"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Genel anlamda sistemin; ana sisteme baðlý küçük sistemlerin, kendi içinde baþka sistemler barýndýrdýðý ve her bir altsistemin, bir diðeriyle olan yatay-dikey iliþkisini sürdürdüðü açýk alanlar sayesinde, ana sistemin ruhuna uygun (tüm koþullar sabitken) olmakla birlikte, en azýndan kendi içinde yenileyebileceði farklýlýklarla temas edebildiði baðýntýlar bütünü olduðu aþikârdýr. Gerek kültürler arasý iliþkilerin, gerekse günlük hayatta insanlar arasý iliþkilerin sunduðu, bu alanlarda yýkarýz önyargýlarýmýzýn duvarlarýný. Dolayýsýyla, bir sistemin içinde yaþayan bilinçli canlýlar olarak biz insanlarýn, sistemin bilincinde olmasýnýn önkoþulu, sistemi oluþturan parçalarýn birbirinden farklýlýðý sayesinde oluþan açýk alanlardýr. Bu ayný zamanda, sistemin, bir sistem oluþunun kaçýnýlmaz koþuludur ki, biz bu koþul sayesinde yakalarýz farkýndalýðýmýzý. Kendi bedenlerimizin iç dinamiklerinin oluþturduðu sistemlerden tutun da, günlük hayatýmýzý sürdürdüðümüz alanlarda oluþturduðumuz yapýsal sistemlere göz ucuyla baktýðýmýzda gördüðümüz þey, her birinin varlýklarýný hissetmemizi saðlayan sýnýrlara sahip olduklarý ama her sistemin de diðer sistemlerle çeþitli ölçeklerde ilintili olduðudur. Örneðin sindirim sistemimiz, pek çok iç organýn birbiriyle olan iliþkileri sayesinde iþlerken, ayný zamanda dolaþým sistemiyle de zorunlu bir iliþki halindedir ve siz de takdir edersiniz ki; ayný sindirim sistemi, gýda sektörünün dayattýðý beslenme sistemiyle de yoðun bir iliþki içindedir. Bu iliþkiler yumaðýný neredeyse sonsuz baðýntýlarýyla evrensel bir bütün içerisinde genel hatlarýyla gözler önüne sermek de mümkündür, fakat tam tersine, bütünün kendisine bakarak, bütünü oluþturan parçalarý açýklamak imkânsýzdýr. Çünkü bütün, bütünü oluþturan parçalarý, bu parçalarýn bütünü oluþtururken geçtiði aþamalarý ve bu aþamalarý geçirmesine neden olan diðer baðýntýlarýn tamamýný ayný anda yansýtamaz. Kendini bütün kýlanýn, o parçalarýn, o aþamalardan geçmesi olmasýna raðmen, sadece bir takým izlerini taþýr ancak. Bu sebeple, her olaný biteni anlamlandýrmanýn ilk koþulu olarak bütünü iþaret eden, ‘bir’i kutsallaþtýran akýmlardan uzak durmak gerekir. Bu bizi gerçeðe yakýnlaþtýrmak þöyle dursun, gerçeklik algýlarýmýzýn körleþmesinden baþka bir þeye hizmet etmez. Bu, dogmatizmin yeni (aslýnda onbinlerce yýl öncesinden bugüne taþýnmaya çalýþýlan) yüzüdür. Günümüzde çeþitli (Hint-Tibet-Çin) felsefi akýmlarýn yaygýnlaþtýrýlmasýyla yapýlmaya çalýþýlan tam da budur. Körleþtirme. Bütüne bak ve hiçbir ayrýntýyý görme. Hayatý bir’e yani bütüne dayanarak anlamlandýrmaya çalýþmak; ilk neden köleliðine ya da önyargýlarýmýza sorgusuz teslim olmamýzýn koþullarýndan biridir. Sistemin bu yolla içine bizleri de alarak kilitlenmesine ve bu farksýzlýklar evreninde, farkýndalýðý yitirilmiþ bir yaþam biçimine hapsedilmemize ramak kalmýþtýr. Hangi felsefe? Her felsefi akým, içinde büyüdüðü çaðýn iç döngülerine, üretim biçimlerine, iletiþim teknolojilerine ve en baþta diline göre þekil alýr. Bu baðlamda, hemen tüm felsefi akýmlar, kendini var eden koþullarýn iç gerçekliðini yansýttýðý doðrulara sahip, doðru felsefelerdir aslýnda. Yanlýþ olan, onlarý kendi koþullarýnýn ya da dönemlerinin dýþýndaki bir mantýk ve dil çevreninde anlamlandýrmaya çalýþmaktýr. Örneðin; öznenin özneyle, öznenin nesneyle ve nesnenin nesneyle olan iliþkilerinde, yaþadýðýmýz döneme kýyasla, sorun yaþanmadýðý bir zaman diliminde, adýn nesneyle özdeþliðini seslendiren bir felsefe, kendi dönemiyle iç tutarlýlýðý ve bulunduðu koþullar açýsýndan doðru felsefedir. Bir baþka koþulda; bütün algýlarýn ayný anda, ayný eþyaya, olguya ya da olaya yönlenebildiði bir durumda; yani algýya, doða dýþýnda pek az dýþ etkenin müdahale ettiði bir zaman diliminde, algýnýn verilerine güvenilmezlik geliþtirmek imkânsýz olabilir. Ve elbette, insanýn hayatýný sürdürmek adýna kabullendiði köleliðini, tanrýlarýn elinden alan makineler karþýsýnda duyduðu yabancýlaþmanýn yansýdýðý hiçlik de anlaþýlabilirdir. Anlaþýlmaz ve kabul edilmez olan, bu felsefelerin kimilerince dogmalaþtýrýlmasý; ona, kendisinde var olmayan anlamlar ve asla taþýyamayacaðý yükler yüklenmesi, üstesinden gelemeyeceði görevler verilmesidir. Çünkü felsefe, sistemin açýk alanlarýndan çokça faydalanýyor olmakla birlikte, ayný zamanda sistemin taþýyýcý bir unsuru olmaktan da kaçýnamaz. O, tam manasýyla bir aynadýr aslýnda. Bir yandan içinde bulunduðu döneme ait ruhu, kendisine bakanýn yüzüne yansýtýrken; diðer yandan, yüzeyine çarpan yoðun ýþýðý kendinden ötelere yansýtan bir tür ýþýk kaynaðýdýr. Felsefe aydýnlýktýr. Dönemi aydýnlatýr ve geleceðe ýþýk tutar. Fakat o bir kurtuluþ manifestosu deðildir. Din felsefesi, doða felsefesi, bilim ya da siyaset felsefesi çaðýn önyargýlarýndan tamamýyla soyutlanarak ele alýnamaz. Yapmamýz gereken, felsefenin aynasýnda yansýyan kendi gerçeðimizi görmek ve bu gerçekle ne yapabileceðimizi düþünmektir. (Devam edecek) Nilüfer Aydur
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nilüfer Aydur, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |