Gökyüzüne bakmak istersin bazen, baþýný kaldýrýrsýn ve fark edersinki asla ulaþamayacaðýn çok þey vardýr. Mesela yýldýzlar… Mesela, bulutlar… En yüksek daða da çýksan dokunamazsýn onlara. Baþýný kaldýrmak yetmez dokunmana ya da zirveye çýkmak… Görebildiðim halde dokunamamak onlara, yakýndan bakamamak, bazen acýtýyor. Sebebi yok, sadece bir kez de olsa dokunmak isterdim. Belki bulutlarýn yumuþak olma ihtimalidir sebebi ya da yýldýzlarýn göründüðünden çok daha büyük olduðunu bilmemdir. Ya da belki sadece meraktýr olamaz mý? Olabilir. Peki, bulutlar beni merak etmiyor mu? Belki bir gün onlar iner aþaðýya; elimi uzatýrým, deðer parmaklarým…
Mesela gözlerin de uzak... Ellerin uzak, kalbin... Kim bilir kimde kalbin? Mesela bulutlar bana uzak ama yýldýzlara yakýn? Sen kime yakýnsýn? Belki sadece yumuþak olma ihtimalidir ellerine dokunma isteðim... Belki de, göründüðünden çok daha büyük olduðunu bildiðimdendir, kalbini kalbimde bulma isteðim... Ya da sadece meraktandýr; gözlerinin ne anlattýðýný bilecek olmanýn vereceði mutluluðun meraký. Peki sen, beni merak etmiyor musun? Olur ya, bir gün gelirsin bana; uzatýrým elimi, elim deðer sana... Bulutlarýn yeryüzene inmesini beklediðim gibi bekliyorum, dayanýlmaz olsa da...