Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
Bir tartýþmaya giriyorsunuz diyelim, hatta giremiyorsunuz bile aldýðýnýz cevabý duyduðunuz anda bitiyorsunuz, yok oluyorsunuz. Ýþte karþýndayým oysa, tam karþýnda, elini azýcýk uzatsan deðecek kadar uzakta. Hemen anlýyorlar ilk cümlenizle ve ben seni anladým deðip baþlýyorlar anlamadýklarý düþüncelerinizi anlatmaya. Sadece anlatsalar yine iyi birde cevap veriyorlar anlamadýklarý düþüncelerineze karþý. Acaba öðretmenlerde dokunmatik olmuþlarmýdýr? Sorduklarý soruya parmak kaldýrmasý yeterlimidir öðrencinin, hiç ayaða kaldýrmadan, vereceði cevabý duymadan, bu çocuk parmak kaldýrdý, hýmm þu, þu ve þu kesin biliyor caným, bak þunun parmaðý biraz titriyor sanýrým o biraz az biliyor, þu kesin yanlýþ biliyor parmaðýný kaldýrmakla indirmek arasýnda gelip gidiyor… Eskiden sadece doktorlar dokunmatikti, hasta kapýdan girip karþýsýndaki sandalyeye oturana kadar teþhisi koyar, sandalyeye tam oturduðu anda reçeteyi yazarlardý. Hatta bazýlarý o kadar hýzlýydýlar ki hastanýn doktorun yanýna bile gelmesine gerek yoktu, bir aile büyüyü doktora bizim kýzýn þu derdi var demesi yeterliydi. Þimdilerde ise her meslekte her gurupta bu dokunmatikleþme var. Hatta eskisi gibi eþler arasýnda fiziksel bir kavga bile olmuyor. Kadýn hemen anlýyor durumu ve sanki dayak yemiþ gibi baþlýyor aðlamaya, erkek deseniz oda hemen anlýyor bir boþanma nedenini ve koþuyor en yakýn boþanma avukatýnýn kapýsýna. Artýk öyle küçük çocuðun elindeki þekeri alýp aðlatma eylemine bile gerek yok, þöyle karþýdan baksanýz ama içinizden alýrým bak þekerini diye düþünerek, o bile yetiyor aðlatma eylemi için. Sonra aðlayan çocuðun ilk önce annesi anlýyor çocuðunun elinden þekerini almayý düþündüðünüzü, sonra anne babaya bir bakýþla anlatýyor olanlarý, baba kalkýp geliyor yanýnýza anladým ben seni deðip tekme tokat dalýyorsunuz birbirinize. Biraz abartýlýmý oldu buda!!! neyse. Doktorlara laf atmýþtýkya dokunmatik olanlara tabi, þimdi onlar bu dokunmatikliðin onlara kaybettirdiklerini telafi etmek için uðraþýyorlar, her þeyi yasaklýyorlar bu günlerde onu yemeðin bunu yemeðin ki sonra hasta olup yenilediðimiz, yenilendiðimiz hastanelere gelin. Özledik sizleri diyorlar, eskiden baþýnýz aðrýsa gelirdiniz þimdi neden gelmiyorsunuz diyorlar. Doktordurlar haklýdýrlar ama hatalý davranmaktalar, koca gün sandalyesinde oturan birisi için tuz gereksizdir de peki bütün gün terden gömleði sýrýlsýklam olan adam. Hani daha ilkokulda öðretmiþlerdi terin içinde tuz olduðunu yalansa yalan desin çýkýp birileri deðimli ama. Her insanýn tuz tüketimi, þeker tüketimi de un, yað v.s. gibi bir çok tüketimide kendi yaþantýsal ortamýyla orantýlý olmalý. Yoksa bir anne adayýnýn bu tür genel laflardan etkilenip tuz tüketmemesi demek potansiyel zeka geriliðine sahip bir çocuðu olmasý demektir. Lakin bizde dokunmatik olmuþuz ne duysak þýp diye anlýyoruz, normal bir insan dedikleri anda kendimiz sanýyoruz. Fakat kimse çýkýp normal bir insan þöyle olur diyemiyor ki bende bilmiyorum
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Sinan Yýldýrým, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |