"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Çaðýmýz, ana özelliðinin, çaðýn iç dönemlerinden birinde kendini en belirgin kýldýðý döneme atfedilmesiyle isim sahibi olmuþ, KÖLELÝK ÇAÐI’dýr. Bu çaðý ayakta tutan sistemin ruhu ise, köledir. Düþünün ki; duvarýndaki tuðlalardan biri olarak bulunduðunuz bina, hapishane olarak kullanýlmaktadýr. Siz, bir tuðladan ibaret varlýðýnýzla hapishane deðilsinizdir kuþkusuz ama oluþumundan ayrýlamadýðýnýz binanýn bütünlüðündeki iþlevinizle, o ruha, hapishanenin ruhuna aitsinizdir. Kölelik çaðýnda sistem, insanýn, toplumun hangi katmanýndan olursa olsun, ruhu köleliði içselleþtirmiþ birer sistem parçasý olarak varlýk bulmasýný þart koþar. Aksi halde sisteme dâhil olunamaz ve bu bir seçenek deðildir çünkü sisteme dâhil olmayan yaþamýný sürdüremez. Tek baþýna bir ormanda Tarzan ya da Ceyn olunabilir ve sistemin dýþýnda baþka türlü bir yaþayýp-ölmek seçilebilir. Ama Tarzan ve Ceyn ikilisi olarak (yani kendilerinde taþýdýklarý isim ve kavramlarýyla birlikte) nerede yaþarlarsa yaþasýnlar, sistemin içinde kalýrlar. Burada þunu söylemek istiyorum. Kölelik çaðý ve onun hayat bulduðu sistem, sanýldýðýndan çok daha eski ve köklüdür. Bu basit bir, düzenlendiðinde, insanlýðý ideal birlikte yaþam biçimine kavuþturacak üretim iliþkileri ya da üretim araçlarýyla yabancýlaþma problematiði deðildir. Bu, týpký doðal dillerin oluþum sürecinde olduðu gibi, insanýn donanýmlarýyla, onlarýn yapabilirliði arasýndaki bölünmenin, bir sistem içinde biçim alýrken, kendiliðinden oluþan birimler tarafýndan yönetilmeye baþlamasý koþulunun sorunudur. Dolayýsýyla içinde bulunduðumuz sistem, evrim sürecimizin -her ne kadar zorunlu deðilse de- doðal bir sonucudur. Zorunlu olmama sebebi, sürecin tamamýyla tarihsel yasalar zinciriyle deðil, kimi kez keyfiyetin yöntemsizliðiyle biçimlenmiþ olmasýndandýr. Þayet evrimin bir noktasýnda 25 yaþýna gelene kadar sað elimizi, daha sonra sol elimizi kullanarak yaptýðýmýz yaþamsal öneme haiz bir tutum geliþtirmiþ olsaydýk, örneðin ellerimizi bu sýrayla, gün ýþýnda gözüne siper olarak kullanan bir canlý türü olsaydýk; geliþtirdiðimiz üretim biçimi ve iliþkilerimiz de farklý olacaktý. Hele renkli gözlü insanlarýn diðerlerinden farklý olarak, iki elini de ayný iþte kullanma zorunluluðu olsaydý, þu anda içinde bulunacaðýmýz sistemin bugünkünden çok farklý olacaðýný tahmin etmek hiç de zor olmaz. Biz, evrim sürecimizin vardýðý noktada, yaþamýmýzý sürdürülebilir kýlan bir sistemin içindeyiz. Hayatta kalmak için, evrim sürecinde geliþtirdiðimiz bedensel donanýmlarýmýzýn ataklarýný, yapabilirliðe yönelttik ve kendimizde geliþim yerine, alette geliþime, teknolojiye yönlendirdik. Þimdi bu aþamada, evrim sürecinde geliþimimizin en önemli ataklarýnýn yaþandýðý beyinlerimizi, bu aletlerle özdeþleþtirmeye çalýþýyor, kendimizi araçlaþtýrýyoruz. Ve elbette araçlar kullaným içindir. Kuþkusuz bu söylediklerim itirazlara sebep olacaktýr. Ýnsanýn varoluþ dizgesinin, köleliðinin ve kurtulmak için çýrpýndýðý haksýzlýklarla dolu düzenin mimarý olduðunu ilan etmekle; onun, sanki bunu kabul etmesinin, var olaný olduðu gibi kabul etmesiyle ayný anlama geldiði sanýlacaktýr. Oysa bu ne mümkündür, ne de doðru. Çünkü insan bu kabulleniþi dile getirmeksizin çoktan ortaya koymuþ ve gereði olarak da kendi katline hükmetmiþtir. Postmodernizm, lokal topluluklardan küresel biraradalýða ulaþan insan ailelerinin, toplu intiharýdýr. Bu, giriþ cümlelerinde iþaret edilen senaryonun, kiþisel sahneleri ve oyuncularý haline gelmemizdeki en büyük etkendir ayný zamanda. Öyle farkýnda, öyle utanmýþ ve düþünce pratiðinde öyle bir noktaya ulaþmýþýz ki; kendimizin karþýsýna, kendimiz olamayan kendimizin dublörüyle çýkýyoruz. Kendimizi, kendi olmayan kendimizin dublörü aracýlýðýyla, anlamýný anlamsýzlýktan alan, anlamsýzlýðýn anlamýyla öldürüyoruz. Ve sistem bu ölüme alkýþlarla tempo tutuyor. Çünkü çað içi döngünün bu döneminde sistem kendini, kendimiz olmayan kendimizin, dublörleriyle yaþamlarýný sürdürebileceði bir yeniden biçimleniþe uyarlýyor. Köleliði daha derine, insanýn araçla bütünleþtiði özdeþliðe yerleþtiriyor. Sistemini otomata baðlýyor ve insan mekanikleþiyor. Artýk köle olduðunu fark edebilecek, daha doðrusu bir sistem içinde varolduðunu bilecek düþünce ölüyor. Çünkü düþünce, geçmiþte olduðu gibi sistem tarafýndan þekillenen olmaktan çýkýp, sistemin kendisine dönüþüyor. (Devam edecek) Nilüfer Aydur
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nilüfer Aydur, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |