Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Kýsa yoldan köþe dönmenin hayaliyle yaptýðý iþlerin sayýsý çoktu. Yapmadýklarý ne kalmýþtý ki? Ýki kardeþ her þeyi denemiþ ama düþledikleri zenginliðe ulaþamamýþlardý. Yaptýklarý iþten dürüstlük ve doðruluktan eser olmadýðýnýn farkýndaydýlar. Baþkalarýna kazýk atmanýn kendilerine verdiði bir sýkýntý olmadýðý gibi, bazý zamanlarda haz duyduklarý bile oluyordu. Yaptýklarý ticarette bol para kazanma ilk hedefleri olduðu için, hak hukuk gibi endiþeden uzaktýlar. Yýllarca çeþitli iþlerde çalýþmýþlar, zamanla ellerine çok para geçtiði de olmuþtu. Ama bir türlü rahat edememiþler; borçtan baþlarýný alamamýþlardý. Tanýdýklarýnýn bile hakaretlerine maruz kalmýþlardý sattýklarý bozuk ve kalitesiz mallar sebebiyle. Kendilerine “böyle yapýlan ticaretle elde edilen paranýn bereketi olmayacaðýný”, söyleyenlere dudak büküp, gülüp geçmiþlerdi. Hatta bu sebeple babalarý ile de aralarý çok iyi sayýlmazdý. Hacý olan babalarý çocuklarý için söylenen “üç kaðýtçý, dolandýrýcý” gibi sözlere içerliyor; zoruna gidiyordu. Ama zaman zaman uyarmaktan baþka yapacaðý bir þeyi de yoktu. Çocuklarý da uyarýlarýna kulak asmayýnca sessizliðe gömülüyordu. “Oðlum! Az kazanýn öz kazanýn, ama helalinden kazanýn ki bereketi olsun”, cümlesi en çok tekrar ettiði, ama hiçbir zaman karþýlýk bulmayan sözleriydi. Bir gün babalarý, yine bir akþam vakti eve döndüklerinde kapýnýn önünde karþýlamýþ ve onlar þöyle demiþti: “Oðlum! Bu yaptýðýnýz haksýzlýk. Baþkalarýný haklarýný alýyorsunuz. Mazlumun ahini almayýn; sizi ondurmaz. Yaptýðýnýz iþ helâl deðil…” Çocuklarýnýn kendini azarlarcasýna verdiði cevaba çok üzülmüþtü. Büyük oðlu bir bilge edasýyla: “Baba! Sen bu iþlerden anlamazsýn. Biz iþimizi biliyoruz, bize karýþma!...” cevabýndan sonra bir daha konuþmamýþ, kendi iç dünyasýnýn derinliklerinde yalnýzlýðýný yaþamaya baþlamýþtý. Çocuklarýnýn yaptýklarýndan duyduðu utançla yaþamýþtý. Þehirde karþýlaþtýklarý kendileri gibi düþünen, kendileri gibi ticaret yapan birisiyle oturup uzun uzun hesap yaptýlar. Büyük kardeþ Þevket, yapacaklarý iþten o kadar umutluydu ki, kardeþine döndü: “Tamam iþte! Bununla zengin olacaðýz. Çok kârlý iþ çok”, dedi. Kardeþinin yüzünde beliren gülümseme ayný düþüncede olduðunun ifadesiydi. Çok ucuza mal edecekleri bu baldan, üç beþ kat kâr etmeleri kesindi. Yaptýklarý hesaplar bunu gösteriyordu. Ellerinde ne var ne yok, hepsini bu iþe yatýrmaya karar verdiler. Bal koyacaklarý plastik kaplarý aldýlar. Kendileri için gerekli olan þeker çuvallarýnýn da parasýný ödediler. Þehirde anlaþtýklarý kiþiden bal esansýný da tedarik ettiler. Bütün iþleri tamamdý. Sadece bunun imâl edilmesi kalmýþtý geriye. Nasýl imâl edileceðini kendilerine bu iþi öneren kiþiden en ince detayýna kadar öðrendiler. Artýk onlar için çok para kazanmanýn zamaný gelmiþti. Bir an önce bu iþe baþlamak gerekiyordu. Vakit geçirmeden malzemeleri kamyonlarýna yüklediler ve evin yolunu tuttular. Böylece kamyona olan borçlarýný bitirecekler ve rahat bir nefes alacaklardý. Heyecan ve telaþla evin yolunu tuttular. Ýki üç günlük bir çalýþmanýn ardýndan gelsin paracýklar. Ver elini; o pazar senin bu kent benim, pazarlayacaklardý. Adamýn kendilerine tarif ettiði üzere sulandýrdýklarý þekeri kaplara doldurdular. Üzerine de bir parmak kalýnlýðýnda süzme bal koydular. Böylece hiçbir deðeri olmayan bir malý “çok güzel”, “birinci kalite mal” diye, masraflarýnýn çok üzerinde bir fiyatla satacaklardý. Ertesi günün sabahýnda, akþamdan yüklemiþ olduklarý kamyonla hareket ettiler. Bir yerleþim birimine geldiklerinde kamyonu kenarda, gözden uzakta bir yere, park ediyorlar, ellerine aldýklarý bal kovalarýný pazarlayýp, baþlarýna gelecekleri bildikleri için, fazla oyalanmadan daha uzak baþka bir yere tekrar gidiyorlardý. Zaten kendi çevrelerinde durumlarý bilindiði için satýþ yapmýyorlardý. Bu sebeple baþlarýna gelmedik kalmamýþtý. Ama yine de yaptýklarý yanlýþta ýsrar ediyorlardý. Bir defasýnda þehrin birinin ara sokaklarýnda kandýrdýklarý bir müþterinin kýzgýn yumruklarýndan kurtulamamýþlar ve epeyce hýrpalanmýþlardý. Oradan kurtulduklarý gibi baþka bir caddede ayný iþe devam etmiþlerdi. Anadolu’nun bir kentinde pazar yerine tezgah açtýlar. Ýnsanlarý inandýrmak için ne gerekiyorsa yaptýlar. Baðýrdýlar, çaðýrdýlar… yeminler ettiler kalitesinin güzelliðine dair… Pazar yerinde hemen yaný baþlarýnda yað satan bir pazarcýyla muhabbeti koyulttular. Yanýndakiler de, küçük çanak üzlüklerde tereyaðý satýyorlardý. Yaðýn çok ucuz satýldýðýný görünce sormuþlardý: “Bu yaðý nasýl bu kadar ucuza satýyorsunuz? Yoksa bir üç kaðýtçýlýk mý var iþin içinde?” Yað satýcýlarý gayet piþkin bir þekilde, inandýrýcý bir tarzda cevap verdi: “Yok abi! Vallahi güzel yað. Görüyorsunuz þakýr þakýr satýlýyor. Bu yaðlarý biz bir çiftlik sahibinden çok ucuza kapattýk. Adam iflas etmiþ, nesi var nesi yok elinden çýkardý…” Adam ayný rahatlýkla devam etti: “Ýsterseniz sizinle takas yapalým. Gittiðiniz yerde yað da satarsýnýz. Daha çok kazanýrsýnýz…” Adamýn teklifi cazip gelince kabul ettiler. Nasýl olsa kendilerinin malý hileliydi; bal yerine sulandýrýlmýþ þeker satýyorlardý bal fiyatýna. Deðiþecekler böylece hilesiz bir mal satacaklar, babalarýna düzgün mal sattýklarýný gösterecekler ve biraz olsun gönlünü alacaklardý. Bu düþüncelerle yaðlarla ballarý takas ettiler. Gönüllerinde iyi bir alýþ veriþ yapmanýn rahatlýðý ve düzgün mal satacak olmanýn huzuruyla evlerine döndüler. Akþamýn kýzýllýðýnýn hissedilmeye baþladýðý bu vakitte komþularýna seslendiler. “Çok ucuz ve kaliteli yað bulduk. Yaðlarýnýzý bizden alýn..”, diye þakalaþtýlar. Ellerindeki bir kapla eve girdiler. Mutfakta yemek yapmakta olan hanýmýna seslendi. “Yemeði þu yaðla yap”. Hanýmý mutfaða gitti. Tavaya bir kaþýk yað koydu. Þaþýrdý kaldý. Yaðýn erimesi gerekirken bu yað erimiyordu. Durdukça kýzarýyor ama erimiyordu. Þaþkýnlýkla kocasýna seslendi. Kocasý mutfaða girdiðinde karýsýnýn yüz ifadesinden yolunda gitmeyen bir þey olduðunu anlamýþtý. Karýsýnýn söylediklerinden sonra üzlük içindeki yaðý inceledi. Aðzý bir karýþ açýk kaldý. Ne diyeceðini þaþýrdý. Kendisini de kandýracak, daha üç kaðýtçý birinin tuzaðýna düþtüðünü anlamasý çok uzun sürmedi. Üzlüðün içine patates püre þeklinde iyice karýþtýrýlarak, yað þekline getirilip doldurulmuþ, üzerine de bir parmak kalýnlýðýnda yað konulmuþtu. Aynen kendisinin yaptýðý gibi. Olduðu yerde dondu kaldý. Kendisinin sattýðý yine þekerdi. Ya bunu ne yapacaktý? Bu kadar da masraf yapmýþtý. Bütün paralarýnýn uçup gittiðini görünce babasýnýn uyarýlarý kulaðýnda çýnladý ardý ardýna. Bütün hayalleri ve belki de elindeki kamyonu patatesin içinde kayboldu gitti. “Yað yað deðil, bal bal deðildi”, diye mýrýldandý. Ama þunu sormadý: “Bunu insanlara reva gören adam mý?” Haksýzlýklarýnýn cezasý her þeyini kaybetmesine sebep oldu. Mazlumun ahinin nelere kadir olduðunu anlamasý bunca yýlýný aldý…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Duran Çetin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |