupa’da sokaklarda gördüm. Bunlara homeless (evsiz) diyorlar. Bütün toplumsal güvenlikleri saðlanmasýna karþýn yine de insanca yaþamayý seçmemektedirler. Bunlarý sokak kenarýnda bir müzik aleti çalarken, köprü altlarýnda yatarken ve soðuk kýþ günlerinde otobüs ve tren garlarýnda vakit geçirirken görebilirsiniz -onlara çok yaklaþmamam ve onlarýn çok tehlikeli olabilecekleri konusunda uyarýldým. Çok merak ettim, yine de onlardan birine sordum çekine çekine. Sizin toplumsal güvenliðiniz var. Neden buralarda boþ boþ dolaþýyorsunuz diye sordum. Verdiði yanýt çok ilginçti: ‘‘Her gün içki içiyordum ve alkolik oldum. Ailem de iþe yaramaz diye tekmeyi vurup evden dýþarý attý.’’ dedi. Görüldüðü gibi yalnýzca toplumsal güvence vermek yetmez. Onlara içinde yaþadýklarý toplumla uyum içerisinde insanca yaþamayý ve topluma yararlý olmayý da öðretmek gerek.

Ehl-i Suffa bugün günümüzün koþullarý göz önünde bulundurularak çaðdaþ bir düþünceyle tekrar ele alýnýp toplumun kalkýnmasýnda model olarak kullanýlabilir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nasýl namaz kýlmak için Cami yaptýrýyorsa, Hacc iþlerini Hacc dairesiyle örgütlüyorsa, Sadaka ve zekatlarý da toplayacak bir ‘‘Toplumsal Dayanýþma Vakfý’’ kurmalýdýr. Sivil örgütlerin kurduðu yardým vakýflarý da Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý þemsiyesi altýnda olmalý ve onlarýn da çalýþmalarýný denetlemelidir. Kurban kesimlerini belli bir disiplin altýna alýp kesilen kurbanlarýn etlerinin belirli bir kýsmýnýn da bu kimsesiz sokak çocukalarýnýn da yararýna sunabilir. Zekat Vakýflarý aracýlýðýyla lise ve üniversite öðrencilerine yurtlar yaptýrmalý. Onlara üç öðün sýcak yemek vermelidir. Geçen haftalarda okudum bir gazetede: Bir üniversite öðrencisi aç ve yoksul. Periþan durumda bir iþ hanýnýn mescidinde kalýr gizlice. Ýnsanlar þüphelenir ve araþtýrýrlar. Barýnacak yeri olmayan yoksul bir üniversite öðrencisi olduðunu öðrenirler sonunda. Öðrencilerimize çaðýmýzýn Ehl-i Suffalarý gibi özen göstermeliyiz. Onlara çocuklarýmýz gibi bakmalýyýz. Onlar ülkemizin geleceðidir. Onlar yurt kalkýnmasýnýn motorlarýdýr. Ýnsan kaynaklarý doðal kaynaklardan daha önemlidir. Öðrenciler okuyup yurt dýþýna kaçtýlarýnda hayýflanýyoruz deðerli beyinlerimizi kaybettik diye. Adeta kendimizi beynini kaybetmiþ toplumlar gibi hissediyoruz. Bu seçilmiþ zeki yoksul öðrencilerimizi burslu okuttuðumuz zaman, bu ülkeye baðlýlýk borçlarýndan kendilerini ülkemize adayacaklardýr.

18. yüzyýlýn sonlarýnda Thomas Malthus insan sayýsýndaki artýþ sonucunda insanoðlunun bir açlýk tehlikesi ile karþý karþýya kalacaðýný belirtmiþtir. Ama onun topraðý ve teknolojiyi deðiþmez, tarým kesiminde iþbölümünü sýnýrlý öngörmesi onun bu yanlýþ görüþe varmasýna neden olmuþtur. Teknolojik ve üretimsel geliþmeler iki yüzyýl geçmesine karþýn bu savý haklý çýkarmamýþtýr. Ýslam ekonomisi Yaradanýn buyruðuyla evrendeki hiçbir varlýðýn aç kalmayacaðýný, tam tersine geçimliklerinin Allah'ýn güvencesi altýnda olduðunu bildirir. Ama insanlarýn açlýktan ölmesi besin üretimi yetersizliðinden, azlýðýndan deðil onlarýn içinde yaþamýþ olduklarý sömürü düzeninden kaynaklanmaktadýr. Demek ki bir avuç sömürgeci insanýn yani %20 varlýklýnýn % 80 malvarlýðýna, %80 yoksulun ise %20 malvarlýðýna sahip olduðu sömürgeci düþünce yapýsý açlýktan ve hastalýklardan ölmelerinin gerçek nedenidir. (20X4) + (80X0.25) =100 Bu da kabaca yoksulla varlýklý arasýnda16 kat fark var demektir. Birileri yerlerde sürünürken, diðeri de tepelerde azgýnlaþmaktadýr. Bu hangi toplumsal adaletle açýklanabilir. Birileri düþkünce çöplükleri yiyecek bulma beklentisi ile karýþtýrýrken, diðerlerinin lüks eðlence yerlerinde tabaklar kýrmakta, çeketler yakmaktadýrlar azgýnca. Yoksa bu hiç bir zaman Yaradan’ýn asla sözünü tutmamasý anlamýna gelmez. Kaynaklarýn akýlcý kullanýlmasý sonucunda dünyamýz bir trilyon insaný besleyebilir. Carlyle'ýn dediði gibi dünyamýz bir tarafta iki milyon gömleksiz insan, diðer tarafta iki milyon gömleði nasýl satacaðýný düþünen insanlardan oluþmuþ durumdadýr. Ýslam’ýn dediði gibi komþusu aç iken tok olmama ilkesi yalnýzca bireylere deðil ayný zamanda toplumlara da yönelik bir söylemdir.

Bireyin parasal olanaklarýný gereksinimlerine göre sýnýrlamamasý savurganlýðýn en belirgin özelliðidir. Savurganlýk, aþýrý rahatlýk kapýsýný ve dolayýsý ile rüþvet ve yolsuzluk kapýsýný aralar. Savurganlýk doyumsuzluða elindekilerle yetinmemeye, o da çalýþma isteðini kýrmaya, sonra sürekli memnuniyetsizliðe ve yakýnmaya, ve dolayýsý ile inanç duruluðunun bulanmasýna, kýrýlmasýna ve iki yüzlülüðe neden olur. Böylece özbenliðine sevgisi güveni sarsýlýr kýrýlýr, dilencilik yolu açýlýr. Savurganlýðýn her türlü kötü sonuçlarýný önlemek için insanlar Ýslami bir bilinçle hareket etmeli, elindekilerle yetinmeye ve olanaklarýný kabullenmeye alýþtýrýlmalýdýrlar. Savurganlýðýn önüne parasal yaptýrýmlarla geçemezsiniz. Bu ancak dinsel ve tinsel öðelerle olur. Kur'an'ýn dediði gibi ‘‘Yiyiniz, içiniz fakat savurganlýk etmeyiniz.’’ Eskiden Ýslam ülkeleri aç deðildi. Gönence birazcýk gereksinim vardý. Þimdi ise Ýslam ülkeleri açtýr, damak tadýna gereksinimi yoktur. Batý diðer ülkelerden sömürü yoluyla ele geçirdiði kaynaklarla dünyanýn önde gelen ülkeleri arasýna girmiþtir. Ama eðer onlar savurganlýk ve dengesizlikler içerisine gömülmeye devam ederlerse, geliþmekte olan ülkeler birleþecek ve varlýklý ülkeleri bir gün alt edeceklerdir. Sosyalizm savurganlýðý zor yoluyla kaldýrmayý denemiþtir. Liberal düþünceler ekonomik birikim yoluyla bu sorunu çözmeyi denemiþlerdir. Ama, savurganlýðýn bireysel eðitim yoluyla kaldýrýlacaðý ortadadýr çünkü insanlarýn yüreðinde ses getirmeyen her yaptýrým yalnýzca sözde kalan söylemler olarak kalacaktýr.

Toplumu oluþturan katmanlar arasýndaki ekonomik dengesizliklerin giderilmesi, ekonomik yönden güçsüz durumda bulunan toplum katmanlarýnýn, diðer katmanlara karþý korunmasý olarak tanýmlanabilecek olan toplumsal adalet; özellikle emeði ile çalýþanlarýn, yaþadýklarý toplum içinde, insan onuruna yaraþýr en azýndan insanca yaþanabilir bir düzeye kavuþmalarýný saðlayacak bir biçimde yaratýlan ulusal üretim ve gelirden pay almalarýný güvence altýna almaya yönelik uygulamalar bütünü olarak da tanýmlayabiliriz toplumsal adaleti. Adalet kavramý, toplumu oluþturan bireylerin, yetenek farklýlýklarýndan dolayý, eþit durumda olmadýklarýný, bu farklýlýklarýn yaratýlan ürünün miktarýna etki ettiðini, dolayýsý lle bölüþümü söz konusu olduðu zamanda eþitlikten öte, kiþisel farklýlýklarýn dikkate alýnmasý gerektiðini vurgulamaktadýr. Çalýþanla çalýþmayaný, tembel ile çalýþkaný ayný kefeye koyan bir eþitlik kavramý, kesinlikle adalet kavramý ile uyuþmaz. Toplumsal Adalet duygusu insanlarýn yüreðinde kurulur. Toplumsal adalelin olduðu durumu da, toplumu oluþturan bireylerin yüreklerinden gelen ortak sesi temsil eden "kamunun yüreðindeki ortak sesi" belirler.

Toplumsal Adaletsizliklerinin ortaya çýkýþ nedeni anaparanýn tekelleþmesi, bunun tehlikeli boyutlara ulaþmasý ve dolayýsýyla toplumsal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn ortadan kalkmasý nedeniyle toplumun bireyleri arasýndaki gelir daðýlýmý dengesizliðinin aþýrý derecede artmasýdýr. Bu durum ise yoksullarýn ve iþsizlerin artmasý sonucunu ortaya koymaktadýr. Hatta zamanla üretici ve satýcý durumundaki varlýklý kesim bile malýný satamaz duruma düþerek, kendilerini de yoksul duruma getirerek, kendi elleriyle kendi kuyularýný kazmýþlardýr. Zamanla tüm toplum yoksullaþmaktadýr. Amerika ekonomik bunalýmdan çýkabilmek için karþýlýksýz para daðýtmýþtýr. Piyasada üretilen malýn alýcý bulabilmesi için parasý olan tüketicilere de gereksinim vardýr. Halkýn satýnalma gücü düþerse, yeteri kadar tüketici bulunmadýðýndan üretim de düþer. Para toplumun bütün kesimlerine adaletli bir biçimde daðýlmazsa üretim ve tüketim arasýndaki saðlýklý döngü de saðlanamaz. Bu da ülkeleri hýzla yoksulluða iter. Nasýl ki bedenimizde kýlcal damarlarda týkanma olduðunda beslenemeyen dokular hýzla ölerek bedenimizin kötürüm olmasý tehlikesiyle karþý karþýya kalýrsak, ekonomide de para toplumun her kesimine adilce daðýlmazsa toplumsal kötürüm ortaya çýkar.

Ýslam’da yokluk ve yoksullukla savaþ önemli bir yer tutmaktadýr. Dinin temel kaynaklarý olan Kur’an ve hadislerde, yoksul, düþkün ve yokluk içinde çýrpýnanlara yardým edilmesini yani anaparanýn tek elden çýkarýlýp, yayýlmasýný, dolayýsýyla toplumsal gönencin yaygýnlaþtýrýlmasýný, daha açýk bir söylem ile yoksulluðu deðil, varlýðý paylaþmayý veya yoksullukta deðil, varlýkta eþitliði güdüleyici pek çok söylem yer almaktadýr. Diðer insanlara karþý duyarlý olabilmek ve kazancýný yoksullarla paylaþmak, Ýslam’ýn ilkelerindendir. Ýslam, bireylere paylaþým ruhu kazandýrmayý, böylece biri biriyle iletiþim içerisinde, toplumsal duyarlýlýðý geliþmiþ saðlam yapýlý toplumlar oluþturmayý amaçlar.

Çalýþanlarýn toplumsal koþullarýný düzenleyen Ýslam’ýn, ilk yýllarda diðer insanlara karþý Toplumsal Yardýmlaþma düzenlemelerini de ele aldýðýný görüyoruz. Kiþinin, gücünü aþan ani bir ödeme yükü ile karþýlaþmasý durumunda bunu karþýlamak üzere kurulan (AKÝLE Sistemi) ÝLK KEZ YAPILANDIRILIYOR. Ýslam Peygamberi döneminde uygulanan bu sistemi, Halife Ömer’in geliþtirdiðini ve bütün halký kapsayacak bir biçime soktuðunu görüyoruz. Bütün Halký içine alan bu sisteme (DÝVAN) deniliyor ve bu yapý içerisindeki herkes bu (DÝVANLARA) kaydediliyor. Bir TOPLUMSAL GÜVENLÝK KURULUÞU olarak geliþen bu düzenlemede devletin de bulunduðu anlaþýlýyor. Bu gerek ilk kez olan bu kuruluþu yapýlandýrabilmek, gerekse parasal olanaklarý güçsüz olan bireyleri parasal bakýmdan destelemek içindi. Zaten, Ýslam’a özgü (ZEKÂT) Kurumu da temel gereksinimlerini karþýlayamayan yoksul ve yokluk içinde olan kesimlerin bütün sýkýntý ve gereksinimlerini karþýlayabilmek üzere oluþturulmuþ bir TOPLUMSAL YARDIMLAÞMA KURUMU’dur. Uygulandýðý yýllarda gereksinim içerisinde olan kiþilerin barýnma, konut sorunlarýný da içine alacak bir biçimde tüm gereksinim ve sýkýntýlarýna yanýt vermiþ, önemli bir toplumsal güvence saðlamýþtýr.

Toplumsal adaleti saðlayacak en önemli araçlardan biri de insanlarda yardýmlaþma duygusunu diri tutan zekat ve sadaka kurumudur. Ancak iyi niyetli ama kötü örgütlenmiþ yardým giriþimleri yoksul insanlarýmýzýn onurlarýný ve kendilerine saygýlarýný zedelemektedir. Bir parça baðýþ alacaðým diye insanlar biri birini çiðnemektedirler. Bunlar ityi niyetle yapýlmýþ insani giriþimler olabilir ama son derece saygýsýzca uygulamalardýr. Bu tür uygulamalar yerine, yardým alacak yoksullarý önceden belirleyip akþam vakti diðer insanlarýn arasýnda eziklik hissemeden yardýmlar kapý kapý daðýtýlabilir. Yoksullar varlýklý insanlara Allah’ýn emanetidir. Allah’ýn emaneti olan yoksullarýn gönüllerini yardým ederken bile kýrmayalým. Bu sadaka, zekat ve yardýmlarý toplayýp daðýtacak Ýnsani Yardým Vakýflarý’ný bir çatý altýnda toplayýp onlarý Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý içerisinde kurumsallaþtýrabilir. Buraya yapýlacak yardýmlarý arttýrmak ve daha düzenli bir biçime sokmak için buraya yardým edecek müslümanlarýn yardýmlarýný devlete ödeyecekleri vergiden düþebilirler. Bugün buna benzer uygulamalar okullar konusunda vardýr. Okul yaptýran varlýklý bir vatandaþ vergi indiriminden yararlanmaktadýr. Toplumumuzu kasýp kavuran yoksulluktan da kurtulmak için müslüman yurttaþlarýmýzýn Ýnsani Yardým Vakýflarý’na yapacaklarý yardýmlarý vergi indiriminde kullanabilmelerini saðlayacak yasal düzenlemelere gidilebilir.

Yardým kurumlarý yoksul insanlara yalnýzca doðrudan yardým yapmakla kalmamalý, onlarýn da kendi geçimlerini saðlayabilecekleri bir meslek edinmeleri için Sanayi-Halk Eðitim’le iþbirliði içerisinde iþ bulma güvencesi verilmiþ ‘‘Meslek Edindirme Kurslarý’’ açabilir. Bugün bunun benzeri uygulamalar Büyükkent Belediyeleri’nce yürütülmektedir. Artýk Belediyeler de toplumcu belediyecilik anlayýþýný benimsemiþler, toplum kalkýnmasýnda bütün olanaklarýyla katkýda bulunmaya çalýþmaktadýrlar. Ýnsani Yardým Vakýflarý belediyelerle elbirliði yaparak yoksulluðun ve çaresizliðin üzerine birlikte gidebilirler. Meslek Edindirme Kurslarýna katýlan kursiyerler ürettikleri ürünleri satarak aile bütçelerine katkýda bulunabilirler. Belediyeler ve Ýnsani Yarým Vakýflarý iþbirliðiyle yeni iþ kuracaklara faizsiz ve uzun vadeli iþ kurma kredileri saðlayabilirler. Kurstan mezun olan kursiyerler sanayideki açýk iþlere yerleþtirilir. Açýkta kalanlar için de þirketleþme teþvik edilerek iþyeri açmalarýna öncülük yapýlabilir. Ýnsani yardým vakfý ayný zamanda bu yeni meslek edinmiþ yurttaþlara iþ açmayý kolaylaþtýracak, anapara saðlanmasý ve diðer iþ kurmayla ilgili konularda Danýþmanlýk Hizmetleri de verebilir.

Ýlahiyat Fakülteleri uzmanlaþarak deðiþik toplum yararýna iþlerde görevlendirilmek üzere farklý eðitimden geçirilmiþ Dini Toplum Hizmetleri’ni yürütecek görevlilerin yetiþtirilmesi gerekmektedir. Din bütün toplum yaþamýný kapsar. Avrupa’da olduðu gibi deðiþik alanlarda hem din bilgileri almýþ hem de çalýþacaklarý alanlarla ilgili uzmanlýk eðitimi almýþ görevlilere gereksinim hýzla artmaktadýr. Toplum yararýna yapýlan çalýþmalarýn her aþamasýnda din görevlileri de yer almalýdýr. Hastanelerde hastalara moral verecek onlarýn çabuk iyileþmelerini saðlayacak öðütçüler yetiþtirilmeli. Cezaevlerinde suçlularýn iþledikleri suçlardan piþmanlýk duyup iyi bir insan olamalarýný saðlayacak eðiticiler. SHÇEK’e Baðlý Kuruluþlarda kimsesiz çocuklarýn dini eðitiminde ve Huzurevleri’nde manevi yardým konusunda uzmanlaþmýþ görevlilerin yetiþtirilmesi gerekmektedir. Ancak böyle alanýnda uzmanlaþmýþ din görevlileriyle toplumda kanaat önderleri olabilirler. Toplumsal bunalýmlarda ailelerin karþýlaþtýklarý güçlükler, bunalým konusu olan olaylarýn psikolojik, fizyolojik ve toplumsal yönleri; bunalýmýn ve bunalým içindeki bireylerin özellikleri ve bunlarýn karþýlýklý etkileþimi; bunalým durumlarýna toplumsal yardým giriþimleri; bunalýma el koymada Toplumsal Çalýþma Uzmaný’nýn duygusal durumu ve bu duygunun görevine etkisi ve dini söylemlerin bunalýmýn çözümüne katkýsý gibi konularý içermektedir. Savaþ, deprem, sel ve benzeri felaketlerde halkla ilk baðlantýya geçecek, onlarý yatýþtýracak, moral verecek ilk görevliler bunalýmla baþetme konusunda özel eðitim almýþ din görevlileri olacaktýr.

Sonuç olarak denebilir ki, yoksulluk ve açlýk çöküntüsünün yaþandýðý dünyamýzda zekâtýn evrensel boyutta uygulanmasýyla; açlýk ve yoksulluk sorunu çözülebilir. Yoksul ve varlýklý toplum kesimleri arasýndaki öfke, kin, ezilmiþlik gibi olumsuz duygular ortadan kalkar, yoksul ve varlýklý toplum katmanlarý arasýndaki savaþ, sürtüþme, düþmanlýk ortadan kalkar; bunun yerine karþýlýklý anlayýþ, sevgi, saygý gelir ve sonuçta toplum rahata ve dinginliðe kavuþur. Ülkemizde özellikle Ramazan ayýnda yoksullara yapýlan ve onlarý kýsa bir süre bile olsa sevindirip rahatlatan yardýmlarýn giderek artmasý, toplumsal barýþ ve yardýmlaþma ruhunun canlanmakta olduðunun önemli bir göstergesidir. Toplumcu belegiyelerin destek ve katkýlarýyla da bu tepe yapmaktadýr. Bu ruh ve bu toplumsal varlýða sahip bir toplumda açlýk veya bakýmsýzlýktan ölen çocuklara, düþkün bir biçimde yaþayan yetiþkin ve yaþlýlara, çaresiz hasta ve sakatlara daha az rastlanýr. Varlýðýn türüne göre, mal, para, bilgi, teknoloji vb ile yapýlan yardýmlar yoluyla yoksullarýn alým gücü artar, iþsizlerin iþ yapabilme yetenekleri yükselir ve böylece mal, para, bilgi ve teknoloji yalnýzca belli bir kesimin elinde deðil toplumun bütünü arasýnda dolaþýr duruma gelir ve ekonomi canlanýr. Bundan dolayý bugün, devletlerin ortak aklý da diyebileceðimiz Birleþmiþ Milletler Örgütü varlýklýlarý yoksul insanlarýn yardýmýna çaðýrma gereðini duymaktadýr. Gerçekte Müslümanlar için bu çaðrý hiç de yabancý deðildir. Yeter ki o çaðrýya kulak verelim, onun eskimeyen, daha güzeli ve daha iyi uygulanabilirliði olmayan toplumsal ilkelerine sarýlalým. O zaman toplumda bir tarafta ulaþýlmaz bir varlýklýlýk, diðer tarafta dayanýlmaz bir yoksulluk olmaz.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Evet, ama...
Gönderen: Taner SARGIN / , Türkiye
16 Kasým 2010
Düþüncelerinize yürekten katýlýyorum. Yazýnýzda Ýslami sosyalist bir bakýþ açýsý sezdim. Ama malesef Ýslam ilk çýktýðý yýllardaki durumundan çýkmýþ ticari sermayenin eline geçmiþ durumdadýr. bahsettiðiniz çözümlerin yeþil sermayenin arka bahçesi olup farklý düþüncelere sahip Uður mumcu, bahriye üçok, ahmet taner kýþlalý gibi düþün adamlarýný yok etmeyi görev sayabileceðini. eþitssizliðin kaynaðý olan amerikadaki fettullahýn aleti olabileceðini yok mu sayýyorsunuz? düþünce özgürlüðü esastýr. Unutulmamalý ki herkesin düþüncelerini yayma hakký olduðu gibi baþkalaýnýn da farklý düþünceleri öðrenme hakký vardýr. düþüncelerin savundüðü için insanlarýn yok ediliþini normal sayamayýz. Nüfusun artmasý kapitalist sermayeye ucuz iþ gücü saðlýyor bu da emekçilerin kendi aralarýnda rekabete girerek sömürüyü kolaylaþtýrýyor. burjuva kültürüne sahip insanlarýn þikeyet ettði balici ve kapkaççýlar bu kültürün ürettiði, madalyonun arka yüzüdür. Evet bu çeliþkilerin çözümlenmesi bir þekilde gerçek adaletin saðlanmasý ile; emeðin hakkýnýn verilmesi ile, üretim tercihlerinin insan temel ihtiyaçlerýnýn önceliði ile saðlandýðýnda sadaka kültürünü geliþtirmeye de gerek kalmayacaktýr. emperyalist sömürü birilerinin malýný satamaz duruma gelmesi ile ilgilenmemekte. Kendi ürettiði silahlarýnýn tahrip ettiði yerlerde tekrar üretim yaparak. elit kesime yönelik lüks üretim yaparak kendini yenilemektedir. yani insanýn ve insanlýðýn yokoluþu ile kapitalizm ve emperyalist sömürü kendini idame ettirmektedir. burnunnuzun dibinde birbuçuk milyon müslüman türk ýrakta katledilirken kadýnlarýn ýrzýna gegeçilirken bunlara çanak tutma islami yönetim olarak nitelendirilmektedir. bu yönetim atlantik ötesinden gelen direktiflerle insanlara poþetlerle yiyecek daðýtarak saðlanmaktadýr. Evet, üretici insaný inþa etmek gerekir, iþ olanaðý saðlamak gerekir, sadaka daðýtarak insanlarýn duygularýný sömürerek bunun gerçekleþtirileceðine inanmýyorum. Ýslamda malýn zekatý konusu, benim bildiðim kadarýyla þudur; ihtiyacýndan fazlasýný ihtiyacý olana vermek gerekir. burada bir oran belirlendiðini zannetmiyorum. burada insan ihtiyacý ölçütü kþiye göre deðiþebiliyor. çok hýrslýinsanlar daima fazlasýný istiyor. bu da bireysel olarak sadaka vermekle sorunlarý çözmeyi imkansýz kýlýyor. iþte bu noktada devletin devreye girip üretim tercihlerini belirlemesi gerekiyor. bu saðlanamadýðýnda varlýklý insanlar bir ailenin on sene geçinebileceði ekonomik deðerdeki mesela bir otomobile ekonomik deðeri baðlayabiliyor. Kapitalist ekonominin kuralý; tüketim olduðu sürece üretim olur. lüks villalar alma imkanýna sahip olan insanlar olmasa bu lüks villa üretimi yapýlmazdý. bu villalarý üretmek için harcanan emek insanlarýn temel ihtiyaçlarýný üretmeye yönlendirilirdi. sonuçta üretilen temel ihtiyaçlar herkesin tüketebileceði fiyata düþer, temel ihtiyaçlarý tamin edilen insanlar balici kapkaççý olmaz, insan temel ihtiyaçlarý için geliþtirilen iþ olanaklarýnda üretici olurlardý. yani artý deðerin adil bölüþülmesi ile saðlanan ekonomik iyileþme; sýrasýyla insanýn sosyal ihtiyaçlarýnýn karþýlanmaýnda ve hatta bu gün lüks ihtiyaç sayýlan tatil ve bunun gibi ihtiyaçalrýnda karþýlanmasýnýn da üstesinden gelebilecek duruma gelebilirdi. insanlýk bin yýllardýr silah üretiyor. mesela bir savaþta sulara gömülen bir savaþ gemisinin bir fabrikanýn çarklarý olarak insanlýða neler üretebileceðini düþünün.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumbilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çok - Kültürlü Toplumlar
Din Görevlisi Kanaat Önderi Olmalýdýr
Uygarlýklar Dayanýþmasý mý Yoksa Uygarlýklar Çatýþmasý mý?
Ekinlerlerarasý Ýliþkiler: Erime veya Bütünleþme

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sözleþmeli Öðretmen
Wikileaks, Mossad ve Cýa Ýþbirliði
Kýzýlca Kýyamet: Biliþim Kýyameti
Sökün Köyü'nün Boynu Bükük Tarihi Camisi!
Askerliði Gereksiz Yere Uzatmak Yersizdir
Halk Ne Denli Varlýklý ve Eðitim Düzeyi Yüksekse, Yönetim Biçimi de O Denli Demokratiktir
11 Eylül Karartmasý, Amerika Birleþik Devletleri ve Ýsrail

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ozymandias [Þiir]
Pars! Pars! [Þiir]
Ak Güvercinim, Özgür Yiðidim! [Þiir]
Ýl Olma Yolunda Ýlerleyen Silifke [Deneme]
Cayýr Cayýr Yanýyor Ülkemiz Þu Lanet Terör Yangýnýnda! [Bilimsel]


Mevlüt Tok kimdir?

Emekli Ýngilizce okutmanýyým. 1954 Mersin doðumluyum. Bu sayfalarda çeviri denemeleri yapmak istiyorum.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mevlüt Tok, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.