Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
ÞAÝR VE YAZAR M.NÝHAT MALKOÇ’LA RÖPORTAJ… Röporta: Ahmet SARGIN Ahmet SARGIN: Sayýn hocam, Öncelikle bize kýsaca kendinizi tanýtýr mýsýnýz? M. Nihat MALKOÇ: 1970 yýlýnda Trabzon’un küçük ve þirin bir ilçesi olan Köprübaþý’nda dünyaya gelmiþim. Yani kýrklý yaþlara ‘Merhaba’ dedik biz de... Beþ çocuklu ailenin en küçük ferdiyim. Köprübaþý’nýn Gündoðan Köyü’nün Kosron Mevkii’ndenim. Ýlkokulu komþu köy olan Güneþli’de okudum. Fakat benim bir tarafým da Güneþli’ye dayanýr. Ortaokul ve liseyi Köprübaþý’nda tamamladým. O zamanlar Köprübaþý’nda ortaokul ve lise ayný binadaydý. Okulun yönetimi de aynýydý. Köyle okul arasý yedi kilometreydi. Köyü ilçeye baðlayan araba yolu yoktu. Altý yýl boyunca köyden okula patika yoldan yürüyerek gidip geldim. Çoðu zaman da kestirme olsun diye fýndýklýklardan gider gelirdik. Fakat o zamanlar bu bizim için bir zahmet deðil, aksine eðlenceydi. Yani biz zahmeti eðlenceye dönüþtürmüþtük. Þimdi düþünüyorum da, o kadar yolu hangi akýlla ve hangi güçle yürürdük? Köprübaþý küçük bir yerdir… Birçok dersin branþ öðretmeni yoktu okulumuzda. Lise son sýnýfta bölüm seçme imkânýmýz da yoktu. Tek bölüm vardý, o da Matematik Bölümüydü. Matematikten hiç haz almasam da mecburen bu bölüme devam ettim. Haftada yedi saatlik bir iþkenceden farksýzdý çektiðimiz. Sizin anlayacaðýnýz Matematik Bölümü’nden mezun olup da ‘Edebiyat Öðretmeni’ olan ender insanlardan biriyim. O zamanlar dershane fýrsatý falan da yoktu. Kendi gayretlerimle hiç sene kaybetmeden, üniversite sýnavýna girdiðim ilk yýl KTÜ/Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmenliði Bölümü’nü kazandým. Fakat lisede eksik yetiþtiðim için bunun sancýlarýný üniversitede fazlasýyla çektim. Çünkü bizim oralarda kullanýlan dil, Ýstanbul Türkçesi’yle pek uyuþmaz!.. Þahsen bunun eksikliðini çok çektim. Üniversiteyi bitirdikten üç ay sonra Gümüþhane’ye, Gümüþhane Lisesi’ne atandým. Orada beþ yýl boyunca çalýþtým. Askerliðimi de o zaman içerisinde Ýstanbul’da KKK/ Lisan Okulu’nda asteðmen öðretmen olarak tamamladým. Orada yabancý subaylara güzel Türkçemizi öðrettim. 1998’den sonra iki yýl Akçaabat Anadolu Ýmam Hatip Lisesi’nde görev yaptýktan sonra MEB’in yurtdýþý öðretmenlik sýnavýný kazanarak Türkmenistan’ýn baþkenti Aþkabat’a öðretmen olarak gittim. Üç yýl ata topraklarýnda TÖMER’de, Mahdumkulu Üniversitesi Ýlahiyat Lisesi ve Ýlahiyat Fakültesi’nde ‘Türk Dili’ ve ‘Ýslam Edebiyatý’ derslerine girdim. Türkmenistan’ý baþtanbaþa gezdim, atalarýmýzýn kültürünü araþtýrdým. Yurtdýþýndan döndükten sonra iki yýl Derecik Ýlköðretim Okulu’nda ‘Türkçe Öðretmeni’ olarak çalýþtým. Altý yýldan beri Trabzon Fen Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmeni olarak çalýþýyorum. Ahmet SARGIN: Saygýdeðer hocam, Þiir ve edebiyat tutkunuz nasýl baþladý? EDEBÝYATA TUTKULUYUZ BÝZ M. Nihat MALKOÇ: Bizim oralar yeþille mavinin kucaklaþtýðý, adeta bir tabloyu andýran, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel yerlerdir. 14 km gittiðinizde Sürmene’den denizin mavisini seyretmek mümkündü. 18 yaþýna kadar köyde yaþadým. Gözümü açtýðýmda yeþili gördüm. Sabahlarý kuþ cývýltýlarýyla uyandým. Köy ortamýnda her þey doðaldý o zamanlar... Suni olan her þeyden uzaktým. Buralarda yaþayýp da þair olana deðil, olmayana þaþarým. Çünkü bu emsalsiz tabiat, ruhumuzu besleyen bir kaynaktýr. Ben de bu kaynaktan yýllarca beslendim. Tablo gibi bu manzaralar bizi bir anlamda þair yaptý. Köyde birçok imkândan yoksundum, okuyacak kitap bulamazdým. Köprübaþý’nda Ahmet Hoca denen bir kiþinin küçücük bir kitap dükkâný vardý. Evden aldýðým küçük harçlýklarý öðlede yemez, o küçük kitap dükkânýndan kitaplar alýrdým. Kitap sevgim o kadar büyüktü ki bütün harçlýðýmý kitaplara harcardým. Doðru dürüst bir öðle yemeði yediðimi hatýrlamam. Þimdiki çocuklara bakýyorum da onlar bize göre çok þanslý… Çünkü her istedikleri kitabý alma þansýna sahipler… Babalarý, yeter ki okusunlar diye her türlü imkâný önlerine seriyor. Çocukken okumayý çok seviyordum. Ýlk aldýðým kitaplar, Karacaoðlan’in þiir kitabýyla Hz. Ali’nin Cenkleri’ydi. Hz. Ali Cenkleri bir seriydi, hepsini de almýþtým. Bu kitaplarý hâlâ kütüphanemde özenle saklarým. Okuldan eve dönerken bir aðacýn altýna, bir fýndýk bahçesine oturur, o kitaplardan okur, yorgunluðumu atardým. Okuduðum o kitaplar beni bir noktaya getirdi..Farkýnda olmadan ben de bir þeyler karalamaya baþladým. Bugün bile, heceden kolay kolay vazgeçemeyiþimin sebebi o zamanlar okuduðum birbirinden güzel halk þiirleridir. Üniversiteye baþladýðýmda okuma konusunda sýnýf arkadaþlarýmdan çok geri olduðumu fark ettim. Zira onlarýn çoðu önemli okullardan mezun olmuþ, þehirlerde yaþamýþlardý. Bu eksikliðim kýsa zamanda notlara da yansýyýnca kendi kendime okuma seferberliði baþlattým. Daha sonra, okuduklarým beni, içimde var olan yazma hevesine yöneltti. Bu sefer de yazma seferberliðini baþlattým. O zamanlar Trabzon’da ‘Türksesi’ adýnda günlük çýkan bir mahalli gazete vardý. ‘Cahil cesur olur’ derler ya, ben de cahil cesareti göstererek o gazetenin kapýsýný çalarak gazetede yazmak istediðimi belirttim. Önceden alaycý bakýþlarla süzülsem de kabul gördüm. Gazetedeki ilk yazým “Ulaþým Sorunu” baþlýðýný taþýyordu. O zamanlar üniversite birinci sýnýftaydým. Yýl 1988’di… Þimdi tarihler 2010 yýlýný gösteriyor. Aradan tam 22 yýl geçmiþ; ben o gün bugündür dur durak bilmeden yazýyorum. Ahmet SARGIN: Çalýþmalarýnýz hakkýnda bize bilgi verir misiniz? YAZMAK BENÝM ÝÇÝN BÝR TUTKUDUR M. Nihat MALKOÇ: Yayýnlanan ilk þiirim “Gece Yarýsý” adýný taþýyordu. Bu, hece ölçüsüyle yazýlmýþ hüzün içerikli bir aþk þiiriydi. O zamanlar Kültür Bakanlýðý tarafýndan gençlerin çalýþmalarýna yönelik, birinci hamur kâðýda basýlan “Gençliðin Sesi” adlý kaliteli bir dergi çýkarýlýyordu. Bu þiirim de o dergide yayýnlanmýþtý. Ýlk telif ücretini de o zaman almýþtým. Dergilerin telif ücreti verdiðini bilmediðim için þahsýma gönderilen bu para benim için bir sürprizdi, o zamana göre de ciddi miktarda bir harçlýktý. Bu, benim þairlik serüvenimde adeta bir dönüm noktasýydý; þiire olan aþkýmý perçinleyen güzel bir sebepti. Gençlik yýllarýmda Sürmeneli bir edebiyatsever dostumla ‘Bizim Okul’ isminde, dört ilavesi bulunan çok kapsamlý bir edebiyat dergisi çýkardýk. Bu derginin Yazý Ýþleri Müdürlüðünü ben yapýyordum. Fakat okuyucudan yeterli destek göremediðimiz için derginin ömrü de uzun olmadý. Bunun dýþýnda okullarda, okul adýna dergiler çýkardým. Fakat daha çok dergi çýkarmayý deðil, dergilerde yazmayý yeðledim. Bugüne kadar onlarca dergide deneme, makale, hatýra, gezi yazýsý, fýkra türünde yazýlarým ve birçok þiirim yayýnlandý. Yazdýðým dergiler arasýnda “Türk Edebiyatý, Türk Dili, Bizim Çocuk, Çýnar, Dilhane, Poyraz, Türk Yurdu, Gülistan, Bizim Azerbaycan, Anadolunun Sesi, Üniversitelinin Sesi, Türkiye, Bizim Okul, Þenliðin Sesi, Sýzýntý, Mavi-Yeþil, Mortaka, Kubbealtý Akademi, Nida, Kardelen, Ortanca, Yeþilay, Deðirmen, Cümle, Kümbet, Sükût, Yeni Pulathane, Semerkant, Alkýþ, Herfene, Yeni Sesleniþ, Genç, Yediiklim, Ayvakti, Somuncu Baba, Tekne, Beyaz Gemi, Bilimin ve Aklýn Aydýnlýðýnda Eðitim, Ýnsanlýða Çaðrý, Berceste, Seviye, Karadeniz’de Hayat, Karayel, Gençliðin Sesi” önemli bir yer tutmaktadýr. Yazmak benim için soylu bir tutkudur. Yazmazsam yaþayamam. Yazarak nefes alýyorum ben… Benim oksijen kaynaðýmdýr yazmak… Öte yandan ‘Türksesi, Demokrat Gümüþhane, Kuþakkaya, Ortadoðu, Yeni Mesaj, Hergün, Candaþ, Edebiyat, Bolu Üçtepe, Akçaabat Yeni Haber, Karadeniz Olay, Hizmet’ gibi gazetelerde yýllardan beri deneme, makale, fýkra ve þiirler yazmaktayým. Bugüne kadar yerel ve genel medyada yazdýðým yazýlarýn sayýsý binli rakamlara çoktan ulaþmýþtýr. Son yýllarda Trabzon’un en eski ve köklü gazetelerinden biri olan ‘Hizmet’ adlý gazetede haftada üç yazým çýkmaktadýr. Bunun yanýnda ilk görev yerim olan Gümüþhane’de ‘Kuþakkaya’ adlý gazetede günlük yazýlar yazmaktayým. Ýnternet ortamýnda onlarca kültür ve edebiyat sitesinde yazý ve þiirlerim okuyucularla buluþmaktadýr. Bugüne kadar, içinde Yozgat Sürmeli Þiir ve Makale Yarýþmasý da bulunan, Türkiye genelinde düzenlenen birçok þiir ve kompozisyon yarýþmasýna katýldým. Bu yarýþmalarda aldýðým birincilik, ikincilik, üçüncülük, mansiyon ve jüri özel ödüllerin sayýsý 40’ý bulmuþtur. ‘Marifet iltifata tabidir’ derler. Bu ödüller beni motive eden en önemli unsurdur. Ahmet SARGIN: Yozgat’ ý dýþarýdan nasýl tanýyorsunuz? Yozgat ve Yozgatlýlar hakkýnda neler düþünüyorsunuz? YOZGAT TÜRKÝYENÝN ÇÝMENTOSUDUR M. Nihat MALKOÇ: Yozgat, Türkiye’nin çimentosudur; hamuruna þer katýlmamýþ yiðitler diyarýdýr. Bugüne kadar birçok Yozgatlý arkadaþým oldu. Hiçbirisinden zarar görmedim. Hepsi de dost canlýsý insanlardý; paylaþmayý seven insanlardý. Bu þehir bana her þeyiyle ‘asalet’ kelimesini çaðrýþtýrýyor. Bu þehirden vatan haini çýkmaz. Buranýn halkýnýn hamuru Müslüman Türk kanýyla yoðrulmuþtur. Burasý bin yýllýk vatan topraðýdýr. Topraklarýnýn altýnda þehitler yatmaktadýr. Bunlar yurdun manevi bekçileridir. Yozgatlýnýn vatan ve bayrak sevgisi dillere destandýr. Bu þehrin halký vatan söz konusu olunca ölüme atýlmasýný bilir. Bu sevgiyi kimse sorgulayamaz. Yozgat, taþýyla topraðýyla Anadolu’nun doðallýðýný ve þefkat nazarlarýný üzerinde taþýr. Ýyi ki Yozgat var, iyi ki Yozgatlýlar var. Yozgat’ýn doðal güzellikleri yeterince tanýtýlamadýðý için turizmden hak ettiði payý ne yazýk ki alamýyor. Termal turizm imkânlarýnýn bu kadar geniþ olduðu bir yerin bu durumda olmamasý gerekir. Bu kaynaklar Batýlýlarýn elinde olsaydý burayý halk tabiriyle yalancý cennete çevirilerdi. Buradaki yer altý ve yerüstü kaynaklarýnýn hakkýyla deðerlendirilmesi bu þehri ayaða kaldýracaktýr. Buradaki üniversitenin bir an evvel geliþtirilmesi ve gözde üniversitelerle yarýþacak konuma getirilmesi gerekir. Kýsacasý Yozgat’ta yað, un ve þeker var ama bunlarý ölçüsünce bir araya getirip helva yapacak ustalar yeterince yoktur. Çamlýk gibi bir tabiat harikasý kaç þehirde vardýr? Þehrin iki kilometre güneyinde yer alan ve Türkiye’nin ilk milli parký olan Çamlýk’ýn tam anlamýyla turizmin hizmetine sunulmasý gerekir. Çapanoðlu Camii’nin güzelliðini ve eþsizliðini anlatmaya hacet var mý? Ýki katlý bir Osmanlý konaðý olan Yozgat Müzesi görülmeye deðerdir. Yozgat’ý tanýmak, bu güzel coðrafyayý dünya gözüyle görmek gerekir. Zira Yozgat Türkiye’nin gözbebeðidir. Ahmet SARGIN: Yozgat Þairler ve Yazarlar Birliði’nin çalýþmalarýný nasýl buluyorsunuz? YOZGAT ÞAÝRLER BÝRLÝÐÝ YOZGATI TANITIYOR M. Nihat MALKOÇ: Yozgat Þairler ve Yazarlar Birliði, Yozgat’ýn duygu erleri olan þair ve yazarlarý güçlü çatýsý altýna almýþ kültürel bir organizasyonun somutlaþmýþ hâlidir. Bu birlik, kadim kent Yozgat’ýn dününden yarýnýna bir kültür, sanat ve edebiyat köprüsü kuruyor. Bu birlik düzenlediði kültürel etkinliklerle Yozgat’ýn deðerlerinin ve deðerlilerinin içte ve dýþta tanýtýlmasýna büyük katkýlar saðlýyor. Birliðin her yýl düzenlediði ‘Sürmeli Þiir Þöleni’ her geçen gün geleneksel bir zemine oturmaktadýr. Bu þölen sayesinde Yozgat bütün yurtta tanýtýlýyor. Bu gibi dernek ve birliklere, kültürüne sevdalý zenginlerin maddi yardýmlarda bulunmasý gerekir. Zira hiçbir etkinlik parasýz yapýlamýyor. Þehrimizi ve kültürümüzü seven insanlar olan bizler bir þeyler yapamýyorsak hiç olmazsa bir þeyler yapanlara destek olmalýyýz. Sizin bu birlik çatýsý altýnda zor þartlar altýnda yaptýðýnýz çalýþmalarý ayakta alkýþlýyorum. Ýyi ki varsýnýz. Her þehirde sizin gibi vatan sevdalýlarý, Ahmet Sargýn’lar mutlaka olmalýdýr. Ahmet SARGIN: Þiir Þölenlerine katýlýyorsunuz, Yozgat Sürmeli Þiir Þölenini deðerlendirir misiniz? M. Nihat MALKOÇ: Türkiye’nin birçok ilini gezme, deðiþik þiir þölenlerine katýlma fýrsatým oldu. Bu þölenlerde birçok þairi yakýndan tanýdým ve sevdim. Þiir þölenlerinin, þairlerin kaynaþmasýnda ve dayanýþmasýnda çok önemli bir vazife gördüðüne inanýyorum. Yozgat’ta yýllardan beri devam etmekte olan ‘Yozgat Sürmeli Þiir Þöleni’ Türkiye’nin deðiþik illerinden gelen birbirinden güçlü þairleri buluþturuyor. Böylece kalem ehli insanlar arasýnda bir sevgi ve hoþgörü köprüsü kuruluyor. Bu þölene yurdun dört bir köþesinden birbirinden kýymetli birçok þair ve yazar davet ediliyor. Gelenlerin sayýsý yüzlü rakamlarý buluyor; gelenler en iyi þekilde aðýrlanarak güzel anýlarla Yozgat’tan ayrýlýyor. Bu sanýldýðý kadar kolay bir þey deðildir. Baþkanlýðýný yaptýðýnýz Yozgat Þairler ve Yazarlar Birliði bunu baþarýyla gerçekleþtiriyor. Size ve sizinle beraber bu organizasyona el veren çalýþma arkadaþlarýna Türk kültürüne yaptýðýnýz anlamlý hizmetten dolayý þükranlarýmý sunuyorum. Ahmet SARGIN: Sizce Yozgat’ýn tanýtýmý nasýl olmalý? Yozgat Þairler ve Yazarlar Birliði olarak çalýþmalarýmýzýn ilimizin tanýtýmýna katkýsýnýn olduðunu düþünüyor musunuz? SÜRMELÝ ÞÝÝR ÞÖLENLERÝ DEVAM ETMELÝ M. Nihat MALKOÇ: Yozgat, Türkiye’nin merkezi bir konumunda olmasýna raðmen yeterince tanýtýlamamanýn sancýlarýný çekiyor. Bence öncelikle Yozgat kültürüne dair her ne varsa kayýt altýna alýnmalýdýr. Yozgat’la ilgili kapsamlý bir “Yozgat Ansiklopedisi” hazýrlanmalýdýr. Geçmiþten bugüne kadar gelmiþ geçmiþ þair ve yazarlar bir kitapta toplanmalýdýr. Bunun yanýnda Yozgat üzerine yazýlmýþ þiirler bir güldestede toplanmalýdýr. Yozgat Þairler ve Yazarlar Birliði’nin her yýl düzenli olarak gerçekleþtirdiði Sürmeli Þiir Þöleni, Yozgat’ýn içte ve dýþta tanýtýmýna büyük katkýlar saðlýyor. Yozgat dýþýndan gelenler iyi izlenimlerle ayrýlýyor bu þehirden. Çoðu belli bir gazete ve dergide yazan bu insanlar memleketlerine döndüklerinde þölene dair izlenimlerini kaleme alarak geniþ kitlelerle paylaþýyorlar; Yozgat’ta yaþadýklarý güzellikleri eþ ve dostlarýna anlatýyorlar. Ahmet SARGIN: Þiir edebiyat adýna unutamadýðýnýz bir anýnýzý bizimle paylaþýr mýsýnýz? M. Nihat MALKOÇ: Ben öðretmen þairlerden biriyim. Yani ekmeðimi çok sevdiðim öðretmenlik mesleðinden kazanýyorum. Kendim þiir yazdýðým gibi, þiir yazma sevgisini elimden geldiðince öðrencilerime de her fýrsatta aþýlýyorum. Öðrencilerime þiire ve yazmaya dair teorik ve pratik bilgiler veriyor, onlarýn kaleme aldýklarýný deðerlendiriyorum. Onlara ayýrdýðým vaktimi bir kazanç olarak görüyorum. Bu beni fazlasýyla yorsa da sonuçta güzel þeyler ortaya çýkýyor. Görev yaptýðým okuldaki öðrencilerim her yýl yirminin üzerinde ödül kazanýr. Bu benim yorgunluðumu iyice hafifletiyor. Daha önceki okullarda da bu anlamda birçok öðrencime edebiyatý sevdirmeye çalýþtým. Bugün ülke genelinde kalem oynatan, yarýþmalarda dereceler kazanan öðrencilerim var. Bu durum beni fazlasýyla mutlu ediyor. Buradan anýma gelmek istiyorum. Türkiye genelinde düzenlenen bir þiir yarýþmasýna katýlmýþtým. Tabii ki sonuçlarý önceden söylemiyorlar. Dereceye girenleri çaðýrýyorlar. Dereceye girdiðinizi önceden bilseniz de kaçýncý olduðunuzu tören sýrasýnda öðreniyorsunuz. Böyle bir ödül törenine çaðrýlmýþtým. Bu þiir yarýþmasýnda ben ikinci olmuþtum. ‘Yarýþmanýn birincisi olarak kürsüye gelen kimdi’ tahmin edersiniz? Benim beþ yýl önce mezun ettiðim, þiir sevgisi aþýladýðým, yetiþmesi için ter döktüðüm bir öðrencimdi. Bazýlarýnýn düþündüðü gibi bu durum beni rencide etmedi, aksine onurlandýrdý. Birinci olsaydým bu kadar sevinmezdim. Öðrencimin, “Ben sizin eserinizim, bu yarýþmada görünürde birinci olarak ben çaðrýlsam da gerçek birinci sizsiniz” demesi beni adeta kanatlandýrmýþtý. Demek ki verilen emeklerin hiçbiri boþa gitmiyor, günün birinde karþýnýza çýkýyor. Ahmet SARGIN: Edebiyat çalýþmalarýnýz nasýl gidiyor? Bu alanda neler yapýyorsunuz? M. Nihat MALKOÇ: Þiir ve edebiyat yolculuðu dur durak bilmeyen bir yolculuktur. Bu yolculukta yorulsanýz bile, bu sizi yazmaktan alýkoymaz. Zira bu, tatlý bir yorgunluktur. Ben de bu yolculuða ilk günkü aþkla ve þevkle devam ediyorum. Yazý ve þiirlerimi genellikle sabah saatlerinde yazýyorum. Sabah namazýndan sonra genellikle yatmýyorum. Çoluk çocuk kalktýktan sonra artýk bir þey yazamýyor, onlarýn dertleriyle ilgileniyorum. Ýki ayrý günlük gazetede yazdýðým için onlara yazý yetiþtirmeye çalýþýyorum. Bu arada Türkiye genelinde yayýnlanan üç-beþ dergiye yazý ve þiir gönderiyorum. Bunun yanýnda yarýþmalar oluyor, onlarýn bir kýsmýna iþtirak ediyorum. Öðretmenlik vazifem zamanýmýn önemli bir kýsmýný alýyor. Daima üretme, yeni metinler oluþturma gayreti içerisindeyim. Yazdýklarýmýn gazete ve dergilerde yayýnlandýðýný görünce doyumsuz bir haz yaþýyorum. Yazmayý, ‘zaman selinden bir þeyler kurtarýp saðlama alma gayreti’ olarak görüyorum. Yazmadýðým ve yeni þeyler üretmediðim günü bir kayýp olarak addediyorum. Ahmet SARGIN: Yozgat Sürmeli Þiir Þöleninin nasýl olmasýný isterdiniz? Bu konuda eleþtirileriniz var mý? Bundan sonra yapýlacak þiir þölenlerimize katýlmayý düþünür müsünüz? M. Nihat MALKOÇ: Yozgat Sürmeli Þiir Þöleni, Türkiye’de düzenlenen belli baþlý þiir þölenleri arasýndaki yerini almýþtýr. Zamanla çok daha iyi noktalara gelecektir. Her þey neticede maddiyata dayanýyor. Para olmayýnca pek çok þey eksik kalýyor. Türkiye’de Hazar Þiir Akþamlarý, Suçýktý Þiir Akþamlarý gibi gelenekselleþmiþ birkaç þiir þöleni var. Sürmeli Þiir Þöleni de yakýn bir zamanda bunlarý yakalayacaktýr. Daha mükemmele ulaþmak için sabretmek ve azmetmek gerekiyor. Bu arada þölene çaðrýlacak þairler tespit edilirken titiz ve seçici olmak gerekir. Emekleyenler deðil, þiir yolunda belli bir noktaya gelenler bu gibi þölenlere çaðrýlmalýdýr. Þiire katkýsý olmayan, sözde þairlerin çaðrýlmasý þöleni sýradanlaþtýrýr. Þairler çaðrýlýrken asla hatýr gönül hesabý yapýlmamalýdýr. Düzenlediðiniz þiir þöleninde böyle davranýldýðý için söylemiyorum; genel anlamda konuþuyorum. Kültürel faaliyetler külfetli iþlerdir. Bu iþler bir kiþinin iþi deðil, bir ekip iþidir. Herkesin maddi ve manevi olarak elvermesi gerekir. Bu iþi bir kiþinin sýrtýna yüklerseniz kalýcý olmaz; saman alevi gibi kýsa zamanda söner. Yozgat’ýn bunun üstesinden gelecek bir potansiyele sahip olduðuna yürekten inanýyorum. Bu gibi þiir þölenlerine çaðrýlmak beni ve benim gibi bütün þairleri fazlasýyla onurlandýrýlýr. Duygu erlerinin içinde olmayý kim istenmez ki?.. Üstelik davet edilen yere gitmek bizim inancýmýza göre sünnettir. Ahmet SARGIN: Yozgat ve Yozgat halký hakkýndaki düþüncelerinizi öðrenmek isteriz? MEDENÝYETLERÝN BULUÞTUÐU KENTTÝR YOZGAT M. Nihat MALKOÇ: Türkiye’mizin gözbebeði olan Yozgat’ý sýnýrlý kelimelerle anlatmak zordur. Yozgat bizim aciz kalan ifadelerimizle hakkýyla anlatýlamaz. Doðrusu Yozgat anlatýlmaz, ancak doyasýya yaþanýr. Bu þehirde yaþadýðýnýz için çok þanslýsýnýz. Baþkaný olduðunuz Yozgat Þairler ve Yazarlar Birliði tarafýndan düzenlenen “Medeniyetlerin Buluþtuðu Kent Yozgat” konulu makale yarýþmasýna “Çamlýk’tan Bakýnca Göze Takýlanlar” adlý bir yazýmý göndermiþtim. O yazýda Yozgat’a dair duygularýmý terennüm etmiþtim. Yozgat’a kendi dünyamýn küçük penceresinden bakmýþtým. Bu soruya cevap olarak da o yazýmdan aldýðým þu bölümü dikkatlerinize sunmak istiyorum: “Ruhlarýn dýþa yansýyan somut yüzünün bir parçasýdýr þehirler… Þehirlere anlam katan ve onlarý hafýzalara kazýyan, içlerinde yaþayan onurlu insanlardýr. Anadolu’nun gülen yüzü olan Yozgat þehri de yetiþtirdiði deðerleriyle bir asalet burcudur gönlün muhkem surlarýnda… Güneþ doðar Anadolu’nun tam ortasýnda bulunan alný ak, baþý dik Yozgat þehrine… Güne hasret kardelen çiçekleri uyanýr derin uykusundan. Buram buram toprak kokar her yaðmur sonrasý… Bayýrlardan inen hoyrat rüzgârlar tarar Yozgat’ýn sýrma saçlarýný… Daðlarýn arasýnda kalp atýþlarý duyulur þirin Yozgat’ýn… Anadolu’nun asil ruhunu taþýr damarlarýnda. Yiðitler yataðýdýr bu topraklar; burada harman olur erler ve erenler… Þairdir Ýpek Yolu’nda baðdaþ kurmuþ bu güzel þehrin sevgi ve hoþgörü iksiriyle sözü bal eyleyen insanlarý… Her dört kiþiden beþi þairdir bu kadim kentte!... Son sözü bu þehrin söz ustalarý söyler. Göklerde yankýlanan sözün kanatlarýnýn biri sevgi, öbürü hoþgörüdür. Çamlýk’tan bakýnca gülümser Yozgat’ýn gül yüzü… Reçine ve çam kokularý daðýlýr masmavi göklere. Kentin akciðerleri huzur solur minarelerden günde beþ vakit… Ulucami’den yayýlan uhrevî hissiyat, bayram yerine çevirir tarumar olmuþ viran gönülleri. Cami dolup taþtýkça ihya olur Çapanoðlu Mustafa Bey’in aziz ruhu… Müminlerin seherde duaya kalkmýþ nasýrlý avuçlarýna rahmet yýldýzlarý dökülür merhamet göklerinden… Yozgat’ýn Saat Kulesi’nde sonsuza akar zaman… Tevfikzade Ahmet Bey’in ruhu sýðýnýr kesme taþlara… Geçip giden zaman bir yanýmýzý da alýp götürür uzaklara. Küllerinden doðar Yozgat’ýn hýrpalanmýþ ruhu… Yozgatlý Hüznî’nin sesi duyulur þiir sandýðýndan… Yozgat da modern zamanlarýn paslý hançeriyle yaralanýr þah damarýndan. Kentin kanserli dokularý gittikçe sarar tarih kokan cadde ve sokaklarý. Kontrolsüz ve plansýz büyüme, þehrin tarihî dokusunu yaralar derinden. Gittikçe þehri esir alýr kanserli dokular… Paraya iþtahý kabaranlar görmez þehrin acý gerçeðini ve geleceðini… Acýyý þerbet niyetine içirirler þehrin sakinlerine. Kan kussa da onurlu insanlar, kýzýlcýk þerbeti içtiklerini söylerler. Bozok Yaylasý’nda meleþir koyun kuzular… Yiðitlerin meskenidir bu diyarlar… Sütler kaymak tutar, tezekler kurur, hayat akar gider zamanýn gergefinde… Tekecen, papatya, madýmak, hardal çiçekleri süsler tabiat tablosunu… Yaylalara hayat bahþeder laleler… Buz gibi akar sular çeþmelerden. Akasyalar bir gelin gibi süsler viran daðlarý. Yerköy’de dört mevsim ayný anda yaþanýr. Sorgun’u tarif etmede aciz kalýr kelimeler… Kazankaya Kanyonu’nda sular kayalarla söyleþir. Lalelerin en hasý yetiþir Gelin Kayasý’nda… Ferhat, Þirin’ini arar Çamlýk’ta… Daðlarý bir kâðýt gibi görür sevda gözüyle… Aþk, olmazlarý oldurur her zaman... Yozgat türkülerinde dile gelir Anadolu!… Akdaðmadeni’nden duyulur Nida Tüfekçi’nin ölümsüz naðmeleri. Dilden baðlamanýn teline dökülür türkülerin ruhumuzu okþayan notalarý… “Dersini almýþ da ediyor ezber/Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler…” diye baþlar yürekleri yangýn yerine çeviren o ölümsüz türkü… Yozgat sürmelileri yüreklerden yüreklere hasret taþýr. Sevgi bayraklaþýr yürek gönderlerinde… Bazen notalar boðazlarda düðümlenir. Yozgat, sürmeli türkülerinden alýr doyumsuz havasýný ve büyüsünü… Sorgun Kaplýcalarý gençlik iksiri zerk eder yýpranan hayat damarlarýmýza. Cavlak kaplýcalarý doktorlara iþ býrakmaz doðrusu. Sarýkaya Hitit Kemeri direnir zamana. Akdaðlar, bakan gözleri doyurur yeþilin kýrk tonuyla. Çeþka Kalesi’nde taþlar konuþur kendi dilince… Yer altý þehrinde sýrlar aþikâr olur zamanýn perdesini aralayarak… Sonsuza açýlýr taþ kapýlar.” Ahmet SARGIN: Hocam Yozgat Sevdalýsý bir arkadaþýn olarak bu güzel ifadelerinzden çok duygulandýk..Sizin bu denli Yozgat hayraný olduðunuzu bilmiyorduk...Çok çok Teþekkür ederiz.. Bunlarýn dýþýnda söyleyeceðiniz bir konu, bir mesajýnýz var mý? M. Nihat MALKOÇ: Vatanýný canýndan aziz bilen bir insan olarak Yozgatlýlarý kendime yakýn hissediyor ve seviyorum. Yozgatlý dostlara saðlýk ve mutluluklar diliyorum. Ahmet SARGIN: Yozgat Sevdanýz bize þeref verdi, sizi Yozgat ta aðýrlamaktan mutluluk duyarýz ve gelecek yýl yapýlacak olan Sürmeli Þiir Þölenine sizleri de bekleriz...Röportaj için Ýleri Ailesi adýna teþekkür ediyor, size bundan sonraki çalýþmlarýnýzda baþarýlar diliyoruz. M. Nihat MALKOÇ: Ýleri Gazetesi, Yozgat’ýn söyleyen dili, gören gözü ve iþiten kulaðýdýr..Sizin ve Ýleri Gazetesinin aracýlýðý ile Yozgatlý dostlarýmýzla kucaklaþtýk… Yozgatlý gönül dostlarýyla fikirlerimi paylaþma ve onlarla halleþme imkânýný verdiðiniz için asýl ben size yürekten teþekkür ediyorum. Allah hepimizin yâr ve yardýmcýsý olsun…Allaha Emanet olun. Yozgat halkýna da selam ve saygýlarýmý yolluyorum. .............................................................. GÜLE GÜLE KOCA REÝS!... Muhsin Yazýcýoðlunun Aziz Ruhuna Heybetli bir daðdýn sen hey gidi koca reis!... Hicranýn gölgesidir yürekteki acý his Muhsin Yazýcýoðlu gül hasretiyle yandý Elinde kýrmýzý gül sonsuzluða uzandý Kaderin tecellisi, beyhudedir her sitem Daðlarýn eteðinde kol geziyordu matem Tenin toprak olsa da ölümsüz bir bestesin Milletin vicdanýnda yankýlanýyor sesin Duyuldu acý haber, yandý yürekler yandý Hüzün bulutlarýyla yaþlar göze dayandý Dondurdu ilikleri, iþledi ruha ayaz Kýrmýzý boyun büker, karalar baðlar beyaz Bu zamansýz ölümle dert birdi, bini aþtý Zemheri soðuðunda yüreklere kor düþtü Ömür denen aðacýn dalýna baykuþ kondu Gecenin ayazýnda dondu umutlar dondu Karanlýklar bastýrdý battý ufukta güneþ Hissiyat buz tutarken sularý yaktý ateþ Uzun yola çýkarken kalbi düþürdü derde Ülkünün gonca gülü nerde o günler nerde?... Mamak zindanlarýnda söyleþtin duvarlarla Taþý yastýk eyledin, üstün örtüldü karla Ýsmiyle müsemmaydý Sivasýn gülü Muhsin Zalime demir yumruk, mazlumun dili Muhsin Gönlümde kanayan gül, aðlarým kaderine Kor halkalar ekledin gönlümün kederine Bu dünya gurbetinde bir ölür bin doðarýz Hakikat güneþiyle karanlýðý boðarýz Ömrünün baharýnda sonsuzluða aðla git!... Yüce Türk milletinin yüreðini daðla git!... Ebediyet yolcusu kabrine güller dolsun Hakkýn sevgili kulu mekânýn cennet olsun� M.NÝHAT MALKOÇ .................................................. ÇANAKKALE GEÇÝLMEZ!.. O gün kana boyandý Çanakkale Boðazý Yeri göðü inletti askerimin avazý Dört taraftan saldýrdý düþman delicesine Þarapneller saplandý Mehmetçiðin göðsüne Türke karþý kin kustu, beraber oldu cihan Damla damla gözyaþý döktü yere asuman Allahýn askerleri melekler yere indi Hakk�a kavuþan erler kanatlarýna bindi Bir lodos fýrtýnasý zaferden haber verdi Dengeler deðiþince arttý kâfirin derdi On sekiz Martta sular kan gölüne dönmüþtü Zâlimin balonlarý gün doðmadan sönmüþtü Ertuðrul tabyasýndan ateþ yükseliyordu Ceddin iman güneþi aydýnlatýyor yurdu Seddülbahirde akan, kan gövdeyi götürdü Bu çile nöbetleri hem gün, hem gece sürdü Conkbayýrýnda yazdý Mustafa Kemal destan Coðrafyaya dönüþtü damarlardan akan kan Izdýraplara mahkûm vataným ancak güldü Düþman bataryalarý soðuk suya gömüldü Küfür tek bir millettir, ayrý gayrý seçilmez Mehmetçik haykýrýyor: Çanakkale Geçilmez� Ýnsanlýktan nasipsiz küstah uðurlar ola! Hatýrla bu destaný, hatýrla da gel yola! Ýnancýmýz odur ki payidar olmaz zulüm Rabbim senin yolunda bize düðündür ölüm Taþ ve toprak þahittir o muhteþem bozguna Çok acý bir ders verdik o salyalý azgýna Al bayraðýn altýnda gölgelenen askerim! Cennet-i Âlâ ’sýnda bekler seni ol Kerim! Çanakkale içinde Hilâl, Sâlib i ezdi Türk�ün mücahitleri bir büyük destan yazdý. Yuvasýndan ayrýlan artýk geri dönmedi Onlarýn sayesinde al bayraðým inmedi Ey topraðýn baðrýna gömülen yiðit erler! Döktüðünüz kanlarla ulvîleþti bu yerler Ey semaya taht kuran yüce, soylu er oðlu! Duygusallýkta Kerem, yiðitlikte Köroðlu Ey asýrlarý aþýp cihana hükmeden Türk! Zafer kaderin olsun Rabbine þükreden Türk! M.Nihat MALKOÇ .................................................... SON SÖZÜM VATANDIR Topraðýn baðrýnda yatar yiðitler Her öðün aþýmda tuzum vatandýr Ay yýldýzlý bayrak tutar yiðitler Aðýlda körpecik kuzum vatandýr Bayrak kandan almýþ o al rengini Gökler seyre dalar ceddin cengini Görmemiþtir dünya Türk�ün dengini Darda kaldýðýmda kozum vatandýr Burçlarda bayraða kan verir yiðit Topraða kanýyla can verir yiðit Edirne�den Kars�a þan verir yiðit Basiret nazarým, gözüm vatandýr Þehidin kanarken yürek yarasý Yankýlanýr gökte ruhun nârasý Bir bütün olmanýn þimdi sýrasý Namusum, þerefim, özüm vatandýr Topraða düþenler gonca gül gibi Yakýna gel hele, bakma el gibi Gönülde gözyaþý taþkýn sel gibi Küllenen aþklarda nazým vatandýr Sevgimiz bölünür, vatan bölünmez Toprak kan aðlarken gayri gülünmez Kim demiþ ki vatan için ölünmez? Topraða can veren yazým vatandýr Bölücü, yýkýcý hödüðü sustur Bu milletin sesi koca Yunus�tur Ellerin yurdunda ruhum mahpustur Ömrümün baharý, güzüm vatandýr Ahmaklar bizleri gafil sanýyor Aþkýn çýrasýyla yürek yanýyor Üstümüzde bayrak dalgalanýyor Hicaptan kýzaran yüzüm vatandýr Bahçemde karanfil kanýyor þimdi Seni cümle âlem tanýyor þimdi Yürekler hicranda yanýyor þimdi Son nefesimdeki sözüm vatandýr M.NÝHAT MALKOÇ .................................................. EFENDÝM "Güllerin ve Gönüllerin Efendisi Resul-i Ekrem’e!..." Güzellik þahikasý, nübüvvetin çeraðý Yürek semalarýnýn dalgalanan bayraðý Mazlumlarýn gür sesi, acizler sýðýnaðý Ruhuma âb-ý hayat sensin derman Efendim Tutuþan gönüllere kat’i ferman Efendim Güllerin en irisi, çöllerin rayihasý Nesiller yetiþtiren bahçelerin en hasý Ezanlar yankýlanýr, silinir yürek pasý Aþkýna meftun kalbim, sana hayran Efendim Hakk’a varmayan vuslat bize hicran Efendim Kisra saraylarýný dize getiren sendin Küfrün kalelerini yýktý mübarek bendin Gurbete veda edip aslî yurduna döndün Ahmedsin, Muhammedsin gül û reyhan Efendim Batýla kâbus oldun, Hakk’a burhan Efendim Gönül sermayesini gayri yükledik ata Çileyi azýk ettik, yol verdik saltanata Sýrtýmýzda aðýr yük, revan olduk Sýrat’a Bîçare ümmetine þefkat ihsan Efendim Hüsnünü vasfetmede aciz lisan Efendim Bu gönül þehrimizin koca sultaný sensin Ýçimizi kavuran derdin dermaný sensin Ruhlara hayat veren aþkýn ummaný sensin Mahbûb-i Hüda’sýn sen cana canan Efendim Ýsmail’in olurum, bu can kurban Efendim Sararmaya yüz tutmuþ gülþenime can düþtü Hercaî yüreðime kor gibi sevdan düþtü Bedenim sýrýlsýklam, düþüme figan düþtü Seni düþünmeyen kalp yýkýk, viran Efendim Didârýna müþtâkým ruhum üryan Efendim Çatlayan yüreklere nur yaðmurlarý yaðdýr Ýmana pusu kuran bu ne yüzsüz bir çaðdýr O Habib-i Kibriya gözümüzde bir daðdýr Kâinat vecd içinde eder seyran Efendim Bulutlar kucak kucak sana giryân Efendim Ayaðýnýn altýnda topraðýn ben olsaydým Sâyebân niyetine yapraðýn ben olsaydým Tecellinle müþerref Nur Daðý’n ben olsaydým Azgýn bir küheylandýr, nefsim tuðyan Efendim Sana dair olmayan sözler ziyan Efendim Her bir yaðmur damlasý inci, gevher çöl için Bülbülün yakarmasý sevdiceði gül için Arþýn cümle kapýsý açýlýr Resûl için Gökler gözyaþý döker,aðlar cihan Efendim Hilkatin sebebi sen, nur-i Yezdan Efendim Efendim, halâskârým, gül-i ruhsâr rehberim O mübarek alnýndan iþtiyakla öperim Nebiler ordusunda ben gönüllü askerim Sen yoksun ya âlemde yürek hazan Efendim Ümmetin akýbeti billâh hüsran Efendim Hicranýn yüreðimi kavurdu Resulullah Külümüzü daðlara savurdu Resulullah Can evimi kasýrga, sel vurdu Resulullah Hasretinle bin parça olsun bu can Efendim Zikrinden aciz diller bize düþman Efendim Dikenli bahçemizde hasret gülleri açar Mechûle revan olup nice civanlar göçer Resuller sözde ölür, âleme ýþýk saçar Gidince garip kaldý cümle mekân Efendim Kalpler huzura erer senle her an Efendim Kokuna hasret kaldý insanlýk gideli sen Gece gün intizara razýyým kapýnda ben Dünya cadý kazaný�Ey Resul nurunla dön!... Gönüllerin sultaný, tayy-ý mekân Efendim Girsen rüyalarýma olsan mihman Efendim Ne aðýr zemheriler geçiriyor ümmetin Günah galerisinde öksüz kaldý sünnetin Müminin kokusuna þimdi hasret cennetin Bu ne garip asýrdýr ahir zaman Efendim Bizi bize býrakma, kayýr aman Efendim M.Nihat MALKOÇ ........................................... NE HÂLE GELDÝK Bizi bize deðil, tarihe sorun Bugünkü ahvali siz hayra yorun Ayrý telden çalar dedeyle torun Ferhat’ýn þahsýnda daðlarý deldik Özünden ayrýlýp ne hâle geldik Körelmiþ vicdanlar yazýk bu çaða Her gün otururlar baþka kucaða Yürek köz köz, ateþ düþtü ocaða Þarka âb-ý hayat, garba eceldik Kýblemiz deðiþti, ne hâle geldik Ecnebi harsýný Türk’e pazarlar Ecdadýma kanlý ferman yazarlar Satýlýk beyinler her gün azarlar Düþmana kasýrga, dostlara yeldik Savurdu karayel, ne hâle geldik Yaralý sinemi yakar acýlar Hürriyete hasret kýzlar, bacýlar Kanýmýzý emer, vampir öcüler Eski hâlimizle daha güzeldik Ecdada küsünce ne hâle geldik Ne zaman tükenir bu zulüm, talan Sünepe hissiyat ruhumu çalan Üç buçuk soysuzun azýðý yalan Ferhat için daðdýk, Mecnun’a çöldük Vicdanlar cüzdanda, ne hâle geldik Her mecliste gýybet dolanýr dile Garibin azýðý, ekmeði çile Zakkum boy atýnca kýyarlar güle Gönül bahçesinde açmamýþ güldük Çorak topraklarda ne hâle geldik Ýyi fiyat bulsa vataný satar Mâziden kaçtýkça çamura batar Metresine kýzýp eþine çatar Yüce dað baþýnda aþýlmaz beldik Soluklar kesildi, ne hâle geldik Her millete adam gibi baþ gerek Zalimin gözüne kanlý yaþ gerek Bunca sýkýntýya baðýr taþ gerek Önüne geleni süpüren seldik Týlsým çözülünce ne hâle geldik 18 Temmuz 2005/TRABZON M.NÝHAT MALKOÇ ......................................... SENÝ SEVDÝM TÜRKÝYE�M Kilimimde nakýþ nakýþ dokudum Kitabýmda sayfa sayfa okudum Bülbül olup melûl mahzun þakýdým Daðlarýný, taþlarýný sevdim Türkiyem Issýz pýnar baþlarýný sevdim Türkiyem Yaylalarda koyun kuzu meleþir Yavuklular tenhalarda söyleþir Pehlivanlar çayýr çimen güreþir Köylerini, illerini sevdim Türkiyem Bal kaymaklý dillerini sevdim Türkiyem Âþýk Kerem gözyaþýyla sular topraðý Altý asýrlýk çýnarýn solmuþ yapraðý Fýrat, Dicle, Çoruh, Yeþilýrmaðý Fýndýðýný, eriðini sevdim Türkiyem O tertemiz yüreðini sevdim Türkiyem Ezanlar aðlaþýr minarelerde Hakikatin gözüne indi perde Üç kýtada at koþturanlar nerde? Ayyýldýzlý bayraðýný sevdim Türkiyem Yoðurdunu, kaymaðýný sevdim Türkiyem Âþýklarýn sazýnda tel olmuþum Boz bulanýk akan bir sel olmuþum Ne yazýk ki ülkemde el olmuþum Fatih�ini, Yavuz�unu sevdim Türkiyem O aydýnlýk gül yüzünü sevdim Türkiyem. M.NÝHAT MALKOÇ .......................................................... AYASOFYA’DA ZAMAN Fethin sembolü suskun, yanar kutlu dilekler Susturulmuþ mabede matem tutar melekler Ezanlar okununca utancýndan büzülür Alem boynunu büker, gözyaþlarý süzülür Fethin niþanesini bak ne hâle koydular Ýslam elbisesini üzerinden soydular Seni mahzun gördükçe bükük kalýr boyunlar Üzerine oynanýr nice kirli oyunlar Kubbelerden gönüle akmýyor Kur�an sesi Asrýn yokuþlarýnda kesiliyor nefesi Ýslam�ýn lâfýzlarý duvardan indirilmiþ Hakikat erenleri, müminler sindirilmiþ Mabedimin göðsüne dokundu kirli eller Uyandý Bizans ruhu, dile geldi emeller Alýnlara hasrettir mübarek secdegâhýn Yüz çeviren gürûhu elbet tutacak âhýn Bu ihtiþamlý mabet umut taþýr yarýna Fatih Sultan Mehmet�in girer rüyalarýna Solar fitnenin yüzü, yaldýzlarý dökülür Zamana doðar güneþ, bir gün kulplar sökülür Göklere yükselecek eðilen baþlarýmýz Boðacak zalimleri kanlý gözyaþlarýmýz Kadim duvarlarýnda yankýlansýn tekbirler Seherde dualarla boþluða aksýn kirler Tarihe sýrt çeviren var mýdýr bizler gibi Gün gelir Ayasofya coþar denizler gibi Diriliþin güneþi ufuklardan doðacak Hakikatin ziyasý karanlýðý boðacak Fethin mübarek gülü her gün aðlar bahtýna Gün gelir Ayasofya çýkar gönül tahtýna M.NÝHAT MALKOÇ (29 Mart 2008/Trabzon)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ahmet Sargýn, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |