Yaðmurlarýn derelerle birlik olduðu zamanlarda, toprak yüreðinden kopan her parçasýný sulara kaptýrýr. Toprak sele dayanamaz, çünkü su sinsice yüreðine iþler. Bilmez ki, suyun kirlendiði vakitlerde, saflýðýný da yitirir. Eðer yitirilen saflýksa, berraklýksa su bulanýr. Suyun bulandýðý her yerde doða doðallýðýndan çok þey kaybeder. Saflýðýn ve berraklýðýn olmadýðý insan iliþkilerinde, insanlýk erozyana uðrar. Giden geriye bir daha geri gelmeyecek üzere yer deðiþtirir. Suyun yerini çamur, çamurun yerini taþ, taþýn yerini kütük alýr. Bozulan düzen asla bir daha düzelmez. Düzeltme adýna yapýlan her þey yapay olur. Yapaylýk çimenin üzerine kapatýlan naylondur. Ýnsanlýk naylonlaþtýkça, hiçbir umut yeþermez. Kaskatý bir dünya insanýn yaþam alaný olur. Ýnsanlar kazandýklarý her haksýz zaferin sonunda bronz bir heykele dönüþür. Ýnsan sýcaklýðýný yitirdikçe kalýplaþýr. Bu yüzden hemen hemen tüm insanlar ayný kalýptan çýkmýþçasýna birbirine benzer. Buzdan beyinler, soðuk bakýþlar insanlarý kutuplaþtýrýr. Kimsenin kimseye sýcak bir gülümseme göstermediði yerde, insanlarýn yüreklerinde kutup aylarý dolaþýr. Görünüþte bembeyaz görünse de insanlar aslýnda beyaz gül deðildir. Her beyazlýk ayný deðildir. Bir beyaz gül açsa her yerde, hayat daha güzel kokacaktýr. Oysa tüm kokular, beyaz kar rengiyle örtülmüþtür. Soðukluk ceset kokularýný sindirir. Bakýn soðuk ortamlarda ayýya benzer insanlarýn öldürdüklerinin kokusu çýkmaz. Bu yüzden kabalýðýn olduðu her yerde, kimse kimseye gülmez. Kimse cinayetlerin kokusunu duymak istemez. Beni de bugün buzlarýn arasýnda saklamak istediler. Baktýlar ki, bu ýþýk ve sýcaklýk dolu, bunun üzerine beni karanlýða gömmek istediler. Bugün beni öldürmek istediler. Baktýlar ki bu, kokacak ve nerede bit it varsa onu bulacak, beni o zaman kendi itlerine yedirmek istediler. Yaþamak bu kadar güzelken ve ben hayata onlarýn katmadýðý bir þeyi, güzelliði katmak istediðimden çirkinliklerini sevmedikleri için, beni köpeklerine parçalatýp çöplerine atmak istediler. Çünkü onlarýn çöpleri insan artýklarýyla doludur.