..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Haþmet Þenses




25 Þubat 2011
Çözülüþ  
Haþmet Þenses
Seda ekranda akýp giden görüntü ve diyaloglara kapýlarýný çoktan kapatmýþ, yedi yýl öncesinin ýþýltýlý, umut dolu günlerine gitmiþti. Oysa içinden yükselen derin bir hüzünden baþka bir þey duyamýyordu.


:BJAD:
Seda'nýn özene bezene yaptýðý mantarlý makarnayý bir çýrpýda yediler. Çok güzeldi, diye düþündü Alp, ama bir þey söylemedi. Eren bir yarým tabak daha yemiþti yalnýzca, yemeði sevdiðini gösterirdi bu, öyle bir tabaktan fazlasýný yemezdi kolay kolay.

Hýzla yiyip neredeyse telaþla kalktýlar masadan. Ýþte bu kadar, diye düþündü Seda. Kocasý yemeði hapur hupur mideye indirirken, iki parmakçýk koyduðu þarabý içmeyi unutmuþtu sanki, sofradan kalkarken bir yudumda içti. Sonra Eren'le birlikte televizyonun karþýsýna kuruldular. Yemek faslý uzaklarda kalmýþtý artýk onlar için...

"Oðlum, aðzýný yýkamadan oturdun yine þunun karþýsýna." diye söylendi Seda. Çocuk kalktý, suratýný çarpýtýp ayaklarýný sürüye sürüye lavaboya yürüdü.

Seda, bir süredir çatalýyla evirip çevirdiði yemeklarin kalanýný bir çýrpýda bitirdi. Bardaðý henüz boþalmamýþtý. Kararsýzlýkla baktýðý kadehi yatay dairesel hareketlerle çevirdi, içinde anaforlanan kýrmýzýlýða daldý bir süre. Kadehi burnuna yaklaþtýrýp kokladý derin derin, ardýndan bir kerede aðzýna boþalttý kalaný. Damaðýna, diþ diplerine uzun uzun burukluðunu sindirip yavaþça mideye gönderdi.

Masayý, mutfaða gide gele usulca topladý. Son birkaç parçayý götürürken, bir görevi savuþturmanýn rahatlýðýyla koþar adým gelen Eren'le kapýda karþýlaþtý. Çocuk hýzla yanýndan sýyrýlýp kendini kanepeye, babasýnýn yanýna attý. Adam elinde kumanda cihazý ile kanal kanal gezer ve ikisi de boþ gözlerle ekranda deðiþip duran görüntülere bakarlarken, Seda son kez gelip masayý sildi. Ekrandan gözlerini bir an olsun ayýrmayan Alp:

"Oðlum annene yardým etsene," dedi, her zamanki gibi vurgusuzca. "Ohoo çoktan bitti annemin iþi baba" dedi Eren, ekrana ipnotize olmuþ gibi bakmaya devam ederek. Kadýn masanýn kenarýnda dikilip ikisine baktý bir süre. Bu rutin konuþmalarýnýn devamýný bekledi kocasýndan: "Her zaman yapýyorsun bunu ufaklýk, kýzmaya baþlýyorum artýk bilesin."

Beklediði laf sözcüðü sözcüðüne yinelenince, acý bir gülümsemeyle mutfaða geçti yeniden. Bulaþýk makinesi tamamen doluydu, tezgaha yaslanýp bulaþýða geçip geçmemeyi düþündü. Tabak çanak ne varsa musluðun altýna tutup incecik akan suyla kabasýný alarak hepsini lavaboya yýðdý. Masanýn kenarýna oturup gözünü daha yarýdan fazlasý dolu olan þarap þiþesine dikti. Aniden karar verip mantarý çýkardý ve her zaman kullandýðý küçük kadehi tamamen doldurdu. Bir yudum aldýktan sonra masanýn üzerine býraktý.

Ýçi acýyordu Seda'nýn... Ýçinden çýkamadýðý sorularýn ormanýnda kaybolmuþtu sanki, ama sorulardan hiçbirini netleþtiremiyordu zihninde. Ýþine gelen bir uyuþma halinde yaþýyordu aylardýr. Bir baþlangýcý olmadýðýný bildiði bir çeþit düþüþe geçmiþti Alp'le iliþkileri. Belki ta baþlarda, evliklikleriyle baþlamýþtý yavaþ ama sürekli düþüþ. Belirgin kýrýlma noktalarý olmayan, hissedilen, ama önlenemeyen bir azalýþla yitirmiþlerdi heyecenlarýný. Umursamazca bir kabulleniþle karþýlýyordu Alp ilþkilerinin bugünkü halini. Ama Seda hiçbir zaman içine sindirememiþti.

Günlerdir ucunu kaybetmiþti sorular yýðýnýnýn. Oysa doðru sorulara ve hep aranan yanýtlara ihtiyacý olmuþtu yaþamý boyunca. Sorular da yiterse tutamak yeri olmayan bir heyulayý görmezden gelerek yaþamaya alýþmak kalýyordu geriye.

Sýrtýný duvara yaslayýp kadehi eline aldý, evirip çevirmeye baþladý dalgýnca. Tezgahtaki nesnelere boþ boþ bakarken ne düþüneceðini bilemiyor, oysa güzel düþlere dalmak istiyordu. Ýncecik metal vazoda hala diri görünen iki küçük sarý güle bakarken þaraptan büyükçe bir yudum alýp kadehi masaya býraktý. Gözlerini, üç gündür tezgahta, lavabonun hemen yanýnda duran güllerden ayýrmadan acý acý gülümsedi.

Sorularýn caný cehenneme! Sorulara ihtiyacým yok benim... yanýtlarý sürekli kaçýp uzaklaþan, ulaþtýðýndaysa hiçbir tatmin duygusu yaratmayan bir yýðýn soru.

Sorun sorularda, sormakta deðildi. Sorun eylemdeydi, harekete geçmekteydi bütün sorun, kolay gözüken ama en zor olan þey buydu.

Hiçbir zaman kendimi suçlamadým ve þimdi de suçlamýyorum iþte. Ben buradayým: sevimsiz bir pazar gününün akþamýnda, yemekten sonra, mutfaktaki kahvaltý masasýnda... þarabýmý içmeye devam ediyorum. Eskiden olduðu gibi. Ama... artýk tek baþýma.

Eyleme geçmesi gerekenin Alp olduðunu biliyordu Seda. Ama bunun imkansýz olduðunu da biliyordu. Alp yaþadýðý hayattan memnundu, tuhaftý ama, mutlu olmasa da memnundu böyle yaþamaktan. Baþka türlüsü olabileceði, olmasý gerekeceði aklýna bile gelmiyordu. Herkes böyle yavaþ yavaþ azalarak, tükenip giderek yaþamaya yazgýlýydý ona göre.

Baþka nasýl olabilir ki? Dediði gibi þairin: 'Her þey naylondandý o kadar'

Sigara düþtü aklýna Seda'nýn. Gitip almalý...

"Seda!..." Mutfak kapýsýda dikilmiþ duran Alp'in sesiyle irkildi. "Ne yapýyorsun burada güzelim."

Þarabýn kalanýný bir dikiþte boþaltýp kalktý. "Ahh! Kahve deðil mi, öyle ya, nasýl da unutmuþum."

Alp þaþýrmýþ gibiydi Seda'nýn tepkisine. Elbette farkýndaydý aralarýndaki, giderek katýlaþan ve katýlaþtýkça daha da üþüten buzlarýn. Ama kendisi pek üþümüyordu, daha çok Seda'ydý üþüyen. Sanki böyle olmasýný ister gibi, bu soðukluðu, bu uzaklýðý yaratan Seda...

"Ben kahve filan demedim, bunu biliyorsun. Biraz sonra yaparsýn, ya da yapmasan da olur... Ben yalnýzca..."

"Hadi git otur sen, geleceðim ben de zaten."

Hýzla iþe koyulup, fayansta asýlý durduðu yerden, balayýnda Mardin'e gittiklerinde aldýklarý bakýr cezve setinden en küçüðünü aldý. Suyu koyarken arkasýna döndü, Alp çoktan salona geçmiþti.

Püff... Uçmuþ bile, her þey ne kadar kolay.

Kahveyi piþirdikten sonra köpüðün fazlasýný kaþýkla sýyýrýp, yine balayýndayken Antakya'dan aldýklarý, küçücük mavi kuþlardan oluþan desenleri el yapýmý olan fincana koydu. Salona yöneldiðinde, masada duran þiþeye takýlýdý gözü ve kararsýzlýkla durdu. Boþta olan eline kadehi ve þiþeyi alýp mutfaktan çýktý. Alýþkýn olduðu bir rahatlýkla, kahveyi milim taþýrmadan geçti salona. Televizyonla kanepe arasý çok yakýn olduðundan kaldýrýlýp bir kenara atýlan küçük sehpayý, üzerine koyduðu kahve, þiþe ve kadehle birlikte alýp tam ortaya Eren'in önüne koydu. Kanepenin sað kenarýna býrakýverdi kendini.

Bir süre hiç konuþmadan, boþ gözlerle televizyona baktý. Alp ve Eren de hiç konuþmuyorlardý. Seda yan tarafýna hiç dönmeden de onlardaki þaþkýnlýðýn farkýndaydý. Alp'in suskunluðu olaðan deðildi bir kere. Normalde þimdi Seda'ya deðilse bile, en azýndan Eren'e þakadan takýlmasý, ilk yudumu höpürdedip keyif sesleri çýkarmasý gerekirdi. Oysa þimdi tam bir sessizlik ve kýmýltýsýzlýk içindeydi her ikisi de. Seda, Alp'in yan gözle kendisini süzdüðünü biliyordu.

Ýlk kez oluyordu bu: Seda ilk kez yemekten sonra kendi baþýna içmeye devam ediyordu ve þiþeyle kadeh ortalarýndaki sehpanýn üzerinde, aralarýnda birden yükselivermiþ tehditkar bir ateþ gibiydi.

Yavaþça eðilip aldýðý fincandan ilk yudumu höpürdeten Alp'in tedirginliðine karþýlýk Seda, umursamaz bir biçimde ve her zaman yaptýðý bir þeymiþ gibi, yeniden doldurduðu kadehini aðzýna götürdü. Gözlerini ekrandan ayýrmadan büyükçe bir yudum alýp kadehi sehpahaya koyduktan sonra, kanepenin, kendisinin oturduðu sað tarafýndaki pufu alarak önüne koydu ve ayaklarýný üzerine uzattý.

Eren'in, hemen sol yanýnda, Alp'le kendisi arasýnda, þaþkýnlýðýný gizlemeden kendisine yan yan baktýðýnýn farkýndaydý. Baþýný yavaþça ona doðru çeviren Seda, býçkýn bir biçimde, "n'aber" dercesine göz kýrptý oðluna. Aðzý aralýk kalmýþ Eren bir an bocalayýp ne tepki vereceðini bilemeden, diðer yanýna, babasý ile kendisi arasýnda duran kumanda cihazýna döndü. Alp gözlerini ayýrmadan ekrandaki spor programýna bakýyordu. Ýzlediðini söylemek güçtü, caný sýkýlmýþ, kafasý Seda'nýn yarattýðý ve sürdürmekte olduðu tuhaflýða takýlýp kalmýþtý besbelli. Giderek öfkeli, kendi kendini yiyen bir hal almýþtý yüzündeki ifade.

Kumanda cihazýný eline geçirerek biraz olsun ortamdaki havadan sýyrýlmýþ olan Eren, ekranda konuþulan konunun daðýldýðý bir aný fýrsat bilip kanalý deðiþtirdi. Gözlerini yavaþça devirip babasýný yokladý. Arada bir fincaný aðzýna götürüp sonra yeniden sehpaya koymak dýþýnda bir þeyle ilgili olmadýðý o kadar açýktý ki!... Birkaç dakika içinde belli baþlý kanallarýn hepsini gezdi. Ne Alp, ne de Seda en ufak bir tepki vermediler. Tam, tüm kanallarý en baþtan bir daha gezmeye baþlamýþtý ki, Seda ani bir hareketle cihazla birlikte Eren'in elini avucunun içine alarak durdurdu:

"Dur hele oðlum, bu ne hýz! Þu deminki kanal... þöyle biraz geriye doðru deðiþtirsene kanallarý."

Annesinin halinden bir hayli kaygýlanýp, onu görmezden gelmek için elinden geleni yapan Eren, bu normallik belirtisi olan çýkýþ karþýsýnda rahat bir soluk almýþ gibiydi, kuþ gibi cývýldadý keyifle:

"Hangisi anne?" Bu arada kanallarý geriye doðru sýrayla deðiþtirmeye baþlamýþtý. Her kanalda kýsacýk bir süre durarak annesinin onayýný bekliyordu. Bakýr ustalarýnýn küçük ve sürekli çekiç darbeleriyle iþlerini sergiledikleri bir belgesele gelince, "Hah," dedi Seda, "burasý."

Oturduðu yerde öne doðru eðilerek dikkatle ekrana baktý. "Burayý hatýrladým." dedi, kendi kendine konuþur gibi. Kývýrcýk saçlý, gencecik bir sunucu elindeki mikrofonla yaþlý bir bakýr ustasýnýn yanýna sokulup zýpýrca bir konuþma tarzýyla: "Ne yapasýn amcam... O emekçi ellerinle ne güzellikler üretiyorsun böyle ustaca?" Sözlerindeki olumlu anlamlarla tam bir çeliþme içindeki yýlýþýk tavýrdan biraz rahatsýz olmuþa benzeyen yaþlý bakýrcý ustasý, ciddi yüz ifadesini hiç deðiþtirmeden ve gözünü bir an olsun iþinden ayýrmadan, bakýr bir vazo yaptýðýný söyledi.

Eren kumanda cihazýný kucaðýna býrakmýþ anlamaz gözlerle bir ekrana, bir annesine bakýyordu.

"Bu adamý da hatýrladým," dedi ve öylesine ortaya konuþur gibi, "Sen de hatýrladýn mý?" diye sordu.

Eren dönüp babasýna baktý. Ýpnotize olmuþ gibi bir þaþkýnlýkla bakýyordu Alp ekrandaki yaþlý adama. Saniyeler boyunca hiçbir þey söylemedi. Seda'nýn da, yanýndaki oðlu gibi kendisine dönüp israrla baktýðýný ayrýmsayýnca güç bela bir, "Evet, sanýrým," çýktý aðzýndan. Duyulur duyulmaz bir sesle tamamladý: "Mardin'deki bakýrcý... balayýndayken..."

Yeniden annesine dönen Eren, onun gözlerinde biraz önce görür gibi olduðu çocuksu heyecanýn çabucak koyu bir hüzne dönüþmesine þaþtý, hiçbir þey anlamýyordu. Annesi kadehini boþaltan iri bir yudum alýp, ekrana boþ gözlerle bakarak, adeta içinde bir yerlerde kendi dünyasýna doðru kapanýrken, kumanda cihazýný kavradý küçücük eliyle. Ýçinden bir ses kanalý deðiþtirmesi gerektiðini söylerken, bunu öyle birden pat diye yapamayacaðýný da eklemeyi unutmuyordu.

Seda ekranda akýp giden görüntü ve diyaloglara kapýlarýný çoktan kapatmýþ, yedi yýl öncesinin ýþýltýlý, umut dolu günlerine gitmiþti. Oysa içinden yükselen derin bir hüzünden baþka bir þey duyamýyordu. Yüreðinin ücra bir köþesinden kopup gelen ve sað gözünün pýnarýnda engellenemez bir biçimde büyüyen tek bir gözyaþý damlasý, aþaðý doðru aðýr aðýr süzülerek, burnunun kenarýndan usulca akýp gitti.

Alp kahvenin son yudumunu höpürdeterek içtikten sonra fincaný özensizce ve sanki azalarak sürüp gitmekte olan anýn duygusal yoðunluðunu sona erdiren bir kesinlikle, altlýðýn içine býraktý. Bunu fýrsat bilen tetikteki Eren kanalý deðiþtiriverdi. Haberler vardý: "Libya'da üzerine ateþ açýlan halk..." diyordu erkek sunucu, ama Eren gerisinin gereksiz olduðuna karar verdi. Diðer kanalda da ayný konu vardý ya, haber bülteni deðil bir tartýþma programýydý bu, daha çabuk geçti bunu Eren.

"Federasyon baþkasýna alenen faþist diyecek kadar gemi azýya almýþ yöneticilerle, biz daha çoook..." diyen þöhretli hakem eskisi yorumcunun lafýný tamamlamasýný beklemeden zaplayýveren Eren'in elinden kumandayý sertçe çekip aldý Alp. Yeniden döndü bir önceki kanala ve cihazý sehpanýn kendi tarafýnda kalan boþluða býraktý:

"Kalsýn burada! Hadi sen git bilgisayarý aç biraz..." Dönüp yüzüne baktý çocuðun, hýnzýrca bir tavýr takýnýp kaþlarýný çattý kendini zorlayarak: "Yalnýzca yarým saat hepsi o kadar... Sonra doðruca yataða."

Keyifsizce kalkýp gitti Eren.

Seda boþalan kadehe bir parça daha þarap koydu, kadehi kanepenin üstü düz kolluðuna býrakarak arkasýna iyice kaykýldý. Boþ bakan gözlerini ekranýn parlak yüzeyinde odaklayarak içini acýtan düþlere býraktý kendini.

Alp, öne doðru eðilip kumandayý eline almadan sesi biraz daha açtý. Her zaman olduðu gibi sað bacaðýný altýna alýp arkasýna yaslandý. Gözlerini, kameraya dik dik bakarak olmayacak sözün sahibine hitaben konuþan yorumcuya sabitledi, tehditkar ifadelerin muhatabý kendisiymiþçesine gerginlikle dinlemeye koyuldu.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: tebrikler
Gönderen: Aysel AKSÜMER / , Türkiye
26 Þubat 2011
Okunasý bir öyküydü. Çok beðendim. Kutlarým. Saygýlarýmla...

:: Tebrikler
Gönderen: Aysel AKSÜMER / , Türkiye
26 Þubat 2011
Çok güzeldi anlatýmýnýz. Gözümde canlandýrdým resmen.Tebrik ederim.Saygýlarýmla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hurda
Sabah Akþam Mozart
Sercan
Cumhuriyet Kýraathanesi

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tavþanlar ve Bir Ayrýlýk
Götürülüþ
Krem Renkli Kedi
Durmuþ
Bir Balýk Öyküsü
Alaaddin'in Uykusu
Buluþma
Tepenin Ardý
Mýsýrcý ve Deli
Bir Müzikal Aný

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstila [Þiir]
Krallar, Duvarlar, Köpekler [Þiir]
Lütfen Kapatýn Ekraný ve Bir Þans Verin Kendinize [Deneme]
Kulelerin Dýþýnda [Deneme]


Haþmet Þenses kimdir?

Görüntülerin giderek hýzlandýðý, belleði ve bilinci dumura uðratan bir girdaba dönüþtüðü günümüzde, yazýnýn yavaþlýðýnda soluklanmak ve direnmek için yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Klasikler, gerçekçi ve toplumcu sanatçýlar, ressamlar, müzisyenler ve dünyayý anlamaktan ötesini, onu dönüþtürmeyi öngören tüm insanlar, sanatçýlar, düþünür ve bilim insanlarý...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Haþmet Þenses, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.