Bilge kiþi her þeye þaþan kiþidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Dizinin daha yayýnlanmadan sadece “ fragman ” ýnýn gösterimiyle baþlayan eleþtiriler, birinci bölümünün yayýnlanmasýyla birlikte, RTÜK’ e 75 bini aþan rekor þikayet baþvurusunda bulunuldu. Þikâyetleri deðerlendiren üst kurul, dizide toplumun milli ve manevi deðerleri ile, tarihe mal olmuþ bir þahsiyetin mahremiyeti konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmediðini, ayrýca ihlâl da edildiðini tesbit etmiþ ve ilgili yayýn kuruluþuna ihtar verilmesini 12 Ocak 2011 günü kararlaþtýrmýþtýr. RTÜK’ ün bu kararý ile tartýþmalar bitmez; aksine daha da artar. Bir çok televizyon kanalýnda tarihçiler, dizinin lehinde , ya da aleyhinde görüþler belirtir. Bunun yanýnda bir çok yazar gazetelerindeki sütunlarýný bu diziye ayýrýrlar. Meselâ Prof. Dr. Ahmet Yaþar Ocak: "Ýzlediðim kadarýyla beðenmedim. Replikler biraz zaman dýþý. Bir ara Þekspir okuyormuþum gibi geldi. Mahremi sergilemek gibi bir sinema anlayýþý vardý...” derken, Tarihçi- Yazar Mustafa Armaðan: "Kötü niyet aramak istemiyorum ancak örnek alýnmasý gereken bir padiþahý zevk, sefa düþkünü gibi göstermek toplumu idealsizleþtirir. Bu toplum böyle bir diziye layýk deðil." Diyor, “ Kanuni ” romanýnýn yazarý Okay Tiryakioðlu ise görüþlerini : "Dizi bu haliyle Türk izleyicilerinden çok yabancýlar izlesin diye yapýlmýþ. Batýlý hayal dünyasýna hitap eden bir yapým olmuþ. Mekan ve kostümler dýþýnda hiçbir þey yerli yerince deðildi." þeklinde ifade ediyordu. Bu genel eleþtirilere mercek tutulduðunda ise : _ Dizideki olaylar 1520'lerde geçmekte ise ve o tarihte “ Harem “ Topkapý sarayýnda deðil de 1540’ lara kadar, Beyazýt’ ta eski sarayda yapýlanmýþ olmasý gözardý edildiði, _ Kanuni’ nin, babasý Yavuz’ un vefatýndan sonra, tarihsel kayýtlara göre selefi hünkârýn Çorlu’ dan gelecek cenazesini veliaht olarak Edirnekapý’ da karþýlayýp, cenaze namazý kýlýndýktan sonra “cülûs“ töreni ile tahta çýkýþýný anlatýr. Böylesine net bir tarihi veri ortadayken, babasýnýn cesedi daha soðumadan, oðulun içki ve iþret aleminde sunulmasýnýn, býrakýn tarihi verilere aykýrýlýðýný, Türk insanýnýn inanç ve ahlaki davranýþlarý açýsýndan da “ kurgu” olarak kabul edilebilecek bir “ gaf “ deðil. -Eski Tarih Kurumu Baþkaný Yusuf Halaçoðlu, dizide tarihi gerçekleri tersyüz edilmesine þu sözleriyle haklý olarak þiddetle itiraz ediyor ve : “ Yavuz Sultan Selim'in Rodos seferi için 200 parça kalyon hazýrlandýðý söyleniyor. Osmanlý'da ilk harp gemisi 1644'te inþa edilmiþtir. 16. yüzyýlda adýna Avrupa denilen müstakil bir coðrafya yoktu. Bu kavram 18. yüzyýldan sonra aydýnlanma döneminde ortaya çýktý. Hareme kýzlar, seçilerek alýnýr, ardýndan çok ciddi bir eðitimden geçirilirdi. Baþta örf-âdet olmak üzere Ýslami ilimler ile kabiliyetlerine göre birer sanatta yetiþtirilirlerdi. Dizideki harem halkýnýn davranýþlarýnýn, asýrlar boyunca süzülerek gelen 'saray terbiyesi ve nezaketi'yle alâkasý yok...” diyordu. - Osmanlý saray teþrifât düzen ve geleneðinde hiç bir saray mensubunun padiþahýn huzuruna baþ açýk çýkamayacaðý kuralýna raðmen, dizide baþta sadrâzam olmak üzere, bütün þahýslar, büyük bir rahatlýkla yalýnayak, baþý kabak padiþahla “ asker arkadaþý” rahatlýðýnda görüþüp, konuþtuklarýna þahit oluyoruz. -Dizinin jeneriðinde kullanýlan müzik ve danslara baktýðýmýzda, bunlarýn kesinlikle Osmanlý müzik ve eðlence anlayýþý ile baðdaþmadýðýný , dizide buna emeði geçenlerin bu konulara da “ oryantalist “ gözlükle baktýklarýný görüyoruz. Bu çarpýklýklar dýþýnda, sayýlamayacak kadar tarihi hatayý tarihçiler tek tek ortaya koyuyor. Buna karþý dizinin senaristi hanýmefendi: “ Harem yoksa, Padiþahýn çocuklarý da polen yoluyla mý dünyaya geldi “ gibi gayet anlamsýz bir soruyla karþýlýk vererek, iþlediði kusurun üstüne zafer edâsýyla bir de tüy dikecektir. Dizide baþta Kanuni, Hürrem Sultan ve Damat Ýbrahim Paþa olmak üzere, bütün tiplerinin isimleri , Topkapý Sarayý ve Harem dairesi gibi mekan isimleri aynen kullanýldýðý halde, kostümler, ritüeller ve olaylarýn tarihi gerçeklerle uzaktan yakýndan bir ilgisi bulunmadýðý güvenilir tarihçilerce eleþtirildiðinde, baþta dizinin tarih danýþmaný ve senaristi olmak üzere bir çok kiþi bunun bir belgesel deðil “ kurgu “ olduðundan bahisle, getirilen eleþtirilerin anlamsýzlýðýný söyleme gibi gayet kolay bir savunma durumuna geçiyorlar. Ayný kiþiler deðiþik yer ve zamanlarda kendilerine getirilen eleþtirilere ise bu kere, çekimlerden önce o dönem ile ilgili 3000 sayfalýk bir belge yýðýnýný titizlikle incelediklerinden dem vuruyorlar. Eðer bu bir belgesel deðil, bir kurgu ise 3000 sayfalýk belge üzerinde inceleme gereðini neden duydunuz diye sorma hakký bulunan kiþilere cevaplarý ne olacaktýr merak ediyorum. Yukarda saydýðým tarihi hatalar bir tarafa, dizi hakkýnda her hangi bir hükme varmak için, dizinin tamamýný seyretmeye gerek yok. Sadece kendisini Kanuni Sultan Süleyman' ý canlandýrdýðýna inanmýþ bir adamýn, namaz sahnesindeki durumu ne kadar trajikomik bir vaziyetle karþý karþýya olduðumuzu bütün vahametiyle anlatmaya yetiyor. Býrakýn Kanuni' yi, namazla haþýr neþir olan sýradan bir müslüman dahi, öylesine vahim ritüellerle namaz kýlmaz. Adamýn alný belli ki hayatta secdeye pek gitmemiþ. Olabilir ama, o sahneyi çekerken, bir namaz vakti herhangi bir camiye gidip, cemaatin nasýl namaz kýldýðýný sadece kýyamý, rükuu, secdesi ile izlese idi, kendisini halâ Allah’ ýn huzurunda bir hükümdar deðil, aciz bir kul farzedecek ve rekatýn birinci secdesinden kalktýðýnda gözlerini, kibir ve azametle, yani meydan okurcasýna tavana dikmeyecek, aksine, baþýný önüne eðip, mahcup, âciz , fani ve zavallý bir kul olduðu inancýyla namazýný büyük bir mahviyet ile yerine getirecekti. Bu birkaç saniyelik sahne dahi, dizinin ne kadar þifasýz bir hastalýk ile malul olduðunu göstermeye yetiyor… http://ferahnak.wordpress.com/2011/01/15/%e2%80%9c-muhtesem-%e2%80%9c-dizide-namaz-da-%e2%80%9c-muhtesem-%e2%80%9c-kilinir/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |