Sevgi sabýrlý ve yürektendir, sevgi kýskanç ve övüngen deðildir. -Ýncil |
|
||||||||||
|
"BÝR ANNE VE BABA EVLADINI, SEVÝLECEK BÝRÝ OLMADIÐI ZAMANLARDA BÝLE SEVMELÝ..." Hey oradaki dostlar, bir bakar mýsýnýz bana! Evet, size söylüyorum… Yoo, sadece size deðil bu sözlerim. Hepimize, yani tüm dünyadaki insanlarýmýzý da ilgilendiriyor, az sonra anlatacaklarým. Þimdi sizlerden bir mutlu düþ kurmanýzý isteyeceðim: Bir ev düþünün: Ve bu evde bir eþiniz bir de çocuklarýnýzla olsun. Onlarla saðlýklý, mutlu yaþadýðýnýzý hayal edin. Daha sonra, çocuklarýnýzý bin bir sabýrla, belki de sýkýntýyla yaþamýn içine katýp da büyüttüðünüzü düþünün. Ýlk aðlamasý… Ýlk gülmesi… Ýlk “baba ve anne” demesini… Ýlk kendi kendine yürüyüþü, siz olmadan… Ýlk kollarýný yana doðru açarak “seni kocaman güneþ kadar seviyorum anne-babacýðým” demesini… Ýlk okula baþladýðý günü… Ýlk heceleyip, okuduðu-yazdýðý o günleri… Ýlk lise ve ilk üniversite basamaklarýný çýktýðý, acý tatlý yaþamýþ olduðu o mutluluklarla dolu dolu geçen günleri getirin gözlerinizin dia perdesine… Yüzünüzde masum ve mutlu bir tebessüm beliriyor deðil mi? Ve þimdi birlikte baþka ÝLKLERÝ düþünelim: Ýlk düþüþünü ve dizlerinin kanamasýný… Ýlk diþinin çekildiði o günü, yüreðinizin sýzýsýný… Ýlk hastaneye koþuþunuz… Ýlk kez ölümle yüzleþiniz ve yavrunuz kollarýnýzda havale geçirirken kollarýnýzdan tüm bedeninize doðru yayýlan “lavlar” gibi sýcaklýðýný… Ýlk kez karþýlaþtýðý baþarýsýzlýk sonucu, sarsýlýrcasýna hýçkýrýklarýný… Ýlk sevda kýrýklýðýnda tökezlenen ergenliðini… Ýlk aþk acýsýný… Ve düþünebileceðiniz bütün ÝLKLERÝ düþünün… O mutlu çekirdek ailenizin; sýcacýk þefkatle ve tüm sevecenliði ile sarýp kucakladýðý çocuklarýmýzýn, güvenli yuvalarýndan, yaþam okyanusunda kulaç atmaya baþladýklarýný düþünün… Ve bir gün: Onlarý, o yaþam okyanusunda “nasýl bir tehlike karþýlayacaðýndan” bihaber olacaðýmýz, hiç aklýmýzýn köþesinden geçer miydi? Ve koklamaya bile kýyamadýðýmýz, o gül kokulu yavrularýmýzýn, birer genç kýz, birer genç erkek olarak yaþamýn içinde, o toplumun normlarýyla, adeta bir SAVAÞÇI olabileceklerini, hiç aklýmýzýn ucundan geçmiþ miydi? Þimdi aklýnýzdan “Nasýl,” sözcükleri doðmaya baþladý deðil mi? Bu konuda, ana ve baba yüreðimizin sesine tercüman olabilecek bir yazý dizisini, bizlere sunmuþ bir gönül dostumun, yürek sesine kulak verelim. Þair ve Yazarýmýz Mehmet Seviþ, “canýndan tatlýsýna” bakýn nasýl, yüreðini acýyla hapþýrmýþ? *** “…Senin hýçkýrýðýn Beni iþte tam burada yakaladý Ve dalgalar Hýçkýrýklarýný dövüyorlardý yamaçlarda Ve Lara’da Falezler ölüyordu Yüreðinin yangýnýný söndürmeyi denedim Su yetmedi Ýnanç yetmedi Güç yetmedi Bilgi ,duygu, sevgi,aþk yetmedi Yalan, hile,takkiye bile yetmedi Söz yetmedi Bittim, tükendim. Ben yetmedim Her yerine sývaþtým da Boþ çektim Çýðlýðýndan Varlýðým bir beþ para etmedi. Taaa ki Gelene kadar dost…” *** Mehmet Seviþ þairimin bu yürek özlerine deðince gözlerim, inanýn gözyaþlarýma hakim olamadým. Sanki onun yanýndaydým. O acýyla sarsýlýrken, yivler açýlýrken, kan kaybeden pare pare yüreðinde, kendime hakim olmakta epey zorlandým. Dizeleri yazmadan önceki resimleri çevirdim belleðimdeki albümden, sanki dar aðacýnda iki siluet vardý. O gölgelere yakýnlaþýnca da acýyla sarsýldým, gördüklerim ise, çaresiz bir babanýn ruhu, boþlukta asýlý bir evladýn ruhuydu. O anda ruhumun özleri gözlerimden sel gibi boþanýrken, Mantýk yetmedi… Akýl yetmedi… Duygu yetmedi… Ve sadece…sadece… dostluðuna güvendiðim dostumun, çaresizce boþlukta sallanan avuçlarýna, Yüreðim uzanmýþtý… Yalnýz ve çaresizliklerine ortak olan… Sadece aðlayan yüreðimdi, onlarýn avuçlarýnda olan… Gözyaþlarým akarken, deli gibi koþturan zamanýn önüne geçmekti amacýmýz. Babanýn varlýðý ve dostlarýn varlýðý belki beþ para edecek, devlet gücünü ve desteðini gösterirse tabi. Bundan sonraki sözleri yine Mehmet Seviþ þairime býrakýyorum: *** “…Bir deniz sarardý gözlerinde, Bir deniz, Soldu, sarardý. Kaybetti tüm dalgalarýný Ve iþaret parmaðýn, Ayýrdý damaðýndan dilini. Dalgalar þaþkýndýlar Dilin’se yapýþ yapýþ Bulanýk, kirli ve için için Tozamaktaydý þakaðýnda bir damar. Haki yosunlu taþlarda Yengeçler geziniyordu. Belli belirsiz , kabarcýklandý, dudaklarýn. Dedin; Susadým. Aðýr aðýr indik beraber Kol kola baba oðul… Caddeden beþ merdiven aþaðýya Yarý topraða girmiþ Bir izbe meyhaneye Liman’a geç kalmýþ sandaldýn þimdi Tir tir titriyordu bedenin Raký: dedin. Bir masaya çökerken…” Ýþte þu anda bu okuduðumuz þiir, çekirdek ailenin **gücüne, sabýrýna, metanetine ve mücadele azmine tanýk olduðumuz dizelerdir. Sanki acýyla karýþýk, baba þefkati ile mayalý sevgisi; debisi yüksek bir hýzla akan çaðlayanlar gibi, yüreðinden fýþkýrmýþ. Þiirin finalinde baba ve oðlun çaresizliðe karþý duruþlarýyla noktalanmýþ. O ana tanýk olan bir onlar bir de zamanýn ta kendisiydi. Ki, “zamanýn yüreði var mý acaba” diye aklýmdan geçse de evreni saran pozitif ruhlarýn, onlarýn içinde var olan pozitif enerjinin çoðalarak, baba ve oðulun zamanýn önüne geçeceklerini hep hissettim, hala da hissetmekteyim. Sürekli iletiþim halinde olduðum baba ve oðulun yaþamanýn þakaya gelmediðine, bilinmedik sonsuz gibi görünen okyanusta, köpek balýklarýyla nasýl savaþtýklarýna uzaktan tanýk olmuþtum. Onlar için baþka ne yapabilirim, sorularý üþüþürken aklýma, kendi kurduðum labirentten, ben bile çýkamaz olmuþtum. Çaresizlik bir burgulu vida gibi kývýrýrken yüreðimi, tek tesellim: Yüreklerinde býraktýðým dost sýcaklýðým, sevgim ve bir de dualarýmdý. Þimdi sizleri yanýma çaðýrdým, belki de içinizden þu da geçmekte: Bu kadýn þimdi bize ne anlatýyor? Haklýsýnýz. Ben uyuþturucuyla savaþan iki can yürekten bahsediyordum. Toplumumuza bulaþan çaðýmýzýn vebalý virüsü…Ýlk okullara kadar bulaþmýþ bir virüsün çocuklarýmýzý ve ailelerimizi nasýl tehdit ettiðinden bahsetmeye çalýþýyordum. Sözü fazla dolaþtýrmadan, burada yanýma davet ettiðim kalem dostum Mehmet Seviþ’e sözü býrakýyorum: *** “…Baþardýk mý henüz bilmiyoruz. Yalnýz bildiðim, bildiðimiz öðrendiðimiz bu olayýn çok çok dikkat edilmesi gerekli bir hastalýk olmasýydý. Biliyordum ki sinsi sinsi yayýlýyordu veee…Burada dikkat lütfen! Çok çabuk nükseden ve tedavisi bir ömür sürebilecek bir hastalýktý karþýmýzda duran. Dahasý hiç bir ön belirtisi net deðildi. Acý ama hýzla yayýlýyordu. Sonra devlet bu konuda biraz vurdumduymaz bir tavýr içindeydi. Bütün bu kavgada öðrendiklerimizi korkmadan utanmadan zaman zaman þiir halinde zaman zaman da bir sohbet anýnýnda tutanaða geçirilmiþ bir bilgi demeti gibi yaþananlardan ders alýnmasý dilek ve temennisiyle yazmaya ve paylaþmaya karar verdik…” ** Sevgili Mehmet Seviþ, Siz yeter ki yazýn efendim, biz sizi okumaktan yorulmayacaðýz. Acýlar paylaþýldýkça azalýrmýþ. Dostlar acýyý severmiþ. Çünkü o dost, dosta deðil acýlarýna nýþan alýp kurþunlarmýþ. Her ne kadar W.Shakespeare “Felaket kabarýk dost sayýsýný sýfýra indirir” sözleriyle umudumuza kurþun sýksa da, Balzac’ýn “Ýyi dostluklar, hesapsýz kurulur. Felaketin bir iyiliði varsa, hakiki dostlarýmýzý tanýtmasýdýr.” Sözleri yüreðime ve ruhuma yoldaþ olmuþtur. Goethe’nin dediði gibi “Acýlarda pozitif bir enerji saklýdýr” sözlerinden yola çýkarak bize katýlan Latin Theopmrastus’a daha çok yakýn durmakta yüreðim: “Gerçek dostlar, iyi günlerde davet edilince sizi ziyaret eder. Kötü günlerinizde davet edilmeden gelir.” Her biri çok doðru ve yüreðimizin rotasýna yön verecek, ýþýk olacak manidar sözler. Amma ve lakin; ben her anne, babaya ve tüm insanlara, aþaðýdaki dizelerin sahibi Hz. Mevlana Sabrý diliyorum: “Sevilecek biri olmadýðýn zamanlarda bile Seni Sevmeli... Sarýlacak biri olmadýðýn zamanlarda bile Sana Sarýlmalý... Dayanýlmaz olduðun zamanlarda bile Sana Dayanmalý... Dost dediðin; fanatik olmalý; *** Bütün dünya seni üzdüðünde Sana moral vermeli. Güzel haberler aldýðýnda seninle dans etmeli, Ve aðladýðýnda, seninle aðlamalý... Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmali; Sevinci çarpmalý... Üzüntüyü bölmeli... Geçmiþi çýkarmalý... Yarýný toplamalýi... Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacý hesaplamalý... Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalý... Ýþi bitince seni bir tarafa atmamalý..."Mevlana” *** Sevgili Mehmet Seviþ, Anýmsar mýsýnýz, size bir gün bir söz vermiþtim? "Þiir ve yazýlarýnýzý bir gün yorumumla eþlik edebilirim" iþte þu an, þu saliselerde, sözlerimi tutmanýn coþkusuyla þiir sayfanýzdan ayrýlýyorum. Dost yüreklere sýmsýcak sevgilerimle… Emine PÝÞÝREN/Akçay 18.12.2010 Yazýma Esin Olan Þiir: http://edebiyatgalerisi.net/siir/senin-hickirigin.html/comment-page-1#comment-13850
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |