..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Aslý Orhon Tunca




21 Þubat 2011
Soðuk Toprak  
Aslý Orhon Tunca
Soðuk bir gecede baþlangýcýný rüyada gördüðüm, ortasýný ve sonunu yataktan kalkýp bitirdiðim bir öykü


:BBHG:
                         

     SOÐUK TOPRAK


Geleni tanýyordu. Taa lise yýllarýndan...

Okuldaki kýzlarýn en beðendiði çocuklardan biri idi. En çok konuþulan, en çok peþinden koþulan o idi. Kendisinin de ders dinlerken yan sýnýftan gelip öpücüklere boðduðunu hayal ettiði kahramanlarýndan biri idi, ama hiçbir zaman “unutulmazý” olmamýþtý. Diðer kýzlardan da çok fýrsat kalmamýþtý onu beðenmeye, ona hayran olmaya zaten. En yakýn arkadaþý Semin de ona aþýktý, kuzeni Dilara da... Sýnýfýndaki kýzlar teneffüslerde onun sýnýfýnýn önünden defalarca geçer, kapýsýnda sohbet ederlerdi. Bir kýsmý gözucuyla, bir kýsmý da aleni bir biçimde Mithat’ý arar, gördükleri zaman kikirdeþirlerdi. Ders boyunca Mithat’ýn halleri ile ilgili sohbet edilir, teneffüs zili çaldýðýnda tekrar sýnýfýna ziyarete gidilirdi. En þanslýlar tabii ki Mithat’ýn kendi sýnýfýndaki kýzlar idi. Onlar, günde 7 saat onu görmüþ, onunla derse girmiþ olmanýn vermiþ olduðu haz ve doygunluk ile hep daha bir olgun davranýrlardý diðer kýzlara göre. Mithat’a asýlmak yerine daha çok onun yakýn arkadaþlarý hatta kýz kardeþleri gibi davranýrlar, diðer kýzlara taktik verirler, yol gösterirlerdi. Bu kýzlarýn popülerliði de Mithat’a yakýnlýk derecesine, onun hakkýndaki bilgisinin enginliðine ve üzerindeki etkisine göre farklýlýk gösterirdi. Kocaman bir ekmek kýrýntýsýnýn etrafýna toplanmýþ karýncalara benzetirdi Fikret bu kýzlarý ve o karýncalardan biri olmak istemediði için de Mithat’ýn hayranlarý listesine girmeyi baþtan beri reddetmiþti. O kocaman kýrýntýdan kendine pay düþmeyeceðine inandýðý için “Boþu boþuna itilip kakýlmayayým” diye düþünürdü.

Ýsmini Fikret koymuþtu babasý. Dedesinin ismi idi, bir kýz olarak bu ismi taþýrken hem ayrýcalýk hem de sorumluluk hissediyordu. Bir oðlu olmasýný çok istemiþti babasý ama olmadý. 3 yýl sonra gelen kýz kardeþine de Ýsmet adýný koydular. Fakat kýzlarýný çok sevdi Orhan Bey, onlarla hep çok iyi vakit geçirdi, gün geçtikçe kýz olduklarý için daha da mutlu oldu. Keyfi yerinde olduðu akþamlar karýsý ile þakalaþýrdý: “ Asude; bir oðlumuz olursa ismini Elif koyalým.” Sonra da kocaman aðzýný yaya yaya devam ederdi, “ Napayým ben oðlaný, Allah gül gibi iki kýz evlat verdi bana, istemem oðlan moðlan” Böylece sanki kýzlarýndan onlara verdiði erkek isimlerinden dolayý özür dileyip, vicdanýný hafifletmiþ olurdu.

Yýllar geçti, Fikret büyüdü serpildi. Mithat diye birini unuttu. Liseden sonra ne yaptý nereye gitti hiç bilmedi merak da etmedi. Ne de olsa Mithat hiçbir zaman onun gözdesi olmamýþtý. Ondan çok daha fazla beðendikleri oldu. Yaþadýðý ve yaþayamadýðý onlarca aþklarý oldu. Hayatýnda aþktan daha önemli meþgaleler de oldu.
Hayatýn çok çabuk akýp gittiðini farkettiði günlerde yaþadýklarýný ve yaþayamadýklarýný sorgular oldu.Önemli sandýðý insanlar çýkmýþtý karþýsýna onlarý nerede býraktý, ne zaman ve nasýl gitmiþlerdi? Geri dönse hala onu bekliyor olurlar mýydý, yoksa çok mu geçti? Ama Fikret için geri dönecek bir sebep yoktu, hiç birþey, hiç kimse geri dönüp bakmaya deðmezdi. Hayatta yaptýðý hiçbir þeyden piþmanlýk duymamayý kendine ilke edinmiþti yýllar önce. Olan biten hiçbir þeyi sorup sorgulamamayý da. Çok büyük idealleri olmadý hiçbir zaman, çok büyük hayalleri de. Ve çok büyük baþarýlarý. Hayalleri de kýrýklýk yaratmadý onda, uzanabileceði, yetiþebileceði yerlere koydu hayallerini. Yeri geldi yaklaþtý, yeri geldi uzaklaþtý.
Kalýn, kirli cam kavanozlarýnýn içine yerleþtirdi hayallerini, kimse görmedi onlarý böylece. Kimse de merak edip sormadý, kimse ne olduðunu bilmedi ve böylece gerçekleþip gerçekleþmediðini de. Bilmeyenler, sormayanlar onun ne baþarýp baþaramadýðýný kestiremiyorlardý. Bazen kendi bile unutuyordu kirli cam kavanozlarýnýn içine býraktýðý hayallerini, eliyle camýný silip içine bakmak istediðinde kendi kendini durduruyordu: “Ya diðerleri görürse? Ya onlar de benim hayalimden isterse?” O zaman savaþamayacaðýný biliyordu. Çünkü bu dünyaya savaþmak için gelmemiþti, hiçkimse ve hiçbir hayal onu mücadele etmeye zorlayamazdý.

Soðuk, çok soðuk bir kýþ akþamý herkesin bir evi olduðu olduðu için þükredip, sokakta yatan hayvanlar için vah vah çektiði bir gecede, sýmsýcak koltuðunda oturuyordu. Televizyonda bir macera filmi oynuyordu, Fikret ise uyuyakalýp kalmamak arasýnda zihni ile mücadele halinde idi. Evet, mücadeleyi sevmiyordu az sonra bedeni meydandan çekilecek ve zihni kazanacaktý... Yenilmeden teslim olmanýn verdiði gurur ve huzurla gülümseyip gözlerini yavaþ yavaþ kaparken kapýnýn zili çaldý uzun uzun.

Geleni tanýyordu. Taa lise yýllarýndan...
Herkesin beðendiði, herkesin gözdesi Mithat. Yýllardan beri görmediði bir lise arkadaþý. Uykulu gözlerle þaþkýn þaþkýn bakarken, Mithat hiç deðiþmemiþ gülümsemesi ile ona gülümsüyordu tatlý tatlý bir yandan da gözleriyle ondan sýcak bir karþýlama beklediðini belli ediyordu. Birkaç saniyelik hýzlý bir yolculuk yaptý Fikret zihninin içersinde. Bir neden bulmaya çalýþtý kendi kendine. Neden buradaydý Mithat, nereden bulmuþtu onu, niye Fikret ve niye þimdi? Tüm bu sorularý bir kenara býrakýp onu bekliyormuþ gibi bir gülümseme ile karþýlýk verdi davetsiz misafirine, davetsiz olduðunu hissettirmemek istercesine. Hoþ karþýlanacaðýndan emin bir yüz ifadesi ile, Fikret’in gülümsemesine göz kýrparak cevap verdi Mithat. Kapýdan içeriye adýmýný atar atmaz Fikret’in elinden tutarak belini kavradý, hýzlýca salona geçtiler. Sanki herþey önceden konuþulmuþ, planlanmýþtý. Sanki yýllardýr birbirlerini bekliyorlardý ve birbirlerine ne yapacaklarýný çok iyi biliyorlardý. Koltuða uzandýlar. Mithat onun vücudunu öpücüklere boðarken Fikret de Mithat’ýn kokusunu derin derin içine çekiyordu. Sonsuz bir þehvet ve þevkatti yaþadýðý. Ýkisinin ayný zaman diliminde yaþanabileceðine ilk kez tanýk oluyordu. Hiç bitmese, hiç bitmese bu an, sonsuza dek sürse demek istedi. Fakat dakikalar geçip de o an bittiðinde, Mithat kollarýndan yavaþ yavaþ çekilmeye baþladýðýnda artýk hayatýnýn eskisi gibi olmayacaðýný biliyordu, Mithat’ýn gözleri de bunu söylüyordu ona. Gözlerini kapayarak tekrar yaklaþtýrdý dudaklarýný, sýcacýk dudaklarýnýn kadifemsi tadýný çýkarýrken yavaþca geri çekildi Mithat.
“Haydi toparlan,çýkmamýz lazým. Seni bir yere götüreceðim”
Yaþadýðý hayalkýrýklýðýný kendisine ve Mithat’a duyurmamaya çalýþarak “Nereye gideceðiz” dedi yavaþ yavaþ gözlerini açarken. Gözlerini açtýðýnda odanýn nekadar loþ olduðunu farketti. Salon ayný salondu ama sanki birþeyler farklý idi. Dudaklarýnda gezinirken kendimi fazla kaybetmiþim herhalde diye düþündü. Perdelere takýldý gözü, sonra koltuklara. Eþyalar yenilenmiþ, ama daha da eski görünüyordu sanki. Yenilenmiþ ama daha da eski görünen eþyalar? Neler düþünüyorum ben diye geçirdi içinden. Sorduðu soruya cevap alamadýðýný hatýrlayarak yineledi sorusunu.
“ Nereye gidiyoruz?”
Sorusunun karþýlýðýnda bir el uzandý Fikret’e doðru. Güçlü ve sert güzel bir erkek eli. Tekrar sormaya gerek duymadý, cevabý da önemli deðildi onun için artýk. Bu elin götüreceði her yere gitmeye hazýrdý, elini verir vermez hýzlýca koþmaya baþladýlar Mithat’la, salondan çýkýp kapýnýn önüne geldiler. Mutfaðýn ýþýðýnýn yanýk olduðunu farketti, bir hareket vardý mutfakta. Kafasýný çevirdiðinde annesini gördü, arkasýný dönmüþ belinde önlüðü bulaþýk yýkýyordu. “ Anne, anne sen misin, ne iþin var burada, anne sen misin o” diyerek sordu þaþkýnlýkla. Mutfaktan gelen sadece bir su sesi idi karþýlýðýnda. Arkasý dönük kadýn hiçbirþey duymamýþ gibi bulaþýk yýkamaya devam ediyordu. “ Annem” dedi, týpký eski günlerdeki gibi. “Annem yaþýyor?” Mithat’a döndü bir cevap bulmak istercesine, ama karþýlýk veren gene Mithat’ýn güçlü elleri idi sadece. Fikret’in gözlerine baktý ve daha da sýký tuttu ellerini koþarak inmeye baþladýlar merdivenlerden.
Apartmanýn kapýsýna geldiklerinde lapa lapa yaðan kar karþýladý onlarý. Daha da hýzlý koþmaya baþladýlar. Fikret gözlerini kapadý, kendini Mithat’a çoktan teslim etmiþti. Onun çektiði yöne doðru koþuyordu, yüzüne yaðan kar taneleri doðru yolda olduðunu söylüyordu sanki ona. Pespembe bir dünya canlanmýþtý gözünün önüne, sonsuz pembeliðin içinde koþuyorlardý. Gözlerini hiç açmadan uzunca bir süre daha koþtu. “ Geldik iþte” dedi Mithat, Haydi aç gözlerini”
Göz kapaklarýný nazlý nazlý yukarýya doðru kaldýrýrken etrafýndaki pembeler siyaha döndü. Kapkara bir trenin en önünde son sürat gidiyorlardý þimdi. Az önce yüzünü tatlý tatlý gýdýklayan kar taneleri, rüzgarýn da etkisiyle hýzla vuruyorlar ve acý veriyorlardý þimdi ona. “Trenin balkonu mu burasý?” diye sordu korkuyla karýþýk bir saflýkla.
“ Karþýya bak” dedi Mithat, ellerinden tutup vücudunu çevirerek. Gecenin karanlýðýnda sadece beyaz kar taneleri idi görülen. Mithat da yanýnda hemen arkasýnda idi, sýmsýký sarýlmýþtý vücuduna. Bir süre böyle gittiler. Soðuktan yüzünü hissetmediðini farkettiði bir anda karþýdan, karlarý yararak gelen, geceden de siyah bir karanlýk göründü. Geceden de karanlýk bir tren geliyordu hýzla onlara doðru. Hemen arkasýnda, Mithat’a döndü yüzünün üzerinde gözlerini seçip onlarda bir mana bulmaya çalýþarak. “Bu o” dedi Mithat. “ Bu son; bu senin sonun. Seni geçirmeye ben geldim”
“Neden sen”? demek istedi. Aklýna ilk gelen ve aðzýndan çýkabilen tek soru bu oldu. Hýzla yaklaþan karanlýk gürültüye döndü yüzünü, kapkara tren karþýsýnda idi.
Acý hissetmedi, karanlýktan sonra bembeyaz oldu her yer bir anda. Karlar yaðmaya devam etti üzerine, söz verdikleri gibi. Buz gibi toprak olup üzerini örttüler. Benim topraðým beyaz oldu diye düþündü. Beyaz soðuk bir toprak. Aklýndan geçen son düþünce ne kadar üþüdüðü idi...
“Trenin önüne atmýþ kendini” diye konuþuyordu kalabalýk.”Ýnsan 60 yaþýnda da niye intihar eder ki” diye mýrýldandý býyýklý genç adam. “Az daha sabretse vakti gelirdi zaten” diye devam etti bitmiþ bir filme yorum yapar gibi.

Fikret’in cesedi sedyeye konulup yavaþ yavaþ taþýnýrken sessiz kalabalýk da gecenin karanlýðý gibi yavaþ yavaþ daðýlýyordu. Gün aðarmak üzereydi. Fikreti’in paltosunun cebinden sarktýðýný farkettiði kaðýdý çýkararak katlarýný açmaya baþladý ambulanstaki saðlýk görevlisi. Býraktýðu notu, sanki birinin gizli aþk mektuplarýný karýþtýrýyormuþ gibi biraz sýkýlarak ama merakla okumaya baþladý:

Hayal kavanozlarýmý hiçbir zaman açamayacaðýmý anladým. Benim olamayacaklarýný geç de olsa anladým. Sonsuza giden bir trenin içine koydum onlarý. Kimse bilmeyecek.
Ne anlamsýz bir veda notu diye düþünerek camdan uzun uzun dýþarý baktý genç kadýn. Kar dinmiþ,yerini yaðmura býrakmýþ fakat soðuðunu giderken yanýna almamýþtý. Etraftaki insanlar bir an önce bir yerlere girerek ýsýnmak için çok hýzlý hareket ediyorlardý. Onlarý görünce ambulansýn içinde olduðu için ne kadar þanslý olduðunu düþündü. Acýyan gözlerle Fikret’e baktý: “ Zavallý kadýn” dedi diðer saðlýk görevlisine. “Topraðý çok soðuk olacak”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zehir Fýsýldayan Köpükler
Erol Evgin, Seni Çok Sevdim
Denizin Üzerine Kar Yaðýyor
Pazar Pazar
Hayat
Sahneden Ýndim

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düþük Yasaklansýn! [Deneme]


Aslý Orhon Tunca kimdir?

Yazmak, küçük yaþlardayken keþfettiðim, kimse görmesin diye adamdak gardrobun arkasýna sýkýþtýrýp sakladýðým küçük bir paket. Yýllar sonra þimdi baþka bir çocuðun uyuduðu o odadan, baþka bir ailenin yaþadýðý o evden, baþka insanlarýn koþuþturduðu o þehirden çýkýp beni buldu. Belki de ben onu arayýp duruyordum senelerdir ve bendim onu çaðýran.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Aslý Orhon Tunca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.