..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aþýk olmayan âdem / Benzer yemiþsiz aðaca. -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > ali osman yeten




19 Aralýk 2010
Entellektüeller Çaðýmýzýn "Makine Kýrýcýlarý" mý?  
ali osman yeten
"Hayata dair konular yalnýzca felsefecilerin, sosyologlarýn, tarihçilerin kafa yormasý gereken konular deðil ayný zamanda; matematikçilerin, mühendislerin, biyologlarýn da kafa yormasý gereken konulardýr."


:CDFJ:


iki kültür

     7 Mayýs 1954’te Cambridge’de gerçekleþen konferansýn baþlýðý “Ýki Kültür ve Bilimsel Devrim”di. Konferansa katýlanlara hitap eden kiþi C. P. SNOW; araþtýrmacý bir bilim adamý, baþarýlý bir romancý hatta bir eleþtirmendi. Daha önce pek fazla üzerinde durulmayan bir ayrýmý gözler önüne sermeye çalýþýr Snow. Bu ayrým; bir yana ‘doða bilimcileri’ (mühendisler, bilim adamlarý ..vb.) diðer yana ‘edebi entellektüelleri’ (felsefeciler, edebiyatçýlar ..vb.) alarak bunlar arasýndaki kutuplaþmayý ortaya koymaya çalýþýyor. Ona göre; bu iki farklý kültür arasýnda dünya sorunlarýna çözüm bulma konusunda teknolojinin baþarý þansýný ortadan kaldýran karþýlýklý bir þüphe ve anlayýþsýzlýk vardýr.
     Hayata dair konular yalnýzca felsefecilerin, sosyologlarýn, tarihçilerin kafa yormasý gereken konular deðil ayný zamanda; matematikçilerin, mühendislerin, biyologlarýn da kafa yormasý gereken konulardýr.
     Ýki kültür ayrýmýný Snow þu sözlerle dile getiriyor; “Bilim dýþýndaki kiþiler, bilim adamlarýnýn insanlýk durumundan habersiz ve sýð bir iyimserlik içinde olduðu yolunda köklü bir izlenim edinmiþlerdir. Öte yandan, bilim adamlarý da edebiyatçý entelektüellerin basiretten zerre nasiplerini almamýþ olduklarýna, insan kardeþlerine karþý tuhaf bir umursamazlýk içinde olduklarýna ve sanatý da düþünceyi de varoluþ anýyla sýnýrlamaya çalýþtýklarý için derinden derine anti-entelektüel olduklarýna vb. inanýr.” Snow, yeterli çaba gösterildiði taktirde bu ayrýmýn ortadan kalkabileceðine inanmaktadýr.
Bu kutuplaþma hem birey hem de toplum için çok büyük bir kayýptýr. Ýnsanlarýn kendilerini tek bir grup içine sokmalarý ya da öyle hissetmeleri, insanlýðýn ortak sorunlarýna bakýþta büyük farklýlýklar oluþturabilir. Edebiyatçýlarýn sanatsal bir dille yazýyor olmasý ya da bilim adamlarýnýn kendilerine özgü bir bilim diline sahip olmalarý; onlarýn birbirleriyle evrensel konularda uzlaþamayacaðýný göstermez. Bir edebiyatçý çok iyi bir fizik bilgisine sahip olabilir ya da tam tersi; bir mühendis edebiyatla veya sanatla yakýndan ilgileniyor olabilir. Son yýllarda disiplinler arasýnda uzmanlaþma olgusu artmaktadýr. Bu nedenle herkesin her þey ile ilgilenmesi, her þeyi bilmesi pratik olarak mümkün deðildir. Fakat konu insan ve onun evrensel sorunlarý olduðunda bu tüm insanlarý yakýndan ilgilendirir.
Disiplinlerin deðiþen haritasýnda uzmanlaþma ile birlikte yani geliþmeler de yaþanmaktadýr; örneðin biyo-teknoloji ve genetik alanlarýnda birçok etik (ahlaki) sorun meydana gelmiþtir veya diðer taraftan psikoloji alanýnda bilimsel verilere daha fazla gerek duyulmaya baþlanmýþtýr. Sonuç olarak her iki tarafýn da birbirlerine biraz daha yaklaþtýðýný ve birbirlerine daha fazla ihtiyaç duyduðunu söyleyebiliriz.
1930’lardan günümüze mikro elektronik devrim gerçekleþmiþ ve bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmiþtir, bu ilerleme halen devam etmektedir. Bu deðiþim insan hayatýný da önemli ölçüde etkilemiþ ve hayatýn vazgeçilemez bir parçasý haline gelmiþtir. Bu türden deðiþimler bilimin daha iyi anlaþýlmasýnýn yanýnda; onun kaba ve faydacý bir þey olarak anlaþýlmasýna, küçümsenmesine de neden olmuþtur. Snow, tam da bu noktada edebiyatçýlarý eleþtiri bombardýmanýna tutmaktadýr; ona göre batýlý entelektüellerin hiçbiri sanayi devrimini anlamaya çalýþmamýþlardýr. Yazarlar daha çok çirkin arka sokaklarý, tüten bacalarý ..vb. kýsacasý sanayileþmenin bedelini gördükleri halde; hayal güçlerinin zorlayarak o dönemde yoksullarýn hayatýna girmeye baþlayan fýrsatlarý görememiþlerdir. Ona göre entelektüeller, özellikle batýlý entelektüeller birer ‘Ludditelerdir’ (doðal-makine kýrýcýlar) Snow sanayileþmeyi ‘yoksulun umudu’ olarak görmektedir. Bu nedenle, koltuklarýnda rahat bir þekilde oturan insanlar için maddi yaþamýn önemli olmadýðýný söylemenin de kolay olduðunu dile getirir.
Snow; “Barýþ, yiyecek ve yeryüzünün kaldýrabileceði sayýda insan, dava budur..”
Snow bu görüþleriyle bazý çevrelerin hayranlýðýný kazandýðý gibi, bazýlarý tarafýndan da eleþtirilmiþtir. Snow’un görüþlerini eleþtirenlerin baþýnda F.R. Leavis gelir. Onun en büyük eleþtirisi Snow’un bir ‘teknokrat’ olduðu yönündedir. Ona göre Snow makinenin verimliliðini nihai deðer olarak görmektedir; Snow insan deneyiminin ölçülebilir olana faydacý bir biçimde indirgenmesini savunan bir sözcüdür. Leavis Snow’un ‘makine kýrýcýlar’ eleþtirisini doðru bulmamaktadýr çünkü onun için sanayi devriminin aðýr bedelini gören ve bu þüpheleri dile getirenler haklýdýr. Snow 1970 yýlýnda bu eleþtirilere cevap getirerek yanlýþ anlaþýldýðýný savunur.
Aslýnda iki savaþý da gören insanlarýn bilimi umut olarak görmelerini beklemenin biraz hayal kurmayý andýrdýðýný söyleyebiliriz. Bu dönemde dünya, ardý ardýna birçok tehlikeye maruz kalmýþtýr. Ýnsanlarýn hayata bakýþ açýlarý deðiþmiþ ve bilime karþý güvenleri sarsýlmýþtýr. O dönemde bilimden anlaþýlan þeyin bombalar, füzeler, tanklar, petrol makineleri ..vb. olduðunu söylemek çok da abartýlý olmasa gerek! Bu dönem insanlarýna umut aþýlamasý gereken yazarlar, yaþadýklarý dünyada umudu görememiþlerdir ki diðerlerine anlatabilsinler!

Makine
     Bugün 21. yy da; makinelere ve fabrikalara biraz daha alýþmýþ gibi görünüyoruz, artýk çoðumuzun evinde olmazsa olmaz olarak bulunan en az bir televizyon mevcut. Bununla beraber çamaþýr makineleri, mutfak robotlarý, cep telefonlarý gibi araçlar da hayatýmýzýn büyük bir bölümünde bize çeþitli kolaylýklar saðlýyorlar. Ve tabi ki tüm bunlarýn yanýnda bilgisayarlar..
     Bilgisayarlar ve cep telefonlarý sayesinde artýk sevdiklerimizle daha kolay iletiþim kurabiliyoruz; yakýn zamanda ülkemizde de kullanýlmaya baþlanan 3g teknolojisi ile konuþtuðumuz kiþi ile görsel bir iletiþim de kurabiliyoruz. Görülen o ki makineler her geçen gün bize bir adým daha yaklaþýyorlar. Tüm bunlar iyi hoþ ama acaba bir þeyi göz ardý mý ediyoruz? Makinelerin bize benzemesi gibi, gün geçtikçe acaba biz de mi makineleþiyoruz! Gerçek dünyamýzý sanal olan ile mi deðiþtiriyoruz!
     Artýk internet denen sanal gerçeklik sayesinde ücretsiz gazete okuyup, bazý tv programlarýný seyredebiliyoruz. Mektuplarý elektronik posta aracýlýðýyla anýnda gönderebiliyoruz. Aslýnda tüm bu yenilikler de beraberinde doðan yeni bir sorunun habercisi oluyor. Bunlarý “eskiden mektup vardý mürekkep kokardý, el yazýsý ayrý bir sanattý vb. “ gibi romantik bir tavýrla söylemiyorum! Artýk vaktimizin büyük bir bölümünü makineler ile geçirmeye baþladýk. En basit biçimiyle; yeni çýkan müzik albümlerde bile sesler makinelerden geçiyor, müzikler bilgisayar programlarý ile yapýlýyor. Oturduðumuz yerden tüm iþlerimizi hallederken acaba oturduðumuz yere baðýmlý hale mi geliyoruz?
Sanal aðlar sayesinde birçok insan ile iletiþim kurup onlarla arkadaþlýk kurabiliyoruz, farklý ülkelerden insanlarla Ýngilizce konuþup anlaþabiliyoruz; kýsacasý bir týkla tüm dünyaya ulaþabiliyoruz. Oysa diðer taraftan düþündüðümüzde acaba dünya global bir köy halini mi alýyor? diye sormadan edemiyoruz. Önümüzdeki yýllarda dünyada en çok Ýngilizce bilen insan sayýsýnýn Çin’de olacaðý konuþuluyor. Çin nüfusu düþünüldüðünde bu durum normal gibi gelebilir fakat ‘ana dili olmayan bir dili dünyada en çok konuþan ülke olmak’ biraz düþündürücü deðil mi?
Bazý bilim adamlarý ilerleyen yýllarda makinelerin daha da geliþerek insan gibi olacaklarýný, hatta bazýlarý insanýn kapasitesinin kat ve kat üzerine çýkacaðýný iddia etmekteler. Bugün düþündüðümüzde makineler bazý durumlarda insaný geçmiþ konumdalar; örneðin taþýyamadýðýmýz yükleri makineler sayesinde taþýyabiliyoruz; hesaplamakta zorluk çektiðimiz iþlemleri makineler ile yapabiliyoruz ya da çok uzun uðraþlarla dokuyabildiðimiz kumaþlarý makineler ile daha çabuk halledebiliyoruz ..vb. konularda makineler zaten bizden daha iyi konumdalar. Fakat bilim adamlarýnýn bazýlarý özellikle ‘yapay zeka’ üzerine çalýþanlar; yapay bir zeka üreterek insaný bu alanda da geçebileceklerini iddia ediyorlar. Bu iddialarýn bazý felsefeciler tarafýndan acýmasýzca eleþtiriliyor olmasý; makine kýrýcýlar yeniden mi? (Luddite again?) Sorusunu gündeme getiriyor. Bu sorunun cevabýna ilerleyen yýllarda bilim teknoloji ve felsefe üçgenindeki geliþmeleri daha yakýn takip ederek ulaþabiliriz.


Snow, C. P., Ýki Kültür, Tübitak Bilim
Kitaplarý, Ankara 2001, 2. Basým, s. 94
Ayrýca bkz. Snow, C. P., Ýki Kültür, Tübitak
Bilim Kitaplarý, Ankara 2001, 2. Basým, ss.
113-114
1. Teknokrasiden yana olan. 2. a. Teknokrasi
içerisinde yer alan, yönetici konumundaki
mühendis, mimar, teknisyen, iktisatçý vb.
elemanlarýn ortak adý. 3. a. Ekonomik
mekanizmalarýn teorik incelenmesine dayanan
ancak insan etkenini her zaman yeterince göz
önünde bulundurmayan devlet adamý veya
memur. TDK, Büyük Türkçe Sözlük,
(Leavis burada 3.
Anlama vurgu yapmaktadýr.)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Thomas Samuel Kuhn'un Bilim Anlayýþý
Heidegger ve Zaman: Dasein Analitiði Çerçevesinde Zaman Analizi
Heidegger ve Zaman: Dasein Analitiði Çerçevesinde Zaman Analizi
Felsefenin Türkiye Zorunluluðu


ali osman yeten kimdir?

bilmek için mi yaþýyoruz anlamak için mi? henüz bilmiyorum, anlamýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
felsefi etkiler daha fazla olmuþtur.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ali osman yeten, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.