Gerçeðin dili çok yalýn. -Euripides |
|
||||||||||
|
Sofraya önce ýlýk bir çorba gelir, bu çorba öyle alelade bir çorba deðildir, içeriði zenginleþtirilmiþ, besin deðeri yüksek bir çorbadýr. Çorbalar içildikten sonra ara sýcaklara geçilir, sonra birkaç çeþit ana yemek gelir. Ana yemekte protein deðer yüksek gýdalar seçilmiþtir. Bu yemekte fazla ekmek tüketilmez, daha çok yemek yenir. Yemekler bittikten sonra üstüne hoþ bir tatlý ve tatlý bir içecek mideye indirilir. Ama yemek faslý bitmemiþtir, meyveler yendikten sonra, en sonda ise rahatlatýcý çay ya da kahve içilir. Þimdi madalyonu döndürüyorum. Sekiz kiþilik yoksul bir ailedeyiz. Baba akþam eve on tane ekmek alýp gelmiþtir. Anne, çocuklarý doyurmak için bir tencere dolusu bol salçalý uzun makarna piþirmiþtir. Sofraya oturulur, öyle herkesin önüne bir tabak konmaz, koca tencere masaya konur, çatallar þýngýrdamaya baþlamýþtýr. Bolca ekmek ve iri bir baþ soðanda masaya eklenir. Yemeye baþlayan çocuklar nefes almadan ardý ardýna mideye indirirler makarnalarý iþtahla, gözleri o an hiçbir þeyi görmez, tek dertleri doymaktýr. Þimdi can alýcý soruyu sormanýn sýrasý geldi. Sizce hangi aile beslenmiþtir, hangi aile doymuþtur? Türkçe Sözlüðü’ ne baktýðýmýz zaman “doymak” kelimesi þöyle açýklanýyor: “Ýsteði kalmayýncaya kadar yemek, açlýðý kalmamak” Bir de beslenmek” kelimesine bakalým: “kendini beslemek” Birincisi doðal bir ihtiyaçtan geliyor, mutlaka yememiz gerektiðini ifade ediyor; çünkü amaç açlýðý gidermek. Ýkincisin de ise doðal bir ihtiyacýn bilinçli bir þekilde yapýlmasýndan bahsediyor. Neyi yiyip neyi yememeyi bizlere býrakýyor. Emekçi ve halkçý savunucularýmýz her gün bas bas baðýrýyor. Milyonlarca insanýmýz açlýk sýnýrýnýn altýnda. Baðýrmak yetmiyor, “açlýk sýnýrý” kavramýný halka çok iyi anlatmak gerek. Ýnsanlarýn arasýnda dolaþtýðým zaman biz açlýk sýnýrý altýnda deðiliz ki “Allah’a þükür doyuyoruz” diyorlar. Onlar ne yerlerse yesinler doymayý beslenmek zannediyorlar. Zaten sorun da burada. Günlük proteinini, minarelini, vitaminini almadýktan sonra doymuþsun, karnýný þiþirmiþsin ne çýkar. Türkiye’ de son yýllarda gýdada oynanan oyunlarla birlikte halkýmýz bedenen ve ruhen çökmek üzere. Bugün yataklarýndan kalkanlar þu haberle uyanmýþ olabilirler: Ankara’da difteri vakasý.. Dünyada yok olmaya tutmuþ bir hastalýk yeniden hortladý. Haberler verdi mi bilmiyorum ama Türkiye’de verem hastalýðýnda ciddi bir artýþ var. Çocuklarýmýz erken yaþta çok ciddi hastalýklarla boðuþuyor, kalp krizi yedi yaþýna kadar indi. Hastaneleri bir bir gezersiniz, insanlarýmýzýn çoðunun zamanýný orada geçirdiklerini görürsünüz. Yanaklarýný al al beklediðimiz çocuklarýmýz hasta düþüyor, iðne üstüne iðne yiyorlar. Zenginlerin Rab’leri “Cleveland” diyor, bizimkilerin ise devlet hastanesi. Ameliyat olan olana, sürekli bir parçamýz eksik çýkýyoruz hastanelerden.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Göktu Kara, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |