Her sanatçý, sanatýna ruh halini katarak icra eder

“GAZETECÝLER.com” da Cenk Açýk; Kanal D’nin ‘Öyle bir geçer zaman ki’ dizisine zehir zemberek bir yazý kaleme almýþ….
“Kanal D’ye bir sorum var” baþlýklý yazýsýnda Cenk Açýk; “dizideki sinsi ve ucuz propagandaya dikkat” çekmiþ…
Deðerli meslektaþým Cenk Açýk, diyor ki; “Öðrencilik yýllarýnda ‘idealist dava adamý’ olan solcu gençler, büyüyünce senarist olmuþlar. Kazandýklarý büyük paralarýn yarattýðý vicdan azabýný, araya böyle ucuz mesajlarý sýkýþtýrarak dindirmeye çalýþýyorlar…”
Evet, sevgili Cenk, “…solcu gençler, büyüyünce senarist olmuþlar.” hakikaten de yazmýþlar…
“Kazandýklarý büyük paralardan” anlamam ama adamlar harbiden vermek istedikleri “mesajlarý”ný verebilmiþler…
Ayný þeyi bir de bizim (muhafazakâr) cepheden bakalým…
Biz (Muhafazakarlar) solcularýn adamlarýna sahip çýktýðý kadar çýkabiliyor muyuz?..
Hayýr…
Bin kere hayýr!…
Yazarlarýna, sanatçýlarýna, yetiþmiþ kalifiye adamlarýna sahip çýkmak orada kalsýn ellerinden gelse bir kaþýk suda boðarlar…
Destek olamazlar/olmadýklarýna bizatihi müþahede ettik…
E haliyle, meydan baþkalarýna býrakýlmýþ olur.
Onun için diyorum ki; boþuna paralanmayalým…
Adamlar zamanla adamlarýna maddi ve manevi destek verdiler, þimdi de yaptýklarýnýn semeresini alýyorlar…
Atasözümüzde de ifade buyrulduðu gibi; “At binenin kýlýç kuþananýndýr…”
Hiç kimse gocunmasýn, kim ne ekerse onu biçer…
Bizler sanat ve sanatçýlarýmýza sahip çýkmadýðýmýz sürece, bu meydanlarda hep baþkalarý cirit atacaktýr.
Bizler sanat ve sanatçýlarýmýza sahip çýkmadýðýmýz sürece, baþkalarýnýn atalarý hep cirit atacak ve baþkalarý kýlýçlarýný sallayacaktýr…
Bizler sanat ve sanatçýlarýmýza sahip çýkmadýðýmýz sürece, baþkalarýnýn adamlarý hep ‘mert, delikanlý, yiðit’ ve bizimkiler de ‘müptezel, sümüklü, kalleþ’ olarak tanýtýlacaktýr...
Hani diyorsun ya sevgili Cenk; “Bir grup insan Ýstanbul’a göç etmiþ, gecekondu’da yaþýyorlar. Kýyafetleri, pek þehirli olmadýklarý imajý veriyor. Çoðu sakallý. Þivelerine bakýlýrsa, ülkenin doðu ve güneydoðu bölgesindenler. Ýþte bu "vahþiler", okuldan dönen bir genç kýzý atlarla, eþkýya gibi kaçýrmaya yelteniyorlar. Kýz semtin bir ‘beyefendisinin’ uþaðý tarafýndan silahla kurtarýlýyor. Bu ‘beyefendi’ de, uþaðýn olayý kendisine anlatmasý üzerine adamlarýný toparlayýp ‘daðdan gelmiþ’ o 'vahþilerin' yaþadýðý mahalleyi basýyor. ( Dikkat ediyorsunuz, deðil mi? Bu adam hem ‘beyefendi’, hem de silahlý kabadayý.) Mahallenin yeni sakinleri olan o 'vahþileri' falakaya yatýrýyorlar. 'Beyefendi' o 'vahþilere' kýzdan özür dilemelerini, mahalleyi de terk etmelerini emrediyor. Altýný çizdikleri mesaj da þu: Geldiðiniz yere geri dönün. Dahasý, 'vahþiler' de kýzdan özür diliyor ve yineliyorlar ‘Ablacýðým senden özür dileriz. Biz buranýn insaný deðiliz. Geldiðimiz uzak memleketlere geri döneceðiz.”
Sonra; “Gel de bu senaristlere ‘ruh hastasý’ deme!” diyorsun…
Ben bunlara, ruh hastasý’ demiyorum sevgili Cenk…
Bu hususta senin gibi düþünmüyorum sevgili Cenk. Yani bu senaristlere “ruh hastasý” demiyorum/demeyeceðim de…
Zira her sanatçý, sanatýna, yetiþtiði ruh halini katarak icra eder.
Her sanatçý, sanatýný; kültürüyle yoðurarak sergiler…
Hani söylüyorsun ya sevgili Cenk Açýk; “Kanal D’ye bir sorum var”
Benim de size (‘Siz’, derken tüm muhafazakârlarý kastediyorum) bir sorum var. Siz ne zaman sanatçýlarýnýza sahip çýktýnýz da onlar size sizi yansýtacak senaryolar yazmadý?
Otuz yýldýr, taþrada/Malatya’da gazetecilik yapan ve düþüncelerinden dolayý idamla yargýlanan bir yazar (5 kitabý yayýnlanan bir yazar) olarak, yazý yazma konusunda en büyük þiddeti ve yazý yazmamam için en büyük ihaneti ben, bizimkilerinden gördüm.
Bu nedenle ben, bu senaristlere “ruh hastasý” demeyeceðim gibi bilakis tebrik ediyorum…