Egoistlerin en güzel yaný baþkalarý hakkýnda konuþmuyor olmalarý. -Lucille S. Harper |
|
||||||||||
|
Batýnýn kendi arka bahçesi olarak gördüðü ve hala bu tutumunu ýsrarla devam ettirdiði, ona göre üçüncü dünya ülkeleri kabul ettiði coðrafyalarda, mahþeri kýyam sahneleri canlanýyor. Bu hareketlilik daha yönünü, yörüngesini oturtmamýþ, hareketliliðin ilerisi kuþkusuz bugünden daha iyi olacaktýr. Yaþanan geliþmelere baktýðýmýzda, genel yargýlama yöntemlerindeki ölçünün nispeten iyileþmenin etkili olduðu yönünde. Bu güne kadar ezilen, sömürülen, onuru ayaklar altýna alýnan, varlýðýna sadece üretim araçlarýný kullanmasý için tahammül edilen halk kitlelerine, Ýslam diye anlatýlan dolaylý dolaysýz dayatýlan ekoller ilk oluþtuðu dönemin siyasi kirlerini içine alarak uyarlanmýþ, olgunlaþtýrýlmýþ! Dönemin mevcut yöneticileri kiþiliklerinden doðan eksiklerini Ýmani bozukluklarýný veya imansýzlýklarýný Ýslamýn usulüne, özüne akýtarak Ýslamlaþtýrmaya çalýþmýþ ve baþarýlýda olmuþ! Yaþanýlan bu makûs deðiþim resmi din olarak tarihe kaydedilmiþ Ýslam ve tarihidir. Hangi yönden bakarsanýz bakýn, bir Milliyetçinin, bir Komünistin, bir Ateistin dahi kendine yorumlayabileceði utanç malzemeleri ile dolu Ýslam ve tarihi! Böylece egemen güçlerin yazdýrmýþ olduðu tarihten beslenerek yola çýkan Ýslamcýlarýn karþýsýndaki diðer fikri akýmlarýn, onlarýn tarihinden örneklik sunarak sahnenin dýþýna itmesindeki gerçeklikte burada yatmakta. Ýslamcýlar; Sosyalistlere karþý kullandýklarý argümanlarýn yakýn tarihini dahi bilmezken(!) Sosyalistler Ýslamcýlarýn tarihlerini pekâlâ Ýslamcýlardan daha iyi bilmesinin nedeni de budur. Tarihin hiçbir zaman diliminde orijinliði deðiþmemiþ insan fýtratý ile türünün fiziksel dönüþümü, tarihin son anýna kadar süreceði, adýna modern denilen ve öznesinde geçmiþin barbar ve ilkel kavimlerin yaptýklarýnýn daha ötesinde rezalete bulaþan modern dünyanýn mensuplarý da bu deðerlerin arayýþýnda olmasýna raðmen hala eblehlikten kurtulmuþ deðil… Beþeri Sistemler çaðýmýzda esaslý bir olgunluk süreci geçirdiðini ifade etti. Ýfadelerini yasallaþtýrdý ve arkasýndan telalarlý þunu ekledi: Demokrasi! "Bu sürecin/Demokrasi/ devamýnda ki evrelerin nasýllýðý da henüz net deðil. Bu konuda öngörüde bulunmak da sanýldýðý kadar kolay deðil. Derinlikli düþünmek, tartýþmak ve içinde yaþanýlabilecek en adil yapýlara ulaþmak için mücadele etmek, bu uðurda binlerce yýldýr milyonlarca masun canlar feda etmek, yaðmalar yapmak ne anlam ifade ediyor? Bilmiþte deðiliz(!?) Pekâlâ, inananlarýn da yüreðinden gelen saf sesi dillendirmek onu olduðu gibi itiraf etmek, bunun için rüþtünü tamamladýðýný ispatlamasý, kendisine alan oluþturmasý gerekmez miydi? Geleneksel Sünni anlayýþý ile geçmiþteki iktidar Ýslamýna ulaþmak isteyenler, Þiacýlýðýn çok ötesinde olan Ali kiþiliði üstünde ciddiyetle durmuyor ve o þahýstan ders almýyorsa da, “Tarihle aramýza gerilen ses perdesi yýrtýlmýþtýr, tarih olanca gücü ile bize hakikati haykýrmaktadýr. Kimse Kralýn çýplak olmadýðýný söyleyemez, söylese de söylediðine inanmadýðýný biliyoruz”. Bilinen süslü Sünni gelenek tabusu çürümüþtür. Bunun sýrrýný tarihi yazdýran gizli güçlerin arzularýnda aramaktansa, onlarýn devamý niteliðinde olan günün güçlerinin arzularýnda aramalýyýz. Ne var ki bir olguyu yargýlamak veya tanýmlamak istediðimizde, o olgunun kendisini esas almayý bir türlü ilke edinemedik. Bu ilkeden nasibin alanlardan biride imam Ali’dir. Bu ilahi þahsiyet’in öznesinde barýnan Kamil insan örnekliði, ilahi hedefti. Bu deðerin amacý, hiçbir felsefe coðrafya, halk sair gibi izafi deðerle sýnýrlandýrýlamaz. Buna en açýk örneklik sözde demokrasi terimi ile beslenen milletlerin onun kiþiliðinde kendisini bularak akýn akýn Ýslamlaþmasýdýr. Ýslamcýlarýn temel çýkmazý, Akide muðlâklýðýdýr. Ýðdiþ edilmiþ akideler bileþkesidir. Söz konusu akideler bileþkesinin yakýn dönem þahsiyetleri; Þeriati, Kutup, Basayev, Aliya, Said Havva sair þahýslarýn hemen hepsi farklý felsefeye mensuplardý. Bu þahýslarýn paradigmasýndan rafinerisiz beslenmek katkýlý olmayý zorunlu kýlar. Arý/saf-duru/ bir felsefeye deðil, bileþke/selefi-Vehhabi- Þii, sair/ bileþkeli felsefeyi duru algýlama sendromu sürdükçe yanýlsamalarda devam edecektir. “Nübüvvetin iþlevsel metodundaki /yasama, yürütme, yargý/gizeme olan uzaklýk ise sorunun bir baþka boyutudur. Bu bakýmdan “ilahi velayet felsefesi” olmazsa olmazýmýzdýr”. Bu olgunun çok hassasiyetini, Ýslam dünyasýndan önce diðer dünyanýn sakinleri daha iyi anlamýþ. Bu konuda Þeriati’de güzel çýkýþlar bulmak mümkünken, ümmet ve imamet risalesi de örneklik sunar. Bu güzel adam eserleriyle her zaman farklýlýk oluþturmuþ, doðru ya da yanlýþ! Onu bu konudaki metodu farklý heyecanlanmasýna vesile olmuþ, sadece söz dünyasýna veya kitaplarla kütüphanelere güzel eserler kazandýrmakla yetinmemiþ, güzel amelleri üretecek olgun þahsiyetlere ve temiz yüreklere de ulaþmýþ. Bir diðer deðinimiz; Türk Ýslami oluþumlarýn tek yerli kaynaðý Said Nursi’nin olmasýdýr. Bundan daha ilginci ayný kaynaktan beslenenlerin onlarca fraksiyonlara dönüþebilmesidir. Bu dönüþümün termelindeki sorunlarý var olan sisteme atfederek sorumluluktan kaçmakta ayrý bir ucuzluktur. Var olmasý gereken ideo-strateji, bunu böyle öngörmemizi isteyebilir. Esas sorumlulukta burada baþlar. Ýslamcýlarýn vazgeçilmezi ilk etapta kendilerini felsefi rafine sürecine tabi tutmalarýdýr. Bu aþamadan geçmeyenler katkýlý sunumlarýný devam ettirerek var olan katkýlý oluþumlara bilerek bilmeyerek bir yenisini ekleme görevini üstlenecektir! Esasen bugün var olan çeþitli ekollerin geçmiþteki çýkýþlarý da bu girdaba düþmüþ ve böylece Tevhid, Vahdet, Ümmet platformu oluþturmak istenirken bir yenisini oluþturarak sayýsal üremeye katýlmýþtýr. Bu kavramlarýn vurgusunu yapanlarda bilerek/bilmeyerek yeni totemler ürettikleri ayan beyan ortadadýr. Buda baþka bir ironidir. Kaxs, Hegel, Kapitalizm, sol Ýslam, Allah perest solcular, gibi safsatalarýn cazgýrlýðýný yapanlar; ne Ýslamý anlamýþ nede Þeriati’yi! Bazý ifadelerimiz birilerine karþý duruyor gibi olsa da olsun! Var olamayan ütopik düþünceler kurmak, bunun alt yapýsý içinde böyle bir kiþilik üretmek, çoðu zaman ilahi övgülere mazhar olmuþlardan uzak durmamýza neden oluyor. Bir þeye ya da þâhýsa aþýrý derecede deðer yüklemek yersiz iltifatlar, o þeye ya da þahýsa en büyük haksýzlýktýr. Bu deðinilerimiz sürekli eleþtirdiðimiz klasik, güncel cemaat veya çeþitli tarikat mensuplarýnca gereksizin ötesinde rahatsýzlýk ta verebilir, böyle bir durumda bilinçaltýmýzdaki taassupçuluðumuzda görmüþ oluruz. Nitekim içinde bulunduðumuz bu yapay süreçte kimlerin hangi sahalarda savrulduðunu görenle beraber görüyoruz! Evet, özgürlükçüyüz ama mutlak özgürlükçü deðiliz, böyle bir saplantý insaný Allaha isyana da götürür. “LA” kendi baþýna mutlak reddiyedir ama hemen arkasýndan gelen ille /sadece-ancak/ “Allah”la sýnýrý belirler. Sýnýrsýz bir reddiye kâinatta anarþi ve kaostan baþka bir þey getirmez. Bunun ispatý da kendilerini Allahýn kullarýna karþý sýnýrsýz Yetki sahibi gören hedonistlerdir. Bu ideoloji de insanlýðýn dimaðýna sinen Ýkibindörtyüz yýllýk bir “Kirene paraziti”dir. Evet, Adalet istiyoruz ama salt mülkiyet kavramýný esas alan materyalistte deðiliz. Adalet ve Kýstýn sözsel içeriðinden önce onun ruhuna vakýf olmamýz gerekir. Kendisi için istediðini karþýdakine istemeyenin inancý bizim yanýmýzda sözden öte bir þey ifade etmez. Ýslamýn saadet döneminde yaþayan erdemli bazý þahsiyetler üzerinden demogoji yaparak onlarý adeta bir bilinmezlik iksirine dönüþtürmekte hedonizme hizmetten öte bir þey deðildir. Yeni bir süreç ve açýlým için yeniden ahlak ve izzeti donanmayanlar, tarihin tozlu raflarýnda karanlýk yüzler olarak yerini alacaktýr. Wesselam Muhammed CAN 08 Eylül 2010 mcan@hotmail.de
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |