"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Seni birdenbire hayatýmýn içerisine çektðim için özür dilerim. Ama bu satýrlarý okuyamadan, yaþamýmdaki gerçekleri kaçýrmana gerçekten gönlüm razý gelmezdi. – Bu kez ve ilk kez baþtan söylüyorum. Yaþadýklarýmýn hepsi nasýl gerçekse, yazdýklarým, dolayýsýyla da okuyacaklarýnýn hepsi gerçek; benim gerçeðim. Kadýköy’de Bahariye Caddesi’nde doðdum. Bahariye, Moda, Fenerbahçe derin etkileri olan yerler oldu benim için. Tabii bugünkünden çok farklýydý o günkü Kadýköy. O yýllarda Bahariye bile apartmanlýk deðildi. Hemen hemen her evin bahçesi, hatta bazýlarýnýn bahçesinde salýncaklarý dahi vardý. Bugün bile, bütün gün en yakýn arkadaþým Nar’ýn bahçesinde sabahtan akþama kadar sallandýðýmý hatýrladýðýmda midem bulanýyor; ama bu sokaklarda yaþadýðým bulantý bile hoþuma gidiyordu. Ardýndan Cihangir’e taþýndýk... Ve Cihangir’e taþýnmamýzla birlikte yeni bir ev ve yeni bir hayat beni içerisine almýþtý. Ýstanbul’un karþý yakasýna geçmek, beni de hayatýn karþýna çekivermiþti adeta… Yaþýmýn gereði olarak; evimizin bir öncekine nazaran daha büyük odalara sahip olmasýyla deðil de bahçemizin olmayýþý ile ilgiliydim. Bahariye’de ki günlerimi çoðunlukla, arkadaþým Nar’ýn bahçesinde sallanarak geçirdiðimden, oyundan uzak kalmýþ bir çocuk olarak, oyun oynayabilmek için yanýp tutuþuyordum. Yeni evimizin bulunduðu mahallenin oyun alaný; iki tarafý apartmanlar tarafýndan sýkýþtýrýlmýþ, çýkarken nefes nefese kaldýðým, inerken ise delicesine zevk aldýðým, hem de her koþuþumda düþmekten korktuðum daracýk dimdik bir yokuþtu. Yeni taþýndýðýmýz, eski taþ binanýn arkasý bir avluya bakýyordu. Evin arka tarafýndaki pencereden bu avluya baktýðým zaman bizim oturduðumuz ev ile aramdaki ortak noktalarý yavaþ yavaþ çözebiliyordum. Hemen hemen hergün bu pencereden gürültüyle eðlenen akranlarýmý izliyor; onlarla oynayabilmek için içimde oluþan hevesi, yeni biriyle tanýþma korkumla bastýrýp her seferinde geri gönderiyordum. Bir pencereden diðerine asýlmýþ temiz çamaþýrlar, alt komþumuzun avlunun duvarýnda dayalý duran bisikleti, günlerdir hasta yattýðýndan iþe gitmeyen kaðýt helvacýnýn kocaman tekerlekli mavi arabasý hepsi oyun oynamaya ne kadar istekli olduðumu artýk adlarý gibi ezbere biliyorlardý. O gün yine, bütün gün sabahtan akþama kadar; her sabah yataktan kalktýðýmda bugün sokaða çýkýp onlarla tanýþacaðým dedirten oyunu düþünüyordum. Öyle bir oyundu ki bu, düþüp bir yerlerimi yaralama riskinin yüksek olduðu, baþýndan galibini ya da maðlubunu kestiremediðim, oyunun beni kavrayan ve çeken etkisi yüzünden sorumluluklarýmý, derslerimi, eski dostlarýmý hatta ailemi bile ihmal edebileceðim bir oyun... Hava kararmak üzereydi, akþam yemeði vakti çoktan yaklaþmýþtý; lakin içimde karþý duramadýðým bir oyun arzusu tepinip duruyordu. Halen benimle oyun oynamak isteyen birini, daha doðrusu, beni zorlayacak, oyunuma heyecan katacak, diþli bir oyuncuyu bulamamýþtým. Annemin; - Hadi çabuk içeri gel yemek hazýr, sabahtan akþama sokaktasýn zaten daha doymadýn mý oyuna? diyen sesini hayal ederken vurulan kapýnýn sesi ile irkilivermiþtim. Gelenler yeni evimizin, yeni komþularýydý. Yeni sokaðýmýzýn, eski sakinleri. Belki de sokak eski burda yeni olan biziz, ya da bizim de eski sayýlabilecek taraflarýmýz var ama bu sokak için yeniyiz. Bir anne, bir baba ve yeni arkadaþým Kiraz. Sonunda istediðim gibi bir oyun arkadaþý bulmuþtum Hatta aramamýþtým, bulmamýþtým, o beni bulmuþtu. Vakit kaybetmeden oyun mekanýný seçmeliydik. - Kalp atýþlarým hýzlanýyor, sevinçten çýldýrabilirim. Hadi artýk baþlayalým... - Yarýn ilk iþim Kiraz’la dýþarý çýkýp oynamak olacak hem de akþam yemeðine kadar… Kiraz, garip bir kýz. Bembeyaz teni var, sanki þeffaf. Gözlerinin iki parmak aþaðýsýnda ve burnunun üzerinde çil dedikleri þu beneklerden var, sanki turuncu ispirto kalemi ile Kiraz uyurken kardeþi kýskançlýktan noktalarý basmýþ. Ýnce dudaklarý anne ve babasýnýn koyduklarý ismi boþa çýkarmamak istercesine, kýpkýrmýzý. Sesi çok ince hatta bazen benden baþkasý onu duyamýyormuþ gibi geliyor. Zaten pek fazla da konuþmuyor. Oyunlarýma karþý çýkacak “cýk” cevabý ile karþýmda dikilecek güçte biri deðil. Kirazla oyunlarýmýzý genellikle bizim evde oynuyorduk ; belki dýþarýdaki çocuklarla onu paylaþmak istemediðimden, belki de oyunumuzun onlar tarafýndan öðrenilmesini istemediðimden ev dýþýna çýkmama fikri tamamen bana ait bir fikirdi ve bunun sonsuza kadar böyle süreceðini düþünüyordum. Sürekli oynamak istiyordum, zamanýmýn ne kadar az olduðu, matematik sýnavým, beni yemeðe bekleyen annem, beni dizine oturturup tüm gün görememenin acýsýný çýkartmak isteyen babam, hiçbirisi umrumda deðildi. Hiç kaçarý yok oyun oyun oyun… Yine benim oyundan baþka hiçbirþeyi gözümün görmediði bir gün annemin Kiraz ve annesini bize davet etmesini istemiþtim. Annem Kiraz’ýn annesi ile iyi anlaþýyor muydu? Yemek tarifleri konusunda hangisi daha bilgiliydi, annem Kiraz’ýn annesinin yeni aldýðý beyaz gömleðini görüp , akþam babama dýr dýr ediyor muydu? O an için bunlarýn hiçbiri umrumda deðildi. Tek düþündüðüm Kiraz’la oynayacaðým oyundu. Kiraz’ýn annesi benim anneme hiç benzemiyor, ona göre oldukça güzel ve bakýmlý, benim annem o kadar çok yemek yapýp kendini harap ediyor ki gençliðindeki güzelliði, sobanýn üzerinde sürekli kaynaya çaydanlýktaki suyun buharý gibi uçup gitmiþ. Annem ne kadar sessiz sakinse, Kiraz’ýn annesi bir o kadar þen þakrak… bazen onun kahkahalarýndan oyunuma konsantre olamýyorum, kahkahalarý kulaklarýmda çýnlýyor. Bize her geldiðinde anlam veremediðim bir þekilde kendi fiyonklu terliklerini getiriyor. Bizim terliklerimizi giyince havasý mý kaçýyor anlamýyorum. Her seferinde baþka terlik; kýyafetleri ile uyum içerisinde. Kiraz’ýn annesi ve terlikleri sinirimi bozuyor. O gün yine Kiraz annesi ve terlikleri yeniden bizdelerdi. Oyun oynamak için odama geçmemiz ile oyuna baþlamamýz arasýnda hiç zaman geçmemiþti. Kendimi oyuna kaptýrmýþ, tam zevkin doruðunda olduðum bir sýrada Kiraz oyun bozanlýk yapýyordu. Oyuna dönmesi için onu ikna etmeye çalýþýyordum…Ýkna olmuyordu, belki de sýkýlmýþtý benimle oynamaktan… Oyunumuzun güzel olmasý için onunla oynamak uðruna yaptýðým fedakarlýktan, hiç evden çýkmayýþýmdan, kimseye açmadýðým odamý ona açýþýmdan, annemin bile onun annesine katlanmak zorunda kaldýðýndan, derslerimden geri kalýp babamdan azar iþittiðimden bahsediyordum; o ise bunun karþýlýðýnda mýzýkçýlýk yapýyordu. - Bana aldýrmýyor. Mýzýkmakta kararlý ; mýzýkçýlýk yapmak için yaratýlmýþ. - Gitgide sinirleniyordum. Elimdeki oyuncaðýn kafasýný koparýp suratýna fýrlattým. Biraz önce yaþadýðým keyifli dakikalar yerini þiddete ve kulaklarýmý týrmalayan Kiraz’ýn nefret ettiðim tiz sesine býrakmýþtý. Annem beni salondan fýrlayýp odamýn kapýsýnda þiddetli bir tokatla karþýlýyor; bense tokatýn yanaðýmda yarattýðý acýdan deðil de Kiraz’ýn sesini bastýrmak adýna çýðlýklar atýp baðýrýp duruyordum. Bir elimde, yerden aldýðým babamýn yurtdýþýndan getirdiði asil ingiliz laydisi porselen bebeðimin taþ kafasý, bir elimde keyfi kaçmýþ bir oyun, yetiþtirilememiþ ödevlerim kaybedilmiþ bir oyun arkadaþý ile hayatýma kaldýðým yerden yapayalnýz olarak devam ediyordum. Ama içimdeki oyun tutkusu bir türlü bitmek bilmiyordu. Ertesi gün, yarým kalmýþ oyunuma aday olan yeni arkadaþlarýn bu oyun için yeterli olup olmadýklarýný anlamak amacýyla, kendi çapýmda yaptýðým sýnav sonuçlarýný onlara tam açýklamak üzereyken, annemin kapýyý vurmadan içeri giren yüzüyle karþýkarþýya gelivermiþtim. Annemin odama girmesiyle bütün arkadaþlarýmda birdenbire dün yediðim tokatýn sesini duymuþ olacaklar ki, evimizi terkedivermiþlerdi. - Ne yapýyorsun odanda tek baþýna; öðlen oldu hala kahvaltý da etmedin. Sofra seni bekliyor. Sofra mý beni bekliyor? Asýl oyun adaylarý sonuçlarý açýklamam için annemin gitmesini sabýrsýzlýkla beni bekliyordu - Aç deðilim, yemiyeceðim. Oyun oynayacaðým, yani izin verirsen oynayacaðýz. **** Kendimi sakin ama yorgun hissettiðim baþka bir oda da gözlerimi açmýþtým. Burada her yer beyaz yataðým ise tam istediðim gibi, cam kenarýnda. Yataðýmýn karþýsýnda ise boþ bir yatak var. Oda bomboþ ve sakin. Etrafý çok aðýr bir alkol kokusu kaplamýþ belki de bu yüzden sarhoþ gibiyim. Üþüyorum. Giysilerim ortada yok belki onlarýn siyahlýðý bu odanýn renk uyumunu bozacaðýndan onlarý da yok etmiþlerdir. Arkadaþlarým beni burada ziyarete geldiler. Anneme söylemedim. En son onlarla oyun oynamak için hazýrlýk yaptýðýmýzý söylediðimde bana hoþuma gitmeyen þeyler yapmamýþlarmýydý. Sanýrým annem arkadaþ adaylarýndan hiçbirini sevmedi. O en çok Kiraz’i seviyordu. Belki de, annesini daha da fazla. Ne yapalým bende en çok Nar’ý seviyordum. Burada okuldaki gibi bir kýyafet zorunluluðu var sanýrým. Herkes beyaz, her yer beyaz… Artýk en yakýn olduðum renk beyaz…Yaþam artýk benim için sadece bir yatak, arkadaþlarým ise havlu küvet ve kendisiyle sýk sýk tartýþtýðým þýrýngaydý. Bazen, örtü altýnda tir tir benden ilgi isteyen birilerini buluyordum; bazen de bir þiir. Yataðým hemen pencerenin hemen yannda olduðu için belki de daha sonra geleceklere göre daha þanslý olup olmadýðýmý bilemiyordum ama, yataðýmýn hemen karþýsýndaki, içinde ne olduðunu bilmediðim demir dolap her gece, bana babasýndan korkan bir çocuðu anlatýyordu. Benim için odaya gelen hemþirenin yanýndaki, kardeþim olduðunu söyleyen küçük çocuk ise; ona inanmamam gerektiðini; onun bir yalancý olduðu için demir bir dolap olarak hayatýna bu hastane odasýnda devam eden eski bir dost olduðunu kulaðýma fýsýldýyordu her geliþinde… Hemþirenin geliþiyle birlikte kardeþim olduðunu söyleyen çocuðun beni sakinleþtiren sözleri, pencere kenarýndaki yeþil yapraklarda huzuru bulmamý saðlýyor, bulduðum huzuru kucaðýma alarak derin bir uykuya dalýyordum. Çocukluðumdan itibaren, hayat rüzgara takýlmýþ rengarenk kuyruklu bir uçurtma deðildi benim için…uçurtmam diðerlerininkine benzeyen, benden uzaklaþtýkça bana zevk veren bir uçurtma deðildi, anlayacaðýn. Yýllar sonra yeniden içimde bir oyun oynama tutkusu yeþerivermiþti. Son oyunda yaþadýðým olumsuzluklarý unutmuþ deðildim. Bu kez oldukça büyüktüm; eskiden oynadýðým oyunlarý oynayamayacak kadar büyük. Eskiden oynadýðým oyunlardan ders almýþ; en basitinden Kiraz gibi mýzýkçýlarla tanýþmýþtým. Bu kez oynadýðým oyun ile çocukken oynadýðým arasýnda benzerlikler vardý bu da iki kiþi oynanýyordu, ama oyuna karýþan kiþilerde olabiliyordu ister istemez. Oyunun adý: Aþktý. Ýþte oynamaktan usanmayacaðým bir oyun daha düþünmüþtüm. Yorulmak Terlemek Susamak Yaralanmak Düþmek Ceza almak Yenmek Yenilmek Oyun uðruna hayattan geri kalmak, fedakarlýklarda bulunmak oyunun en önemli kurallarý arasýndaydý. Heyecan Mutluluk Heves Yaþanmamýþlýk ise en fazla zevk aldýklarýmdandý. Herhangi bir oyun nasýl baþlarsa onunla oynadýðýmýz oyunda öyle baþlamýþtý. Bu kez oyun öncesinde fazla plan program belli bir hazýrlýk yapmamýþtým, ama onunla oyun oynamayý gerçekten istediðimi hissediyordum. Belki de ilk kez seçimler yapmýyor, çevremdeki insanlarýn sözlerine eskisi kadar önem vermiyordum. Tüm bedenimin bu oyun arzusuyla sarsýldýðýný hissedebiliyordum. Tek istediðim bu oyunu onunla oynamaktý; sonu ne olursa olsun… Limon, çok sessiz biriydi. Uzunca bir süre tam olarak konuþamamýþtýk. Onun bu sessizliði bana kendimi hatýrlatýyor, ama benim bilmediðim, tanýmadýðým kiþilerle konuþmuþ olabileceðini düþünüp onu fazlasýyla kýskanýyordum. Ýlk haftalarda onun bu sessizliði ve yaþadýðým kýskançlýk fazlasýyla beni sýkmýþtý. Sonra sonra bazý þeyler deðiþmeye baþladý. Sessizliðinin aslýnda bir ses olduðunu anladýðýmda kendimi dönüþü olmayan bir yolda buldum. Bu oyunu daha önce oynamýþtý ve sandýðýmdan çok daha tecrübeliydi. Onun bu tecrübesi beni korkutmuyor, aksine beni onunla oynayabilmek için çok daha fazla þevklendiriyordu. Oyunun kurallarý dahilinde onun için birþeyler yapmam gerekiyordu. Ben de onun için birþeyler yazmaya karar verdim ve ona mektuplar yazmaya baþladým. Hata yaptýðýmýn anlaþýlmasýný istemediðimden, bu yüzden mektuplarýn hepsini daktiloda yazdým. El yazým, anlam ve kelime yanlýþlýklarýmýn yanýnda çok duygusal yanlýþlýklarýmý, yaþadýðým buhranlarý kýsacasý beni tamamiyle açýða çýkarýyordu. El yazýsý ile yazdýðýmda kendimi çýrýlçýplak hissedebilirdim. Bu yüzden hiçbir zaman ona elyazýsý ile yazmadým, yazamadým. Zamanla mektuplar ve Limon hayatýmýn bir parçasý haline geldi. Ona yazmadan duramýyordum. Ama sadece ona… Bazen yazmaktan onu göremez hale geldiðimi düþünüyordum, onu görmek için deðil de ona yazmak için ayýrdýðým zaman beni daha da mutlu ediyordu. Bir yandan onu görmesem de olur diye düþünürken,bir yandan da onu görebilmek için Cihangir’den,evimden dýþarýya adým atacaðým günü sabýrsýzlýkla bekliyordum. Bir gün beni telefonla arayýp; - Bunlar ne ? dedi. - Neler? - “Mektuplarýndaki þu saçma sapan laflar.” - Hem Limon’da ne ? Güya mektuplarýmý tesadüfen meraktan açmýþ, hergün kendi adresine gelen sarý zarflý esrarengiz mektuplar o kadar çoðalmýþ ki sahibini çok merak etmiþ. O yüzden bir kaç mektup okumuþ ve hiçbir anlam verememiþ. Ýnanmadým tabii. Bir an önce telefonda ona adresimi vermemi ve þu saçma sapan þeyleri bana geri vermek istediðini söylediðinde de, kapýmýn önünde onu elinde mektuplarýmla gördüðümde de inanmadým. Onun Limon olduðunu, biliyordum. O da oyun bozanlýk yapýyordu. Oyuna dönmesi için onu ikna etmeye çalýþýyordum…Ýkna olmuyordu, belki de oda Kiraz gibi benimle oynamaktan sýkýlmýþtý … Oyunumuzun güzel olmasý için onunla olmak uðruna yaptýðým fedakarlýktan, hiç evden çýkmayýþýmdan, kimseye açmadýðým odamý ona açýþýmdan, annemin bile onun annesine katlanmak zorunda kaldýðýndan bahsediyordum, o ise bunun karþýlýðýnda mýzýkçýlýk yapýyordu. - O da mýzýkçýlýk yapmak için yaratýlmýþ olmalýydý. Gitgide sinirleniyordum. Bu kez suratýna fýrlatmak için elimde bir oyuncaðýmda yoktu. Elimde olan sadece onun için yazdýðým sarý zarf içerisindeki beyaz sayfalardý… Ben yine yazmaya ve mektuplarý kendi elimle onun posta kutusuna koymaya devam ettim. Bir sabah beni yakaladý. - Senin sorunun ne? diye baðýrmaya baþladý. - Bilmem farkýnda mýsýn? aslýnda herþey sahte dedim, bir tek sen ve ben gerçeðiz bir de yazdýklarým. Kuþ uçar, uçak uçar, o zaman uçak kuþtur. Bu da bunun kadar basit. Sen gerçeksin, yazýlarým gerçek, o zaman yazýlarým sensin. Aslýnda, yaþamýmýz, yaþadýklarýmýz herþey bir kurmaca. Yüzünde kaygýlý bir ifade ile baðýrmaya baþladý. - Nereden çýkarýyorsun bu saçma fikirleri aklýnca felsefe mi yapýyorsun?.. Sözünü kestim, elimi yavaþça dudaklarýna götürdüm. - Sus, kendini kandýrma. Sen de farkýndasýn aslýnda, Elimi hýzla geri itti, caný sýkkýndý. - Kes artýk! Kafayý yemiþsin sen! diye baðýrdý. Beni þikayet edeceðini, artýk vazgeçmem gerektiðini, bu iliþkinin çoktan bittiðini falan söyledi. Neden bahsediyordu ki böyle? Bir kaç gün sonra kendimi sakin ve yorgun hissettiðim, kokusunu çocukluðumdan anýmsadýðým bir oda da buldum kendimi. Akýl hastanesinde... Bir kez daha kendimi Cihangir’deki evimden koparýlmýþ hissetmiþtim. O eve hiç ýsýnamadýðým halde oradan çýkarýlmak bana acý veriyordu. Madem oradan oldukça uzaklaþmýþtým. Ýstediðim yere gidebilirdim artýk. Nar’ýn bahçesi ve caným arkadaþým Nar beni bekliyordu. Bense, doktorlarýn oradan çýkabilmem için verecekleri yazýlý izni, sürekli olarak yanýmda taþýmam gereken rengarenk ilaçlarýn hangileri olduðunu; bana hangi zamanlarda iyi gelebileceklerini onlarýn benim artýk daimi birer dostum olduklarý ile ilgili sözleri duymayý bile sabýrsýzlýkla bekliyordum. Tüm bu anlattýklarýmý ne kadar da sabýrla dinledin. Sabrýn, sessizliðin,yalnýzlýðýn beni çok etkiledi. Biliyor musun, ben çok güzel mektup yazarým. Biliyorum merak ettin, sana buradan çýkar çýkmaz ellerimle getireceðim. Nasýl ulaþacaðýmý merak etme, sen bu yazýyý okurken ben çoktan adresini öðrendim, nerede olduðunu biliyorum. Belki de evinizin bahçesinde bulursun mektubumu… Sevgili…, Kadýköy’de, Bahariye’de Nar’ýn bahçesindeyim. Nar aðacýnýn hemen altýnda Salýncaðýmýza Birþey olmuþ Kahkahalarýmýza olduðu gibi, Kuþ gibi,uçak gibi, Nar’ da uçmuþ Ben de artýk uçmak istiyorum. Nar ile þekerciden aldýðýmýz, rengarenk þekerlemeler yerine Rengarenk ilaçlarým cebimde Gidiyorum
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömür Ýsfendiyaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |