Dünyada acýlarýn, katliamlarýn ve çilelerin son bulmasý, Türk - Ýslam coðrafyasýndaki kargaþa, karmaþa ve anarþinin ortadan kalkmasý, yoksulluðun son bulmasý, huzur ve güven içinde bir uygarlýk için Türk Ýslam Birliði’nin kurulmasý çok önemlidir. Bu, M. Kemal Atatürk’ün de öngörüsüdür:

“Bütün Ýslam aleminin manen olduðu kadar maddeten de birlik içinde ve müttefik hale gelmesinden sadece sevinç duyarýz.” [Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920, 4. (gizli) oturum]

Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde, huzur ve güven içinde yaþayan halklar, ayný tarihi, ayný uygarlýðý, ayný dini ve kültürü de yüzyýllarca birlikte yaþadýlar. Bu toplumlarýn, Avrupa ülkelerinin yaptýðý gibi bir birlik oluþturmalarý, çok daha doðal ve acildir. Çünkü zaten bu toplumlar geçmiþte birlik halindeydi. Dünya savaþlarý sonucunda zorunlu olarak ayrýlarak, kendi ülkelerini kuran bu toplumlarýn, dostluk ve kardeþlik temelleri üzerinde yükselen yeni bir birlik oluþturmalarý hiç de zor deðildir.

Bu ülkeler, kendi varlýklarýný ve yönetim þekillerini devam ettirecekler ancak Türk – Ýslam Birliði çatýsý altýnda dostluk ve iþbirliðini artýracaklardýr. Koþullar bu birliði ihtiyaç haline getirmiþtir; birlikte olmaktan büyük bir güç doðacaktýr. Dahasý bu birlikte yer alan ülkeler -Avrupa Birliði ülkeleri gibi- kendileri de daha güçlü duruma geleceklerdir.

Bu birlik, çeþitli nedenlerle ayrý kalmýþ kardeþlerin adeta yeniden kavuþmasý gibidir. Kardeþ toplumlarýn, dostluklarýný perçinleþtirdikleri bir oluþum artýk herkesin dileði haline gelmiþtir. Yakýn dönemlerde bu birlik arayýþýný bazý devlet baþkanlarýnýn da dile getirmiþ olmasý, Türk-Ýslam Birliði’nin aciliyetinin göstergesidir.

Bugün insanlýðýn ihtiyacý huzur, barýþ, yardýmlaþma ve adalettir. Söz ettiðimiz birlik, bu misyonu üstlenecektir. Düþmanlýk yapmak, korku salmak ya da intikam almak için deðil, dünyada barýþý hakim kýlmak için var olacaktýr.

Bu birlik saygý, sevgi, hoþgörü, gönül ve ruh birliðidir. Temelinde sevgi, özveri, þefkat ve anlayýþ olacaktýr. Ve yalnýzca Müslümanlarý deðil tüm dünyayý kucaklayacaktýr.

Ýnanç, ibadet, düþünce ve ifade özgürlüðü saðlayacak olan bu birlik, herkesin canýnýn, malýnýn ve kutsallarýnýn güvencesi olacaktýr.

Geçmiþte, birlik ruhunun saðladýðý huzur, güven ve barýþ gibi deðerler üzerinde inþa edilmiþ olmasý nedeniyle Ýslam dünyasý, çaðýn en modern uygarlýðý olmuþtu. Günümüzde de Türk-Ýslam dünyasý gücünü tekrar elde etme ihtiyacýndadýr. Türk –Ýslam Birliði’nin kurulmasý için bugün de hiçbir engel yoktur; yalnýzca istemek yeterli ve gereklidir.

Türkiye, deneyimleri, dýþ iliþkileri, aydýnlarý ve tüm halkýyla, Türk-Ýslam dünyasýnýn birliðine öncü olacaktýr. Büyük bir kesimin görüþleri de bu yöndedir. Yalnýzca bulunduðu coðrafyaya deðil, tüm dünyaya aydýnlýk getirecek olan bu birliðin inþasý için vicdanlý insanlarýn birlikte hareket etmesi çok önemlidir. Atatürk’ün sözlerindeki gibi köhne aleme güneþ olacak bu birlik için hepimiz þevk ve heyecan dolu bir çaba içinde olmalýyýz.

"Ben herþeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doðdum. Böyle öleceðim. Türk Birliði`nin bir gün hakikat olacaðýna inancým vardýr. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyalarý içinde kapayacaðým. Türk Birliðine inanýyorum, onu görüyorum. Yarýnýn tarihi, yeni fasýllarýný Türk Birliðiyle açacaktýr. Dünya sükununu bu fasýllar içinde bulacaktýr. Türk’ün varlýðý bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneþ ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek." [Atatürk’ün Sofrasý, Ýsmet Bozdað, Kervan Yayýnlarý, 1975, s. 138-143]