Günümüz toplumunda hayýr iþlerinin büyük bir kýsmý, dünyada kazanýlacak bir karþýlýk gözetilerek yapýlmaktadýr. Örneðin bir iþadamý, maddi karþýlýk beklemiyor olsa bile, gazetelerde ve televizyonlarda bu yardým haber olur; zaten amaç da yardýmýn duyurulmasýdýr. Zengin iþadamý "sözde" yardým için vakýf kurarken, asýl amacý ödeyeceði verginin düþmesidir. Kiþi bütün bunlarla gösteriþ yapar; böylece toplumda sivrildiðini düþünür.

Bu tür çýkar karþýlýðý yapýlan yardýmlar, genellikle asýl amacýna da ulaþmaz. Onca yardým malzemesi ya ihtiyaca yönelik deðildir veya bozuk çýkar. Ya da ulaþtýðý yerde bu yiyeceklerin daðýtýmýný saðlayacak bir sistem düþünülmemiþtir ve tümü ziyan olur.
Baþka bir örnek de politika konusunda verilebilir. Seçim öncesi politikacýlar genellikle asýl amaçlarýnýn “halka hizmet” olduðunu söylerler. Sözler verir, halkýn yanýnda olacaklarýný iddia ederler. Ancak seçim sonrasý birçoðunun gerçek amacýnýn ‘makam’ olduðu ortaya çýkar. Kiþi örneðin “bakan koltuðu”na oturamadýðýnda, kendi partisine olan sadakati dahi biter. Oysa asýl ‘makam’ dünya hayatýndaki deðil, “Size yasaklanan büyük günahlardan kaçýnýrsanýz, sizin kusurlarýnýzý örteriz ve sizi ’onurlu-üstün’ bir makama sokarýz. “( Nisa Suresi, 31) ayetiyle haber verildiði gibi Allah Katýnda olandýr.

Kur’an ölçü alýnmaksýzýn, samimi niyetle yapýlmayan hiçbir iþte bereket olmaz, hiçbir iþ yarar saðlamaz.

Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayýp, insanlara karþý gösteriþ olsun diye malýný infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarýnýzý geçersiz kýlmayýn. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanýn durumuna benzer; üzerine saðnak bir yaðmur düþtü mü, onu çýrýlçýplak býrakýverir. Onlar kazandýklarýndan hiçbir þeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluðuna hidayet vermez. (Bakara Suresi, 264)

Allah’ýn sýnýrlarýný gözeterek, samimi bir niyetle, topluma yararlý olmak ve karþýlýðýnda yalnýzca Allah’ýn rýzasýný kazanmak için yapýlan iþler ise adeta bereket yaðmuru getiren bulut gibidir. Allah, insanlarýn samimi niyetlerine binaen her iþte bolluk verir, baþarýya ulaþtýrýr, kazancý artýracak kapýlar açar.

Yalnýzca Allah’ýn rýzasýný istemek ve kendilerinde olaný kökleþtirip- güçlendirmek için mallarýný infak edenlerin örneði, yüksekçe bir tepede bulunan, saðnak yaðmur aldýðýnda ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneðine benzer ki ona saðnak yaðmur isabet etmese de bir çisintisi (vardýr). Allah, yaptýklarýnýzý görendir. (Bakara Suresi, 265)

Kur’an’ý kýstas alan mümin günlük yaþamýnda karþýlaþtýðý seçenekler arasýnda, Allah’ýn hoþnutluðuna en uygun olaný, Ýslam’ýn çýkarlarý için en yararlý olanýný seçmekle sorumludur. Bu seçimi yaparken Kur’an doðrultusunda hareket etmeli ve her zaman doðruyu iþaret eden pusula gibi olan vicdanýnýn sesini dinlemelidir.

Toplumda, dürüstlüðün insaný kayba uðratacaðý gibi gerçek dýþý bir inanýþ yerleþmiþtir. Ýnsanlarýn çoðu küçük yaþtan itibaren bu telkinle yetiþtirilir. Bu yanlýþ mantýða sahip pek çok anne baba çocuklarýna vicdanlý, dürüst, samimi davranmayý deðil, yalnýzca kendi çýkarlarýný korumayý öðüt verir. Bu onlarýn ‘mantýklý’ hareket etme üzerine kurulu dünya görüþleridir.

Mantýklý olmak dünyevi çýkarlar üzerine kuruludur ve bencil olmayý gerektirir. Bu kimselerin bakýþ açýsýna göre, vicdanlý davranmak mantýklý deðildir. Vicdaný insana sürekli doðruyu gösterir; mantýk ise adeta þeytanýn silahýdýr. Þeytanî bir mantýk kullanan kiþinin aksine temiz akýl sahibi insan, yaþamýnda karþýlaþtýðý her olayda vicdanýný kullanýr. Samimiyetle Allah sevgisini ve Allah korkusunu içinde taþýyan kimse, hem dünyada hem de ahirette sayýsýz güzelliklere ulaþabilir. Çünkü samimiyet ve yalnýzca Allah’ýn rýzasýný umut ederek temiz niyetle hareket etmek, insanýn ruhu ve aklý üzerinde çok olumlu etki oluþturur.

Samimiyetin kazandýrdýðý ruh derinliði, cenneti umut etme, Allah’ýn hoþnutluðunu kazanma heyecaný, bunlarýn hepsi inanan insan için ayrý birer zevktir. Samimi olduðu, vicdanýnýn iþaret ettiði yola uyduðu için bedensel ve ruhsal açýdan saðlýklýdýr. Dünyevi çýkar elde etme hýrsý nedeniyle sýkýntý yaþamaz, hayatýnda Allah’ýn hoþnutluðunu kazanmak için çaba göstermenin güzelliði hakimdir.

Sonuç Olarak;

Kur’an dýþý yaþam, ahlaksýzlýðýn yaygýnlaþmasý ve tüm toplumu içine alan bir çürümeye neden olur. Tek bir meyvedeki çürüðün, sepetteki diðer meyvelere de bulaþmasý gibi; dejenerasyonun farklý bir yüzü ile her an karþýlaþabiliriz. Ýnsanlarýn çevrelerinde güvenebilecekleri çok fazla kiþinin olmamasý, karþýlýksýz yardým edecek birinin bulunmamasý, sokakta kendilerini güvende hissedememeleri, ihtiyaç duyduklarýnda adaletin gereði gibi tecelli etmeyeceðini düþünmeleri, din dýþý yaþamýn sonucu oluþan dejenerasyonun boyutlarýnýn somut örnekleridir.

Bu büyük soruna gerçek ve kalýcý çözüm; Ýslam ahlakýnýn tam anlamýyla yaþanmasýdýr. Çözüm, Allah’ýn insanlar için seçip beðendiði Kur’an ahlakýndadýr. Tüm insanlarý yoktan var eden Yüce Allah, onlarýn en rahat edecekleri, refah, huzur, güven duygusu ve mutluluk içinde yaþayacaklarý sistemi de yaratmýþtýr. " Biz Kitabý sana, her þeyin açýklayýcýsý, müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89) ayetiyle bildirildiði gibi, Kur’an, her konuda insanlara yol gösterici Kitap’týr. Ýslam ahlaký, hem sorunlara çözüm olacaktýr hem de sonsuz merhamet sahibi olan Allah, bu ahlaký yaþayan kullarýný dünyada ve ahirette en güzel hayatla ödüllendirecektir.

Sizin yanýnýzda olan tükenir, Allah’ýn katýnda olan ise kalýcýdýr. Sabredenlerin karþýlýðýný yaptýklarýnýn en güzeliyle biz muhakkak vereceðiz. Erkek olsun, kadýn olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç þüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaþatýrýz ve onlarýn karþýlýðýný, yaptýklarýnýn en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 96-97)

Fuat Türker, Burhan Dergisi