..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlarýn arasýnda yaþadýðýmýz sürece, onlarý sevelim. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Mikail Boz




17 Aralýk 2010
Uyanýþ  
Mikail Boz
Sokaklarýn ve insanlarýn ayný ameliyat masasýnda operasyona yatýrýldýðý bir dünyada konuþmak isteyen ama susan, uyanmak isteyen ama uyutulan insanlarýn uyanýþýna dair...


:AIHF:
Rüyasýnda ameliyat masasýna yatmýþ, ameliyat edildiðini görüyordu. Göðsü baþtan sona neþterle kesiliyor, daha sonra üzerinde gezinen birkaç el kesilen yeri ikiye ayýrýyordu. Kaburgalarýnýn çatýrdadýðýný, kalbinin bir el tarafýndan sýkýldýðýný, ciðerlerinin her an patlayacakmýþ gibi þiþtiðini hissediyordu. “Durun uyumuyorum, her þeyin farkýndayým,” demek istiyor ama kahrolasý narkoz vücudunu ve bilincini deðil, bir tek dilini uyuþturduðu için bir þey diyemiyordu.

Uyandýðýnda kazma kürek sesleri ve yeri delen makinenin düzenli vuruþlarý ona günaydýn dedi. Bir an uyandýðýndan emin olamayýp saða sola bakýndý. Sakýn delmeye çalýþtýklarý kendi vücudu olmasýndý? Ama hayýr, burasý kendi odasýydý, güvendeydi. Eliyle karnýný yokladý, organlarý yerindeydi.

Battaniyeyi üzerinden çekip, ayaklarýný birbirine sürterek dýþarý sarkýttý. Gözleriyle beyaz tavaný, turuncu duvarlarý izleyip dýþarýya kulak kabarttý. Sonbaharýn rüzgarý uðultulu ýslýklarla penceresinden içeri doluþuyor, ahþap pencere bu baskýya dayanamýyorcasýna esniyor, sýkýlýyor, inliyordu. Bazen makine susuyor, onun kaldýðý yerden uðultular devam ediyordu.

Biraz sessizlik ne iyi olurdu diye düþündü. Dileði yerine geldi, sessizlik etrafý sardý. Çýt çýkmýyordu.

Yeniden makine sesi çýnlattý etrafý. Sokakta yeni bir ev mi yapýyorlardý? Yok yok, öyle olsa gelip geçerken gözüne çarpar, haberi olurdu. Belediye gene sokaðý kazýyor olmalýydý. Bir an huzursuzca yerinden oynadý. Belediye ve onun sokakta kazý yapan kazma kürekli çalýþanlarýný birer doktora benzetti. Sokaða neþter vuruyorlardý. Bulaþýcý bir hastalýk bu, “ince” bir hastalýk. Amansýz bir hastalýða tutulmuþ sokaklara bitmez tükenmez bir ameliyatlar dizisi fikri çok sinir bozucu geldi. Ses ise hala kulaðýný týrmalýyordu. Pencerelerin deðiþmesi gerek diye düþündü. Ses geçirmez pencerelerden yaptýrýrsa dýþarýda ne olup bitiyor umrunda olmazdý artýk. Fakat bunun için de hatýrý sayýlýr bir para gerekti. Para diye düþündü yanýbaþýndaki saate bakarak, rahatsýz oldu, yüzünü pencereye döndü.

Karþý apartmandaki kendisi gibi üçüncü katta oturan bir kadýnýn hýþýmla pencereden kafasýný uzattýðýný, hýnçla dudaklarýný ýsýrdýðýný gördü. Kadýn sokaðý baþtan sona gözleriyle tarýyor, sonra biraz da rüzgarýn savurmasýyla olsa gerek penceresine vurmuþ ve hala vurmakta olan tozlarýn býraktýðý izlere bakýyordu. Tozlar bir hayli birikmiþ olsa gerek kadýn iþaret parmaðýyla bir þeyler yazmaya baþlamýþtý. Ne yazdýðýný merak etti. Böyle orta yaþlarýn dingin sularýnda yüzen bir kadýn ne yazardý?

“Ne yapýyorsunuz?” diye bir an gürledi kadýn aþaðý bakarak.

Kadýnýn ince, cýrtlak sesi diðer tüm sesleri bastýrmýþtý. Bu yüzden makine sesleri de bir an kesilmiþti; herkes kadýna bakýyor olmalýydý.

“Sokaðýn laðým þebekesi yenilenecek bayan.”

Kadýnýn gözünden ateþ fýþkýrýyordu, “Sýçayým laðým þebekesine,” dedi ve bu sýrada muhtemelen çalýþan iþçilerden birisinin “Zaten sýçasýnýz diye yapýyoruz,” diye söylendiði iþitildi ama bu kadýn için komik deðildi, “Daha birkaç hafta önce yaptýðýnýz kazý neydi öyleyse?”

“Bilemem!” dedi adam, “Onu biz yapmadýk.”

“Bil, bilme, yap, yapma beni ilgilendirmez,” dedi kadýn. “Her ay, hiç deðilse bir kere, bu sokaðý baþtan sona deliyor, eþiyorsunuz. Yok elektirik, yok su, yok doðalgaz, yok laðým... Sonra da yeniden gelip buranýn yolu bozulmuþ deyip yol yapýyorsunuz. Þu pencerelere bak! Daha dün sildim, leþ gibi toz oldu hepsi.”

Aþaðýda bir suskunluk oluþtu. “Biz de emir kuluyuz bayan! Ne derlerse onu yaparýz.”

Kadýnýn cevabý hýþýmla pencereyi kapamak oldu.
Herkes rahatlamýþtý sanki; onlarýn derin bir “Oh,” çektiðini iþitebiliyordu. Þimdi yine çalýþma baþlamýþtý. Sokaðýn böðrü baþtan sona yarýlmýþtý anlaþýlan. Midesini, yahut barsaklarýný bozmuþ birisi gibi operasyona yatýrmýþlardý sokaðý.

“Üf! Üf!” diye bir kadýn sesi duyuldu yine. Bu her gün spor için yürüyüþe giden Narin Haným’ýn sesiydi. Kadýn evinden dýþarý çýkýp yürüyüþe giderken burnuna çarpan kötü kokudan dolayý bir an duraksamýþ, homurdanmaya baþlamýþ, “Ay leþ gibi bok kokuyor burasý,” demiþti. Ýþçilerin ve diðerlerinin sabahtan bu yana burunlarý kokuya alýþmýþ olsa gerek kadýn dýþýnda kimse kokuyu hisetmiyordu. Kadýnýn burnunu tutarak yanlarýndan geçmesini herkes büyük bir dikkatle seyrediyor, kendi burunlarýnýn böyle bir kokuyu neden almadýðýný düþünürken, hemen ardýndan pis kokuyu hatýrlayýp iyi ki kokuyu almýyorum diye düþünüyorlardý.

Az önce penceredeki kadýna laf yetiþtiren adam, iþçilerin duraklamasýndan rahatsýz olarak, “Devam,” diye baðýrmýþtý. “Bugün kazý iþi bitecek, yarýn borular döþenecek. Haydi, marþ marþ!”

Ameliyat bok kokusuyla son hýz devam ediyor diye düþündü. Sokak da ayný kendisi gibi ameliyat edildiðini biliyor, ama daha çok homurdanýyordu. Pencereler, pencerelerin camý sokaðýn gözleriydi. Ne olup bittiðine baksa mýydý?

Yavaþça yataktan dýþarý uzattý ayaklarýný. Oturur vaziyet alýp güneþin bulutlarýn ardýnda bir görünüp bir kaybolmasýný seyretti. Kalktý, pencereyi açarak kafasýný dýþarý uzattý. Hemen koku burnuna doluþtu, hoþnutsuzca yüzünü ekþitti. Sokak baþtan sona yarýlmýþtý. Bir düzine iþçi ellerindeki aletleriyle iþlerini yapmaya çalýþýyor, kimbilir kaçýncý defadýr kazýyor ha kazýyorlardý. Çevrelerine ise çocuklar birikmiþti. Büyükçe olanlar ellerinde cep telefonlarýyla bir yandan mesajlaþýrken, bir yandan da iþin ne zaman biteceði konusunda fikir yarýþtýrýyorlardý. Küçükçe olanlar ise oyuncak kamyonlarýný çýkarmýþlar, nemli ve kokmuþ topraðý avuç avuç kamyona dolduruyor, hafriyatçýlýk oynuyorlardý.

Sokaðýn ileri ucunda hali vakti yerinde, takým elbiseli bir adam ise olan bitenden hoþnutsuz, evinin tam kapýsý önünde kazý yapýlmasýndan dolayý homurdanýyor olmalýydý. Adam eliyle sokaðý, kapýsýnýn önünü, evini, kolundaki saatini iþaret ediyor, görünüþe bakýlýrsa iþlerinin aksadýðýndan dem vuruyordu. Birkaç kiþi boyun bükmüþ onu dinliyordu. Paran olursa insanlar seni dinler diye düþündü. Düzenin kuralý bu. Ama adam bir gözü saatinde, elinde uzunca bir tahtayla kendisine yaklaþmakta olan birisini görünce sustu ve onun gelip önüne o tahtayý koymasýný seyretti. Tahta konulunca da dikkatle tahtanýn üzerinden geçti, öteki uca ulaþýnca da cebinden biraz para çýkarýp adama uzattý. Tahtayý koyan adam sevinçle parayý yüzüne sürtüp uzaklaþýrken, zengin adam sokaðýn baþýndaki cipine koþar adým gidiyordu. Ameliyat masasýndan kaçýyor bu adam diye düþündü. Yakalayýn onu, kaçmasýna izin vermeyin. Fakat adam çoktan arabasýnýn anahtarýný çevirmiþ, çýkacak bir yol aramaya koyulmuþtu.

Bu sýrada kulaðýna bir müzik çalýndý, az önceki baðýrýp çaðýran kadýn elinde temizlik malzemeleriyle bir ayaðýný pencereden dýþarý uzatmýþ, camlarý siliyor, þarký söylüyordu.

Garip, çok garip! Þu kadýnýn haline bak diye düþündü. Þarký söylüyor... Ýç çekti. Böyle olmamalýydý. Durdu, gözlerini kapadý, bir süre öyle bekleyip yeniden açtý. Her þey yukarýdan bakýnca ne kadar da iðrenç görünüyordu. Ýþçiler bir iþçiden çok siper kazan askerlere benziyordu. Çocuklar bir çocuktan çok hafriyat iþçisine, kadýnlar da týpký þu karþýsýndaki penceresini temizlemeye çalýþan kadýn gibi, yazgýsý yýllar boyu etrafý temizlemek olan bir temizlikçiye benziyordu. Baþtan sona kýrmýzý, turuncu, kahverengi, yeþil, krem ve sarýya boyanmýþ evlerin, ki hiçbiri maviye boyanmamýþtý, hepsi ayný solgunlukta renklerini kaybetmiþ, hüzünle baþlarýna gelecek þeyi bekliyor gibiydi.

Bu sýrada iþçilerin yanýnda bir adam belirdi. Saçý baþý dökülmüþ, çok düþünmekten ve kaþlarýný ha bire çatmasýndan olsa gerek alnýnda birkaç çizik belirmiþti. Ustabaþýna yaklaþýp eliyle köþebaþýna asýlmýþ bir yazýyý gösteriyordu. Bu yazýda gelip geçerken bakýp hatýrladýðýna göre, “Ýzinsiz kazý yapýlmaz. Doðalgaz hattý var!” uyarýsý yazýyordu. Ama ustabaþý adamý eliyle sakinleþtirmeye çalýþyor, izinlerinin olduðunu, belediyenin izni zaten kendisinin verdiðini, bu yüzden böyle bir þeyin olamayacaðýný söylüyordu. Adam ise ýsrarla izni yazýlý olarak görmek istiyor, “Felaket olacak” diye homurdanýyordu, “daha bir ay önce sizin kazdýðýnýz yerde doðalgaz hattý döþendiðini biliyorum. Kimse bilmese de ben biliyorum!”
Ustabaþý ise, “Ýnsan her þeyi bilmemeli bayým, her þeyi kafasýna takar sonra. Hem olmaz öyle þey. Bu iþin mühendisi var, mimarý var. Onlar her þeyi bilir. Siz endiþe etmeyin. Gidin evinize birkaç gün diþinizi sýkýn, çayýnýzý kahvenizi için.”
Adam diþini sýkýyor ama bu ustabaþýnýn umduðu biçimde deðil de sanki diþ biliyordu.

O da homurdanýyor diye düþündü. Sözleri bir sayýklamadan fazla deðil. Ameliyat masasýnda, ameliyat edildiðinin bilincindeki hasta o. Doktorlar onun bilinçli olduðunun farkýnda deðil, yatýþtýrmaya çalýþýyorlar.

Midesi bulandý. Kusmak istedi. Aðýz dolusu, bütün camlarý, bütün sokaðý, bütün duvarlarý kusmukla boyamak istedi.
Yeter artýk, yeter! Ýçinde, ta derinlerde bu sözcükler yankýlanýyordu.

Bu böyle devam edemezdi. Bu saçma rüyadan uyanmak istedi. Bilmem kaçýncý defadýr kazý yapýlýp, belediyenin kendi yandaþýna para kazandýrmak için yaptýðý bir uydurma iþe dur demek gerekiyordu. Aðýr aðýr diliyle dudaklarýný ýslatýp konuþmaya hazýrlandý. Artýk homurdanmanýn deðil, konuþmanýn zamaný gibi geliyordu ona. Ameliyat masasýnda her þeyden haberdar ama her þeye karþý duyarsýz beklemek istemiyordu. Bu sokak konuþmalýydý. Bu koku yapýlan yanlýþlýðýn kokusuydu.

“Yeter!” dedi ama sesi bir rüzgarla silinip gitmiþti. Bir tek karþýdaki kadýn duymuþtu sesini.

Kadýn ona yan gözle bakýyor, “Yetmez, yetmez, tüm pencerelerin silinmesi gerek,” diyordu.

“Hayýr,” dedi kadýna, “beni yanlýþ anladýnýz, ben tüm bu olan bitene yeter demek istemiþtim.”

“Yalancý yalancý,” dedi kadýn. “Yetmez diyorum sana yetmez. Sesin üçüncü kattan onlarýn kulaðýna yetiþmez. Yetiþse de yetmez. Ýnip onlarýn yüzüne söylesene...”
Bir an duraksadý. “Ameliyat masasýndan kalkmamý istiyor bu kadýn. Ama ben...”

Dili aðzýnda büyüyordu sürekli. Uyuþuyordu. Narkoz yemiþ gibiydi. Ya aþaðý indiðinde hiçbir þey konuþamaz uyuþup kalýrsa? Hayýr hayýr, rezil olamazdý. Aþaðý inmesine gerek yoktu. Þimdi, burada söylemeliydi. “Tüm bu olan bitenin farkýndayým,” diye baðýrdý. “Her yer bok kokuyor anladýnýz mý, her yer bok kokuyor. Koklayýn bir. Hey sokak ahalisi, koklayýn. Kokuyor iþte. Kokuyor diyorum size.”

“Tozlar, tozlar, gitmiyor bunlar. Farkýndayým hepsi camýn üzerinde,” diyordu kadýn.

Hemen aþaðýda evine girmek iseyen bir adam da homurdandý, “Ayaklarýmýn çamur içinde olduðunun farkýndayým ben de, karým eve almaz beni þimdi,” diyordu.

Karýsýysa, “Kocam ayaklarý çamurken onu eve almayacaðýmýn farkýnda, ben de böylece onu eve almamam gerektiðinin farkýna vardým,” diyordu.

Gözlerini duvardaki uyarý yazýsýna dikmiþ adam da baðýrýyordu, “Kimse görmek istemese de duvarda bir uyarý yazýsý olduðunun,yazýnýn yazgýya dönüþeceðinin, burada bir patlama olacaðýnýn farkýndayým.”

Ustabaþý da baðýrýyordu, “Ýþçiler yeterince hýzlý çalýþmýyor farkýndayým.”

Ýþçiler de karþýlýk veriyordu, “Biz de farkýndayýz hiçbir þeyin farkýnda olmadýðýmýzýn.”

Son olarak küçük çocuk hafriyat kamyonunu boþaltarak baðýrdý, “Kimse farkýnda deðil ama bir tek ben farkýndayým; burnuma gaz kokusu geliyor.”

O sýrada kimse bir kývýlcýmýn gazla temas ettiðinin farkýnda deðildi.

Bir patlama oldu. Büyük bir patlama. Ateþ dalga dalga gökyüzüne yükseliyor, her yeri herkesi kavuruyordu. Sokak baþtan sona bir yangýn yeriydi. Çocuðundan iþçisine, gencinden ustabaþýsýna, tüm sokak sakinleri “sakin” deðildi artýk. Hepsi yanýyor, kendilerini söndürmek için sokaðýn ortasýndaki kazýlmýþ o laðým çukuruna atlýyordu. Fakat yangýnlarýnýn öyle hemen söneceði yoktu.

Patlamanýn etkisiyle yere yýkýldý, çýnlayan kulaklarýný avuçlarýyla kapadý. Kulaklarýndan kan geliyordu. Pencereye baktý, camýn tümü kýrýlmýþtý. Üzeri cam parçalarýyla doluydu. Soluk almaya çalýþtý ama soluðu kesiliyordu. Kalk diye düþündü. Kalk. Düþünme, kalk! Bu ölüm masasýndan kalk artýk. Eliyle yataðýn kenarýna tutunarak kalktý, bu mahþeri can pazarý karþýsýnda donakaldý. Gözleri acýyordu.

Uyanmýþtý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yeþil Canavar
Dalgakýran
Ütopik Sahiller (2)
Ütopik Sahiller (1)
Ütopik Sahiller (3)
Ecstasy

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Utanç
Günün Sonuna Yolculuk
Ölüm Döþeðinde Puslu Aþka Keþfi (2)
Ölüm Döþeðinde Puslu Aþk Keþfi (1)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Seni Düþünmek [Þiir]
Yüzyýllýk Yalnýzlýk [Þiir]
Kan (At) Lý Geceler [Þiir]
Hedef [Þiir]
Mahpus [Þiir]
Iþýk Hýzýný Geçmek Mümkün Mü? [Deneme]
Týrnak Yeme Meseli [Deneme]
Kim Ýçin Din ve Vicdan Özgürlüðü? [Deneme]
Yalnýzlýk [Deneme]
Mutlu Bir Evlilik Ýçin 4 Altýn Kural [Deneme]


Mikail Boz kimdir?

Mikail BOZ

Etkilendiði Yazarlar:
N. Gogol, F. Kafka, J. M. Coetzee, L. F. Celine, M. Proust, A. Camus


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mikail Boz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.